Harun Yıldırım 

1. Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan eşini yaratan ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın türeten Rabbinizden sakının. Kendisiyle birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağını kesmekten de sakının. Muhakkak ki Allah sizi hakkıyla gözetlemekte olandır!

2. Yetimlere mallarını verin ve pisi temizle değiştirme)yin. Onların mallarını sizin mallarınızla beraber yeme)yin. Muhakkak ki bu çok büyük bir günahtır.

3. Yetim kızlar hakkında adaletsizlikten korkarsanız, sizin için helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder ni)kahlayın. Yine adaletsizlikten korkarsanız bir tane veya sağ ellerinizin sahip olduğu vardır. İşte bu ayrılmama)nız için daha uygundur.

4. Kadınlara mehirlerini bir hak olarak verin. Bununla beraber gönül hoşluğu ile ondan bir şey size bağışlar)larsa, onu da afiyet ve kolaylıkla yiyin.

5. Allah’ın sizin için kıyam sebebi kıldığı mallarınızı aklı ermeyenlere vermeyin de onlardan onları rızıklandırın, onları giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.

6. Yetimleri nikah çağına ulaşıncaya kadar deneyin. Onlardan bir olgunluk sezerseniz onlara mallarını he)men teslim edin. Büyüyecekler diye onları israf ederek alel acele yemeyin. Zengin olan iffetli olsun fakir olan da meşru olarak yesin. Mallarını onlara teslim ettiğiniz zaman da onlara dair şahit bulundurun. Şüphesiz hesap görücü olarak Allah yeter.

7. Ana babanın ve yakın akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır. Kadınlar için de ana baba ve yakın akrabaların bıraktığından bir pay vardır ki ondan az veya çok farz kılınmış bir paydır.

8. Yakın akrabalar, yetimler ve yoksullar taksimde hazır bulundukları zaman onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin.

9. Arkalarında kendileri hakkında endişe edecekleri zayıf çocuklar bırakacak olanlar korksunlar. Allah’tan sakınsınlar da doğru söz söylesinler.

10. Muhakkak ki yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenler ancak karınlarında ateş yemiş olurlar ve yakında alevli bir ateşe gireceklerdir.

11. Allah size çocuklarınız hakkında vasiyet ediyor Erkekler için iki kadın payı vardır. Kadınlar ikiden fazla ise bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Tek ise, o zaman yarısı onundur. Onun çocuğu varsa ana babanın her birine bıraktığının altıda biri vardır. Çocuğu olmayıp ona baba ile ana varis olduysa üçte biri anasınındır; kardeşleri de varsa altıda biri anasınındır. Vasiyet edenin vasiyetinden veya borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınız, bilemezsiniz ki hangisi sizin için menfaatçe daha yakındır. Farzlar Allah tarafındandır. Muhakkak ki Allah Alîm ve Hakim olandır.

12. Hanımlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Vasiyet eden kadınların vasiyetinden veya borçtan sonradır. Sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Çocuğunuz varsa o kadınlar için bıraktığınızın sekizde biri vardır. Vasiyet ettiğiniz vasiyetten veya borçtan sonradır. Varis olunan erkek veya kadın babası veya çocuğu bulunmayan ise ve onun için bir erkek veya kız kardeş varsa her ikisi için altıda biri vardır. Eğer onlar bundan daha fazla iseler üçte birde ortaktırlar. –Zarar verici olmaksızın Vasiyet edenin vasiyetinden veya borçtan sonradır. Vasiyet Allah tarafındandır. Şüphesiz Allah Alîm’dir, Halim’dir.

13. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Her kim Allah’a da Rasulü’ne de itaat ederse onu altından nehirler akan Cennetlere koyacaktır orada kalıcıdırlar. İşte bu çok büyük bir kurtuluştur.

14. Her kim Allah’a ve Rasulü’ne isyan edip O’nun sınırlarını aşarsa, onu içinde kalacağı ateşe girdirir. Ayrıca onun için alçaltıcı bir azap vardır.

15. Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Artık şahitlik ederlerse onları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlar için bir yol açıncaya kadar o kadınları evlerde tutun.

16. İçinizden onu işleyenlerin her ikisine de eziyet edin. Eğer tevbe eder ve düzeltirlerse onlardan vazgeçin. Muhakkak ki Allah Tevvab ve Rahim olandır.

17. Allah katında tevbe ancak cehalet sebebiyle kötülük işleyip sonra yakından tevbe edenler içindir. İşte onlar var ya Allah onların tevbelerini kabul eder. Şüphesiz Allah Alîm ve Hakim olandır.

18. Kötülükleri işleye durup onlardan birine ölüm geldiğinde "Muhakkak ki ben şimdi tevbe ettim." diyenlerle kafir olarak ölenlerinki tevbe değildir. İşte onlar var ya onlar için çok acıklı bir azap hazırladık.

19. Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Apaçık bir çirkinlik işlemedikleri takdirde verdiklerinizin bir kısmını almak için onları sıkıştırmayınız. Onlarla güzellikle geçinin. Onlardan hoşlanmazsanız da olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda pek çok hayır yaratabilir.

