Celal Yıldırım | |
---|---|
إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ İzeşşemsu kuvviret. |
|
وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ Ve izennucumunkederet. |
|
وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ Ve izelcibalu suyyiret. |
|
وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ Ve izel’işaru ’uttılet. |
|
وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ Ve izelvuhuşu huşiret. |
|
6. Denizler birbirine karışıp kaynaştığında (veya ateş haline geldiğinde), |
وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ Ve izelbiharu succiret. |
7. Ruhlar bedenlerle; iyiler iyilerle, kötüler kötülerle birleştiğinde, |
وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ Ve izennufusu zuvvicet. |
وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ Ve izelmev’udetu suilet. |
|
بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ Bieyyi zenbin kutilet. |
|
وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ Ve izessuhufu nuşiret. |
|
11. Gök(teki cisimler) yörüngesinden kaydırılıp dürüldüğünde, |
وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ Ve izessema’u kuşitat. |
وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ Ve izelcahıymu su’’ıret. |
|
وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ Ve izelcennetu uzlifet. |
|
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا أَحْضَرَتْ ’Alimet nefsun ma ahdaret. |
|
15. Yemin ederim o (gündüzleyin) sinip gizlenen (yıldız)lara, |
فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ Fela uksimu bilhunnesi. |
الْجَوَارِ الْكُنَّسِ Elcevarilkunnesi. |
|
وَالَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ Velleyli iza ’as’ase. |
|
18. Teneffüs eden (ağarıp nefes nafes belirginleşen) sabaha ki, |
وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ Vessubhı iza teneffese. |
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ İnnehu lekalu resulin keriymin. |
|
ذِي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ Ziy kuvvetin ’ınde ziyl’arşi mekiynin. |
|
مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ Muta’ın semme emiynin. |
|
وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍ Ve ma sahıbukum bimecnunin. |
|
23. And olsun ki. O, onu (Muhammed, Melek Cebrail’i) açık ufukta gördü. |
وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ Ve lekad reahu bil’ufukılmubiyni. |
24. O (Muhammed) gaybe karşı suç zanlısı veya cimri de değildir. |
وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ Ve ma huve ’alelğaybi bidaniynin. |
25. Bu (Kur’ân) ilâhî rahmetten kovulmuş bir şeytanın sözü değildir. |
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ Ve ma huve bikavli şeytanin reciymin. |
فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ Feeyne tezhebune. |
|
27. (27-28) O, âlemler için ve sizden doğru davranmayı arzu edenler için katıksız bir öğüttür. |
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ İn huve illa zikrun lil’alemiyne. |
28. (27-28) O, âlemler için ve sizden doğru davranmayı arzu edenler için katıksız bir öğüttür. |
لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَسْتَقِيمَ Limen şae minkum en yestekıyme,. |
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul’alemiyne. |