ق ر ب kökü Kur'an'da 96 defa geçmektedir.

AYETLER

ÂLAK
96:19

وَاقْتَرِبْ

veḳterib

ve yaklaş

Hayır; ona boyun eğme (Rabbine) Secde et ve yakınlaş.

KAF
50:16

أَقْرَبُ

eḳrabu

daha yakınız

Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.

KAF
50:41

قَرِيبٍ

ḳarībin

yakın

Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;

BELED
90:15

مَقْرَبَةٍ

meḳrabetin

akraba olan

Yakın olan bir yetimi,

KAMER
54:1

اقْتَرَبَتِ

İḳterabeti

yaklaştı

Saat (kıyamet vakti) yakınlaştı ve ay yarıldı.

A'RAF
7:19

تَقْرَبَا

teḳrabā

yaklaşmayın

Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.

A'RAF
7:56

قَرِيبٌ

ḳarībun

yakındır

Düzene konulması (ıslah)ından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın; O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.

A'RAF
7:114

الْمُقَرَّبِينَ

l-muḳarrabīne

yakınlar(ım)

"Evet" dedi. "(O zaman) Siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız."

A'RAF
7:185

اقْتَرَبَ

ḳterabe

yaklaşmış

Onlar, göklerin ve yerin ’bağımlı olduğu egemenliğe ve sünnete’ (melekût) Allah’ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar?

CIN
72:25

أَقَرِيبٌ

eḳarībun

yakın mıdır?

De ki "Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azap) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?"

FATIR
35:18

قُرْبَىٰ

ḳurbā

akrabası

Hiçbir günahkar bir başka günahkarın günahını yüklenemez. Eğer yükü ağır olan kimse (bir başkasını) onu taşımaya çağırsa, -bu, yakın-akrabası da olsa- kendisine ondan hiçbir şey yükletilmez. Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden ’içleri titreyerek-korkmakta’ olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarırsın. Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır. Sonunda dönüş Allah’adır.

MERYEM
19:52

وَقَرَّبْنَاهُ

ve ḳarrabnāhu

ve onu yaklaştırdık

Ona, Tur’un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.

VAKI'A
56:11

الْمُقَرَّبُونَ

l-muḳarrabūne

yaklaştırılanlar

İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.

VAKI'A
56:85

أَقْرَبُ

eḳrabu

daha yakınız

Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.

VAKI'A
56:88

الْمُقَرَّبِينَ

l-muḳarrabīne

yaklaştırılanlar-

Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise,

ŞU'ARA
26:42

الْمُقَرَّبِينَ

l-muḳarrabīne

yakınlardan olacaksınız

"Evet" dedi. "Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız."

ŞU'ARA
26:214

الْأَقْرَبِينَ

l-eḳrabīne

en yakın

(Öncelikle) En yakın hısımlarını (aşiretini) uyar.

İSRA
17:26

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

akrabaya

Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma.

İSRA
17:32

تَقْرَبُوا

teḳrabū

yaklaşmayın

Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, ’çirkin bir hayasızlık’ ve kötü bir yoldur.

İSRA
17:34

تَقْرَبُوا

teḳrabū

yaklaşmayın

Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması- dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur.

İSRA
17:51

قَرِيبًا

ḳarīben

pek yakın

"Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki "Ne zamanmış o?" De ki "Umulur ki pek yakında."

İSRA
17:57

أَقْرَبُ

eḳrabu

en yakın (diye)

Onların taptıkları da, -hangisi daha yakındır diye- Rablerine (yaklaşmak için) bir vesile arıyorlar. O’nun rahmetini umuyorlar ve azabından korkuyorlar. Şüphesiz senin Rabbinin azabı korkunçtur.

HUD
11:61

قَرِيبٌ

ḳarībun

yakındır

Semud (halkına da) kardeşleri Salih’i (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O’ndan bağışlanma dileyin, sonra O’na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."

HUD
11:64

قَرِيبٌ

ḳarībun

yakın

"Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Allah’ın devesi; onu serbest bırakın, Allah’ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyeti)yle dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azap sarıverir."

HUD
11:81

بِقَرِيبٍ

biḳarībin

yakın

(Elçiler) Dediler ki "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va’dolunan (azap) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"

YUSUF
12:60

تَقْرَبُونِ

teḳrabūni

(bir daha) bana yaklaşmayın

"Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın."

EN'ÂM
6:151

تَقْرَبُوا

teḳrabū

yaklaşmayın

De ki "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını Biz vermekteyiz- Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz."

EN'ÂM
6:152

تَقْرَبُوا

teḳrabū

yaklaşmayın

"Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah’ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz."

EN'ÂM
6:152

قُرْبَىٰ

ḳurbā

akrabanız

"Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah’ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz."

SEBE
34:37

تُقَرِّبُكُمْ

tuḳarribukum

sizi yaklaştıran

Bizim Katımız’da sizi (bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.