20. Bir eşin yerine başka bir eş almak isterseniz onlardan birine yüklerle mal vermiş olsanız da ondan hiçbir şeyi almayın. Onu iftira ederek ve apaçık bir günah işleyerek mi alacaksınız?

21. Onu nasıl alırsınız ki andolsun siz birbirinizle tenhada kaldınız ve onlar sizden çok sağlam kesin söz aldılar.

22. Geçmişte olan müstesna babalarınızın nikahladığı kadınları nikahlamayın. Şüphesiz o kötü olan bir işti, bir çirkin davranıştı ve ne kötü bir yoldu.

23. Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren anneleriniz, süt kardeşleriniz, eşlerinizin anneleri, kendileriyle (zifafa) girdiğiniz karılarınızdan olup himayelerinizde bulunan üvey kızlarınız, onlarla (zifafa) girmemişseniz üzerinize bir günah yok kendi öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almanız –geçmişte olan müstesna size haram kılındı. Muhakkak ki Allah Ğafur ve Rahim olandır.

24. Sağ ellerinizin sahip olduğu müstesna kadınlardan evli olanlar da. Bu Allah’ın size yazdığıdır. Bunların dışındakiler –iffetli olup zina etmeden mallarınızla istemeniz için size helal kılındı. O halde onlardan kendisiyle faydalandığınızda onlara bir farz olarak ücretlerini verin. Takdir edilen şeyden sonra kendisinde karşılıklı anlaştığınız şey hususunda size bir günah yoktur. Muhakkak ki Allah Alîm ve Hakim olandır.

25. İçinizden hür olan mü’min kadınlarla nikahlanacak bolluğa güç yetiremeyen kimse sağ ellerinizin malik olduğu mü’min genç cariyelerinizden (alsın). Allah imanınızı çok iyi bilendir. Kiminiz kiminizdensiniz. O halde iffetli oldukları, zina etmedikleri, gizli dost da edinmedikleri halde onları velilerinin izni ile nikahlayın ve onlara ücretlerini güzellikle verin. Evlendikleri zaman fuhuş işlerlerse onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı vardır. Bu içinizden günaha düşmekten korkan kimse içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Şüphesiz Allah Ğafur’dur, Rahim’dir.

26. Allah size iyice açıklamak ve sizi sizden öncekilerin sünnetlerine iletmek ve sizin tevbelerinizi kabul etmek istiyor. Şüphesiz Allah Alîm’dir, Hakim’dir.

27. Allah sizin tevbe etmenizi ister. Şehvetlerine uyan kimseler de çok büyük bir meyille sapmanızı isterler.

28. Allah sizden hafifletmeyi istiyor, doğrusu insan zayıf olarak yaratılmıştır.

29. Ey iman edenler, mallarınızı sizden karşılıklı rızadan oluşan bir ticaret müstesna aranızda batıl ile yemeyin! Nefislerinizi de öldürmeyin. Muhakkak Allah size karşı Rahim olandır.

30. Ve kim haddini aşarak zulmedip bu işi işlerse onu ateşe sokarız ve bu, Allah’a pek kolaydır.

31. Yasaklandığınız şeylerin büyüklerinden sakınırsanız sizden kötülüklerinizi örteriz ve sizi çok güzel bir yere girdiririz.

32. Allah’ın kendisiyle kiminizi kiminize üstün kıldığı şeyi temenni etmeyin. Erkekler için kazandıkları şeyden bir pay vardır. Kadınlar için de kazandıkları şeyden bir pay vardır. Allah’ın lütfundan isteyin. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilmekte olandır.

33. Her biri için ana babanın ve yakın akrabaların bıraktığından varisler kıldık. Yeminlerinizin bağladığı kimselere de paylarını verin. Muhakkak ki Allah her şeye hakkıyla şahiddir.

34. Allah’ın kimisini kimisine üstün kılması ve mallarından harcamaları sebebiyle erkekler kadınlar üzerine kaimdirler. Saliha kadınlar gönülden itaat edicidirler ve Allah’ın koruması sebebiyle gizli olanı koruyandırlar. Başkaldırmalarından korktuğunuz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın, onları dövün. Size itaat ederlerse onların aleyhine bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah Aliyy ve Kebir olandır.

35. Aralarının açılmasından korkarsanız bir hakem erkeğin ailesinden bir hakem de kadının ailesinden gönderin. Eğer düzeltmek isterlerse Allah onların arasında uyum oluşturur. Muhakkak ki Allah Alîm ve Habir olandır.

36. Allah’a ibadet edin O’na hiçbir şeyi şirk koşmayın. Ana babaya iyilik edin; akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin sahip olduğu kimselere de... Muhakkak ki Allah kibirli ve böbürlenen kimseyi sevmez.

37. Onlar cimrilik ederler ve insanlara cimrilikle emrederler. Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği şeyi gizlerler. Doğrusu biz o kafirler için alçaltıcı bir azap hazırladık!

38. Onlar mallarını insanlara gösteriş için infak ederler ve Allah’a da ahiret gününe de iman etmezler. Şeytanın kendisine arkadaş olduğu kimse ne kötü arkadaştır!..

