Mustafa İslamoğlu 

1. Ey insanlık! Rabbinize karşı sorumluluğunuzun farkında olun! Çünkü Son Saat`in depremi korkunç olacaktır!

2. O (depremi) gördüğünüz gün, emziren her kadın emzirdiği (bebeğini) unutur; yine her gebe kadın ( o an) çocuğunu düşürür; ve insanlar sarhoş olmadıkları halde sen onları sarhoşmuş (gibi) görürsün. Fakat, Allah`ın azabının (ondan) daha şiddetli olduğu kesindir.

3. Ne ki yine de insanlar içerisinden, Allah`ı bilmeden tartışma konusu yapan ve haddini bilmez her tür şeytanın peşine takılan kimseler çıkabilmektedir.

4. (Şeytan) hakkında kayıt şöyle tutulmuştur Elbet onu veli edinenler çıkar; ve elbet (Şeytan) o tipleri saptırır ve yakıp kavurtucu bir azaba yönlendirir.

5. Ey insanlık! Eğer (ölümden sonra) diriliş konusunda kuşku içindeyseniz, unutmayın ki Biz sizi (ilkin) bir tür topraktan, sonra bir damlacık döl suyundan, sonra rahim cidarına asılıp tutunan döllenmiş yumurtadan, sonra (asli unsurları) olumuş fakat (tali unsurları) henüz oluşmamış bir ceninden yarattık bu size (menşeinizi) açıklamak için yaptığımız (bir uyarıdır). Derken, (doğmasını) dilediğimizi belirlenmiş bir süreye kadar (annelerinin) rahimlerinde tutarız; sonra sizi bir bebek olarak dünyaya getiririz; nihayet sizler olgunluk çağına, (işte bütün bu süreçlerden geçerek) ulaşırsınız ama içinizden kimilerine ölüm (erken yaşlarda) tattırılır, kimileri de ömrün en düşkün çağına kadar ertelenir; öyle ki, sonunda o, bilen biriyken hiçbir şey bilmez hale gelir. (Bu, şuna benzer) ki; önce yeryüzünü kupkuru bir halde görürsün; fakat ona indirdiğimiz suyun ardından canlanır, kabarır ve her türden gözalıcı bitkilerle yeşerir.

6. Bütün bunların (gösterdiği) nihai bir amaç vardır ki, o da mutlak olanın yalnızca Allah olduğu gerçeğidir. Zira sadece O`dur ölüyü dirilten; ve her şeye gücü yeten de yalnızca O`dur.

7. Hem unutma ki, Son Saat kuşku götürmez bir biçimde gelip çatacaktır; yine unutma ki, Allah kabirlerde yatan herkesi kaldıracaktır.

8. Ne ki yine de insanlar icerisinden herhangi bir bilgiye, yol gösterici bir kılavuza ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışan kimseler çıkabilmektedir.

9. Bunlar Allah yolundan çevirebilmek için (hakikati) eğip bükerler. Bu tipin dünyadaki payı onursuzluktur; ama Kıyamet Günü`nde ona yakıp kavurucu bir azabı tattıracak (ve diyeceğiz ki)

10. "İşte bu senin kendi ellerinde kazanıp getirdiklerindir; unutma ki Allah`ın kullarına zulmetme ihtimali asla bulunmamaktadır!"

11. Yine insanlardan kimileri de vardır ki, Allah`a (iman ve küfrü birbirinden ayıran) sınırda kulluk eder; öyle ki, eğer kendisine bir iyilik dokunsa onunla tatmin olup sevinç duyar; fakat başına bir musibet gelse yüzüstü dönüverir; dünyayı da ahireti de kaybeder nitekim telafisi en zor kayıp da budur.

12. O kimse, Allah dışında, kendisine ne zarar veren ne de yarar sağlayan nesnelere yalvarıp durur kişiyi (haktan) uzaklaştıran en vahim sapıklık da zaten budur.

13. (Kimi zaman da) zararı yararından daha fazla olan insanlara yalvarıp yakarır o ne berbat efendi, o ne kötü yoldaştır!

14. Şüphesiz ki Allah iman eden, dürüst ve erdemli davrananları zemininden ırmaklar çağlayan cennetlere yerleştirecektir Zira Allah dilediği şeyi mutlaka gerçekleştirir.

15. Her kim, Allah`ın kendisine dünya ve ahirette asla (doğrudan) yardım etmeyeceğini düşünüyorsa, bir sebebe tutunup göğe uzanıversin ve (Allah dışında yalvardıklarıyla ilişkiyi) kessin; daha sonra görsün bu tedbiri kendisini öfkelendiren şeyin kökünü kazıyacak mı (kazımayacak mı)?

