Mustafa İslamoğlu 

1. Ey insanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden (hak) talebinde bulunduğunuz Zat`a ve bu insanlık bağına karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimi bir gözetleyicidir.

2. O halde yetimlere mallarını verin; değersizi değerliyle değiştirmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp da boğazınıza geçirmeyin. Çünkü bu büyük bir vebaldir.

3. Ve eğer yetimlere, adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman size helal olan diğer kadınlardan biriyle evlenin; (hatta) ikisi, üçü ve dördüyle; ama onlara da adil davranamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir taneyle ya da meşru olarak sahip olduklarınızla (yetinin)! Bu, altına girdiğiniz sorumluluğu ihlal etmemeniz açısından daha uygundur.

4. Kadınlarınıza mehirlerini, gönül rızasıyla karşılık beklemeksizin verin! Ve fakat, kendi rızalarıyla bir kısmını size bırakırlarsa, onu da afiyetle yiyin!

5. Allah`ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları, muhakeme yeteneği zayıf olan (mal sahiplerinin) eline terk etmeyin! Fakat bu mallarla onları yedirin, giydirin ve onlara (duruma) münasip bir dille izah edin!

6. Yetimleri, evlenme çağına gelinceye kadar gözetleyin; ama eğer aklen olgunlaştıklarını tesbit ederseniz, mallarını kendilerine geri verin! Büyüyüverecekler diye mallarını alelacele ve saçıp-savurarak yemeye kalkmayın İhtiyacı olmayan kimse tenezzül etmesin, muhtaç olan da münasip bir biçimde yararlansın! Mallarını kendilerine iade ettiğinizde, onlar adına şahitler bulundurun! Hesap sorucu olarak Allah yeter.

7. Ana-baba ve akrabanın bıraktıklarında erkeklerin bir payı (zaten) vardır. Ana-baba ve akrabanın bıraktıklarında, az ya da çok, kadınların da bir payı olmalıdır; (Allah tarafından) farz kılınan bir paydır bu.

8. (Miras) taksimi sırasında, (diğer) akraba, yetimler ve yoksullar da hazır bulunurlarsa, onlara da bir şey verin; ve kendilerine gönül alıcı sözler söyleyin!

9. Artık korksun onlar ki; eğer kendileri, arkalarında korunmaya muhtaç cocuklar bıraksalardı, onlar için endişelenirlerdi. Allah`a karşı sorumluluk bilincini kuşansınlar da doğru dürüst konuşsunlar.

10. Doğrusu, yetimlerin mallarını haksız yere boğazlarına geçirenler, karınlarını yalnızca ateşle doldurmuş olurlar. Zira, gelecekte çılgın bir ateşe mahkum olacaklar.

11. Allah size çocuklarınız hakkında, bir erkeğe iki kızın payını vermenizi tavsiye etmektedir. [2] Eğer ikiden fazla kız iseler ölenin geriye bıraktığı malın üçte ikisi onlarındır. [3] Eğer sadece bir kızsa mirasın yarısı onundur. Eğer ölenin geride çocuğu varsa bıraktığı mirastan anne ve babanın her birine altıda bir pay verilir. Çocuğu yoksa ve anne babası ona mirasçı oluyorsa o zaman annenin payı üçte birdir. Eğer kardeşleri varsa anneye verilecek pay altıda birdir. Bu (paylaştırma) ölenin yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden yahut borcunun ödenmesinden sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduklarını bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından farz olarak konulan hükümlerdir. Allah ilim sahibidir, hakimdir.

12. Eğer çocukları bulunmuyorsa, eşlerinizin miraslarının yarısı size aittir. Fakat eğer onların çocukları varsa, ettikleri vasiyet ve borçlarından sonra terekelerinin dörtte birini alacaksınız. Eğer çocuğunuz yoksa, terekenizin dörtte biri eşlerine aittir. Fakat eğer çocuğunuz varsa, ettiğiniz vasiyet ve borçlardan sonra terekenizin sekizde birini alacaklar. Eğer erkek ya da kadın birinci dereceden bir mirasçıya sahip değilse; kız ya da erkek kardeşi de varsa, her birine altıda bir düşer. Fakat erkek ve kız kardeş birden fazlaysalar, edilen vasiyet ve borçtan sonra üçte birini alırlar. Bu her iki durumda da, (mirasçılara) zarar verilmemelidir. Bunlar Allah`ın size tavsiyesidir; zira Allah her şeyi bilendir, (bu kurallar hususunda) hilim ve hoşgörü sahibidir.

13. Bütün bunlar Allah tarafından çizilen sınırlardır. Kim Allah`a ve Rasulü`ne uyarsa, Allah onları içerisinde yerleşip kalacakları zemininden ırmaklar çağlayan cennetlere koyar; işte muhteşem kazanç da budur.

14. Kim de Allah’a ve Rasulüne, Kur’ân’a ve sünnete bağlılığı ve saygıyı terkeder, emirlerine itaat etmez, savsaklar ve rızalarını gözetmez, Allah’ın koyduğu kuralları ve sınırlarını çiğnerse, onu da Allah, içinde ebedî kalacağı ateşe, cehenneme sokar. Onun için alçaltıcı, zillete düşürücü bir azap vardır.

15. Hayasızlık sergileyen kadınlarınıza gelince aranızdan onlar için dört şahit gösterin! Ve eğer bunlar onun için şahitlik yaparlarsa, ölüm gelinceye ya da Allah onların lehine bir yol gösterinceye kadar evlerde hapsedin!

16. Ve aranızdan bu işi yapan her iki erkeği de cezalandırın! Eğer o ikisi tevbe eder ve durumlarını düzeltirse, onları cezalandırmaktan vazgeçin! Çünkü Allah tevbeleri kabul edendir, sınırsız merhamet sahibidir.

17. Doğrusu, Allah katında kabul gören tevbe, yalnızca bir cahillik ederek kötülük işleyen ve sonra vakit geçirmeden Allah`a yönelenlere mahsustur. İşte Allah da onları affa yöneltecektir; zira Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir.

18. Oysa ne ölüm gelip çatıncaya kadar (ısrarla) günah işlemeyi sürdürerek son anda "İşte şimdi tevbe ediyorum!" diyen birinin tevbesi kabul görecektir, ne de inkarında direnerek ölenlerin tevbeleri... İşte onlar kendilerine acıklı bir azap hazırladığımız kimselerdir.

19. Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helal değildir. Ve açık bir biçimde fuhuş işlemedikçe, verdiğiniz bir şeyi onlardan geri almak için onlara baskı yapmayın! Ve onlarla güzel bir şekilde geçinin; zira onlar size itici gelse bile, hoşlanmadığınız bir şeyde Allah bir çok hayır dilemiş olabilir.