39. Allah’a ve ahiret gününe iman edip Allah’ın kendilerini rızıklandırdığı şeylerden infak etselerdi onlara ne olurdu? Allah onları hakkıyla bilmekte olandır!

40. Muhakkak ki Allah zerre kadar zulmetmez. Bir iyilik olursa onu katlar ve katından çok büyük bir ecir verir.

41. Her ümmetten birer şahit getirdiğimiz seni de onlar üzerine bir şahit olarak getirdiğimiz zaman nasıl olacak?

42. Kafirler ve rasule asi olanlar o gün yerle bir olmayı arzu ederler ve Allah’tan hiçbir haber de gizleyemezler.

43. Ey iman edenler! Sizler sarhoş iken ne dediğinizi bilinceye kadar cünüp iken de –yolculukta olmanız müstesna gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olmuşsanız veya yolculukta iseniz veyahut sizden biriniz ihtiyaç yolundan gelmişse ya da kadınlara dokunup da su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin ve yüzlerinizle ellerinize sürün. Muhakkak ki Allah Afuvv ve Ğafur olandır... gusül yapmadıkça namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız, veya sizden biriniz ayak yolundan gelmişse, yahut da kadınlara yaklaşıp da su bulamamışsanız, o zaman temiz toprakla teyemmüm edin, yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz ki Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.

44. Kitaptan bir nasip verilen kimseleri görmedin mi? Sapıklığı satın alıyorlar da sizden de yolu sapıtmanızı istiyorlar.

45. Doğrusu Allah düşmanlarınızı çok iyi bilendir. Elbette ki Allah veli olarak da yardımcı olarak da yeter.

46. Yahudi olanlardan kelimeleri yerlerinden değiştirerek "İşittik ve isyan ettik; dinle dinlemez olası!" ve dillerini eğip dine saldırarak "Raina" derler!? Oysa ki onlar "İşittik ve itaat ettik dinle, bizi gözet!" deselerdi muhakkak ki onlar için daha hayırlı ve daha sağlam olurdu. Fakat, Allah onlara küfürleri sebebiyle lanet etti. Artık pek azı hariç iman etmezler.

47. Ey kitap verilenler! Bir takım yüzleri silmeden ve onları arkalarına çevirmeden veya onları Cumartesi ashabını lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce beraberinizde bulunanı doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin! Şüphesiz ki Allah’ın emri yerine gelmiştir.

48. Muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Her kim Allah’a şirk koşarsa gerçekten çok büyük bir günahla iftira etmiş olur.

49. Nefislerini temize çıkaran kimseleri görmedin mi? Bilakis Allah dilediğini temize çıkarır. Doğrusu onlar hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar bile zulmedilmezler.

50. Bak nasıl da Allah üzerine yalan uyduruyorlar. Şüphesiz ki apaçık bir günah olarak bu yeter.

51. Kitaptan bir nasip verilenleri görmedin mi? Cibte ve tağuta inanıyorlar da kafirler için "Bunlar iman edenlerden daha doğru bir yoldadır." diyorlar.

52. İşte onlar Allah’ın kendilerine lanet ettiği kimselerdir. Allah her kime lanet ederse artık onun için bir yardımcı bulamazsın.

53. Yoksa onların mülkten bir payı mı var? O taktirde insanlara çekirdeğin üzerindeki çukur kadar bile vermezlerdi.

54. Yoksa Allah’ın lütfundan verdiği şey için insanlara haset mi ediyorlar? Muhakkak ki biz İbrahim’in soyuna kitap ile hikmeti verdik. Ayrıca biz onlara çok büyük bir mülk verdik.

55. Onlardan kimisi ona iman etti, içlerinden kimi de yüz çevirdi. Doğrusu yalımlı bir ateş olarak Cehennem yeter.

56. Muhakkak ki ayetlerimizi inkar edenleri, yakında onları ateşe sokacağız. Derileri her piştiğinde azabı tatmaları için onları ondan başka derilerle değiştireceğiz. Muhakkak ki Allah Aziz ve Hakim olandır.

57. İman edip salih amel işleyenler; yakında onları altından nehirler akan; orada ebedi kalacakları Cennetlere girdireceğiz. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onları koruyucu bir gölgeye girdireceğiz.

58. Muhakkak ki Allah size emanetleri sahiplerine vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor! Muhakkak ki Allah’ın size kendisiyle öğüt verdiği şey ne güzeldir. Muhakkak ki Allah Semi’ ve Basir olandır.

59. Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Rasul’e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de... Bir şey hakkında çekişirseniz –Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onu Allah’a ve Rasul’e götürün. İşte bu daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

60. Sana indirilene ve senden önce indirilene kesin olarak iman ettiklerini iddia edenleri görmüyor musun? Tağuta muhakeme olmak isterler; halbuki mutlaka onu tekfir etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan da onları çok uzak bir sapıklıkla saptırmak istiyor.

61. Onlara "Allah’ın indirdiğine ve Rasul’e gelin!" denildiği zaman münafıkların senden tam bir yüz çevirmekle yüz çevirdiklerini görürsün.

62. Onlara kendi elleriyle sundukları şey sebebiyle bir musibet geldiği zaman nasıl olacak?! Sonra sana gelerek "Biz ancak iyilik etmek ve ara bulmak istedik!?" diye Allah’a yemin ederler.

