Abdullah Parlıyan 

1. Bu kitabın indirilişi, mağlup edilemeyen bir güce sahip ve herşeyi yerli yerince yapan Allah tarafındandır.

2. Ey peygamber! Biz sana bu kitabı değişmez bir gerçek olarak indirdik, artık sen de O’nun dini üzerinde yaşayarak bütün özünü O’na bağla ve yalnızca O’na kulluk et.

3. "Biz bunlara, sırf bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz" derler. Şüphesiz Allah, kıyamet günü onlara, arasında gerçeklerden sapıttıkları her konuda, mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah, yalan söyleyen ve kendisinden gelen gerçekleri örtbas etmekte ileri giden hiçbir kimseyi, doğru yola iletmez.

4. Eğer Allah bir evlat edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediği herhangi birini evlat seçebilirdi. Fakat O, her türlü eksikliğin üstünde ve ötesindedir. O bütün varlıklar üzerinde, mutlak otorite sahibi tek Allah’tır.

5. Allah, gökleri ve yeri bir amaç uğruna yarattı. Geceyi gündüze, gündüzü geceye sarar. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Dikkat ediniz, O’nun her şeye gücü yeter; affedicidir.

6. O sizin hepinizi, birtek candan yaratmıştır ve ondan da eşini var etmiştir ve sizin için hayvanlardan dört türden koyun, keçi, sığır, deve sekiz çift ikram ve ihsan etmiştir. O sizi analarınızın karınlarında, üç kat karanlık içinde peşpeşe yaratılış safhalarından geçirerek yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, hükümranlık O’nundur, O’ndan başka gerçek ilah yoktur. Buna rağmen nasıl oluyor da, O’na kulluktan başka ilahlara çevriliyorsunuz.

7. Eğer Allah’tan gelen gerçekleri örtbas ederseniz, bilin ki Allah sizin hiçbirinize muhtaç değildir. O kullarının kendisinden gönderilen gerçekleri örtbas etmesine ve böylece kâfir olmasına razı olmaz. Ama eğer şükrederseniz, sizden razı olur. Hiç kimse, kimsenin yükünü taşıyacak değildir. Sonra hepiniz Rabbinize döneceksiniz. O yaptıklarınızın içyüzünü, size bir bir haber verecektir. Çünkü O, insanların kalplerinde olan herşeyi bilendir.

8. "Bu inkârınızla kısa bir müddet keyif sürün bakalım, ama sonunda ateşi hak edenlerden olacaksınız.

9. "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bu gerçeği ancak kavrama yeteneği olanlar anlar ve hatırlarlar."

10. "Ey inanan kullarım! Yolunuzu yordamınızı Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın. Bu dünyada iyi şeyler için gayret edenleri, güzel bir son beklemektedir. Allah’ın arzı geniştir, öyleyse küfür diyarından iman yurduna göç edin. Hicret esnasında ve diğer tüm güçlüklere göğüs gerenlere mükafatları tartılmaksızın, ölçülmeksizin, hesapsızca bol bol verilir.

11. Şüphe yok bana O’nun dininde, özümü yalnız O’na bağlayarak Allah’a kulluk etmem emredildi.

12. Ve O’na teslim olanların ilki olmakla da emrolundum.

13. Eğer Rabbime karşı gelecek olursam, korkunç bir günün azabından korkarım.

14. Dinimde özüm O’na bağlı, yalnız Allah’a kulluk ederim ben.

15. Gerçekten zarar ve ziyana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini zarara sokanlardır. Dikkat edin, budur apaçık zarar ve ziyan.

16. Onların üzerlerini ateşten örtüler sarar, altlarında da kat kat ateşten tabakalar vardır. Allah kullarının kalbine işte böylece kıyamet korkusu salar. Ey kullarım! Öyleyse yolunuzu benim kitabım vasıtasıyla bulun.

17. İnsan ve cin şeytanlarının güçlerine ve putlara tapmaktan kaçınıp, Allah’a yönelip O’na sığınanlar için müjdeler vardır. Kullarımı müjdele.

18. O kullarım ki, söylenen her sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. İşte Allah’ın dosdoğru yola eriştirdiği bunlardır ve gerçekten de aklı başında olanlar bunlardır.

19. Allah tarafından hakkında azap hükmü gerçekleşmiş olan kimseyi, sen doğru yola getirebilir misin? Ve sen ateşi hak eden kimseyi kurtarabilir misin?