20. Fakat eğer bir kadını bırakıp yerine başka bir kadın almak isterseniz, birincisine külçe külçe altın vermiş olsanız dahi hiçbir şeyi geri almayın. Ona iftira ederek ve bu nedenle açıkça günaha girerek verdiğinizi geri almak olur mu hiç?

21. Birbirinizin mahremi olduktan ve eşiniz sizden sağlam bir taahhüt aldıktan sonra, onu nasıl geri alabilirsiniz ki?

22. Babalarınızın daha önce evlilik yaptığı kadınlarla evlilik yapmayın, fakat geçmişte yapılanlar geçmişte kalmıştır. Bu davranış kesinlikle yüz kızartıcı bir hayasızlık, çirkin bir günah, kötü bir gelenek idi.

23. Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz; erkek ve kız kardeşlerinizin kızları; süt anneleriniz ve süt kardeşleriniz; eşlerinizin anneleri; kendileriyle gerdeğe girdiğiniz eşlerinizden doğmuş olup sizin kendi hanenizde bakım ve velayetini üstlendiğiniz (sulbünüzden olmayan) kızlarınız, size haram kılınmıştır; fakat gerdeğe girmemişseniz bir mahzur yoktur; ve öz oğullarınızın eşleri de size haramdır; aynı anda iki kız kardeşi almanız da öyle. Fakat geçmişte olanlar geçmişte kalmıştır; çünkü Allah tarifsiz bir bağışlayıcıdır, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.

24. Meşru şekilde hakkını vererek sahip olduklarınızın dışında, bütün evli kadınlar (da haramdır). Bu Allah`ın size talimatıdır. Bunların dışındakilerin tümü, mal varlığınızdan bir kısmını vererek istemeniz, gayr-ı meşru bir ilişkiyle değil de evlilik bağı yoluyla almak şartıyla size helaldir. Kendilerinden yararlandığınız kadınlara mehirlerini bir yükümlülük olarak tastamam verin! Bu yükümlülüğün tesbitinden sonra, başka bir şey üzerinde uzlaşmanızda sizin için bir sorumluluk yoktur. Kuşku yok ki Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir.

25. Aranızdan her kimin durumu, hür bir mü`min kadın almaya elvermezse, o meşru şekilde sahip olduğunuz mü`min kızlardan birini alsın; çünkü Allah, imanınızı(n değerini) çok iyi bilir; (zaten eşler olarak) siz, birbirini bütünleyen parçalarsınız. O halde iffetini koruyan, fuhşa bulaşmayan ve dost da tutmayan kadınlarla sahiplerinin izniyle evlenin ve mehirlerini makul bir şekilde verin! Onlar evlendirildikten sonra iffetsiz bir davranışta bulunurlarsa, onları hür evli kadınlara verilenin yarısıyla cezalandırın! Bu, içinizden zorlanınca günaha girme korkusu duyanlar içindir. Fakat sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır Allah tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.

26. Allah (bütün bunları) size açıklamak, öncekilerin (doğru) hayat tarzlarına sizi yönlendirmek ve size bağışıyla yönelmek ister; çünkü Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir.

27. Allah size olanca bağışlayıcılığıyla yönelmek isterken, ayartıcı içgüdülerine esir olanlar sizi yoldan tamamen çıkarmak isterler.

28. Allah yükünüzü hafifletmek ister; zira insan zayıf yaratılmıştır.

29. Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya da dayansa, birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin; -tabi ki (meşru) ticaret hariç- ve kendinize kıymayın; çünkü Allah sizin için bir rahmet kaynağıdır.

30. Kim bunu düşmanca ve zulmetme kastıyla yaparsa, onu zamanı geldiğinde ateşe mahkum edeceğiz; zira bu Allah için çok kolaydır.

31. Kaçınmanız emredilen büyük günahlardan uzak durursanız, kusurlarınızı örteriz ve sizi onurlu bir makama yerleştiririz.

32. O halde Allah`ın size bahşettiği sizi birbirinize üstün kılan farklı değerleri temenni etmeyin. Erkeklerin kendi kazançlarından bir payı vardır; kadınların da kendi kazançlarından bir payı vardır. İhsanından bahşetmesi için Allah`tan isteyin; kuşkusuz Allah her bir şeyi hakkıyla bilmektedir.

33. Herkes için, geriye bıraktığı mirastan pay alacak mirasçılar tayin ettik Ebeveynler, akrabalar ve kendileriyle sözleştikleriniz... İşte bunlara nasiplerine düşeni verin; iyi bilin ki Allah her bir şeye hakkıyla şahittir.

34. Allah`ın onlara fazladan vermiş olduğu nimetler ve mallarından yaptıkları harcamalar sebebiyle, erkekler kadınlar üzerinde yönetici ve koruyup gözeticidirler. Saliha kadınlar ise itaatkârdırlar; Allah kendilerini nasıl korudu ise, onlar da kocalarının yokluğunda onların hukukunu korurlar. Geçimsizliğinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin; sonra onları yataklarında yalnız bırakın; sonra da hafifçe dövebilirsiniz. Eğer size itaat ederlerse, artık onlara karşı bahane aramayın. Çünkü Allah herşeyden yüce, herşeyden büyüktür.

35. Şayet evli bir çiftin aralarının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ve kadının ailelerinden birer hakem tayin edin! Eğer iki taraf da anlaşmazlığı gidermek isterse, Allah onları uzlaştırır. Unutmayın ki Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.

36. Allah`a kulluk edin ve O`ndan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayın; ana-babaya ve akrabaya, yetimlere ve yoksullara, kendi çevrenizden olan komşulara ve yabancı komşulara, yanınızdaki dosta, yolcuya ve meşru şekilde bihakkın sahip olduklarınıza iyilik yapın! Unutmayın ki Allah kendini beğenmiş küstahları sevmez;

37. kendisi cimrilik yapan ve başkalarına cimriliği öneren, Allah`ın kendilerine bağışladığı nimetleri saklayanları da... Ve kafirler için utanç veren bir azap hazırladık.

38. Yine Allah`a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını sırf gösteriş olsun için harcayanları da (sevmez). Can yoldaşı şeytan olan kimse ne kötü dosta sahiptir!

39. Bunlar da Allah`a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah`ın kendilerine bağışladığı rızıktan infak etselerdi ne kaybederlerdi sanki? Ama Allah onlar hakkında her şeyi bilir.