63. İşte onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerindekini bilir. O halde onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve kendilerine nefisleri hakkında etkileyici söz söyle.

64. Biz her bir rasulü Allah’ın izniyle ancak itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar nefislerine zulmettikleri zaman sana gelerek Allah’tan bağışlanma dileseler, Rasul de onlar için bağışlanma dilese andolsun ki Allah’ı Tevvab ve Rahim bulacaklardı.

65. Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem yapıncaya ve sonra senin hükmünden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim oluncaya kadar iman etmiş olmazlar!

66. Eğer biz onlara "Nefislerinizi öldürün ya da yurtlarınızdan çıkın!" diye yazacak olsaydık –içlerinden pek azı müstesna bunu yapmazlardı. Eğer onlar kendilerine öğüt verilen şeyi yapsalardı andolsun ki onlar için daha hayırlı ve yerleştirme bakımından da daha sağlam olurdu.

67. O zaman andolsun ki kendilerine tarafımızdan çok büyük bir mükafat verirdik.

68. Ayrıca onları andolsun ki dosdoğru bir yola iletirdik.

69. Her kim Allah’a da Rasul’e de itaat ederse işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği nebiler, sıddıklar, şehidler ve salihlerden olan kimselerle beraberdir. İşte onlar ne güzel arkadaştır!

70. İşte bu Allah’tan bir lütuftur. Şüphesiz ki Alîm olarak Allah yeter.

71. Ey iman edenler! Tedbirinizi alın da bölükler halinde seferber olun veya topluca sefere çıkın!

72. Şüphesiz içinizden öylesi vardır ki muhakkak pek ağır davranır. Eğer size bir musibet gelirse "Muhakkak ki Allah bana nimet verdi çünkü onlarla beraber değildim." der.

73. Andolsun ki size Allah’tan bir lütuf erişirse sizinle onun arasında bir dostluk yokmuş gibi elbette diyecekti ki "Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da çok büyük bir mükafatla mükafatlansaydım."

74. O halde dünya hayatını ahiretle satanlar Allah yolunda savaşsınlar! Her kim Allah yolunda savaşır da öldürülür ya da galip gelirse yakında ona çok büyük bir ecir vereceğiz.

75. Size ne oluyor da Allah yolunda ve mustazaf erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? Onlar ki "Rabbimiz bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir veli gönder, bize katından bir yardımcı gönder!" demektedirler.

76. İman edenler Allah yolunda savaşırlar, kafir olanlar ise tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın velileri ile savaşın! Muhakkak ki şeytanın hilesi zayıftır.

77. Kendilerine "Ellerinizi çekin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin!" denilen kimseleri görmedin mi? Onlara savaş yazıldığında içlerinden bir grup Allah’tan korkar gibi veya daha şiddetli bir korkuyla insanlardan korkarak "Rabbimiz niçin bize savaşı yazdın? Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen olmaz mıydı?" dediler. De ki "Dünya metaı pek azdır. Ahiret ise sakınan kimse için daha hayırlıdır. Doğrusu siz hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar dahi zulmedilmezsiniz."

78. Her nerede olsanız sağlamlaştırılmış yüksek kalelerde de olsanız ölüm size yetişir. Onlara bir iyilik gelse "Bu, Allah’tandır." derler. Kendilerine bir kötülük dokununca "Bu, senin tarafındandır!" derler. De ki "Hepsi Allah tarafındandır." O halde bu topluma ne oluyor da hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar?!

79. Sana iyilikten ne gelirse Allah’tandır. Kötülükten sana ne gelirse nefsindendir. Biz seni insanlara bir rasul olarak gönderdik. Şüphesiz ki hakkıyla şahit olarak Allah yeter!

80. Kim Rasul’e itaat ederse muhakkak ki Allah’a itaat etmiş olur. Her kim de yüz çevirirse biz seni onlar üzerine muhafız olarak göndermedik.

81. "İtaat!" derler. Senin yanından ayrıldıkları zaman da onlardan bir grup geceleyin senin dediğinin aksini kurar. Halbuki Allah geceleyin ne kurduklarını yazıyor. O halde onlardan yüz çevir ve Allah’a tevekkül et! Şüphesiz vekil olarak Allah yeter!

82. Onlar hala Kur’an’ı gereği gibi düşünmeyecekler mi? O Allah’tan başkası tarafından olsaydı elbetteki onda pek çok çelişki bulurlardı...

83. Onlara güven ve korkuya dair bir haber gelse onu yayarlar. Oysa onu Rasul’e veya onlardan emir sahibi olanlara götürselerdi onun iç yüzünü araştırabilenler elbette ki onu bilirlerdi. Eğer Allah’ın lütfu ve rahmeti üzerinizde olmasaydı pek azınız müstesna kesinlikle şeytana uyardınız.

84. O halde sen Allah yolunda savaş. Sen kendinden başkası ile mükellef değilsin. Mü’minleri de teşvik et; umulur ki Allah kafirlerin baskısını önler. Şüphesiz ki Allah baskısı daha şiddetli olandır; cezası da daha şiddetlidir.