16. İşte böylece Biz, bu (mesajları) hakikatin apaçık belgeleri olarak indirmiş bulunuyoruz; ama şu da bir gerçek ki, Allah isteyen kimseyi doğru yola yöneltmeyi diler.

17. Şüphesiz (sizden) iman eden kimseler, yahudileşen kimseler, Sabiiler, Hıristiyanlar, Mecusiler ve şirk koşan kimseler arasındaki hükmü Kıyamet Günü Allah verecektir kuşku yok ki Allah her şeye şahittir.

18. (Ey insan!) Göklerde ve yerde bulunan herkesin, güneşin, ayın, yıldızların, dağların, ağaçların ve hayvanların (ister istemez) Allah`ın emrine amade olduğunu görmez misin? İnsanlardan niceleri (bilinçli tercihlerinden dolayı ödülü hak etmiş), niceleri ise azabı hak etmişlerdir. İmdi, Allah her kimi alçaltırsa artık onu kimse yüceltemez kuşkusuz Allah dilediğini daima gerçekleştirir.

19. Birbirlerine karşıt konumlarda bulunan bu iki gurup, Rableri konusunda hep çatışa gelmişlerdir. Onlardan inkarda direnenlere, ateşten elbiseler biçilecek; başlarının üzerinden yakıp kavuran bir (gam) boca edilecek

20. bununla onların içlerinde olan her şey ve deriler eriyip akacak;

21. ve onlar(ı bağlamak) için demirden boyunduruklar olacak;

22. gam ve kederden (bunalıp) da ne zaman oradan çıkmak isteseler, hemen oraya geri döndürülecekler ve (onlara şöyle denilecek) "Yakıp kavurucu azabı tadın bakalım!"

23. Buna karşın Allah iman eden ve imanıyla uyumlu davranış sergileyenleri zemininden ırmaklar çağıldayan cennetlere yerleştirecek; orada onlar altın künye ve bilezikler takınıp incilerle bezenecekler dahası orada sınırsız bir özgürlük üniforması taşıyacaklar.

24. Evet, onlar düşünülüp dile gelebilir olanın en iyisine yönlendirildiler; zira onlar (dünyadayken) bütün övgülere layık olanın (dosdoğru) yoluna yöneltilmişlerdi.

25. Fakat inkarda direnenleri, Allah yolundan ve yerli-yabancı ayrımı gözetmeden bütün insanlar için tayin ettiğimiz Mescid-i Haram`dan alıkoyanları, oralı olmayı sapıklığa ve haksızlığa bile isteye vesile kılanları, can yakıcı bir azaba terk edeceğiz.

26. Hani Biz, İbrahim`in (inşa ve ihya etmesi) için bu İbadet Evi`nin yerini tesbit ettiğimiz zaman; "Bana hiçbir şeyi şirk koşmadığın gibi, Mabedimi de tavaf edecekler ve (ona doğru) kıyama durup rüku ve secdeye kapanacaklar için (şirkten) temiz tutacaksın!" (demiştik).

27. Ve insanları hacca davet et! Gerek yaya, gerekse hızlı yol alma yeteneğine sahip ulaşım araçlarına binerek her bir yoldan senin (çağrına) gelsinler

28. ki, bunun kendilerine sağlayacağı yararlara tanık olsunlar. Bir de belirlenen günlerde, O`nun kendilerine rızık olarak sunduğu hayvanları (kurban ederken), üzerine Allah`ın adını ansınlar işte bunlardan siz de yiyin, zor durumdaki ihtiyaç sahiplerine de yedirin.

29. En sonunda, zorunlu yasaklara son verip kirlerini gidersinler; adaklarını yerine getirsinler ve bu Özgürlük Evi`ni tavaf etsinler.

30. (Sözün özü) şudur ki; her kim Allah`ın kısıtlayıcı buyruklarına saygı gösterirse, bu Rabbi katında kendi yararına olacaktır; zaten size bildirilenler dışında kalan bütün hayvanlar size helal kılınmıştır. Ama özellikle de putla(ştırma)dan kaynaklanan her tür (manevi) pislikten sakının; bir de asılsız iddialardan kaçınarak,

31. batıldan yüz çevirip yalnız Allah`a yöneldiğinizi ve O`ndan başkasına ilahlık yakıştırdımadığınızı (isbat edin) zira Allah`tan başkasına ilahlık yakıştıran kimse, gökten düşerek un ufak olan ve saçılan parçalarını kuşların didikleyip kaptığı, ya da rüzgarın ıssız bir köşeye savurduğu nesneye benzer.

