Ahmet Varol 

1. Kitab’ın indirilişi güçlü ve hakim olan Allah tarafındandır.

2. Şüphesiz biz sana Kitab’ı hak olarak indirdik. O halde dini yalnız O’na halis kılarak Allah’a ibadet et.

3. ’Biz bunlara sırf bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.’ Şüphesiz Allah ayrılığa düştükleri konularda aralarında hüküm verir. Doğrusu Allah yalancı ve çok inkârcı olan kimseyi doğru yola iletmez.

4. Allah çocuk edinmek isteseydi yarattığından dilediğini seçerdi. O (bundan) münezzehtir. O tek ve mutlak üstünlük sahibi olan Allah’tır.

5. Gökleri ve yeri hak üzere yarattı. Geceyi gündüzün üzerine bürüyor, gündüzü de gecenin üzerine bürüyor; güneşi ve ayı da buyruk altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar hareket eder. İyi bil ki, güçlü olan, bağışlayan O’dur.

6. Sizi bir tek candan yarattı, sonra ondan eşini varetti. Sizin için davarlardan sekiz çift indirdi (yarattı). Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde bir yaratışın ardından başka yaratışa geçirerek yaratmaktadır. İşte bu Rabbiniz olan Allah’tır. Mülk O’nundur. O’ndan başka ilah yoktur. Öyleyse nasıl (gerçekten) döndürülüyorsunuz?

7. Eğer inkâr ederseniz şüphesiz Allah’ın size ihtiyacı yoktur. Bununla birlikte kulları için küfre razı olmaz. Eğer şükrederseniz işte sizin için buna razı olur. Hiçbir günâhkâr başkasının günâh yükünü taşımaz. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. Böylece yaptıklarınızı size bildirecektir. Muhakkak ki O, kalplerde olanı bilmektedir.

8. ’Sen küfrünle azıcık oyalan. Muhakkak sen cehennem halkındansın.’

9. ’Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.’

10. ’Ey iman eden kullarım! Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenlere iyilik vardır. Allah’ın arzı (yeri) geniştir. Ancak sabredenlerin ecirleri hesapsızca ödenecektir.’

11. ’Ben dini yalnız O’na halis kılarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum.

12. Ve ben Müslümanların ilki olmakla emrolundum.’

13. ’Şüphesiz ben, eğer Rabbime karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım.’

14. ’Ben dinimi yalnız O’na halis kılarak Allah’a ibadet ediyorum.

15. ’Gerçekte ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini de ailelerini de ziyana sokanlardır. İyi bilin ki, bu apaçık bir kayıptır.’

16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar vardır, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım! Benden sakının.

17. Tağut’tan, ona ibadet etmekten sakınıp Allah’a yönelenlere gelince, onlar için müjde vardır. Şu halde kullarımı müjdele!

18. Onlar ki, sözü dinler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah’ın kendilerini hidayete erdirdikleridir ve onlar akıl sahipleridir.

19. Hakkında (azab) söz(ü) hak olmuş olanı; ateşte olanı sen mi kurtaracaksın?

20. Ancak Rablerinden sakınanlar için üstlerinde (başka) odalar bina edilmiş, altlarından ırmaklar akan odalar vardır. (Bu) Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez.

21. Allah’ın gökten su indirdiğini, onu yerden kaynaklara geçirdiğini, sonra onunla değişik renklerde ekinler çıkardığını görmedin mi? Sonra kurur ve sen onu sararmış halde görürsün. Sonra onu bir çöp haline getirir. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır.

22. Allah’ın kalbini İslâm’a açtığı kimse Rabbinden bir nur üzere değil midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri kaskatı olanların vay hallerine! İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.

23. Allah sözün en güzelini (ifadeleri) birbirine benzeyen ikişerli bir Kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra derileri ve kalpleri Allah’ın zikrine karşı yumuşar. Bu Allah’ın hidayetidir. Dilediğini bununla hidayete eriştirir. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.

24. ’Kazanmakta olduklarınızı tadın’ denir.

25. Onlardan öncekiler de yalanladılar. Bu yüzden kendilerine hiç düşünmedikleri yerden azap geldi.

26. Böylece Allah onlara dünya hayatında aşağılığı tattırdı. Ahiret azabı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi!

27. Andolsun biz, belki öğüt alırlar diye bu Kur’an’da insanlara her tür örneği verdik.

28. Belki sakınırlar diye içinde çarpıklık olmayan Arapça bir Kur’an (indirdik).

29. Allah, birbirleriyle çekişen bir çok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile, yalnız bir adama ait olan bir adamı (köleyi) örnek vermektedir. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd Allah’adır. Hayır. Fakat çoğu bilmiyor.

30. Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler.

31. Sonra siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.

32. Allah’a karşı yalan uydurandan ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim olabilir? İnkâr edenler için cehennemde barınacak yer mi yok?

33. Doğruyu getiren ve onu doğrulayana gelince işte onlar takva sahipleridir.

34. Onlara Rablerinin katında istedikleri her şey vardır. İşte iyilik edenlerin mükâfatları budur.

35. Çünkü Allah onların yaptıklarının en kötülerini örtecek ve kendilerine yapmakta olduklarının en güzeliyle karşılık verecektir.