85. Her kim güzel bir şefaatla şefaat ederse, ondan kendisi için bir pay vardır. Her kim de kötü bir şefaatle şefaatte bulunursa onun için de ondan bir pay vardır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.

86. Bir selamla selamlandığınız zaman ondan daha güzeliyle selamlayın veya onunla karşılık verin. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla hesaplayandır.

87. Allah ki kendisinden başka ilah yoktur. Andolsun ki kendisinde hiç şüphe olmayan kıyamet gününde sizi toplayacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?

88. Size ne oluyor ki münafıklar hakkında iki grup oluyorsunuz? Allah onları kazandıkları sebebiyle ters çevirdiği halde Allah’ın saptırdığını doğru yola iletmek mi istiyorsunuz? Her kimi Allah saptırırsa onun için asla bir yol bulamazsın.

89. İstediler ki kendilerinin küfre girdiği gibi siz de küfre giresiniz de bir olasınız. Artık Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden veliler edinmeyin! Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan veli de edinmeyin, yardımcı da.

90. Ancak kendileriyle aranızda anlaşma bulunan bir topluma sığınanlar veya sizinle de kendi toplumlarıyla da savaşmaktan sineleri daralarak size gelenler müstesna... Allah dileseydi elbette ki onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Artık onlar sizden uzaklaşıp sizinle savaşmazlar ve sizinle barış yaparlarsa Allah sizin için aleyhlerine bir yol bırakmamıştır.

91. Hem sizden emin olmayı hem de kendi toplumlarından emin olmayı isteyen diğerlerini de bulacaksın ki her ne zaman fitneye çağrılsalar ona baş aşağı dalarlar. Şayet sizden uzak durmaz ve sizle barış yapmazlar ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın ve kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. İşte onlar ki size kendileri için apaçık bir yetki vermişizdir.

92. Yanlışlıkla olması müstesna bir mü’min için bir mü’mini öldürmek olamaz. Her kim de bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse mü’min bir köle azad etmeli ve ailesine –sadaka olarak bağışlamaları müstesna diyeti teslim etmelidir. Mü’min olduğu halde size düşman olan bir toplumdan ise mü’min bir köle azad etmelidir. Sizinle onlar arasında bir antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine diyet teslim etmeli ve mü’min bir köle azad etmelidir. Her kim bulamazsa –Allah’ın tevbesini kabul etmesi için aralıksız iki ay oruç tutmalıdır. Şüphesiz Allah Alîm ve Hakim olandır.

93. Her kim bir mü’mini kasten öldürürse, onun cezası orada kalacağı Cehennemdir. Allah ona gazap etmiştir. Onu lanetlemiş ve onun için çok büyük bir azap hazırlamıştır.

94. Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman iyice araştırın da sizden selam verene dünya hayatının menfaatini gözeterek "Sen mü’min değilsin!" demeyin. Allah katında nice ganimetler vardır. Önce siz de öyleydiniz de Allah size lutfetti. O halde iyice araştırın! Muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdar olandır.

95. Mü’minlerden –özür sahibi olanlar müstesna oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir değildir. Allah mallarıyla ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah hepsine de en güzeli vaad etmiştir; fakat yine de Allah cihad edenleri oturanlar üzerinde çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.

96. O’ndan dereceler, mağfiret ve rahmet vardır. Şüphesiz ki Allah Ğafur ve Rahim olandır.

97. Melekler onları nefislerine zulmeder oldukları halde alırken "Ne yapıyordunuz?" derler. "Biz yeryüzünde mustazaf olanlardık." derler. Derler ki "Allah’ın arzı geniş değil miydi? Orada hicret etseydiniz ya!" İşte onlar var ya; onların barınağı Cehennemdir, doğrusu ne kötü dönüş yeridir.

98. Ancak erkekler, kadınlar ve çocuklardan bir çare bulamayan ve bir yol bulamayan mustazaf olanlar müstesnadır.

99. İşte onlar ki Allah’ın onlardan affetmesi umulur. Şüphesiz Allah Afuv ve Ğafur olandır.

100. Her kim Allah yolunda hicret ederse yeryüzünde gidilecek çok yer de bulur genişlik de! Her kim Allah’a ve Rasulü’ne hicret etmek için evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse muhakkak ki onun ecri Allah’a aittir. Şüphesiz ki Allah Ğafur ve Rahim olandır.

101. Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kafirlerin size kötülük yapmasından korkarsanız namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur. Muhakkak ki kafirler sizin için apaçık düşmandır.

102. Sen de aralarında bulunup onlara namaz kıldırırken onlardan bir kısmı seninle beraber dursun ve silahlarını da alsınlar. Secde ettikleri zaman arkanızda bulunsunlar. Namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle beraber namaz kılsınlar. Hazırlıklı olsun ve silahlarını alsınlar. Kafirler istediler ki silahlarınız ile eşyalarınızdan gafil olasınız da ansızın bir baskınla üzerinize gelsinler. Eğer yağmurdan dolayı size bir zorluk varsa veya hasta olmuşsanız silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir günah yoktur. Yine de hazırlıklı bulunun. Muhakkak ki Allah kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

103. Namazı bitirdiğiniz zaman da ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerinde Allah’ı zikredin. Güvenlikte olduğunuz zaman da namazı dosdoğru kılın. Muhakkak ki namaz mü’minlere vakitleri belirlenerek yazılmıştır.