SEBE
34:50

قَرِيبٌ

ḳarībun

yakındır

De ki "Eğer ben sapacak olsam, artık kendi nefsim aleyhine sapmış olurum; eğer hidayeti bulacak olsam, bu da Rabbimin bana vahyetmekte olduğu (Kur’an) sayesindedir. Şüphesiz O, işitendir, yakın olandır."

SEBE
34:51

قَرِيبٍ

ḳarībin

yakın

Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiçbir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

ZÜMER
39:3

لِيُقَرِّبُونَا

liyuḳarribūnā

bizi yaklaştırmaları

Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başka veliler edinenler (şöyle derler) "Biz, bunlara bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.

ŞURA
42:17

قَرِيبٌ

ḳarībun

yakındır

Ki Allah, hak olmak üzere kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakındır.

ŞURA
42:23

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

(Allah’a) yaklaşmayı

İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir.

AHKAF
46:28

قُرْبَانًا

ḳurbānen

yakınlık sağlamak için

Bu durumda, Allah’ı bırakıp yakınlık (sağlamak) için edindikleri ilahlar, onlara yardım etselerdi ya. Hayır, onlar, kendilerinden kaybolup gittiler. Bu (yalancı ilahlar ve onlara yükledikleri), onların yalanları ve uydurduklarıdır.

ZARIYAT
51:27

فَقَرَّبَهُ

fe ḳarrabehu

onu yaklaştırdı

Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); "Yemez misiniz?" dedi.

KEHF
18:24

لِأَقْرَبَ

lieḳrabe

daha yakın

Ancak "Allah dilerse" (inşaAllah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir."

KEHF
18:81

وَأَقْرَبَ

ve eḳrabe

ve daha yakınını

Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik."

NAHL
16:77

أَقْرَبُ

eḳrabu

daha yakın(kısa)dır

Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. (Kıyamet) Saatin(in) emri de yalnızca (süratli) göz açıp kapama gibidir veya daha yakındır. Şüphesiz, Allah herşeye güç yetirendir.

NAHL
16:90

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

akrabaya

Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.

İBRAHIM
14:44

قَرِيبٍ

ḳarībin

yakın

Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz?

ENBIYA
21:1

اقْتَرَبَ

İḳterabe

yaklaştı

İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar.

ENBIYA
21:97

وَاقْتَرَبَ

veḳterabe

ve yaklaşır

Gerçek olan va’d yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).

ENBIYA
21:109

أَقَرِيبٌ

eḳarībun

yakın mı (olduğunu)

Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki "Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azap günü) yakın mı, uzak mı, bilemem."

ME'ARIC
70:7

قَرِيبًا

ḳarīben

yakın

Biz ise, onu pek yakın görüyoruz.

NEBE
78:40

قَرِيبًا

ḳarīben

yakın

Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek.

RUM
30:38

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

akrabaya

Öyleyse yakınlara hakkını ver, yoksula da, yolcuya da. Allah’ın yüzünü (rızasını) isteyenler için bu daha hayırlıdır ve felaha erenler onlardır.

MUTAFFIFIN
83:21

الْمُقَرَّبُونَ

l-muḳarrabūne

yaklaştırılmış olanlar

Ona yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar şahid olurlar.

MUTAFFIFIN
83:28

الْمُقَرَّبُونَ

l-muḳarrabūne

yaklaştırılanlar

Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.

RA'D
13:31

قَرِيبًا

ḳarīben

yakınına

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (yine bu Kur’an olurdu). Hayır, emrin tümü Allah’ındır. İman edenler hala anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. İnkar edenler, Allah’ın va’di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez. (Veya miadını şaşırmaz.)

HAC
22:13

أَقْرَبُ

eḳrabu

daha yakın

(Ya da) Zararı, yararından daha yakın olana tapar; ne kötü yardımcı ve ne kötü yoldaştır.

BAKARA
2:35

تَقْرَبَا

teḳrabā

yaklaş-

Ve dedik ki "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

BAKARA
2:83

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

yakınlara

Hani İsrailoğulları’ndan, "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz.

BAKARA
2:177

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

yakınlara

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.

BAKARA
2:180

وَالْأَقْرَبِينَ

vel’eḳrabīne

ve yakınlara

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı).

BAKARA
2:186

قَرِيبٌ

ḳarībun

(onlara) yakınım

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.

BAKARA
2:187

تَقْرَبُوهَا

teḳrabūhā

bunlara yaklaşmayın

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

BAKARA
2:214

قَرِيبٌ

ḳarībun

yakındır

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.

BAKARA
2:215

وَالْأَقْرَبِينَ

vel’eḳrabīne

ve yakınlar

Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir."

BAKARA
2:222

تَقْرَبُوهُنَّ

teḳrabūhunne

onlara yaklaşmayın

Sana ’kadınların aybaşı halini’ sorarlar. De ki "O, bir rahatsızlık (eza)dır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara (cinsel anlamda) yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, Allah’ın size emrettiği yerden onlara gidin. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever."

