ق ل ل kökü Kur'an'da 76 defa geçmektedir.

AYETLER

MÜZZEMMIL
73:2

قَلِيلًا

ḳalīlen

birazında

Az bir kısmı hariç olmak üzere, geceleyin kalk

MÜZZEMMIL
73:3

قَلِيلًا

ḳalīlen

biraz

(Gecenin) Yarısı kadar. Ya da ondan biraz eksilt.

MÜZZEMMIL
73:11

قَلِيلًا

ḳalīlen

biraz

Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen Bana bırak ve onlara az bir süre tanı.

NECM
53:34

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

Azıcık verdi ve gerisini kaya gibi sımsıkı elinde tuttu.

MÜRSELAT
77:46

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

(Sizler de dünyada) Yiyin ve biraz yararlanın. Çünkü siz, suçlu-günahkar kimselersiniz.

SAD
38:24

وَقَلِيلٌ

ve ḳalīlun

ve azdır

(Davud) Dedi ki "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten Bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (Bize gönülden) yönelip-döndü.

A'RAF
7:3

قَلِيلًا

ḳalīlen

ne kadar da az

Rabbinizden size indirilene uyun, O’ndan başka velilere uymayın. Ne az öğüt alıyorsunuz?

A'RAF
7:10

قَلِيلًا

ḳalīlen

ne kadar da az

Andolsun, sizi yeryüzünde yerleşik kıldık ve orda size geçimlikler yarattık. Ne az şükrediyorsunuz?

A'RAF
7:57

أَقَلَّتْ

eḳallet

onlar yüklenince

Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O’dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltip-çıkarırız. Ki ibret alasınız.

A'RAF
7:86

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

"O’na iman edenleri tehdit ederek, Allah’ın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip-oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O, sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın."

CIN
72:24

وَأَقَلُّ

ve eḳallu

ve daha azdır

Sonunda onlar, kendilerine vadedileni gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır."

VAKI'A
56:14

وَقَلِيلٌ

ve ḳalīlun

ve birazı da

Birazı da sonrakilerden.

ŞU'ARA
26:54

قَلِيلُونَ

ḳalīlūne

az bir

"Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur;"

NEML
27:62

قَلِيلًا

ḳalīlen

ne de az

Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi’ne dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz.

KASAS
28:58

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek az

Biz, yaşama biçimleriyle ’refah içinde şımarıp azmış’ nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar Biziz.

İSRA
17:52

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek az (bir süre)

Sizi çağıracağı gün, O’na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız.

İSRA
17:62

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azı

Demişti ki "Şu bana karşı yücelttiğine bir bak; andolsun, eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan, onun soyunu -pek az dışında- kuşkusuz kendime bağlı kılacağım.

İSRA
17:74

قَلِيلًا

ḳalīlen

bir parça

Eğer Biz seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, onlara az bir şey (de olsa) eğilim gösterecektin.

İSRA
17:76

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek az

Neredeyse seni (bu) yerden (yurdundan) çıkarmak için tedirgin edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden başka kalamazlar.

İSRA
17:85

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek az bir şey

Sana ruhtan sorarlar; de ki "Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir."

HUD
11:40

قَلِيلٌ

ḳalīlun

çok az kimse

Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

HUD
11:116

قَلِيلًا

ḳalīlen

çok azı

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı.

YUSUF
12:47

قَلِيلًا

ḳalīlen

az bir mikdar

Dedi ki "Siz yedi yıl, önceleri (ektiğiniz) gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında (kalanını) biçtiklerinizi başağında bırakın."

YUSUF
12:48

قَلِيلًا

ḳalīlen

az miktar

Sonra bunun arkasından (kuraklığı) zorlu yedi yıl gelecektir, sakladığınız az bir miktar dışında, daha önce biriktirdiğinizi yiyip bitirecektir."

LOKMAN
31:24

قَلِيلًا

ḳalīlen

biraz

Biz onları az (bir şey ve zaman) olarak metalandırıp yararlandırırız, sonra onları ağır bir azaba katlandırırız.

SEBE
34:13

وَقَلِيلٌ

veḳalīlun

ve azdır

Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır.