36. Allah kuluna yeterli değil midir? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.

37. Allah kimi de hidayete erdirirse onun için bir saptırıcı yoktur. Allah güçlü ve öç alıcı değil midir?

38. ’Allah bana yeter. Güvenenler (tevekkül edenler) de yalnız O’na güvensinler.’

39. ’Ey kavmim! Gücünüzün elverdiğini yapın, ben de yapıyorum. Yakında bileceksiniz.

40. Rezil edici azabın kime geleceğini ve kalıcı azabın kimin başına ineceğini.

41. Şüphesiz biz sana Kitab’ı insanlar için hak olarak indirdik. Kim hidayete ererse bu kendi lehinedir. Kim de sapıtırsa yalnız kendi aleyhine sapıtır. Sen onların üzerine vekil değilsin.

42. Allah, ölümleri anında canları alır. Ölmeyenin de uykusunda. Böylece hakkında ölüm hükmü verdiklerini tutar diğerini ise belli bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ayetler vardır.

43. ’Peki hiçbir şeye güç yetiremiyorlar ve akıl etmiyorlarsa da mı?’

44. ’Şefaatin tümü Allah’ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra O’na döndürülürsünüz.

45. Allah bir olarak anıldığında ahirete inanmayanların kalpleri nefretle çarpar. O’nun dışındakiler anıldığında ise hemen sevince kapılırlar.

46. ’Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de görüneni de bilen Allah’ım! Aralarında ayrılığa düşmüş oldukları konularda, kullarının arasında sen hüküm vereceksin.’

47. Yeryüzünde olanların tümü ve bir o kadarı daha zulmedenlerin olsaydı, kıyamet günü, o kötü azaptan (kurtulmak için) feda ederlerdi. (Çünkü) Allah’tan, hiç hesap etmedikleri şeyler karşılarına çıkmıştır.

48. Kazandıklarının kötülükleri karşılarına çıkmış ve alaya aldıkları şey kendilerini kuşatmıştır.

49. ’Bu bana ancak bir bilgi dolayısıyla verildi’ der. Hayır, o bir imtihandır. Ancak onların çoğu bilmiyorlar.

50. Onlardan öncekiler de bunu söylemişlerdi. Ama kazandıkları kendilerine bir yarar sağlamamıştı.

51. Böylece kazandıklarının kötülükleri başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlere de kazandıklarının kötülükleri ulaşacaktır. Onlar (Allah’ı) aciz bırakamazlar.

52. Allah’ın dilediğine rızkı genişlettiğini ve daralttığını bilmediler mi? Şüphesiz bunda iman edecek bir topluluk için ibretler vardır.

53. ’Ey kendi aleyhlerine aşırıya giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günâhları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayıcı, çok merhamet sahibidir.

54. Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun. Sonra yardım olunmazsınız.

55. Siz farkında değilken ansızın size azap gelip çatmadan önce Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun.’

56. ’Allah’a itaatte kusur edişimden dolayı yazıklar olsun! Doğrusu ben alay edenlerdendim’ demesinden (önce).

57. ’Eğer Allah beni hidayete erdirseydi mutlaka takva sahiplerinden olurdum’ demesinden.

58. ’Keşke benim için bir geri dönüş olsaydı da iyilik edenlerden olsaydım’ demesinden.

59. ’Hayır. Sana ayetlerim geldi de sen onları yalanladın, büyüklük tasladın ve inkâr edenlerden oldun.’

60. Kıyamet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenleri, yüzleri simsiyah halde görürsün. Büyüklenenler için cehennemde barınacak yer mi yok?

61. Allah takva sahiplerini zafere ulaşmalarıyla kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar üzülmezler de.

62. Allah her şeyin yaratıcısıdır ve O, her şeye vekildir.

63. Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Allah’ın ayetlerini inkâr edenler ise, işte onlar ziyana uğrayanlardır.

64. ’Bana Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz, ey bilgisizler?’

65. Andolsun sana da, senden öncekilere de vahyedildi. Eğer ortak koşarsan kesinlikle amelin boşa gider ve mutlaka ziyana uğrayanlardan olursun.

66. Hayır. Sen yalnızca Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.

67. Onlar Allah’ı gereği gibi bilemediler. Oysa kıyamet günü yer tamamen O’nun avucundadır ve gökler sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir.

68. Sur’a üflenir, böylece Allah’ın dilediklerinden başka göklerde ve yerde kim varsa hepsi düşüp ölür. Sonra ona bir daha üflenir ve hemen ayağa kalkarak bakınırlar.

69. Yer Rabbinin nuruyla ışık verir. Kitab öne konur. Peygamberler ve şahitler getirilir. Aralarında hak ile hüküm verilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

70. Her cana yaptığının karşılığı tam verilir. O, onların yaptıklarını en iyi bilendir.

71. ’Evet, ama kâfirler için azap sözü hak oldu’ derler.

72. ’İçinde sonsuza kadar kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin barınakları ne kadar da kötüdür!’ denir.

73. ’Size selâm olsun. Hoş ve temiz geldiniz. İçinde sonsuza kadar kalmak üzere girin oraya!’ derler.

74. ’Bize verdiği sözünü yerine getiren ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah’a hamdolsun ki; cennetten dilediğimiz yere konaklayabiliyoruz. Çalışanların ecirleri ne güzelmiş!’

75. ’Hamd alemlerin Rabb’i olan Allah’adır’ denmiştir.