20. Buna karşılık yollarını Allah ve kitabı vasıtasıyla bulanlar, öteki dünyada üst üste bina edilmiş, altlarından ırmaklar akan yüksek köşklere sahip olacaklardır. Bu Allah’ın verdiği sözdür, Allah sözünden caymaz.

21. Görmezler mi göklerden yağmur indiren ve onu su kaynakları şeklinde yeryüzünde akıtıp duran Allah’tır ve sonra onunla çeşitli renklerde bitkiler yetiştiren, sonra da onları kurutan O’dur. O zaman sen, ekinlerin sarardığını görürsün, sonra da onları kuruyup ufalanmış çer çöp haline sokar. Şüphesiz ki bunda aklı başında olanlar için ibret ve öğüt vardır.

22. Allah kimin göğsünü İslâm’a açmışsa, artık o Rabbinden bir nur, bir aydınlık üzeredir değil mi? Bunun için kalpleri Allah’ı anmaya karşı katılaşmış olanların vay haline, onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.

23. Allah, sözün en güzelini bir kitap halinde indirmiştir. Bir kısmı bir kısmına benzer. Çelişkisiz, bıktırıp usandırmayan tekrarlarla doludur ki, Rablerine derin saygı göstermekte olanlar, tehdid ve korkutucu ayetlerini okuduklarında, derileri ürperir. Rahmet ayetlerini okuduklarında ise, tenleri ve kalpleri Allah’ın zikrine yatışıp, yumuşar, sakinleşir. İşte Allah’ın rehberliği böyledir, doğruya yönelmek isteyeni bu kitapla doğru yola istediği şekilde eriştirir. Kim de şaşkınlık ve sapıklık içinde kalmayı isterse, ona da doğru yol gösterecek yoktur.

24. Yüzünü cehennemin şiddetli azabına karşı kalkan yapan kimse, yani çaresiz kalmış kimseler, hertürlü azaptan emin olan kimseler gibi olur mu? O gün yaratılış gayesi dışında yaşayanlara, hayatta iken kazandıklarınızın cezasını şimdi tadın bakalım denilecektir.

25. Onlardan öncekiler de peygamberleri ve Allah’tan gelen gerçekleri yalanlamışlardı da, azap hiç anlamadıkları ve ummadıkları yerden gelip çatıverdi onlara.

26. Ve Allah böylece onlara bu dünyada da rezilliği ve perişanlığı tattırmıştı. Ama günahkarların öteki dünyadaki azapları daha büyük olacaktır, keşke bunu bir bilselerdi.

27. İşte biz bu Kur’ân’da üzerinde düşünsünler diye, insanların önüne her çeşit örnek getirmekteyiz.

28. İnsanlar yollarını kendisiyle bulsunlar diye, Kur’ân’ı Arap diliyle ve her türlü pürüz ve eğriliklerden uzak olarak vahyettik.

29. Birbiriyle geçinemeyen bir kaç ortak kişinin kölesi olan adamla yani müşrik biriyle, yalnız bir kişiye bağlı olan köle yani bir mü’min içinde bulundukları şartlar açısından bu iki adam eşit olabilir mi? Hayır, tek Allah’a inananla, pek çok putlara tapan bir olmaz. Tüm eksiksiz övgüler Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu bu gerçeği bilmezler.

30. Ey Muhammed! Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölüp gidecekler,

31. sonra kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda karşı karşıya gelecek ve davalaşacaksınız.

32. Allah hakkında yalan uydurandan ve doğru olan Kur’ân kendisine gelince, O’nu yalan sayandan daha zalim, yani yaratılış gayesi dışında hareket eden kim olabilir? Kâfirlere cehennemde yer mi yok?

33. Doğruyu getiren peygamber ve O’nu tasdik edip peşinden giden mü’minlere gelince, işte yollarını Allah ile bulanlar bunlardır.

34. Onlara Rableri katında diledikleri herşey var. İşte budur iyilik edenlerin mükafatı.

35. Böylece Allah, işledikleri kötülükleri siler ve onları hayatta iken yaptıkları en güzel şeylere göre ödüllendirir.

36. Allah kuluna kafi değil mi? Ama seni O’nun yerine kulluk yaptıkları hayali, sahte ilahlarla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa, artık onu yola getiren bulunmaz.