40. Kuşkusuz Allah kimseye zerre miktarı haksızlık yapmaz; eğer hayırlı bir iş varsa onu kat kat artırır; katından da büyük bir ödül bahşeder.

41. Asıl her toplumdan bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlar aleyhine şahit gösterdiğimiz zaman ne olacak (onların hali)?

42. O gün hakikati inkar edenler ve Peygamber`e karşı çıkanlar, yerin dibine geçmeyi temenni ederler; fakat onlar hiçbir şeyi Allah`tan gizleyemezler.

43. Siz ey iman edenler! Sarhoşken ne dediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -seyahat (gibi yıkanmayı güçleştiren haller) hariç- yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın! Fakat eğer hastaysanız ya da yolculuk yapıyorsanız veya ihtiyaç giderdikten sonra yahut kadınlarla birlikte olmuşsanız ve üstelik su da bulamıyorsanız, o zaman temiz bir toprak alıp yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin! Unutmayın ki Allah tarifsiz bir affedicidir, eşsiz bir bağışlayıcıdır.

44. Kendilerine vahiyden bir pay verilmiş olanların onu sapıklıkla değiştirdiklerini ve sizin de yoldan çıkmanızı istediklerini görmüyor musun?

45. Fakat Allah düşmanlarınızı daha iyi bilir. Ama (eğer size dost lazımsa) dost olarak Allah yeter; (yardım lazımsa) yardımcı olarak da Allah yeter.

46. Yahudileşenlerden kimileri sözleri bağlamlarından kopararak çırpıtırlar; "İşittik ve sarıldık/reddettik", "dinle dinlenilmeyesi" ve "ra`ina" derler, dillerini eğip bükerek ve dine hakaret kastıyla. Eğer onlar "işittik ve itaat ettik", "dinle" ve "unzurna" deselerdi, bu kendileri için daha yararlı ve daha dürüstçe bir davranış olurdu. Ne ki, hakikati inkar ettikleri için Allah onları rahmetinden dışladı; gerçekten de onlar, çok azı müstesna, inanmıyorlar.

47. Siz ey önceki vahiylerin müntesipleri! Sizdekini tasdik edici olarak indirdiğimiz vahye inanın ki, (geleceğe yönelik) umutlarınızı söndürüp yüzlerinizi geçmişe döndürmeyelim; ya da Cumartesi yasağını çiğneyen topluluğu lanetlediğimiz gibi lanetlemeyelim; zira Allah`ın iradesi mutlaka gerçekleşir.

48. Kuşkusuz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; fakat dileyen kimselerin bunun dışındaki günahlarını bağışlamayı diler. Zira Allah`a ortak koşan kimseler, (O`na) iftira ederek korkunç bir günah işlemiş olmaktadırlar.

49. Baksana kendilerini temize çıkaranlara! Ama yoo! Allah dilediğini temize çıkarır ve kimseye zerre kadar haksızlık yapılmaz.

50. Bak, kendi uydurduklarını nasıl da Allah`a atıyorlar? (Onların pek de temiz olmadıklarına) bu aşikar günah yeter.

51. Kendilerine vahiyden bir pay verilenleri görmüyor musun? Eşya ve olaylarda uğur ve uğursuzluk olduğuna ve tağuta inanıyorlar ve kafirlerin mü`minlerden daha doğru yolda olduğunu iddia ediyorlar.

52. Allah`ın lanetledikleri işte bunlardır; Allah`ın lanetine uğrayan biri de asla kendisine yardımcı bulamazsın.

53. Yoksa onlar Allah`ın mülküne ortak olduklarını mı sanıyorlar? Eğer öyle olsaydı, insanlara zırnık bile vermezlerdi.

54. Yoksa onlar, Allah`ın lutfundan bahşettiği şeylerden dolayı insanlara haset mi besliyorlar? Oysa Biz, İbrahim ailesine vahiy ve onu doğru hükme ulaşmada kullanacakları selim bir muhakeme yeteneği vermiş ve onlara güçlü bir hükümranlık bahşetmiştik.

55. Aralarında ona inananlar da vardı, ondan yüz çevirenler de; (işte bunlara) kavurucu bir ateş olarak cehennem yeter.

56. Ayetlerimizi inkarda ısrar edenleri, zamanı gelince ateşe mahkum edeceğiz; (ve) derilerinin her yanıp soyulmasında, derilerini değiştireceğiz ki azabı (ta can evinde) hissedebilsinler Şüphesiz Allah her işinde tek mükemmal olan, her hükmünde tam isabet kaydedendir.

57. Fakat iman edip salih amel işleyenleri, zemininden ırmaklar çağlayan cennetlere koyacağız, orada ebediyyen kalacaklar; orada onlar tertemiz eşlere sahip olacaklar; ve onları muhteşem bir gölgede gölgelendireceğiz.

58. Allah, size emanet edilen şeyleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verecek olursanız adaletle hüküm vermenizi emrediyor. Allah size ne de güzel öğüt veriyor; zira Allah akıl sır ermez bir biçimde her şeyi işiten, her şeyi görendir.

59. Siz ey iman edenler! Allah`a, Peygamber`e ve aranızdan alanlarında yetkin ve otorite sahibi olanlara itaat edin; bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah`a ve Peygamber`e götürün; tabi eğer Allah`a ve ahiret gününe inanıyorsanız. Bu, en iyi seçimdir ve sonuç açısından da en verimli olandır.

60. Sana ve senden önce indirilenlere iman ettiğini sananlara bir baksana! Birbirlerini (İlahlık rolüne soyunan) şeytani güç odaklarının hakimiyetine çağırmakta bir sakınca görmüyorlar; oysa onu inkar etmekle emrolunmuşlardı. Nitekim şeytanın tek arzusu, onları derin bir sapıklığa itmektir.

61. Onlara, "Allah`ın indirdiğine ve Peygamber`e gelin" denildiğinde, bu münafıkların nefretle senden yüz çevirdiklerini görürsün.

62. Fakat, önceden yaptıkları yüzünden başlarına öngöremedikleri bir musibet gelirse ne olacak halleri? Sonra sana gelecekler, Allah adına yeminle "bizim amacımız sadece iyilik yapmak ve uyumu sağlamaktı" (diyecekler).

63. Ama Allah, onların kalplerindeki her şeyi bilir. Şu halde onları kendi hallerine bırak; onlara öğüt ver ve içine düştükleri durumu net bir biçimde açıkla.

