Hasan Basri Çantay | |
---|---|
إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ İzeşşemsu kuvviret. |
|
وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ Ve izennucumunkederet. |
|
وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ Ve izelcibalu suyyiret. |
|
وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ Ve izel’işaru ’uttılet. |
|
وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ Ve izelvuhuşu huşiret. |
|
وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ Ve izelbiharu succiret. |
|
وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ Ve izennufusu zuvvicet. |
|
8. (8-9) Diri diri gömülen kızın hangi suç (ların) dan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman, |
وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ Ve izelmev’udetu suilet. |
9. (8-9) Diri diri gömülen kızın hangi suç (ların) dan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman, |
بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ Bieyyi zenbin kutilet. |
وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ Ve izessuhufu nuşiret. |
|
وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ Ve izessema’u kuşitat. |
|
12. O alevli ateş (cehernem) daha ziyâde kızışdırıldığı zaman, |
وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ Ve izelcahıymu su’’ıret. |
وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ Ve izelcennetu uzlifet. |
|
14. (her) nefs ne hazırlamışsa (artık hepsini görüb) bilmişdir (bilecekdir.) |
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا أَحْضَرَتْ ’Alimet nefsun ma ahdaret. |
فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ Fela uksimu bilhunnesi. |
|
الْجَوَارِ الْكُنَّسِ Elcevarilkunnesi. |
|
وَالَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ Velleyli iza ’as’ase. |
|
وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ Vessubhı iza teneffese. |
|
19. Şüphesiz, muhakkak o (Kur’an) çok şerefli bir elçinin (getirdiği) kelâmdır. |
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ İnnehu lekalu resulin keriymin. |
20. (Bir elçi ki) çetin bir kudrete mâliktir. Arşın saahibi (olan Allah) nezdinde çok i’tibarlıdır. |
ذِي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ Ziy kuvvetin ’ınde ziyl’arşi mekiynin. |
مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ Muta’ın semme emiynin. |
|
وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍ Ve ma sahıbukum bimecnunin. |
|
وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ Ve lekad reahu bil’ufukılmubiyni. |
|
وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ Ve ma huve ’alelğaybi bidaniynin. |
|
25. O (Kur’an) da taşlanmış (koğulmuş) bir şeytanın sözü değil. |
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ Ve ma huve bikavli şeytanin reciymin. |
فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ Feeyne tezhebune. |
|
27. (27-28) O, aalemler için, (hele) sizden doğruluk isteyenler için bir öğüdden başkası değildir. |
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ İn huve illa zikrun lil’alemiyne. |
28. (27-28) O, aalemler için, (hele) sizden doğruluk isteyenler için bir öğüdden başkası değildir. |
لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَسْتَقِيمَ Limen şae minkum en yestekıyme,. |
29. (Bununla beraber o doğruluğu) âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz. |
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul’alemiyne. |