104. O topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin! Siz acı duyuyorsanız muhakkak onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı duyuyorlar. Üstelik siz Allah’tan onların ummadığı şeyleri umuyorsunuz. Şüphesiz Allah Alîm ve Hakim olandır.

105. Muhakkak ki biz sana kitabı hak ile indirdik ki insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin. Hainlerin savunucusu olma!

106. Allah’tan bağışlanma dile. Muhakkak ki Allah Ğafur ve Rahim olandır.

107. Nefislerine hainlik eden kimselerden yana mücadele etme. Muhakkak ki Allah çok hain olan günahkar olan kimseyi sevmez.

108. İnsanlardan gizlenirler de Allah’tan gizlenmezler. Halbuki geceleyin O’nun razı olmayacağı şeyleri kurarlarken O onlarla beraberdi. Şüphesiz Allah onların yaptıklarını kuşatmakta olandır.

109. İşte siz öyle kimselersiniz ki dünya hayatında onlardan yana mücadele ettiniz; ya kıyamet günü kim onlardan yana Allah ile mücadele edecek yahut kim onlar için vekil olacak?

110. Her kim bir kötülük işler veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse Allah’ı Ğafur ve Rahim bulur.

111. Her kim de bir günah kazanırsa onu ancak aleyhine kazanır. Şüphesiz Allah Alîm ve Hakim olandır.

112. Her kim bir hata veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuza atarsa muhakkak büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.

113. Allah’ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, andolsun ki onlardan bir grup seni şaşırtmayı amaçlamıştı. Oysa kendilerinden başkasını saptıramazlar ve sana hiç bir şekilde zarar veremezler. Çünkü Allah sana kitap ile hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri bildirmiştir. Şüphesiz ki Allah’ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür!..

114. Bir sadaka veya bir iyilik yahut insanlar arasını düzeltmeyi emreden kimse müstesna onların fısıldaşmalarının bir çoğunda hayır yoktur. Her kim bunu Allah’ın rızasını gözeterek yaparsa biz yakında ona çok büyük bir ecir vereceğiz.

115. Her kim kendisine doğru yol apaçık belli ettikten sonra Rasul’e aykırı davranır ve mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa onu döndüğü halde bırakırız ve kendisini Cehenneme atarız; o ne kötü dönüş yeridir.

116. Muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Her kim de Allah’a şirk koşarsa muhakkak ki o çok uzak bir sapıklıkla sapmıştır.

117. Onların O’ndan başka dua ettikleri ancak dişilerdir. Halbuki ancak inatçı şeytana dua ederler.

118. Allah ona lanet etti; dedi ki "Andolsun ki senin kullarından belirli bir pay edineceğim."

119. "Andolsun ki onları saptıracağım ve muhakkak onları kuruntulara düşüreceğim. Elbette onlara emredeceğim de kesinlikle hayvanların kulaklarını yaracaklar. Elbette onlara emredeceğim de muhakkak ki Allah’ın yarattığını değiştirecekler." Her kim Allah’ı bırakıp ta şeytanı veli edinirse muhakkak apaçık bir hüsran ile hüsrana düşmüştür.

120. Onlara vaad eder, onları kuruntulara düşürür. Oysa şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaad etmez.

121. İşte onlar var ya, onların varacakları yer Cehennemdir; ondan kaçacak bir yer de bulamazlar.

122. İman edip salih amel işleyenleri yakında altından nehirler akan Cennetlere koyacağız; orada ebedi kalıcıdırlar.

123. Sizin kuruntularınıza ve ehli kitabın kuruntularına göre değildir. Her kim bir kötülük yaparsa onunla cezalandırılır ve kendisi için Allah’tan başka bir veli de bulamaz yardımcı da.

124. Ayrıca her kim erkek veya kadın mü’min olarak salih amellerden işlerse; işte onlar Cennete girerler ve hurma çekirdeğinin çukurcuğu kadar zulmedilmezler.

125. Din bakımından muhsin olarak yüzünü Allah’a teslim eden ve İbrahim’in hanif milletine uyan kimseden daha güzel kim olabilir? Allah İbrahim’i dost edinmiştir.

126. Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz Allah her şeyi ihata edici olandır.

127. Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki "Onlar hakkındaki fetvayı Allah size veriyor. Haklarında yazılmış olanı kendilerine vermeyip nikahlamak istediğiniz yetim kızlar hakkında, mustazaf çocuklar hakkında ve yetimlere adaletli davranmanız hakkında kitapta size okunan vardır." Hayırdan her ne yaparsanız muhakkak Allah onu hakkıyla bilir.

128. Bir kadın kocasının geçimsizliğinden veya yüz çevirmesinden korkarsa barış yolu ile aralarını düzeltmelerinde onlar için günah yoktur –ki düzeltmek daha hayırlıdır nefisler ise cimriliğe hazır kılınmıştır. İyilik eder ve sakınırsanız muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

129. Ne kadar çabalasanız da kadınlar arasında adaletli davranmaya asla güç yetiremezsiniz. O halde tam bir meyille yönelip onu askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer düzeltir ve sakınırsanız muhakkak Allah Ğafur ve Rahim olandır.