BAKARA
2:237

أَقْرَبُ

eḳrabu

daha yakındır

Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

ENFAL
8:41

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

ve akrabalara

Bilin ki, ’ganimet olarak ele geçirdiğiniz’ şeylerin beşte biri, muhakkak Allah’ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah’a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir’de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün). Allah, herşeye güç yetirendir.

ÂL-I İMRAN
3:45

الْمُقَرَّبِينَ

l-muḳarrabīne

ve (Allah’a) yakın olanlardandır

Hani melekler, dediler ki "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette ’seçkin, onurlu, saygındır’ ve (Allah’a) yakın kılınanlardandır."

ÂL-I İMRAN
3:167

أَقْرَبُ

eḳrabu

yakın idiler

Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara "Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde, "Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir.

ÂL-I İMRAN
3:183

بِقُرْبَانٍ

biḳurbānin

bir kurban

"Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"

HAŞR
59:7

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

akraba

Allah’ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü’ne verdiği fey, Allah’a, Resûl’e, (ve Resûl’e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır.

HAŞR
59:15

قَرِيبًا

ḳarīben

yakın zaman

Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tadmışlardır. Onlara acı bir azap vardır.

AHZAB
33:63

قَرِيبًا

ḳarīben

yakın

İnsanlar, sana kıyamet-saatini sorarlar; de ki "Onun bilgisi yalnızca Allah’ın Katındadır." Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakın da olabilir.

NISA
4:7

وَالْأَقْرَبُونَ

vel’eḳrabūne

ve akrabanın

Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır.

NISA
4:7

وَالْأَقْرَبُونَ

vel’eḳrabūne

ve akrabanın

Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır.

NISA
4:8

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

akrabalar

(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin.

NISA
4:11

أَقْرَبُ

eḳrabu

daha yakın olduğunu

Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir’dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah’tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

NISA
4:17

قَرِيبٍ

ḳarībin

hemen ardı-

Allah’ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

NISA
4:33

وَالْأَقْرَبُونَ

vel’eḳrabūne

ve akrabanın

Anne-babanın ve yakınların geride bıraktıklarından ve her birine mirasçılar kıldık. Yeminlerinizin (akid ile) bağladığı kimselere de kendi paylarını verin. Şüphesiz, Allah, herşeye şahid olandır.

NISA
4:36

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

akrabaya

Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.

NISA
4:36

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

yakın

Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.

NISA
4:43

تَقْرَبُوا

teḳrabū

yaklaşmayın

Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NISA
4:77

قَرِيبٍ

ḳarībin

yakın

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ’bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

NISA
4:135

وَالْأَقْرَبِينَ

vel’eḳrabīne

ve yakınlarınızın

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

NISA
4:172

الْمُقَرَّبُونَ

l-muḳarrabūne

(Allah’a) yaklaştırılmış

Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O’na ibadet etmeye ’karşı çekimser’ davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır.

NUR
24:22

الْقُرْبَىٰ

l-ḳurbā

yakınlık (akrabalara)

Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

MUNAFIKUN
63:10

قَرِيبٍ

ḳarībin

yakın

Sizden birinize ölüm gelip de "Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.

SAF
61:13

قَرِيبٌ

ḳarībun

yakın

Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var Allah’tan ’yardım ve zafer (nusret)’ ve yakın bir fetih. Mü’minleri müjdele.

FETIH
48:18

قَرِيبًا

ḳarīben

yakın

Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken mü’minlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine ’güven duygusu ve huzur’ indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevap (karşılık) olarak vermiştir.

FETIH
48:27

قَرِيبًا

ḳarīben

yakın

Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.

MAIDE
5:8

أَقْرَبُ

eḳrabu

daha yakındır

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.

MAIDE
5:27

قَرَّبَا

ḳarrabā

sunmuşlardı

Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder."

MAIDE
5:27

قُرْبَانًا

ḳurbānen

birer kurban

Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder."

MAIDE
5:82

أَقْرَبَهُمْ

eḳrabehum

en yakınları da

Andolsun, insanlar içinde, mü’minlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir.

MAIDE
5:106

قُرْبَىٰ

ḳurbā

akraba da

Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size) "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah’ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler.

TEVBE
9:28

يَقْرَبُوا

yeḳrabū

yaklaşmasınlar

Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer ihtiyaç içinde kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse sizi Kendi fazlından zengin kılar. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:42

قَرِيبًا

ḳarīben

yakın

Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık." diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor.

TEVBE
9:99

قُرُبَاتٍ

ḳurubātin

yakınlaşmaya

Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah Katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları Kendi rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:99

قُرْبَةٌ

ḳurbetun

yakınlık vesilesidir

Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah Katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları Kendi rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:113

قُرْبَىٰ

ḳurbā

Kendilerine onların gerçekten çılgın ateşin arkadaşları oldukları açıklandıktan sonra -yakınları dahi olsa- müşrikler için bağışlanma dilemeleri peygambere ve iman edenlere yaraşmaz.