SEBE
34:16

قَلِيلٍ

ḳalīlin

biraz

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük.

ZÜMER
39:8

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O’na dua ettiğini unutur ve O’nun yolundan saptırmak amacıyla Allah’a eşler koşmaya başlar. De ki "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."

MÜ'MIN
40:58

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

Kör olanla (basiretle) gören bir olmaz; iman edip salih amellerde bulunanlarla kötülük yapan da. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz.

DUHAN
44:15

قَلِيلًا

ḳalīlen

birazcık

Biz sizden bu azabı biraz açıp-gidereceğiz; (ama yine) dönecek olanlarsınız siz.

ZARIYAT
51:17

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek az

Gece-boyunca da pek az uyurlardı.

KEHF
18:22

قَلِيلٌ

ḳalīlun

azı

(Sonra gelen kuşaklar) Diyecekler ki "Üç’tüler, onların dördüncüsü köpekleridir." Ve "Beştiler, onların altıncısı köpekleridir" diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır. "Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki "Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez." Öyleyse onlar konusunda açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma ve onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma.

KEHF
18:39

أَقَلَّ

eḳalle

daha az

"Bağına girdiğin zaman, ’MaşaAllah, Allah’tan başka kuvvet yoktur’ demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan."

NAHL
16:95

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

Allah’ın ahdini ucuz bir değere karşılık satmayın. Eğer bilirseniz, Allah Katında olan sizin için daha hayırlıdır.

NAHL
16:117

قَلِيلٌ

ḳalīlun

azıcık

(Bu dünyada olup-biten) Pek az bir metadır. Onlara ise acı bir azap vardır.

MÜ'MINUN
23:40

قَلِيلٍ

ḳalīlin

az sonra

(Allah) Dedi ki "Az bir süre (bekle), onlar gerçekten pişman olacaklar."

MÜ'MINUN
23:78

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.

MÜ'MINUN
23:114

قَلِيلًا

ḳalīlen

az bir (zamandan)

Dedi ki "Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz,"

SECDE
32:9

قَلِيلًا

ḳalīlen

ne kadar az

Sonra onu ’düzeltip bir biçime soktu’ ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?

MÜLK
67:23

قَلِيلًا

ḳalīlen

ne kadar az

De ki "Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz?"

HAKKA
69:41

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

O, bir şairin sözü değildir. Ne az inanıyorsunuz?

HAKKA
69:42

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz?

BAKARA
2:41

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

Yanınızda olan (Tevrat)ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur’an’a) iman edin; onu inkar edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:79

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

Artık vay hallerine; Kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah Katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına.

BAKARA
2:83

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azınız

Hani İsrailoğulları’ndan, "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz.

BAKARA
2:88

فَقَلِيلًا

feḳalīlen

artık çok az

Dediler ki "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayır; Allah, inkarlarından dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı pek azı iman eder.

BAKARA
2:126

قَلِيلًا

ḳalīlen

az bir (süre)

Hani İbrahim "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Allah "Sadece inananları değil) inkar edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti.

BAKARA
2:174

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

Allah’ın indirdiği Kitap’tan bir şeyi göz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.

BAKARA
2:246

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azı

Musa’dan sonra İsrailoğulları’nın önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir.

BAKARA
2:249

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azı

Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar) "Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."

BAKARA
2:249

قَلِيلَةٍ

ḳalīletin

az olan

Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar) "Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."

ENFAL
8:26

قَلِيلٌ

ḳalīlun

az idiniz

Hatırlayın; hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmıştınız, insanların sizi kapıp-yakalamasından korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi yardımıyla destekledi ve size temiz şeylerden rızıklar verdi. Ki şükredesiniz.

ENFAL
8:43

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

Hani Allah, onları sana uykunda az gösteriyordu; eğer sana çok gösterseydi, gerçekten yılgınlığa kapılacaktınız ve iş konusunda gerçekten çekişmeye düşecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluş) bağışladı. Çünkü O, elbette sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

ENFAL
8:44

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, ’olacağı olan işi gerçekleştirmek’ için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah’a döndürülür.