64. Zira Biz, her peygamberi, Allah`ın izni dahilinde sadece kendilerine itaat olunsunlar diye gönderdik. Eğer onlar, kendilerine kötülük ettikten sonra sana gelip de Allah`tan af dileselerdi ve -Peygamber de onların bağışlanması için dua etseydi- kesinlikle Allah`ı tevbeleri kabul etmeye hazır ve merhametli bulacaklardı.

65. Ama hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında tartıştıkları her konuda seni hakem yapmadıkça, sonra da senin hükmüne içlerinde hiçbir tereddüt taşımaksızın tam bir teslimiyetle uymadıkça iman etmiş sayılmazlar.

66. Fakat Biz, onlara "Canlarınızı feda edin!" ya da "Yurtlarınızı terk edin!" diye emretmiş olsaydık, çok azı dışında bu emri tutmazlardı. Ama öğütleneni yapsalardı, kendileri için daha iyi olurdu ve (bu) onları daha dirençli kılardı.

67. O zaman Biz de onlara, katımızdan muhteşem bir ödül verirdik.

68. ve onları dosdoğru bir yola yöneltirdik.

69. Allah`a ve Peygamber`e itaat eden kimseler, Allah`ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, Hakk`a sadık kalanlar, hayatını imanına şahit kılanlar ve iyiliği yayanların safında olurlar. Bunlar ne güzel dostturlar.

70. Bu Allah`ı bir lutfudur; ve (bunu birinin bilmesi gerekiyorsa) her şeyi bilen Allah yeter.

71. Siz ey iman edenler! Küçük müfrezeler halinde ya da topyekün orduyla ilerlerken ihtiyatlı hareket edin!

72. Aranızda elbette işi ağırdan alan kimseler olacak ve bir yenilgiyle karşılaştığınızda "Onlarla birlikte bulunmamam Allah`ın bana bir lutfudur" diyecek.

73. Fakat Allah`tan size bir zafer ihsan edildiğinde, bu kez de o kimseler sanki sizinle kendi aralarında hiçbir sevgi problemi yokmuş gibi "Keşke onlarla birlikte olsaydım da o muhteşem başarıya konsaydım!" diyecek.

74. O halde, dünya hayatını ahiret hayatıyla takas etmek isteyenler Allah yolunda savaşsınlar. Allah yolunda savaşan herkese, ister öldürülsün ister galip gelsin gelecekte muazzam bir ödül bahşedeceğiz.

75. Size ne oluyor da, Allah yolunda "Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalım olan şu beldeden kurtar ve rahmetinle bize sahip çıkacak bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!" diye yalvaran güçsüz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyormusunuz?

76. İman edenler Allah yolunda, inkar edenler de şeytani güçlerin yolunda mücadele ederler. O halde, Şeytan`ın dostlarına karşı mücadele edin! Unutmayın ki Şeytan`ın hilesi kesinlikle zayıftır.

77. Kendilerine "(Artık savaştan) çekin ellerinizi! Namazı istikametle kılın, zekatı içten gelerek verin" denilenlerin haline baksana bir! Ama onlara savaşmaları emredildiği zaman, içlerinden bir gurup Allah`tan korkarcasına, hatta daha da büyük bir korkuyla insanlardan korkmaya başladılar ve şöyle dediler "Rabbimiz! Niçin bize savaşı emrettin? Bize biraz daha süre tanıyamaz mıydın!" De ki "Dünyevi tatmin geçici bir hazdır, ahiret ise sorumluluk sahibi biri için en hayırlı olandır; sonuçta zerre kadar haksızlığa uğramayacaksınız.

78. Nerede olursanız olur, ölüm gelip sizi bulur; yıldızlara yükselmiş bile olsanız." Güzel şeylerle karşılaştıklarında "Bu Allah katındandır!" derler, fakat bir kötülüğe uğradıklarında ise "Bu senin yüzündendir!" diye sitem ederler. De ki "Hepsi Allah`tandır!" Fakat, bu adamlara ne oluyor ki sözü anlamamakta ısrar ediyorlar?

79. Uğradığınız her iyilik Allah`tandır; başınıza gelen her kötülük de kendinizdendir. Biz seni bütün insanlığa elçi olarak gönderdik; ve buna (birinin şahid olması gerekirse), en büyük şahit olan Allah yeter.

80. Kim Elçi`ye itaat ederse Allah`a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, iyi bilsin ki biz seni onlara korumalık yapasın diye göndermedik.

81. Onlar "Baş üstüne!" derler, ama yanından uzaklaştıklarında, içlerinden bir güruh gece boyunca senin dile getirdiğinden farklı işler çevirirler. Ama Allah onların gece karanlığında çevirdikleri işleri kaydetmektedir. Şu halde işine bak ve Allah`a dayan; zira dayanak olarak Allah yeter.

82. Onlar Kur`an`ın manası üzerinde kafa patlatırcasına derinliğine durmuyorlar mı? Eğer o Allah dışındaki bir kaynaktan gelmiş olsaydı, elbette onda bir yığın çelişki ve tutarsızlık bulurlardı.

83. Onlar, kendilerine barış ya da savaşla ilgili herhangi bir bilgi ulaştığında onu dışarı yayarlar. Oysa ki onu Peygambere ya da mü`minler arasından kendilerine yetki verilmiş olanlara iletselerdi, onlar arasından işin (uzmanı olup) ölçme-değerlendirme yapabilenler onu da (değerlendire)bilirlerdi. Size Allah`ın lütuf ve rahmeti olmasaydı, çok azınız hariç kesinlikle şeytanın ardınca giderdiniz.

84. Artık Allah yolunda savaş! Sen kendinden sorumlusun. Yine de mü`minleri uyuşukluktan kurtulmaları için teşvik et! Belki Allah inkarcıların direncini kırar; zira Allah`ın gücü daha çetin ve cezalandırması daha şiddetlidir.

85. Kim haklı bir davaya katkıda bulursa, onun tüm getirisinden bir pay alacaktır; kim de haksız bir davaya katkıda bulursa, onun tüm vebalinden bir pay alacaktır Zira Allah her şeye bir ölçü koyan, koyduğu ölçüye sahip çıkandır.

86. Bir selam aldığınızda daha güzel bir selamla karşılık verin, ya da aynısıyla iade edin; zira Allah, her şeyin hesabını tutmaktadır.

87. Allah -ki O`ndan başka ilah yoktur- geleceğinde asla kuşku olmayan Kıyamet Günü`nde elbette sizi bir araya toplayacaktır. Kim Allah`tan daha doğru sözlü olabilir?

88. İşlediklerinden dolayı Allah onları terslediği halde, size ne oluyar da münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah`ın sapıklık içinde bıraktığı kimseyi doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi sapıklık içinde bırakırsa, artık ona bir çıkış yolu bulamazsın.