130. Ayrılırlarsa da Allah her birini genişliği ile zengin kılar. Şüphesiz Allah Vasi’ ve Hakim olandır.

131. Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Andolsun muhakkak ki sizden önce kitap verilenlere de size de "Allah’tan sakının!" diye vasiyet ettik; eğer kafir olursanız muhakkak ki göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz Allah Ğaniyy ve Hamid olandır.

132. Göklerdeki herşey, yerdeki herşey Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter.

133. Ey insanlar, eğer dilerse sizi giderip başkalarını getirir. Şüphesiz Allah buna hakkıyla kadir olandır.

134. Kim (yalnız) dünya nimetini isterse, (bilsin ki) dünya ve ahiret nimeti Allah’ın elindedir Allah onu istediğini istediği şekilde verir). Allah gerçekten (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi) hakkıyla görendir.

135. Ey iman edenler, kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhinde bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. İster zengin olsun; ister fakir olsun. Çünkü Allah her ikisine de daha yakındır. Öyleyse adaletten vazgeçerek hevanıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker veya yüz çevirirseniz şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

136. Ey iman edenler, Allah’a, Rasulü’ne, Rasulü’ne bölüm bölüm indirdiği kitaba ve bundan önce toptan indirdiği kitaba iman edin. Her kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, rasullerini ve ahiret gününü inkar ederse muhakkak ki çok uzak bir sapıklıkla sapmıştır.

137. Muhakkak ki iman eden, sonra kafir olan yine iman eden ve sonra kafir olarak küfürlerini artıranlar var ya Allah onları bağışlayacak değildir. Onları yola iletecek de değildir!

138. Münafıklara müjdele ki onlar için çok acıklı bir azap vardır!..

139. Onlar ki mü’minlerden başka kafirleri veli edinirler. İzzeti onların yanında mı arıyorlar? Oysa muhakkak ki izzet bütünüyle Allah’a aittir.

140. Halbuki muhakkak O size kitapta indirmiştir ki "Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla beraber oturmayın; yoksa o zaman muhakkak siz de onlar gibisinizdir." Muhakkak Allah münafıkları da kafirleri de hep beraber Cehennemde toplayacaktır.

141. Onlar sizi gözetlerler de eğer size Allah’tan bir fetih gelse "Biz sizinle beraber değil miydik?" derler. Kafirlerin nasibi olursa da "Biz size galip gelemez miydik? Sizi mü’minlerden korumadık mı?" derler. Artık Allah kıyamet gününde aranızda hükmedecektir. Doğrusu Allah kafirlere mü’minler aleyhine asla bir yol vermeyecektir.

142. Muhakkak münafıklar Allah’ı aldatmak isterler. Halbuki O onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman tembelce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak pek az anarlar.

143. Bunların arasında bocalamışlardır ki bunlara da onlara da. Her kimi de Allah saptırırsa sen onun için asla bir yol bulamazsın!

144. Ey iman edenler, mü’minlerden başka kafirleri veliler edinmeyin! Allah’a aleyhinize apaçık bir delil mi olsun istiyorsunuz?!

145. Muhakkak ki münafıklar ateşin en alt tabakasındadırlar. Sen onlar için asla bir yardımcı bulamazsın!

146. Ancak tevbe edip düzeltenler, Allah’a sımsıkı sarılıp dinlerini yalnız Allah’a has kılanlar müstesna... İşte onlar mü’minlerle beraberdir. Allah da yakında mü’minlere çok büyük bir ecir verecektir.

147. Şükreder ve iman ederseniz Allah size ne diye azab etsin? Şüphesiz Allah Şakir ve Alîm olandır.

148. Allah kötü sözün açıklanmasını sevmez; ancak zulme uğrayan müstesna. Şüphesiz Allah Semi’ ve Alim olandır.

149. Bir hayrı açıklarsanız veya onu gizlerseniz, yahut bir kötülüğü affederseniz muhakkak Allah Afuvv ve Kadir olandır.

150. Muhakkak ki Allah’ı ve rasullerini inkar edenler Allah ile rasullerinin arasını ayırmak isterler de "Bir kısmına iman ederiz bir kısmını inkar ederiz." diyerek bunlar arasında bir yol tutmak isterler.

151. İşte onlar hakiki kafirlerin ta kendileridir ve biz kafirler için alçaltıcı bir azap hazırladık.

152. Allah’a ve rasullerine iman edenler onlardan hiç birisinin arasını ayırmazlar. İşte onlar ki kendilerine ecirlerini verecektir. Şüphesiz Allah Ğafur ve Rahim olandır.

153. Resulüm! Ehli kitap, senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni isterler. Onlar Musa’dan bunun daha büyüğünü istemişler ve "Bize Allah’ı apaçık göster!" demişlerdi. Bu zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarpmıştı. Kendilerine bunca açık deliller geldikten sonra da buzağıya taptılar. Biz bunu da bağışlamıştık ve Musa’ya apaçık bir delil (hâkimiyet) vermiştik.