37. Allah kimi de doğru yola yöneltirse, onu da saptıran olmaz. Allah güçlü, kuvvetli, her zaman üstün gelen ve kötülüklerin hesabını gören değil midir?

38. "Allah bana yeter, O’nun varlığına inananlar, yalnızca O’na sığınıp dayansınlar."

39. "Ey gerçekleri inkâr eden kavmim! Elinizden gelen herşeyi yapın, ben de Allah yolunda gayret göstermeye devam edeceğim, yakında göreceksiniz

40. aşağılatıcı azap kime gelecek ve devamlı azabı kim hak edecek bileceksiniz.

41. Şüphesiz biz, insanlığın kurtuluşu için, gerçekleri ortaya koyan bu kitabı sana indirdik, kim buna sarılarak doğru yola ulaşmayı seçerse, kendisi için doğru yolu bulur. Kim de doğru yoldan saparsa, yine kendi zararına sapmış olur. Sen onların yapacakları tercihlerden ve sonucundan sorumlu değilsin.

42. Allah ruhları ölümleri anında alır, henüz ölmemiş olanları da uyku halinde ölü gibi yapar. O böylece ölümlerine hükmettiklerini hayattan koparır, diğerlerini de kendisinin koyduğu bir zamana kadar bırakıverir. Şüphe yok ki bütün bunlarda, gerçekten düşünenler için öğütler ve ibretler vardır.

43. "Nasıl olur ilahlaştırdığınız her türlü şeylerin hiçbir şeye gücü yetmese ve hiçbir şeyi anlamasalarda mı, bunlardan şefaat bekleyeceksiniz?"

44. "Şefaat hakkını verme yetkisi, yalnız Allah’a aittir. Gökler ve yer üzerindeki hakimiyet de yalnız O’nundur ve sonunda O’na döndürüleceksiniz."

45. Her ne zaman Allah’ın birliği anılır ve O’nun bir tek olduğu anlatılırsa, öteki dünyaya inanmayanların kalpleri nefretle tiksinir. Halbuki O’nun yanı sıra başka tanrılaştırılanlar anıldığı zaman ise, yüzleri güler ve neşelenirler.

46. "Ey Allah’ım, ey gökleri ve yeri yaratan, ey yaratılmış varlıkların kavramaktan aciz oldukları şeyleri de, akıl ve duyularıyla görüp gözleyebildiklerini de bilen sensin. Farklı görüş ve iddialarda bulundukları şeyler hakkında, kulların arasında sen hüküm vereceksin."

47. Yaratılış gayesi dışında yaşayanlar, eğer yeryüzündeki herşeye ve O’nunla birlikte bir misline daha sahip olsalardı, onu kıyamet günü başlarına gelecek korkunç bela için fidye olarak verirlerdi. Çünkü o gün onların hiç hesaplamadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılıverecek.

48. Böylece o gün, kazandıkları kötülükler ortaya çıkmıştır ve alay ettikleri şey de başlarına gelmiştir.

49. İşte böyle, insanın başına bir bela geldiğinde, bize yardım için yalvarır, fakat ona tarafımızdan bir iyilikte bulunduğumuz zaman kendi kendine, bütün bunlar bana bilgim yüzünden verilmiştir der. Hayır, o nimet ve başa gelenlerin hepsi bir imtihandır, fakat onların çoğu bu imtihan gerçeğini bilmezler.

50. Onlardan önce yaşamış olanların çoğu da kendi kendilerine aynı şeyi söylemişlerdi, ama elde ettikleri şeyler kendilerine bir yarar sağlamadı.

51. Derken kazandıkları, elde ettikleri şeylerin kötülükleri başlarına geldi. Ve bu gün yaratılış gayesi dışında yaşayanların başlarına da aynı şey gelecek, kazandıkları kötülükler de kendilerine çarpacaktır. Ve onlar bizim vereceğimiz azabın önüne de geçebilecek değillerdir.

52. Bilmezler mi ki Allah, dilediğine bol rızık verir, dilediğine de az. Doğrusu bunda inanan insanlar için, nice dersler ve ibretler vardır.

53. "Ey nefislerine uyup da sınırlarımı aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin, Allah bütün günahlarınızı bağışlar, şüphe yok ki O, çok bağışlayan ve çok acıyandır."