89. Onlar, kendilerinin inkar ettikleri gibi sizin de inkar edip kendileriyle aynı seviyeye düşmenizi istiyorlar. O halde, Allah yolunda hicret edinceye kadar onları kendinize sır ortağı edinmeyin! Eğer düşmanlığa yönelirlerse, onları nerede bulursanız yakalayın, öldürün ve onlardan kimseyi ne dost, ne de yardımcı tutun!

90. Ne var ki, sizinle arasında anlaşma bulunan bir topluma sığınanlar, ya da sizinle veya kendi toplumlarıyla savaşma (fikrinden) içleri daralarak size başvuranlar hariç. Eğer Allah isteseydi, onları sizin başınıza musallat eder ve onlar da sizinle savaşırlardı. Ama onlar sizi bırakır, size karşı savaşmaz ve size barış teklif ederlerse, o zaman onlara zarar vermenize Allah razı olmaz.

91. Siz, hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen, fakat ne zaman (mü`minler aleyhine bir) entrikaya davet edilseler, içine balıklama dalanlara da rastlayacaksınız. İşte o zaman, eğer onlar sizi bırakmaz, sizinle barışa yanaşmaz ve ellerini yakanızdan çekmezlerse; onları da savaş içinde gözünüze kestirdiğiniz her yerde yakalayın ve öldürün İşte size, kendileri aleyhine açıkça (savaşmak için) izin verdiklerimiz bunlardır.

92. Ve bir mü`min başka bir mü`mini asla öldüremez; hataen olursa o başka. Bir mü`mini hata ile öldüren kişi ise, mü`min birini özgürlüğe kavuşturur ve müktulün yakınlarına diyet öder; eğer onlar diyeti bağışlarlarsa, o başka. Maktul mü`min olduğu halde size düşman olan bir topluma mensupsa, o zaman mü`min birini özgürlüğe kavuşturmak (yeterlidir). Ama o sizinle arasında anlaşma olan bir topluma mensupsa, bu durumda mü`min birini özgürlüğüne kavuşturmak ve yakınlarına diyet ödemek gerekir. Buna imkan bulamayanlar peş peşe iki ay oruç tutmalıdırlar; Allah tarafından tevbenin kabulüne bir karşılık olarak Zira Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir.

93. Kim de bir mü`mini kasten öldürürse, onun cezası cehennemde süresiz kalış olacaktır. O, Allah`ın gazabına ve lanetine uğrayacak, (Allah) onun için korkunç bir azap hazırlayacaktır.

94. Siz ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman son derece sorumlu davranın; ve size barış teklif edene bu dünya hayatının geçici zevkine göz dikerek "Sen mü`min değilsin!" demeyin! Çünkü asıl ganimet Allah katındadır. Siz de daha önce onların durumundaydınız, fakat Allah`ın lutfuna nail oldunuz. Artık çok dikkatli davranın zira Allah tüm yaptıklarınızdan haberdardır.

95. Mü`minlerden bir mazereti olmaksızın mücadeleden kaçınanlarla Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla çaba gösterenler bir olamaz Allah mallarıyla ve canlarıyla elinden gelen çabayı sarf edenleri mücadeleden kaçınanlardan daha yüce bir mertebeye çıkarmıştır. Allah bütün mü`minlere nihai güzellikler vaad etmesine rağmen, yolunda üstün gayret harcayanları yerinde sayanlara muhteşem bir ödül vaadiyle üstün tutmuştur

96. Katından yüce mertebelerle, mağfiret ve rahmetle... Zaten Allah tarifsiz bir bağışlayıcıdır, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.

97. Melekler, kendi kendilerine zulmedenlere canlarını alırken "Sizin neyiniz vardı?" diye soracak. Onlar, "Bir yeryüzünde güçsüzdük!" diye cevap verecekler. (Melekler) "Allah`ın arzı yeterince geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya?" diyecekler. İşte bu tiplerin varacağı yer cehennemdir; orası ne kötü varış yeridir.

98. Ne ki ezilen kesimlere mensup erkek, kadın ve çocuklardan hiçbir gücü olmayan ve yol göstericisi de bulunmayan kimseler bundan müstesnadır.

99. İşte bunları da Allah`ın affetmesi umulur; zira Allah tarifsiz bir affedicidir, eşsiz bir bağışlayıcıdır.

100. Kim de Allah yolunda hicret ederse, kendisine bir çok alternatif mekanlar ve imkanlar bulur. Ve her kim Allah`a ve Peygamberine hicret etmek üzere evinden çıkar da, ardından ölüm gelip onu bulursa, artık onun ödülü Allah`a aittir; zaten Allah tarifsiz bir bağışlayıcıdır, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.

101. Yeryüzünde sefere çıktığınızda, inkarda ısrar eden kimselerin aniden size zarar vermelerinden korkarsanız, namazları kısaltmanızda bir beis yoktur. Zira inkar edenler size açıktan düşmanlık yapmaktadırlar.

102. Sen de onların arasındayken kendilerine imamlık yapacağın zaman, sadece bir kısmı silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza dursunlar. Onlar secdeye vardıklarında (diğerleri) sizin ardınızda dursunlar. Bu kez namazlarını eda etmemiş olan diğer grup gelsin, her türlü tehlikeye karşı müteyakkız ve silahlarını kuşanmış bir halde seninle birlikte namaza dursunlar. İnkarda direnenler sizi silahsız ve teçhizatsız yakalamak isterler ki, ani bir baskınla sizi gafil avlayabilsinler. Fakat yağmur dolayısıyla zorda kalır ya da hastalıktan muzdarip olursanız, (namaz sırasında) silahlarınızı bırakmanızda bir beis yoktur; yine de siz tehlikeye karşı tetikte olun! Kuşku yok ki Allah, inkarcılar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

103. Namazınızı eda ettiğinizde, ayaktayken, otururken ve uzanmış bir haldeyken Allah`ı anın ve güvenlik içindeyken namazlarınızı (eksiksiz) kılın; çünkü namaz bütün mü`minler için belirli zamanlarda kayıtlı bir vecibedir.

104. (Düşman) tarafını takip etmekte ürkek davranmayın. Eğer siz sıkıntı çekiyorsanız, onlar da sizin çektiğiniz sıkıntıyı çekiyorlar; fazladan siz onların Allah`tan umut edemedikleri şeyleri umut ediyorsunuz ve Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir.

105. Biz sana, insanlar arasında Allah`ın sana gösterdiği gibi hüküm verebilesin diye hakikatin ifadesi olan bu vahyi indirdik; sakın hainlere taraftar olma!