154. Kesin söz vermiş oldukları için Tur’u onların üzerine kaldırmıştık. Onlara "O kapıdan secde ederek girin!" dedik. Ayrıca onlara "Cumartesi gününde taşkınlık etmeyin!" diyerek onlardan kuvvetli, sağlam bir söz aldık.

155. Onların o sağlam sözlerini bozmaları, Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri, nebileri haksızca öldürmeleri ve "Bizim kalplerimizde perdeler vardır." demeleri, aksine küfürleri sebebiyle Allah onları mühürledi de pek azı hariç iman etmezler.

156. Ayrıca onların küfürleri ve Meryem’in aleyhinde çok büyük iftira atmaları sebebiyledir.

157. Bir de onların "Muhakkak biz Allah’ın rasulü Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük!?" demeleri sebebiyledir. Halbuki onu ne öldürdüler ne de onu astılar fakat onlara benzer gösterildi. Muhakkak onun hakkında ihtilafa düşenler ondan şüphe içindedirler. Onların buna dair bir bilgileri yoktur, ancak zanna uymaktadırlar. Doğrusu onu kesin olarak öldürmediler.

158. Aksine Allah onu kendisine doğru yükseltti. Şüphesiz Allah Azîz ve Hakîm olandır.

159. Kitap ehlinden her biri andolsun ki ona ölümünden önce iman edecektir. Kıyamet gününde de onlara şahit olacaktır.

160. Yahudilerin zulümleri sebebiyle ve çok kimseleri Allah yolundan alıkoymaları nedeniyle kendilerine helal kılınan temiz şeyleri onlara haram kıldık.

161. Ayrıca yasaklandıkları halde riba almaları ve insanların mallarını batıl ile yemeleri sebebiyledir. Onlardan kafir olanlara çok acıklı bir azap hazırladık.

162. Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler sana indirilene de senden önce indirilenlere de iman ederler. Özellikle namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olanlardır. İşte onlar ki kendilerine çok büyük bir ecir vereceğiz.

163. Muhakkak ki biz Nuh’a ve ondan sonraki nebilere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlara, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur’u verdik.

164. O rasuller ki onları elbette sana daha önce anlattık. Öyle rasuller de var ki onları sana anlatmadık ve Allah Musa ile doğrudan doğruya konuştu.

165. Müjdeleyici ve korkutucu olan rasuller ki insanlar için rasullerden sonra Allah’a karşı bir delil olmasın. Şüphesiz Allah Aziz ve Hakim olandır.

166. Oysa Allah sana indirdiğine şahitlik eder ki onu kendi ilmi ile indirmiştir. Melekler de şahitlik ederler. Şahit olarak Allah yeter.

167. Muhakkak ki küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler ve Allah’ın yolundan alıkoyanlar gerçekten çok uzak bir sapıklıkla sapmışlardır.

168. Muhakkak ki küfürlerinde bilinçli olarak ısrar ederek zulmedenler var ya Allah onları bağışlamaz, onları doğru bir yola da iletmez.

169. Ancak cehennem yoluna ki orada ebedi kalıcıdırlar. Doğrusu bu Allah’a çok kolaydır.

170. Ey insanlar, muhakkak ki rasul size Rabbinizden hak ile geldi. O halde kendi hayrınıza olarak iman edin. Kafir olursanız da muhakkak ki göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz Allah Alîm ve Hakîm olandır.

171. Ey kitap ehli, dininizde haddi aşmayın da Allah’a dair haktan başkasını söylemeyin! Meryem oğlu İsa Mesih Allah’ın rasulü, onu Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. O halde Allah’a ve Rasullerine iman edin de "üçtür" demeyin. Kendi hayrınıza olarak vazgeçin. Allah ancak tek bir ilahtır. Çocuğunun olmasından münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Şüphesiz vekil olarak Allah yeter.

172. Mesih de mukarreb melekler de Allah’a kulluk etmekten asla çekinmezler. Her kim O’na kulluk etmekten çekinir ve kibirlenirse, onların hepsini kendisine toplayacaktır.

173. İman edip salih amel işleyenlere gelince onlara ecirlerini tam olarak verecek ve lütfundan onlara artıracaktır. Ama çekinip kibirlenenler var ya, onlara da çok acıklı bir azap ile azap edecektir ve onlar kendileri için Allah’tan başka veli de bulamayacaklar yardımcı da.

174. Ey insanlar, muhakkak ki size Rabbinizden bir burhan geldi ve biz size apaçık bir nur indirdik.

175. Allah’a iman edip O’na sımsıkı sarılanlara gelince; Allah onları kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine girdirecektir; onları kendisine dair dosdoğru bir yola iletecektir.

176. Senden fetva istiyorlar. De ki "Allah size kelaleye dair fetva veriyor. Çocuğu bulunmadığı bir kız kardeşi bulunduğu halde ölürse bırakılanın yarısı onun içindir. Onun çocuğu yoksa onun tamamına mirasçı olur. Eğer iki kız kardeşi varsa bu ikisine mirasın üçte ikisi düşer. Onlar erkek ve kız kardeşler ise erkeğe iki kadın payı vardır. Allah sapmayasınız diye size iyice açıklıyor. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir."