ح س ب kökü Kur'an'da 114 defa geçmektedir.

AYETLER

KIYAMET
75:3

أَيَحْسَبُ

eyeHsebu

-mı sanıyor?

İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak biraraya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?

KIYAMET
75:36

أَيَحْسَبُ

eyeHsebu

sanıyor mu?

İnsan, ’kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor?

HÜMEZE
104:3

يَحْسَبُ

yeHsebu

sanıyor

Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor.

BELED
90:5

أَيَحْسَبُ

eyeHsebu

-mi sanıyor?

O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

BELED
90:7

أَيَحْسَبُ

eyeHsebu

-mi sanıyor?

Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?

KAMER
54:34

حَاصِبًا

HāSiben

bir fırtına

Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azaptan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık;

SAD
38:16

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesap

(Alaylı alaylı) Dediler ki "Rabbimiz, hesap gününden önce (azaptan bize vadettiğin) payımızı çabuklaştırıver."

SAD
38:26

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesap

"Ey Davud, gerçek şu ki, Biz seni yeryüzünde bir halife kıldık. Öyleyse insanlar arasında hak ile hükmet, istek ve tutkulara (hevaya) uyma; sonra seni Allah’ın yolundan saptırır. Şüphesiz Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azap vardır."

SAD
38:39

حِسَابٍ

Hisābin

hesabı

"İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut."

SAD
38:53

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesap

İşte hesap günü size va’dedilen budur.

A'RAF
7:30

وَيَحْسَبُونَ

veyeHsebūne

ve sanıyorlar

Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı hak etti. Çünkü bunlar, Allah’ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar.

FURKAN
25:44

تَحْسَبُ

teHsebu

sanıyor musun ki?

Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar.

ŞU'ARA
26:113

حِسَابُهُمْ

Hisābuhum

onların hesabı

"Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)"

NEML
27:44

حَسِبَتْهُ

Hasibethu

sandı

Ona "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman) Dedi ki "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum."

NEML
27:88

تَحْسَبُهَا

teHsebuhā

sandığın

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi ’sapasağlam ve yerli yerinde yapan’ Allah’ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır.

İSRA
17:12

وَالْحِسَابَ

velHisābe

ve hesabı

Biz geceyi ve gündüzü iki ayet kıldık; gece ayetini sildik de Rabbinizden bir fazl aramanız, yılların sayısını ve hesabı öğrenmeniz için gündüzün ayetini aydınlatıcı kıldık. Biz, herşeyi yeterince açıkladık.

İSRA
17:14

حَسِيبًا

Hasīben

hesapçı olarak

"Kendi kitabını oku; bugün nefsin hesap sorucu olarak sana yeter."

İSRA
17:68

حَاصِبًا

HāSiben

taşlar savuran bir kasırga

Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız.

YUNUS
10:5

وَالْحِسَابَ

velHisābe

ve hesabını

Güneş’i bir aydınlık, Ay’ı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona duraklar tespit eden O’dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır.

EN'ÂM
6:52

حِسَابِهِمْ

Hisābihim

onların hesabı-

Sabah akşam -O’nun yüzünü (rızasını) dileyerek- Rablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde bir şey (yükümlülük), senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden olursun.

EN'ÂM
6:52

حِسَابِكَ

Hisābike

senin hesabın-

Sabah akşam -O’nun yüzünü (rızasını) dileyerek- Rablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde bir şey (yükümlülük), senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden olursun.

EN'ÂM
6:62

الْحَاسِبِينَ

l-Hāsibīne

hesap görenlerin

Sonra gerçek mevlaları olan Allah’a döndürülürler. Haberiniz olsun; hüküm yalnızca O’nundur. Ve O, hesap görenlerin en süratli olanıdır.

EN'ÂM
6:69

حِسَابِهِمْ

Hisābihim

onların hesabından

Korkup-sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar.

EN'ÂM
6:96

حُسْبَانًا

Husbānen

hesap (ölçüsü) yapmıştır

O, sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), Güneş ve Ay’ı bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah’ın takdiridir.

ZÜMER
39:10

حِسَابٍ

Hisābin

hesabı

De ki "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah’ın arz’ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir."

ZÜMER
39:38

حَسْبِيَ

Hasbiye

bana yeter

Andolsun, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. De ki "Gördünüz mü-haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O’nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O’nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi" De ki "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O’na tevekkül etsinler."