32. (Sözün özü) işte şudur Allah`ın sembollerine sarılarak onları yücelten herkes iyi bilsin ki, bu (semboller gerçek anlamını) kalplerde kök salan sorumluluk bilincinden alırlar.

33. (Sarıldığınız) bu semboller sonu yasayla belirlenmiş bir süre doluncaya kadar size yarar sağlamayı sürdürür; nihayet bu sembollerin gösterdiği güzergahı izleyenin varış yeri bu Özgürlük Mabedi olacaktır.

34. Ve Biz, her ümmet için kurban kesmeyi bir ibadet kıldık ki, bu vesileyle O`nun kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine Allah`ın ismini ansınlar. Bakın, ilahınız tek bir İlah`tır; o halde yalnız O`na teslim olun! Ve (sen de Ey Peygamber); O`na yürekten boyun eğenleri (O`nun rızasıyla) müjdele!

35. Onlar ki, ne zaman Allah anılsa kalpleri saygıyla ürperir ve başlarına gelen şeylere sabrederler; üstelik namazı hakkını vererek kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan çömertçe sarf ederler.

36. Malum kurbana gelince Biz onu sizin için içerisinde nice hayırlar barındıran Allah`ın simgelerinden biri olarak (ibadet) kıldık o halde, (ön ayaklarından biri bağlanıp) sıra sıra diz çöktürülen hayvanları kurban ederken Allah`ın ismini anın; nihayet onların yanı yere gelince artık ondan siz de yiyin, ihtiyacını belli eden ya da etmeyen herkese de yedirin Bu böyledir; zira Biz onları sizin yararınıza amade kılmışızdır; umulur ki şükredersiniz.

37. Onların ne etleri, ne de kanları Allah`a ulaşır; fakat sizden O`na ulaşan yalnızca O`na karşı gösterdiğiniz derin sorumluluk bilincidir. Böylece onları sizin yararınıza amade kıldı ki, size yol gösterdiğinden dolayı Allah`ın yüceliğini layıkıyla takdir edesiniz; ve (sen Ey Peygamber,) iyileri (O`nun rızasına ermekle) müjdele!

38. Hiç kuşku yok ki Allah inanıp güvenenleri savunacaktır; çünkü Allah ihaneti tabiyat edinen hiç bir nankörü sevmez.

39. (İşte bu yüzden), kendilerine savaş açılan kimselere (savaş) izni verildi; zira onlar zulme uğramış kimselerdi ve elbette Allah, onlara yardım edecek güce sahiptir.

40. Onlar ki, yalnızca "Bizim Rabbimiz Allah`tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Zira eğer Allah insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla savunmamış olsaydı, o zaman içerisinde Allah`ın adının çokca anıldığı nice manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılıp giderdi. Ama Allah kendi (davasına) destek verenlere elbette yardım edecektir çünkü Allah aklın almayacağı kadar güçlü ve yücedir.

41. Bu kimseler ki, eğer onlara yeryüzünde iktidar versek namazı hakkını vererek eda ederler; arınmak için ödenmesi gereken bedeli öderler; iyi, doğru ve yararlı olanı emreder, kötü, yanlış ve zararlı olandan da sakındırırlar. En nihayetinde işlerin sonucunu belirlemek Allah`a aittir.

42. İmdi, eğer seni yalanlıyorlarsa, unutma ki onlardan çok daha önce Nuh, Ad ve Semud kavmi de (kendi peygamberlerini) yalanlamışlardı.

43. Yine İbrahim kavmi de, Lut kavmi de,

44. Ve Medyen ahalisi de. Sonra Musa da yalanlandı. Ben ise o kâfirlere önce süre tanıdım; sonra da onları yakalayıverdim. Nasıl oluyormuş Benim onları inkârım?

45. İşte bu yüzden çığırdan çıkmış nice kentleri helak ettik. Nihayet hepsi de tepe taklak gitti, şimdi yerlerinde yeller esiyor. (Geriye) terkedilmiş kuyular (kaldı); o heybetli saraylar(dan şimdi eser yok).

46. İyi ama, onlar hiç mi yeryüzünde gezip dolaşmazlar? Bu sayede kendisiyle akledecekleri bir kalbe ya da işitecekleri bir kulağa sahip olsalardı ya! Ama şu da var ki; gözler kör olmaz, fakat asıl kör olan göğüslerdeki kalplerdir.