54. Size azap gelip çatmadan, Rabbinize dönün, O’na teslim olun, sonra size yardım edilmez.

55. Bu azap siz farkında olmadan, aniden başınıza gelmeden önce, Rabbiniz tarafından size indirilmiş olan en güzel kitaba uyun.

56. "Allah’a karşı kullukta yaptığım kusurlardan dolayı yazıklar olsun bana, doğrusu ben Allah’ın diniyle alay edenlerdendim.

57. Veya gerçekten Allah beni doğru yola iletseydi, O’na karşı sorumluluk bilinci duyanlardan biri olurdum" diyeceği,

58. yahut kendisini bekleyen azabı gördüğünde, "Bir kere daha dünyaya dönmeye imkan olsaydı, mutlaka iyilik edenlerden olurdum" demeden önce.

59. O zaman Allah şu cevabı verecektir. Mesajlarım sana ulaştığı halde, sen onları yalanladın ve bir gurur ve kibire kapıldın ve benden gelen gerçekleri örtbas edenlerden oldun.

60. İşte böyle, kıyamet günü Allah hakkında yalan uyduranların yüzlerinin acıdan ve mahcubiyetten dolayı, kapkara kesildiğini görürsün. Büyüklük taslayanlar için, cehennem uygun bir yer değil mi?

61. Ama Allah kendisine karşı sorumluluk bilinci duyanları kurtuluşlarına sebeb olan şeyle kurtarır, onlar bir kötülüğe uğramazlar ve mahzun da olmazlar.

62. Allah herşeyin yaratıcısıdır ve herşeyin koruyucusu ve yöneticisidir.

63. Göklerin ve yerin anahtar ve kilitleri O’ndadır. Allah’ın mesajlarını inkâr edenlere gelince, kaybedenler işte onlardır.

64. "Siz ey doğru ile eğriden habersiz olan bilgisizler! Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz?"

65. "Allah’tan başkalarına ilahlık yakıştırırsan, bütün yaptıkların boşa gider ve öteki dünyada da, mutlaka zarara uğrayanlardan olursun."

66. Hayır, sen yalnız Allah’a kulluk etmeli ve O’na şükredenlerden olmalısın.

67. Allah’tan başkasına kulluk edenler, Allah’ı gerçek bir şekilde tanıyamadılar. Yeryüzü bunca genişliğine ve büyüklüğüne rağmen, kıyamet günü O’nun eli altında olacaktır, gökler de O’nun sağ eliyle toplanıp, dürülecektir. O her türlü eksikliğin üstünde ve ötesindedir. O’na koştukları bütün eş ve ortaklardan da üstündür ve herşeyin kat kat üstündedir.

68. O gün sû’ra üflenecek ve yerde, gökte ne varsa, hepsi Allah’ın hariç tutmak istedikleri dışında düşüp bayılacaklar, sonra yeniden bir daha üflenecek, o zaman tüm ölenler hepsi dirilmiş, ne olacak diye bakınıp duracaklar.

69. O gün yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak, herkesin işlediğinin hesabı bulunan kitap ortaya konulacak, tüm peygamberler ve tüm şahitler de getirilerek aralarında adaletle hükmolunacak ve kimseye haksızlık edilmeyecektir.

70. Çünkü herkes yapmış olduğu iyi veya kötü herşeyin karşılığını, tam olarak bulacaktır. Allah onların ne yaptıklarını en iyi bilendir.

71. "Elbette geldiler" diye cevap verecekler. Ama gerçekleri inkâr edenler için, azap hükmü çoktan verilmiş olacaktır.

72. "Artık ebedi olarak kalacağınız cehennemin kapılarından girin içeri!" denilecektir. Büyüklük taslayanlar için ne kötü bir yerdir orası.

73. "Selam size, hoş geldiniz, iyi ettiniz, ne hoşsunuz, işte buyurun içinde temelli ve ebedi kalacağınız bu cennete girin!" diyeceklerdir.

74. "Tüm eksiksiz övgüler O Allah’a ki, verdiği cennet sözünü bize gerçekleştirdi, bizi bu yere varis kıldı, biz de bu cennetlerde istediğimiz yerde yerleşip, konaklayabiliyoruz!" diyeceklerdir. Allah yolunda çaba sarfedenlerin ödülü ne güzeldir.

75. "Alemlerin Rabbine hamdolsun" denilecektir.