ZÜMER
39:47

يَحْتَسِبُونَ

yeHtesibūne

hesabetmedikleri

Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha zalimlerin olmuş olsaydı, kıyamet günü o kötü azaptan (kurtulmak amacıyla) gerçekten bunları fidye olarak verirlerdi. Oysa, onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah’tan kendileri için açığa çıkmıştır.

MÜ'MIN
40:17

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

Bugün her bir nefis, kendi kazandığıyla karşılık görür. Bugün zulüm yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı seri görendir.

MÜ'MIN
40:27

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesap

Musa dedi ki "Gerçekten ben, hesap gününe iman etmeyen her mütekebbirden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığınırım."

MÜ'MIN
40:40

حِسَابٍ

Hisābin

hesabı

"Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü’min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler."

ZUHRUF
43:37

وَيَحْسَبُونَ

ve yeHsebūne

fakat sanırlar

Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.

ZUHRUF
43:80

يَحْسَبُونَ

yeHsebūne

sanıyorlar (mı?)

Yoksa onlar; gerçekten Bizim, sır tuttuklarını ve aralarındaki fısıldaşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, (işitiyoruz) ve onların yanlarındaki elçilerimiz de (herşeyi) yazıyorlar.

CASIYE
45:21

حَسِبَ

Hasibe

sandılar (mı ki?)

Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar.

GAŞIYE
88:26

حِسَابَهُمْ

Hisābehum

onların hesabı

Sonra onları hesaba çekmek de elbette Bize aittir.

KEHF
18:9

حَسِبْتَ

Hasibte

(mi) sandın?

Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?

KEHF
18:18

وَتَحْسَبُهُمْ

ve teHsebuhum

sen onları sanırsın

Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.

KEHF
18:40

حُسْبَانًا

Husbānen

yıldırımlar

"Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten ’yakıp-yıkan bir afet’ gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."

KEHF
18:102

أَفَحَسِبَ

efeHasibe

mi sandılar?

İnkar edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız.

KEHF
18:104

يَحْسَبُونَ

yeHsebūne

sanırlar

"Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar."

İBRAHIM
14:41

الْحِسَابُ

l-Hisābu

hesabın

"Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve mü’minleri bağışla"

İBRAHIM
14:42

تَحْسَبَنَّ

teHsebenne

sanma

(Ey Muhammed,) Allah’ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.

İBRAHIM
14:47

تَحْسَبَنَّ

teHsebenne

sanma

Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah Azizdir, intikam sahibidir.

İBRAHIM
14:51

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

(Bu azap,) Allah’ın her nefsi kendi kazandığıyla cezalandırması içindir. Şüphesiz Allah, hesabı pek çabuk görendir.

ENBIYA
21:1

حِسَابُهُمْ

Hisābuhum

hesapları

İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar.

ENBIYA
21:47

حَاسِبِينَ

Hāsibīne

hesab gören

Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.

ENBIYA
21:98

حَصَبُ

HaSabu

odunusunuz

Gerçekten siz de, Allah’ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız.

MÜ'MINUN
23:55

أَيَحْسَبُونَ

eyeHsebūne

onlar sanıyorlar mı?

Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla

MÜ'MINUN
23:115

أَفَحَسِبْتُمْ

efeHasibtum

bizim

"Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?"

MÜ'MINUN
23:117

حِسَابُهُ

Hisābuhu

onun hesabı

Kim Allah ile beraber ona ilişkin geçerli kesin bir kanıt (burhan)ı olmaksızın başka bir İlah’a taparsa, artık onun hesabı Rabbinin Katındadır. Şüphesiz inkar edenler kurtuluşa eremezler.

MÜLK
67:17

حَاصِبًا

HāSiben

taş yağdıran (bir fırtına)

Yoksa gökte olanın üzerinize ’taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgar’ göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam nasılmış bilip-öğreneceksiniz.

HAKKA
69:20

حِسَابِيَهْ

Hisābiyeh

hesabımla

"Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım."

HAKKA
69:26

حِسَابِيَهْ

Hisābiyeh

hesabım

"Hesabımı hiç bilmeseydim."

NEBE
78:27

حِسَابًا

Hisāben

bir hesap

Doğrusu onlar, hesaba çekileceklerini ummuyorlardı.

NEBE
78:36

حِسَابًا

Hisāben

yeterli

Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu).