47. Bir de kalkmış, azabın çabuk gelmesi için seni sıkıştırıyorlar. Ama Allah sözünden asla caymaz; ve unutmayın ki, Senin Rabbin katında bir gün sizin hesabınıza göre tut ki bin yıldır;

48. ve Ben, zulme gömülüp gitmiş nice toplumlara (önce) süre tanımış, sonra enselemişimdir nihayet dönüş Banadır.

49. (Ey Peygamber!) De ki "Ey insanlar! Şu bir gerçek ki, ben size gönderilmiş açık (sözlü) bir uyarıcıyım.

50. Ve işte (Allah`tan aldığım uyarı) İmanda sebat eden, o imanla uyumlu ıslah edici davranışlarda bulunan kimseleri sınırsız bir bağış ve tarifsiz güzellikte bir rızık beklemektedir.

51. Ama ayetlerimizi etkisiz kılmak için çaba harcayanlara gelince işte onlar, gözlerini faltaşı gibi açacak dehşet bir ateşe duçar olacaklar.

52. Hem senden önce kimi rasul ve nebi olarak göndermişsek, (sonuç almayı) umdukları her seferinde, Şeytan mutlaka onun idealindeki amaca ilişkin beklentisine gölge düşürmeye çabalamıştır. Fakat Allah, Şeytan`ın çabasını boşa çıkarır; dahası Allah, ayetlerini kendi içinde açık ve birbirlerini açıklayıcı kılar zira (yalnızca) Allah`tır her şeyi bilen, her hükmünde tam isabet kaydeden.

53. (Allah`ın) Şeytan`ın engel koyma çabasına (izin vermesi), yalnızca kalplerinde bir tür hastalık bulunan ve iç dünyaları kararmış olan kimseleri sınamak içindir. İşte bu tür zalimler, kesinlikle derin bir yabancılaşma içindedirler.

54. Yine (bunun bir nedeni) de, bilgi ve bilginin amacını kavrayanlar bu (mesajın) Rabbinden gelen hakikatin ta kendisi olduğunu anlasınlar diyedir. Bu sayede ona inanacaklar, nihayet kalpleri ona tam bir teslimiyetle yatışacaktır. Şu bir gerçek ki, Allah inanıp güvenen kimseleri dosdoğru bir yola yöneltir.

55. İnkarda direnen kimseler ise, Son Saat kendilerine ansızın gelip buluncaya, ya da (yaşama sevincinin) kökünü kurutan bir günün tarifsiz azabı kendilerine kavuşuncaya kadar, bu mesajın kaynağı hakkında kuşku duymaya devam edecekler.

56. Hakimiyetin tamamı o gün, sadece Allah`a ait olacaktır. O onları yargılayıp aralarında hüküm verecektir. İşte bunun sonucunda iman eden ve o imanla uyumlu davranış sergileyen kimseler, her tür nimetle dolu olan cennetlere yerleşecekler.

57. Ama inkarda inat eden ve Bizim ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, onur kırıcı bir terkedilmişliğe mahkum olacaklar.

58. Bir de, Allah davası uğruna yurdunu yuvasını terk ettikten sonra öldürülen ya da ölen kimseler var; Allah onlara mutlaka tarifsiz güzellikte bir rızık bahşedecektir zira Allah, evet, elbet O`dur rızık bahşedenlerin en hayırlısı.

59. Kesinlikle onları hoşnut olacakları bir makama kavuşturacaktır; zira şu bir gerçek ki, Allah (onların her birinin neden razı olacaklarını) çok iyi bilen, (isyankar kullarını cezalandırmada) hiç acele etmeyendir.

60. (Sözün özü) şudur ki; kendisine yapılan saldırıya misliyle karşılık veren kimse, bunun ardından yine insafsız bir saldırıya maruz kalırsa, Allah böyle birine kesinlikle yardım edecektir elbette Allah, affetmeyi çok seven tarifsiz bir bağışlayıcıdır.

61. Bunun (yasası) budur; zira baksanıza Allah gündüzü kısaltıp geceyi uzatıyor, geceyi kısaltıp gündüzü uzatıyor! Ne var ki Allah, her (yardım çağrısını) işitir ve (haksızlığa uğrayan) herkesi görür.

62. Bunun böyle olması (doğaldır); zira mutlak hakikat Allah`ın ta kendisidir; ve onların O`nun dışında yalvarıp yakardıklarıysa batılın ta kendisidir ve şüphe yok ki Allah, yüceler yücesi, büyükler büyüğüdür.

63. (Ey insan!) Görmez misin ki, gökten su indiren Allah`tır? Ki bu sayede yeryüzü yeşillenmektedir. Çünkü Allah dilediği şeyi cömertçe lütfeder, (nankörün nankörlüğünden) haberdar olur.

