Sadık Türkmen 

1. Kâf. ŞANI YÜCE KUR’AN’A ant olsun.

2. Içlerinden kendilerine bir uyarıcı gelmesine hayret ettiler de, inkârcılar "Bu acayip bir şeydir.

3. Öldüğümüzde ve toprak olduğumuzda mı (tekrar dirileceğiz?!) Bu (ihtimali) uzak bir dönüştür!" dediler.

4. Kesinlikle biz, yerin onlardan ne eksilttiğini biliriz. Ve yanımızda herşeyi muhafaza eden/koruyan bir kitap vardır.

5. Hayır, gerçek kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi onlar, çalkantılı karmaşık bir durum içindedirler.

6. Üstlerindeki göğe bakmadılar mı? Onu nasıl bina ettik ve süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok!

7. Yeryüzünü uzatıp yaymışız, ona ağır baskılar/dağlar oturtmuşuz. Orada her türden göz alıcı nice çiftler bitirmişiz!

8. (bütün bunlar) içten yönelen, her bir kulun basireti/ileriyi düşünebilmesi ve ibret alması içindir.

9. Gökten bereketli/verimli bir su indirdik de böylece onunla; bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.

10. Dizili, kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları!

11. Kullara rızık olmak üzere. Onunla (yağmur suyu ile) ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilerek) çıkış da böyledir.

12. Onlardan önce Nuh’un kavmi, Ress halkı ve Semud kavmi de yalanladı.

13. Âd, Firavun ve Lût’un kardeşleri de.

14. Eyke halkı ve Tubba halkı da. Bunların hepsi elçileri yalanladılar ve tehdidimi (azabımı) hak ettiler.

15. Biz ilk yaratışta aciz kalıp yorgun mu düştük? Hayır, onlar yeni bir yaratılıştan şüphe içindedirler.

16. Ant olsun insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız/içinden geçenleri de biliriz.

17. Onun sağında ve solunda oturan iki kaydedici (melek) de kaydetmektedir.

18. Her ne söz söylerse, mutlaka onun yanında hazır bir gözcü vardır.

19. Gerçekten ölüm sarhoşluğu gelir; "İşte kendisinden kaçtığın şey budur!" (denilir).

20. Sûr’a üfürülmüştür. İşte bu vadolunan/tehdit günüdür!

21. Her kişi yanında (bir cehennem) sürücüsü ve bir tanık ile gelmiştir.

22. "ant olsun, sen bundan habersizdin, şimdi senden perdeni açıp kaldırdık. Artık bugün gözün keskindir."

23. Yanındaki yoldaşı (melek) der ki "İşte bu yanımdaki (yaptıklarıyla) hazırdır".

24. (Allah tarafından) denir ki "Haydi siz ikiniz (sürücü ve tanık); ‘İnatçı nankörlerin her birini cehenneme atın!’

25. Hayra engel olan saldırgan her şüpheciyi.

26. O, Allah ile beraber başka bir ilâh edinmişti. Artık onu şiddetli azabın içine atın."

27. Arkadaşı (şeytan) dedi ki "Rabbimiz, onu ben azdırmadım; fakat kendisi uzak bir sapıklık içinde idi."

28. Buyurdu ki "Huzurumda çekişmeyin. Ben, size önceden uyarı göndermiştim.

29. Benim katımda söz değiştirilmez. Ben, asla kullara zulmeden değilim."

30. O gün, cehenneme "Doldun mu?" deriz. Der ki "Daha fazlası var mı?"

31. Cennet kötülükten sakınanlara yaklaştırılmıştır. Zaten uzak değildi ki!

32. Size vadedilen şey (cennet) işte budur! (Allah’a) sürekli yönelerek kendini koruyan herkese;

33. Görmeden rahmân’dan korkanlara ve yönelmiş bir kalp ile gelen kimselere mahsustur...

34. "esenlikle oraya girin! İşte bu, sonsuzluk günüdür" (denilecek).

35. Orada diledikleri şeyler onlarındır. Katımızda daha fazlası da vardır.

36. Bunlardan önce nice nesilleri helâk ettik; bunlardan daha güçlü idiler, yeryüzünü dolaştılar. Ama kaçıp kurtulacak yer ne mümkün/bulamadılar?

37. Elbette bunda dinleyen/kalbi olan, ya da şahit olarak, anlamaya çalışan/kulak veren kimse için bir öğüt vardır.

38. Ant olsun; gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı!

39. Onlarin dediklerine sabret/aldırış etme; güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini överek tesbih et.

40. Gecenin bir bölümünde ve secdelerin/namazın ardından da... (O’nu överek tesbih et).

41. Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;

42. O gün, gerçekten o müthiş sesi/korkunç çığlığı işiteceklerdir. İşte bu, kalkış/çıkış/yeniden diriliş günüdür.

43. Şüphesiz, biz diriltiriz ve öldürürüz (ölümüne izin veririz). Dönüş de Bizim katımızadır.

44. O gün yer, üzerlerinden sür’atle çatlayıp açılır. İşte bu, toplanmadır. Bize göre kolaydır.

45. Biz, onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde zorlayıcı/bir zorba değilsin! Öyleyse şimdi, Benim uyarımdan korkanlara Kur’an ile öğüt ver.