106. Ve Allah`tan af dile! Çünkü Allah tarifsiz bir bağışlayıcıdır, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.

107. Öz benliklerine ihanet edenleri de savunma! Hiç şüphesiz Allah, kendisine ihaneti meslek edinip boğazına kadar günaha batanları sevmez.

108. Onlar yaptıklarını insanlardan gizleyebildiler (belki), fakat Allah`tan gizleyemezler. Çünkü zifiri gecede Allah`ın razı olmadığı bir söylemi tasarladıkları her an bile Allah onların yanı başındadır. Zira Allah onların yaptığı her şeyi çepeçevre kuşatandır.

109. Hadi siz bu dünya hayatında onları savundunuz diyelim; ya Kıyamet Günü, Allah`a karşı onların savunmasını kim üstlenecek; ya da onları kim koruyacak?

110. Fakat kim kötülük yapar ya da kendine zulmeder ama Allah`tan af dilerse, Allah`ı hem tarifsiz bir bağışlayıcı, hem de eşsiz merhamet sahibi bulacaktır.

111. Zira kötülük işleyen kimse ancak kendi aleyhine işlemiş olur; Allah ise her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir.

112. Kim de bir hata yapar ya da günah işler ardından da onu suçsuz bir kimsenin üzerine atarsa, işte o zaman korkunç bir iftiranın ve aşikar bir günahın vebalini yüklenmiş olur.

113. Allah`ın sana lutfu ve rahmeti olmasaydı, o(kendilerine zulüm yapa)nlardan bazısı seni saptırmaya çalışırdı; fakat onlar kendilerinden başka kimseyi saptıramazlar ve sana hiçbir zarar veremezler. Zira Allah sana bu kitabı indirmiş, sana doğru hüküm vermeyi ve bilmediklerini öğretmiştir. Çünkü Allah`ın sana olan lutfu gerçekten büyüktür.

114. Gizli toplantıların çoğunda hayır yoktur; ancak yardımlaşmayı, iyilik yapmayı ve insanların arasını düzeltmeyi amaçlayan kimselerin yaptığı toplantılar müstesna; bütün bu güzellikleri Allah rızasını kazanmak için yapan kimseye, zamanı geldiğinde muhteşem bir ödül vereceğiz.

115. Fakat kendisine doğru yol ayan açık belli olduktan sonra Peygamber ile yollarını ayıran ve mü`minlerin yolundan başka yollara sapan kimseyi kendi tercihiyle baş başa bırakacak ve onu cehenneme sokacağız O ne berbat bir ikametgahtır!

116. Kuşkusuz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; fakat dileyen kimselerin bunun dışındaki günahlarını bağışlamayı diler; ve her kim Allah`a ortak koşmakta (ısrar ederse), işte o apaçık bir sapkınlığa gömülüp gitmiştir.

117. Onlar Allah`ı bırakıp yalnızca cansız dişil nesnelere sığınıyorlar; bu şekilde onlar, inatçı şeytana sığınmış oluyorlar;

118. ki Allah onu lanetlemiş, o da şöyle demişti "Senin kullarından payıma düşeni mutlaka alacağım!

119. Onları saptıracağım ve kuruntularla oyalayacağım zira ben onlara emredeceğim, onlar da develerin kulaklarını kesecekler; yine onlara emredeceğim, onlar Allah`ın yaratışını değiştirecekler!" Fakat Allah`ı bırakıp Şeytan`ı kendilerine rehber edinenler, apaçık bir ziyana uğramış olurlar.

120. Şeytan onlara boş vaadlerde bulunur ve kuruntularla oyalar; ama Şeytan`ın onlara vaad ettiği her şey, aldanışa sürüklemekten başka bir işe yaramaz.

121. Böylelerinin varacağı yer cehennemdir, oradan kaçış yolu da bulamayacaklar.

122. İman eden ve o imanla uyumlu ıslah edici iyi işler yapanlara gelince onları zemininden ırmaklar çağlayan cennetlere koyacağız, orada ebediyyen kalacaklar. Bu Allah`ın gerçekleşecek bir vaadidir; hem, kim Allah`tan daha doğru sözlü olabilir ki?

123. Değil, sizin kuruntularınız da, geçmiş vahiy mensuplarının kuruntuları da belirleyici değil Kötülük işleyen herkes cezalandırılacaktır. Allah`tan başka dost ve yardımcı da bulamayacaktır.

124. Ama erkek olsun kadın olsun, imanlı olarak salih amel işleyen herkes cennete girecek, zırnık kadar da haksızlığa uğratılmayacaktır.

125. Bütün varlığıyla Allah`a adanan, sürekli iyilik yapan ve bir muvahhid olarak İbrahim`in iman ailesine -ki Allah İbrahim`ten hoşnut ve razı olmuştu- tabi olan kimseden daha güzel dinli biri olabilir mi?

126. Neticede, göklerde ve yeryüzünde olan her şey Allah`a aittir ve Allah her şeyi çepeçevre kuşatandır.

127. Onlar, kadın(ın hakları) konusunda senden açıklama istiyorlar. De ki "(Bizzat) Allah onlar hakkındaki hükümleri size açıklamaktadır". Kaldı ki, yazılı haklarını dahi kendilerine vermeye yanaşmayıp üstelik (bir de) nikahlamak istediğiniz (velayetiniz altındaki) yetim kızlar, kimsesiz çocuklar ve sözkonusu yetimleri adaletle koruyup kollama yükümlülüğünüz hakkında Kitap`ta size tebliğ edilen hükümler zaten mevcuttur. Ve her ne iyilik yaparsanız yapın, unutmayın ki Allah onu bilir.

128. Eğer bir kadın kocasının sadakatsizlik ve geçimsizliğinden ya da kendisini terk etmesinden korkarsa, karşılıklı anlaşma yoluyla aralarındaki sorunu çözmelerinde her iki taraf için de bir beis yoktur; anlaşma en iyi yoldur, bencilce kıskançlık ise insan fıtratında hazır ve nazırdır Eğer iyilik yapar ve sorumlu davranırsanız, iyi bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

129. Ne kadar arzu etseniz de, eşleriniz arasında adaleti tam gerçekleştiremeyeceksiniz. Hiç değilse, sadece birine yönelerek diğerini boşluktaymış gibi bırakıp dışlamayın. Eğer arayı bulur ve sorumlu davranırsanız, iyi bilin ki Allah tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir rahmet kaynağıdır.

130. Ve eğer (her şeye rağmen) eşler ayrılırlarsa, Allah lutfuyla her birinin geçimini sağlar Zira Allah (lütfunda) sınırsızdır, her hükmünde tam isabet sahibidir.

131. Sözün özü göklerde ve yerde olan her şey Allah`a aittir. Biz, hem sizden önce kendilerine vahiy emanet edilenlere hem de size "Allah`a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun!" tavsiyesinde bulunmuştuk. Ama eğer O`nu inkar ederseniz, unutmayın ki göklerde ve yerde olan her şey Allah`a aittir Ve Allah kendi kendine yetendir ve bütün hamdlerin tek adresidir.

132. Evet, göklerde ve yeryüzünde olan her şey Allah`a aittir ve güven kapısı olarak Allah yeter.

133. Ey insanlar! Eğer O dilerse sizi topyekün ortadan kaldırır, yerinize daha başkalarını getirir; zira Allah`ın bunu yapmaya gücü yeter.

134. Kim bu dünyanın nimetlerini isterse, iyi bilsin ki, bu dünyanın da ahiretin de nimetleri Allah`a aittir ve Allah her şeyi işitendir, her şeyi tarifsiz görendir.

135. Siz ey iman edenler! Kendinizin, ebeveyninizin ve akrabanızın aleyhine de olsa, Allah için hakka şahitlik yaparak daima adaleti tesis etmeye çalışın. O kimse zengin olsun fakir olsun, Allah`ın hakkı onların her birinin önüne geçer. O halde kendi arzularınıza uymayın ki adaletten uzaklaşmayasınız. Ama eğer hakikati çarpıtırsanız ve(ya) şahitlikten kaçınırsanız bilin ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

136. Siz ey iman edenler! İman edin Allah`a, O`nun Elçisi`ne, O`nun Peygamberi`ne peyderpey indirdiği ilahi kelama ve daha önce indirdiği mesaja! Zira kim Allah`ı, meleklerini, vahiylerini, peygamberlerini ve Ahiret Günü`nü inkar ederse, işte o derin bir sapıklığı boylamış olur.

137. İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola iletecektir.

138. Münafıklara kendileri için acı bir azap olduğunu müjdele!

139. Mü`minleri bırakıp da kafirlerin dostluğuyla (onur) duyanlar, şeref ve itibarı onların yanında mı arıyorlar? İyi bilin ki şeref ve itibar bütünüyle Allah`a aittir.

140. Allah vahyinde size şu talimatı indirdi Ne zaman Allah`ın mesajlarının inkar edildiğini ve onların hafife alındığını duyarsanız, mevzu değişinciye kadar onlarla birlikte oturmamalısınız; değilse siz de onlar gibi olursunuz. Nitekim Allah ikiyüzlüleri ve inkarcıları, hep beraber cehennemde toplayacaktır.

141. Onlar sizin başınıza gelecekleri gözetlerler Eğer Allah`tan size bir zafer erişirse "Sizin yanınızda değil miydik?" derler; yok eğer kafirlerin şansı yaver giderse bu sefer de (onlara) derler ki "Üzerinizde baskı kurup sizi teşvik ederek şu mü`minlerden kurtarmış olmadık mı?" Fakat Allah Kıyamet Günü aranızda hükmünü verecek ve inkarcıların mü`minlere zarar vermelerine asla izin vermeyecektir.

142. İkiyüzlüler Allah`ı aldatmaya çalışıyorlar, oysa ki O onların aldanmalarını sağlıyor. Üstelik onlar namaza kalktıklarında, gönülsüzce, yalnızca insanlar görsün diye kalkarlar; Allah`ı ise pek az hatıra getirirler.

143. İki arada bir derede kalmışlardır; ne o tarafa ne de bu tarafa aittirler. Nitekim Allah`ın sapıklığını tescil ettiği kimseler için asla bir çıkış yolu bulamazsın.

144. Siz ey iman edenler! Mü`minleri bırakıp da kafirleri müttefik edinmeyin! Siz kendi aleyhinize, Allah`ın önüne açık bir delil mi koymak istiyorsunuz?

145. Kuşku yok ki ikiyüzlüler ateşin en dibini boylayacaklar ve sen onlara yardım eden birini bulamayacaksın.

146. Ne ki tevbe edenler, gidişatını düzeltenler, Allah`a sımsıkı sarılanlar ve Allah`a itaatte samimi olanlar hariç; işte bunlar mü`minlerle birlikte olacaklar ve zamanı geldiğinde Allah mü`minlere muhteşem bir ödül verecek.

147. Eğer siz Allah`a şükreder ve iman ederseniz, Allah size azap edip de ne yapsın? Zira Allah şükredenlerin karşılığını her zaman veren ve her şeyi bilendir.

148. Allah, bir kötülüğün -ondan zarar gören hariç- açıkça söylenmesini sevmez; zira Allah her şeyi duyar, her şeyi bilir.

149. İyiliği -açık ya da gizli- yapar, kötülüğü de affederseniz (onu da bilir); unutmayın ki Allah çok bağışlayıcıdır, sınırsız kudret sahibidir.

150. Allah ile elçilerinin arasında ayrım yaparak Allah`ı ve elçilerini inkar edenlerle, "bazılarına inanır bazılarını inkar ederiz" diyerek iman ile inkar arasında bir yol tutturmak isteyenler var ya

151. işte gerçekten kafir olanlar bunlardır ve Biz kafirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.

152. Fakat Allah`a ve elçilerine inanan ve elçiler arasında hiçbir ayrım yapmayanlara gelince Zamanı geldiğinde Allah onlara ödüllerini tam olarak verecektir; çünkü Allah tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.

153. Önceki vahyin takipçisi olan (Yahudiler), senden, gökten kendilerine özel bir kitap indirmeni istiyorlar. Onlar Musa`dan bundan daha büyüğünü istemişler ve "Bize Allah`ı doğrudan göster!" demişlerdi. Bu densizlikleri yüzünden yıldırım çarpmışa döndüler. Daha sonra kendilerine (tevhidin) apaçık belgeleri geldiği halde buzağı (heykeli)ne tapınmaya başladılar. Yine de onları bu günahlarından arındırmış, Musa`ya ise güçlü bir (nübüvvet) delili bahşetmiş

154. ve Yüce Dağı söz vermeleri için üzerlerine yükseltmiştik. Kendilerine "Kapıdan (şükür) secdeleriyle girin!" demiş ve "Seb`i ihlal etmeyin!" uyarısında bulunmuştuk; üstelik kendilerinden sağlam bir taahhüt de almıştık.