İNŞIKAK
84:8

يُحَاسَبُ

yuHāsebu

hesaba çekilecektir

O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek,

İNŞIKAK
84:8

حِسَابًا

Hisāben

bir hesapla

O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek,

ANKEBUT
29:2

أَحَسِبَ

eHasibe

-mı sandılar?

İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?

ANKEBUT
29:4

حَسِبَ

Hasibe

-mı sandılar?

Yoksa kötülükleri yapanlar, Bizi (aşıp) geçeceklerini mi sandılar? Ne kötü hükmediyorlar?

ANKEBUT
29:40

حَاصِبًا

HāSiben

taş yağdıran bir fırtına

İşte Biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

RA'D
13:18

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

Rablerine icabet edenlere daha güzeli vardır. O’na icabet etmeyenler ise, yeryüzündekilerin tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa mutlaka (kurtulmak için) bunu fidye olarak verirlerdi. Sorgulamanın en kötüsü onlar içindir. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yaratıktır o!..

RA'D
13:21

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesaptan

Ve onlar Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi ulaştırırlar. Rablerinden içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar.

RA'D
13:40

الْحِسَابُ

l-Hisābu

hesap görmek

Onlara (azap olarak) va’dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da Bize aittir.

RA'D
13:41

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten Biz arza geliyor ve onu çevresinden eksiltiyoruz. Allah hüküm verir. O’nun hükmünün peşine düşecek yoktur. Ve O, hesabı pek çabuk görendir.

RAHMAN
55:5

بِحُسْبَانٍ

biHusbānin

bir hesap iledir

Güneş ve ay (belli) bir hesap iledir.

İNSAN
76:19

حَسِبْتَهُمْ

Hasibtehum

kendilerini sanırsın

Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.

BAKARA
2:202

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

İşte bunların kazandıklarına karşılık nasibleri vardır. Allah, hesabı pek seri görendir.

BAKARA
2:206

فَحَسْبُهُ

feHasbuhu

artık ona yeter

Ona "Allah’tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.

BAKARA
2:212

حِسَابٍ

Hisābin

hesapsız

İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

BAKARA
2:214

حَسِبْتُمْ

Hasibtum

sandınız (mı)

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.

BAKARA
2:273

يَحْسَبُهُمُ

yeHsebuhumu

onları sanırlar

(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.

BAKARA
2:284

يُحَاسِبْكُمْ

yuHāsibkum

sizi hesaba çeker

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Allah, herşeye güç yetirendir.

ENFAL
8:59

يَحْسَبَنَّ

yeHsebenne

sanmasınlar

İnkar edenler, kaçıp-kurtulduklarını sanmasınlar; gerçek şu ki, onlar (Bizi) aciz bırakamazlar.

ENFAL
8:62

حَسْبَكَ

Hasbeke

sana yeter

Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve mü’minlerle destekledi.

ENFAL
8:64

حَسْبُكَ

Hasbuke

sana yeter

Ey Peygamber, sana ve seni izleyen mü’minlere Allah yeter.

ÂL-I İMRAN
3:19

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki "kıskançlık ve hakka başkaldırma" (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir.

ÂL-I İMRAN
3:27

حِسَابٍ

Hisābin

hesap

"Geceyi gündüze bağlayıp-katarsın, gündüzü de geceye bağlayıp-katarsın; diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden çıkarırsın. Sen, dilediğine hesapsız rızık verirsin."

ÂL-I İMRAN
3:37

حِسَابٍ

Hisābin

hesap

Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya’yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.

ÂL-I İMRAN
3:78

لِتَحْسَبُوهُ

liteHsebūhu

siz sanasınız diye

Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah’a karşı (böyle) yalan söylerler.

ÂL-I İMRAN
3:142

حَسِبْتُمْ

Hasibtum

siz sandınız

Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

ÂL-I İMRAN
3:169

تَحْسَبَنَّ

teHsebenne

sanma

Allah yolunda öldürülenleri sakın ’ölüler’ saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.

ÂL-I İMRAN
3:173

حَسْبُنَا

Hasbunā

bize yeter

Onlar, kendilerine insanlar "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.

ÂL-I İMRAN
3:178

يَحْسَبَنَّ

yeHsebenne

sanmasınlar

O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, Biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.

ÂL-I İMRAN
3:180

يَحْسَبَنَّ

yeHsebenne

sanmasınlar

Allah’ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır.

ÂL-I İMRAN
3:188

تَحْسَبَنَّ

teHsebenne

sanma

Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmekten hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acı bir azap vardır.

ÂL-I İMRAN
3:188

تَحْسَبَنَّهُمْ

teHsebennehum

ve zannetme

Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmekten hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acı bir azap vardır.

ÂL-I İMRAN
3:199

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

Şüphesiz, Kitap Ehlinden, Allah’a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah’a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar Allah’ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir.

HAŞR
59:2

يَحْتَسِبُوا

yeHtesibū

ummadıkları

Kitap Ehlinden inkar edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah(ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku saldı; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın.

HAŞR
59:14

تَحْسَبُهُمْ

teHsebuhum

sen onları sanırsın

Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.

AHZAB
33:20

يَحْسَبُونَ

yeHsebūne

sanıyorlardı

Onlar (münafıklar, düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (askeri) birlikler gelecek olsa, çölde bedevi-Araplar arasında olup sizin haberlerinizi (ordan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Fakat içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.

AHZAB
33:39

حَسِيبًا

Hasīben

hesap görücü olarak

Ki onlar (o peygamberler) Allah’ın risaletini tebliğ edenler, O’ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah’ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter.

NISA
4:6

حَسِيبًا

Hasīben

hesapçı olarak

Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.

NISA
4:86

حَسِيبًا

Hasīben

hesaplayandır

Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır.

MUHAMMED
47:29

حَسِبَ

Hasibe

sandılar (mı?)

Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah’ın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar?

TALAK
65:3

يَحْتَسِبُ

yeHtesibu

ummadığı

Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.

TALAK
65:3

حَسْبُهُ

Hasbuhu

ona yeter

Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.

TALAK
65:8

فَحَاسَبْنَاهَا

feHāsebnāhā

biz de onu hesaba çektik

Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece Biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azapla azaplandırmışız.

TALAK
65:8

حِسَابًا

Hisāben

bir hesabla

Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece Biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azapla azaplandırmışız.

NUR
24:11

تَحْسَبُوهُ

teHsebūhu

onu sanmayın

Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır.

NUR
24:15

وَتَحْسَبُونَهُ

ve teHsebūnehu

ve onu sanıyorsunuz

O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür.

NUR
24:38

حِسَابٍ

Hisābin

hesap-

Çünkü Allah, yaptıklarının en güzeliyle karşılık verecek ve onlara Kendi fazlından arttıracaktır. Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.

NUR
24:39

يَحْسَبُهُ

yeHsebuhu

onu sanır

İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah’ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.

NUR
24:39

حِسَابَهُ

Hisābehu

onun hesabını

İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah’ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.

NUR
24:39

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah’ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.

NUR
24:57

تَحْسَبَنَّ

teHsebenne

sanma

İnkara sapanların, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacaklarını sanma. Onların son barınma yerleri ateştir. Ne kötü bir dönüştür o.

MUNAFIKUN
63:4

يَحْسَبُونَ

yeHsebūne

sanırlar

Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar.

MÜCADELE
58:8

حَسْبُهُمْ

Hasbuhum

onlara yeter

’Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men’ edilip sonra men’ edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah’ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.

MÜCADELE
58:18

وَيَحْسَبُونَ

ve yeHsebūne

ve sanırlar

Onların tümünü Allah’ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O’na da yemin edeceklerdir ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.

MAIDE
5:4

الْحِسَابِ

l-Hisābi

hesabı

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

MAIDE
5:71

وَحَسِبُوا

ve Hasibū

ve sandılar

Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar. Allah yapmakta olduklarını görendir.

MAIDE
5:104

حَسْبُنَا

Hasbunā

bize yeter

Onlara "Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?

TEVBE
9:16

حَسِبْتُمْ

Hasibtum

siz sandınız mı?

Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah’tan ve Resûlü’nden ve mü’minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah ’bilip (ortaya) çıkarmadan’ bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

TEVBE
9:59

حَسْبُنَا

Hasbunā

bize yeter

Eğer onlar, Allah’ın ve elçisinin verdiklerine hoşnut olsalardı ve "Bize Allah yeter; Allah pek yakında bize fazlından verecek, O’nun elçisi de. Biz gerçekten ancak Allah’a rağbet edenleriz" deselerdi (ya).

TEVBE
9:68

حَسْبُهُمْ

Hasbuhum

onlara yeter

Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır.

TEVBE
9:129

حَسْبِيَ

Hasbiye

bana yeter

Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki "Bana Allah yeter. O’ndan başka İlah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O’dur."