64. Göklerde ve yerde var olan her şey bütünüyle sadece O`na aittir Ve kuşkusuz Allah, elbet O kendi kendine yeterli olandır ve her tür övgüye layık olandır.

65. (Ey insan!) Görmez misin ki yeryüzünde bulunan her şeyi sizin için bir yasaya bağlayan; ve (buna) bağlı olarak denizde seyreden gemileri emrinize amade kılan; ve gök (cisimlerinin O izin vermedikçe yeryüzüne çarpmasına (yasalarıyla) engel olan Allah`tır Şüphe yok ki Allah insanlara karşı pek şefkatli, hep merhametlidir.

66. Zira size hayat bahşeden, sonra size ölümü tattıracak olan, ardından sizi diriltecek olan yine O`dur. Şu bir gerçek ki insanoğlu, (bütün bunlara rağmen) nankörlükte ısrarcıdır.

67. Biz her bir ümmet için Allah`a kalben yaklaşsınlar diye bir ibadet yol ve yöntemi belirledik; şu halde (ey bu hitabın muhatabı), kimse seni bu konuda tartışmaya çekmesin; ve sen sadece Rabbine çağır şu bir gerçek ki sen kesinlikle dosdoğru bir yol üzeresin.

68. Ve eğer seninle ille de tartışmak isterlerse, onlara de ki "Allah, yaptıklarınızın (altında yatan gerçek nedenleri) çok iyi biliyor".

69. Allah, tartışıp durduğunuz konuda Kıyamet Günü aranızdaki hükmü verecektir.

70. (Ey bu hitabın muhatabı!) Bilmez misin ki Allah, gökte ve yerde olup biten her şeyi bilir? Çünkü bunların tamamı (yasalarla) bir bir kayıt altına alınmıştır nitekim bu Allah için çok kolaydır.

71. Ne ki (bazıları hem Allah`a inanıp, hem de) Allah`tan başka, O`nun haklarında hiçbir delil indirmediği ve kendilerinin de haklarında sahici bir bilgiye sahip olmadıkları varlıklara kulluk ediyorlar. Herhalde bu zalimlerin hiçbir yardımcısı olmayacaktır.

72. Ve ne zaman kendilerine hakikatin apaçık belgeleri olan ayetlerimiz okunsa, inkarda direnenlerin suratlarındaki inkarı hemen fark edersin. Öyle ki, neredeyse ayetlerimizi okuyanlara saldıracak gibidirler De ki "Bakın, sizi bundan daha beter (kızdıracak) bir haber vereyim mi O, Allah`ın inkarda ısrar edenlere vaat ettiği ateştir; o ne berbat bir son duraktır!"

73. Siz ey insanlık! Bir misal veriliyor, şimdi onu dinleyin Allah dışında yalvarıp yakardığınız o varlıkların hiç biri, asla bir sinek bile yaratamazlar; bu iş için hepsi bir araya toplansa dahi... Dahası, eğer sinek kendilerinden bir şey kapıp kaçacak olsa, ondan onu dahi geri alamazlar (zira) almak isteyen de aciz, kendisinden alınmak istenen de!

74. Onlar, Allah`ın gücünü gereği gibi kavrayıp takdir edemiyorlar nitekim Allah her şeye muktedir olan yüce bir otorite sahibidir.

75. (Dolayısıyla) Allah meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da. Ne var ki sadece Allah her bir şeyi duyar, her bir şeyi görür.

76. (Yine) O onların bildiklerini de bilir, bilmediklerini de neticede her iş ve oluş döner dolaşır Allah`a varır.

77. Siz ey iman edenler! Sadece (Allah`ın huzurunda) eğilin! O`nun sizin için koyduğu yasaya tabi olun ve yalnızca Rabbinize kulluk edin! Bir de hayırlı işler yapın ki ebedi kurtuluşa nail olasınız!

78. Ve Allah uğrunda üstün çaba sarf ederek gereği gibi mücadele edin O (mesajını hayata taşımak için) sizi seçti; ve O din konusunda sizi zora koşmadı. (Sizden tek istediği) atanız İbrahim`in inanç sistemine (tabi olmanız). O sizleri bundan önce de bu vahyin (gelişinden) sonra da müslüman olarak isimlendirdi ki, elçi sizin için iyi bir model ve tanık olsun, siz de insanlık için iyi bir model ve tanıklar olasınız. Şu halde, artık namazı hakkını vererek kılın ve zekatı içten gelerek verin; bir de Allah`a sımsıkı bağlanın O`dur sizin tek efendiniz; O ne güzel koruyup kurtarıcı, ve O ne güzel yardımcıdır!