155. İşte böylece, taahhütlerini çiğnedikleri Allah`ın mesajlarını reddettikleri, peygamberleri haksız yere öldürdükleri ve "Kalplerimiz (bilgi ile) kaplıdır!" dedikleri için (onları cezalandırdık). Bilakis Allah inkarlarından dolayı onların kalplerini mühürlemiştir ve işte onlar (bu nedenle) inanmazlar; çok azı müstesna.

156. Ve inkârları ve Meryem`e pek büyük bir iftira atmaları yüzündendir.

157. ve "Allah`ın elçisi (olduğunu söyleyen) Meryem`ın oğlu İsa Mesih`i işte biz öldürdük!" demeleri nedeniyle... Aslında onu ne öldürdüler ne de çarmıha gerdiler, fakat (kafa karışıklığıyla) onlara öyle olmuş gibi geldi. Bu konuda farklı görüşler ileri sürenler ise, ondan dolayı gerçekten şaşkınlık içerisindedirler; onunla ilgili bir bilgileri yoktu ve yalnızca zanna dayanıyorlardı. Sonuç olarak kesinlikle onu öldürmediler

158. Bilakis, Allah onu kendi katına yüceltti. Zira Allah mutlak üstün ve yüce olandır, her hükmünde tam isabet sahibidir.

159. Nitekim (İsa`yı biz öldürdük diyen) kitap ehli Yahudilerden hiç kimse yoktur ki, onun ölümü arefesinde bu gerçeği tasdik etmiş olmasın. Zira Kıyamet Günü de o onlar aleyhine şahitlik yapacaktır.

160. Yahudileşenlerin işledikleri zulümlerden dolayı, önceden helal kılınan bir çok iyi ve temiz şeyden onları mahrum bıraktık. Nedeni ise, Allah yolundan sıkça sapıyor/saptırıyor olmalarıydı

161. mesela yasaklandığı halde faiz alıyorlar ve başkalarının malını haksız yere yiyorlardı. Neticede onlardan inkara gömülenler için şiddetli bir azap hazırladık.

162. Lakin içlerinde ilimde derinleşmiş olanlara, sana ve senden önce indirilene iman edenlere, özellikle de namazı istikamet üzre diriltenlere, zekatı gönülden gelerek verenlere, Allah`a ve Ahiret Günü`ne inananlara; işte bunlara, zamanı gelince muazzam bir ödül bahşedeceğiz.

163. Biz Nuh`a ve ondan sonraki tüm peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik; yine İbrahim`e, İsmail`e, İshak`a, Yakub`a, (ondan türeyen israiloğlu) boylarına, İsa`ya, Eyyub`a, Yunus`a, Harun`a, Süleyman`a da vahyettik; üstelik Davud`a da Zebur`u verdik;

164. tıpkı hem daha önce sana bildirdiğimiz elçiler, hem de bildirmediğimiz elçiler(e vahyettiğimiz) gibi; Allah`ın Musa`ya kelamını söylediği gibi...

165. Onlar, müjdeli ve uyarıcı haber taşıyan elçiler; ki (o) elçilerden sonra insanın Allah karşısında bir mazereti bulunmasın Allah zatında sonsuz izzet ve her hükmünde tam isabet sahibidir.

166. Lakin Allah, sana kendi ilminde indirdiğine bizzat şahitlik yapar ve melekler de şahitlik yaparlar zaten şahid olarak Allah yeter.

167. İnkara sapan ve başkalarını Allah yolundan saptıranlara gelince onlar derin bir sapıklığa gömülüp gitmişlerdir.

168. Küfre gömülen ve zulümde direnenleri Allah asla affetmeyecek ve onlara bir yol göstermeyecektir;

169. sadece cehennemin yolunu (gösterecektir), orada ebediyyen kalıcıdırlar ve bütün bunlar Allah için pek kolaydır.

170. Ey insanlık! İşte Peygamber size Rabbinizden hakikati getirdi artık iman ederseniz sizin için hayırlı olur. Yok eğer hakikati inkar ederseniz, iyi bilin ki göklerde ve yeryüzünde olan her şey Allah`a aittir zira Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet kaydedendir.

171. Ey kitap ehli (olan Hıristiyanlar)! Akidenizde haddi aşmayın ve Allah hakkında yalnızca hakkı söyleyin! Meryem oğlu İsa Mesih sadece Allah`ın elçisi, O`nun Meryem`e ilka ettiği kelimesi ve O`ndan bir ruhtur. Artık Allah`a ve peygamberlerine inanın ve "üçüdür" demeyin. Buna bir son verirseniz hakkınızda hayırlı olur. Allah tek ilahtır; çocuk sahibi olmaktan münezzehtir, göklerde ve yeryüzünde olan her bir şey O`na aittir; koruyucu otorite olarak Allah yeter.

172. Ne İsa Allah`a kul olmaktan kaçınacak kadar gurura kapılır, ne de kendisine yakın melekler. Ve Allah, kendisine kul olmaktan kaçınacak kadar küstahça bir gurura kapılan herkesi, Hesap Günü kendi katında toplayacaktır.

173. İman edip ıslah edici eylem ortaya koyanlara gelince karşılıklarını tastamam kendilerine verecek, kendilerine lutfu kereminden artırdıkça artıracaktır. (O`na kulluktan) kaçınan ve küstahça bir gurura kapılanları, elim bir azaba mahkum edecek; onlar ne kendilerini Allah`a karşı koruyacak ve ne de yardımcı bulabileceklerdir.

174. Ey insanlık! Artık Rabbinizden size hakikatin belgesi geldi! Biz de size aydınlatıcı bir ışık gönderdik.

175. Allah`a iman eden ve O`nun (vahyine) sımsıkı sarılanlara gelince Allah onları rahmet ve ihsanına gark edecek ve dosdoğru bir yolla Kendisine yöneltecektir.

176. Onlar senden açıklama istiyorlar. De ki "Allah, birinci dereceden mirasçısı olmayanlar hakkında size (şöyle) açıklama yapar Eğer bir erkek, çocuk bırakmadan ölürse ve bir kız kardeşi varsa, onun terekesinin yarısına kız kardeşi sahip olacaktır; kız kardeşin çocuk bırakmadan ölmesi durumundaysa erkek onun mirasını alacaktır. Ama iki kız kardeş varsa, ikisi birden onun terekesinin üçte ikisine sahip olacaktır. Ve eğer erkek kardeşler ve kız kardeşler varsa erkek iki kadının payı kadar alacaktır. Allah bunları, (aksi halde) sapıtırsınız diye size açıklar. Sözün özü Allah her şeyi sonsuz ilmiyle kuşatandır.