Sadık Türkmen 

1. Ey PEyGAMBER! Allah’a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere (gerçekleri anladıkları halde kabul etmeyenlere) ve münafıklara (iktidar, mal vb. nedenlerle Müslüman görünenlere) boyun eğme/itaat etme. Şüphesiz Allah; bilen ve doğru hüküm/karar verendir.

2. Rabbinden sana vahyolunana tabi ol. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

3. Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.

4. Allah hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhar[] yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Yine evlâtlıklarınızı da öz çocuklarınız kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızla söylediğiniz, (fakat gerçekle ilgisi olmayan) sözlerinizdir. Allah gerçeği söyler ve doğru yolu gösterir.

5. Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptığınız şeylerde size günah vardır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

6. Peygamber müminlere kendi canlarından daha ileridir. Onun eşleri de müminlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bağı olanlar Allah’ın kitabına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) müminlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız başka! Bu (hüküm) Kitab’a yazılmıştır.

7. Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nuh’tan, İbrahim, Musa ve Meryem oğlu İsa’dan da! Evet Biz, onlardan sağlam bir söz almıştık.

8. Doğru olanlara doğruluklarından ve sadakatlerinden sormak için. Kâfirlere de çok acıklı bir azap hazırlamıştır.

9. Ey iman EDENLER! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular(ı) üzerinize gelmişti de, Biz onların üzerine bir rüzgar ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.

10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah’a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.

11. Işte orada müminler açığa çıkarıldılar ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar.

12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar "Allah ve Rasûlü bize ancak aldatmak için vaatte bulunmuşlar" diyorlardı.

13. Hani onlardan bir grup "Ey Yesrib (Medine) halkı! Artık burada tutunamazsınız. Haydi geri dönün" demişti. Onlardan bir başka grup da "Evlerimiz açık (korumasız)" diyerek, Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı.

14. Eğer medine’nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi.

15. Andolsun ki; onlar daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir.

16. De ki "Eğer siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile, (hayatın zevklerinden) pek az süre yararlanabilirsiniz."

17. De ki "Eğer Allah size bir kötülük dilese/isabet ettirse, sizi Allah’tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir?" Onlar kendilerine Allah’tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.

18. Şüphesiz Allah, içinizden (insanları) engelleyenleri ve kardeşlerine "Bize gelin" diyenleri biliyor. Onlar ülkelerini savunmak için savaşa ancak pek az gelirler.

19. (gelseler bile) size karşı pek cimriler olarak (gelirler). Korku geldiğinde ise, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi, gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince de ganimete karşı aşırı düşkünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. İşte onlar iman etmediler. Allah da onların yaptıklarını boşa çıkardı. Bu Allah’a kolaydır.

20. Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki; (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da, size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.

21. Andolsun, Allah’ın Rasûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.

22. Müminler düşman birliklerini görünce "İşte bu Allah’ın ve Rasûlünün bize vadettiği şeydir. Allah ve Rasûlü doğru söylemişlerdir" dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini arttırmıştır.

23. Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı, verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.

24. Bunun böyle olması Allah’ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle ödüllendirmesi, dilerse (suç işleyen) münafıklara azap etmesi veya onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

25. Allah inkâr edenleri hiçbir hayra ulaşmaksızın, kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Allah savaşta müminlere kafi geldi. Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.

26. Allah kitap ehlinden olup, müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların (size saldıranların) bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz.

27. Allah sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah herşeye hakkıyla gücü yetendir.

28. Ey PEyGAMBER! Hanımlarına de ki "Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız gelin size, mut’a (boşanma tazminatlarınızı) vereyim ve sizi güzelce bırakayım."

29. "eğer Allah’ı, Rasûlünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız!.. Bilin ki Allah, içinizden iyilik yapanlara büyük bir ödül hazırlamıştır."

30. Ey peygamberin hanımları! İçinizden kim apaçık bir çirkinlik yaparsa, onun cezası iki kat verilir. Bu, Allah’a göre kolaydır.

31. Içinizden kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder ve faydalı bir işi en iyi şekilde (dürüstçe) yaparsa, ona ödülünü iki kat veririz. Biz ona bereketli bir rızık hazırlamışızdır.

32. Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyetle meyletme) olan kimse, ümide kapılmasın. Uygun tarzda söz söyleyin.

33. Evlerinizde çalışıp dinlenin. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi, siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah’a ve Rasûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

34. Siz evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti (öğrendiğiniz faydalı bilgileri) hatırlayın. Şüphesiz Allah en gizli şeyi bilendir, hakkıyla haberdardır.

35. Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar; (Allah’a) itaatkar erkeklerle, (Allah’a) itaatkar kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar; sabreden erkeklerle sabreden kadınlar; Allah’a derinden saygı duyan erkeklerle Allah’a derinden saygı duyan kadınlar; sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkeklerle iffetlerini koruyan kadınlar; Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya; işte onlar için Allah, bağışlama ve büyük bir ödül hazırlamıştır.

36. Allah ve Rasûlü bir iş hakkında hüküm verdiği zaman, (herkesi ilgilendiren "savunma" gibi işlerde), hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için ayrı ayrı hareket etmeleri sözkonusu olamaz. Kim Allah’a ve Rasûlüne karşı gelirse; şüphesiz ki o, apaçık bir şekilde sapmıştır.

37. Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye; "Eşini nikahında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın" diyordun. İçinde Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd eşi ile ayrıldığında onu seninle evlendirdik ki; eşler boşandıklarında, evlatlıkların eşleriyle evlenmeleri konusunda, müminlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri gerçekleşmiştir.

38. Allah’ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda, peygambere bir darlık/sıkıntı yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da, Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın emri kesinleşmiş bir hükümdür.

39. Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah’ın vahiylerini tebliğ eden, Allah’tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah hesap görücü olarak yeter.

40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Rasûlü ve Nebilerin sonuncusudur. Allah herşeyi bilir.

41. Ey iman EDENLER! Allah’ı çokça zikredin/hatırlayın/anın.

42. Onu sabah akşam tesbih edin/çokça aklınıza getirin.

43. O’dur sizi karanlıklardan aydınlığa çıkaran, melekleri de sizin için bağışlanma dileyen ve müminlere karşı da çok merhametli olan!

44. Allah’a kavuşacakları gün, müminlere yönelik esenlik dileği "Selam"dır. Allah onlara çok değerli bir ödül hazırlamıştır.

45. Ey PEyGAMBER! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı;

46. Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve çevresini aydınlatıcı bir ışık/kandil olarak gönderdik.

47. Müminlere kendileri için, Allah’tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele.

48. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

49. Ey iman EDENLER! Mümin kadınları nikahlayıp, sonra onlarla birlikte olmadan kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Bu durumda onlara mut’a (boşanma tazminatını) verin ve kendilerini güzel bir şekilde bırakın.

50. Ey PEyGAMBER! Biz sana, mehirlerini (evlilik hediyelerini) verdiğin eşlerini, savaş esirlerinden, himayende bulunan (evli olmayan veya boşanmış) kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca; diğer müminlere değil de sana özgü olmak üzere, mehirsiz olarak Peygamber ile evlenmek isteyen, Peygamber’in de kendisini kabul edeceği, herhangi bir mümin kadını da!.. Müminlere eşleri ve kendilerine sığınmış yabancı kadınlar hakkında, farz kıldığımız şeyleri/ne söylediğimizi elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

51. Ey Muhammed! Bunlardan (ailelere öğretmenlik yapan hanımlarından) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için, daha uygundur. Allah kalplerinizdekini bilir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir.

52. Bundan sonra (bu ayetin indiği tarihten sonra), güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. Ancak sana sığınmış olan yabancı kadınlar ile, nikâh kıyabilirsin! Şüphesiz Allah herşeyi gözetleyendir.

53. Ey iman EDENLER! Yemek için çağırılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz), Peygamber’in evlerine girmeyin, çağırıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de (alınırsınız diye) çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. PEYGAMBERİN hanımlarından bir şey istediğinizde, (yetişkin erkekler) perde arkasından istesinler. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Rasûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız, ebediyen sözkonusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.

54. Siz bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de, biliniz ki Allah herşeyi bilir.

55. Peygamberin hanımlarına; babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar ve kendilerine sığınmış olan yabancı kadınlar ile, perdesiz/yüzyüze konuşmaktan dolayı, bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah herşeye hakkıyla şahittir.

56. Şüphesiz Allah ve melekleri; peygambere salât etmekte/destek vermektedir. Ey inananlar, siz de onu (ve ona verileni) destekleyin (ve ölünceye kadar) gereken saygıyı ve itaati (destek vererek) yapın.

57. Şüphesiz Allah ve Rasûlünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lânet etmiş (rahmetinden kovmuş), ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

58. Mümin erkekler ve mümin kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.

59. Ey PEyGAMBER! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (evlerinden) dışarı çıkarken, bedenlerini örtecek elbiselerini giymelerini söyle. Bu onların (iffetli olarak) tanınmaları ve rahatsız edilmemeleri/incitilmemeleri için daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

60. Andolsun eğer münafıklar, kalplerinde hastalık olanlar ve Medine’de iftira (masumlara suç atıp) yayanlar; (bu davranışlarına) son vermezlerse, elbette seni onlara musallat ederiz. Sonra da orada sana pek az komşu olurlar.

61. Lânetlenmiş (rahmetimizden kovulmuş) olarak! Nerede bulunurlarsa yakalanır yargılanırlar ve (vazgeçmezlerse) yaman bir şekilde ölürler.

62. Daha önce gelip geçenler hakkında da, Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın.

63. Insanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki "Onun ilmi ancak Allah katındadır." Ne bilirsin, belki de kıyamet yakında gerçekleşir.

64. Şüphesiz Allah kâfirlere lânet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır.

65. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır.

66. Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün; "Ne olurdu Allah’a ve Rasûl’e itaat edeydik" diyecekler.

67. Yine şöyle diyecekler "Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar."

68. "ey rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat."

69. Ey iman EDENLER! Siz Musa’ya eziyet eden kimseler gibi olmayın. Nihayet Allah onu onların dediklerinden temize çıkarmıştı. Musa, Allah katında itibarlı bir kimse idi.

70. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin (ki;)

71. Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.

72. Şüphesiz biz emâneti[]; (iktidarı, yönetimi, kamu hizmetlerini, aklı, özgürlüğü) göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu ancak insan yüklendi. Çünkü o (kendine karşı) çok zalimdir, çok cahildir.

73. Allah münafık erkeklere ve münafık kadınlara; Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap eder. Mümin erkeklerin ve mümin kadınların tövbelerini kabul eder. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.