ENFAL
8:44

وَيُقَلِّلُكُمْ

ve yuḳallilukum

ve sizi de azaltıyordu

Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, ’olacağı olan işi gerçekleştirmek’ için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah’a döndürülür.

ÂL-I İMRAN
3:77

قَلِيلًا

ḳalīlen

az bir

Allah’ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.

ÂL-I İMRAN
3:187

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

Hani kitap verilenlerden "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diye kesin söz almıştı. Fakat onlar, bunu arkalarına attılar ve ona karşılık az bir değeri satın aldılar. O aldıkları şey ne kötüdür.

ÂL-I İMRAN
3:197

قَلِيلٌ

ḳalīlun

azıcık

(Bu) Az bir yarar(lanma)dır. Sonra bunların barınma yerleri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o!

ÂL-I İMRAN
3:199

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

Şüphesiz, Kitap Ehlinden, Allah’a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah’a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar Allah’ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir.

AHZAB
33:16

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek az

De ki "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçış size kesin olarak bir yarar sağlamaz; böyle olsa bile, pek az (bir zaman) dışında metalanıp-yararlandırılmazsınız."

AHZAB
33:18

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azı

Gerçekten Allah, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine "Bize gelin" diyenleri bilir. Bunlar, pek azı dışında zorlu-savaşlara gelmezler.

AHZAB
33:20

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azı

Onlar (münafıklar, düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (askeri) birlikler gelecek olsa, çölde bedevi-Araplar arasında olup sizin haberlerinizi (ordan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Fakat içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.

AHZAB
33:60

قَلِيلًا

ḳalīlen

az bir zaman

Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde kışkırtıcılık yapan (yalan haber yayan)lar (bu tutumlarına) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız, sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler.

NISA
4:7

قَلَّ

ḳalle

az

Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır.

NISA
4:46

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azı

Kimi Yahudiler, kelimeleri ’konuldukları yerlerden’ saptırırlar ve dillerini eğip bükerek ve dine bir kin ve hınç besleyerek "Dinledik ve karşı geldik. İşit, -işitmez olası- ve ’Raina’ bizi güt, bize bak" derler. Eğer onlar "İşittik ve itaat ettik, sen de işit ve ’Bizi gözet’ deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, onları küfürleri dolayısıyla lanetlemiştir. Böylece onlar, az bir bölümü dışında, inanmazlar.

NISA
4:66

قَلِيلٌ

ḳalīlun

pek azı

Eğer gerçekten Biz, onlara "Kendinizi öldürün ya da yurtlarınızdan çıkın" diye yazmış olsaydık, onlardan az bir bölümü dışında, bunu yapmazlardı. Onlar, kendilerine verilen öğüdü yerine getirselerdi, bu şüphesiz onlar için hayırlı ve daha sağlam olurdu.

NISA
4:77

قَلِيلٌ

ḳalīlun

azdır

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ’bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

NISA
4:83

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azınız

Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan ’sonuç-çıkarabilenler,’ onu bilirlerdi. Allah’ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz.

NISA
4:142

قَلِيلًا

ḳalīlen

biraz

Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak çok az anarlar.

NISA
4:155

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek az

Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah’ın ayetlerine karşı inkara sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, inkarları dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar.

FETIH
48:15

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azı

(Savaştan) Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiğiniz zaman diyeceklerdir ki "Bizi bırakın da sizi izleyelim." Onlar, Allah’ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki "Siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel böyle buyurdu." Bunun üzerine "Hayır, bizi kıskanıyorsunuz" diyecekler. Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir.

MAIDE
5:13

قَلِيلًا

ḳalīlen

pek azı

Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık sık) Kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever.

MAIDE
5:44

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

Gerçek şu ki, Biz Tevrat’ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah’ın Kitabı’nı korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.

TEVBE
9:9

قَلِيلًا

ḳalīlen

azıcık

Allah’ın ayetlerine karşılık az bir değeri satın aldılar, böylece O’nun yolunu engellediler. Onların yaptıkları gerçekten ne kötüdür.

TEVBE
9:38

قَلِيلٌ

ḳalīlun

azdır

Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.

TEVBE
9:82

قَلِيلًا

ḳalīlen

az

Öyleyse kazandıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar.