Edip Yüksel 

1. H. M.

2. Bu kitabın indirilmesi, Üstün ve Her şeyi Bilen ALLAH katındandır.

3. Günahları Bağışlayan, Tövbeyi Kabul Eden, Cezası Şiddetli, Sonsuz Güç Sahibi… O’ndan başka tanrı yoktur. Dönüş O’nadır.

4. İnkarcılardan başkası ALLAH’ın ayetleri ve mucizelerine karşı tartışmaz. Onların görünür başarıları seni aldatmasın.

5. Onlardan önce Nuh’un halkı da yalanlamıştı ve onlardan sonra birçok parti de… Her topluluk elçilerini etkisiz hale getirmeye çalıştı. Gerçeği gidermek için boş ve yanlış şeylerle tartıştılar. Sonunda onları yakaladım; cezalandırmam nasılmış?

6. Efendinin, "Onlar cehennemin halkıdır" diye inkârcılar hakkında verdiği sözü böylece gerçekleşir.

7. Yönetim merkezine hizmet edenler ve etrafındakiler Rab’lerini överek yüceltirler ve O’nu onaylarlar. Gerçeği onaylayanlar için bağışlanma dilerler "Efendimiz, rahmetin ve bilgin her şeyi içine almıştır. Tövbe edenler ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları ateşin azabından koru."

8. "Efendimiz onları, erdemli atalarını, eşlerini ve çocuklarını söz verdiğin Adn bahçelerine sok. Kuşkusuz sen Üstünsün, Bilgesin."

9. "Onları kötülüklerden koru. O gün kimi kötülüklerden korursan onlara rahmet etmişsindir. Büyük zafer budur."

10. İnkar etmiş olanlara, "ALLAH’ın hoşnutsuzluğu, sizin kendi kendinize olan hoşnutsuzluğunuzdan daha büyüktür. Gerçeği onaylamaya çağrıldığınızda inkâr ederdiniz" diye seslenilir.

11. Diyecekler ki, "Efendimiz, bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin. Şimdi günahlarımızı itiraf ettik. Buradan bir çıkış yolu var mı?"

12. Çünkü, YALNIZ ALLAH çağrıldığı zaman inkâr ederdiniz. Ancak kendisine ortak koşulduğunda onaylardınız. Hüküm, Üstün ve Büyük olan ALLAH’a aittir.

13. O ki size ayetlerini (kanıtlarını ve işaretlerini) göstermekte ve sizin için gökten bir rızık indirmektedir. Tümüyle yönelip teslim olandan başkası ibret almaz.

14. İnkarcılar hoşlanmasa da dini sadece ALLAH’a ait kılarak O’na hizmet edin.

15. Dereceleri Yükselten, Yönetim Sahibi. Buluşma gününe karşı uyarsın diye kullarından dilediğine, emirlerini içeren vahyini indirir.

16. O gün onlar tümüyle açığa çıkarılacaklardır. Hiçbir şey onları ALLAH’tan gizleyemez. O gün yönetim kime aittir? Tek ve En Üstün olan ALLAH’a aittir.

17. O gün her kişiye yaptığının karşılığı ödenir. O gün haksızlık yoktur. ALLAH hesabı çabuk görendir.

18. Onları yaklaşan gün hakkında uyar, o zaman yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunurlar. Zalimler için ne bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır.

19. Gözlerin saklamaya çalıştığını ve göğüslerin gizlediğini bilir.

20. ALLAH adaletle yargı verir. O’ndan başka çağırdıkları ise hiçbir şeye yargı veremezler. ALLAH İşitendir, Görendir.

21. Kendilerinden öncekilerin sonucunun nasıl olduğuna bakmak için yeryüzünde dolaşmıyorlar mı? Onlardan daha fazla güce sahiptiler, yeryüzünde daha çok üreticiydiler. Ancak ALLAH onları günahlarıyla yakaladı. ALLAH’a karşı onları koruyabilecek yoktur.

22. Çünkü, elçiler onlara apaçık delillerle gittiklerinde inkâr ediyorlardı. Sonunda ALLAH onları yakaladı. O Güçlüdür, Cezalandırması Şiddetlidir.

23. Musa’yı ayetlerimiz ve apaçık bir yetki ile gönderdik.

24. Firavuna, Haman’a ve Karun’a… "Bu sihirbazın ve yalancının biridir" dediler.

25. Onlara bizden bir gerçeği götürünce, "Onunla birlikte gerçeği onaylayanların oğullarını öldürün, kadınlarını ise utandırın" dediler. İnkarcıların planı hep sapıkçadır.

26. Firavun dedi, "Beni bırakın Musa’yı öldüreyim de o da Efendisine yalvarsın. Sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde kötülük çıkaracağından endişeleniyorum."

27. Musa dedi, "Ben, hesap gününü onaylamayan her azgından Efendime ve sizin Efendinize sığındım" dedi.

28. Gerçeği onayladığı halde Firavunun tarafından onaylamasını gizleyen bir adam dedi ki, "Siz ‘benim Efendim ALLAH’tır’ diyen bir adamı mı öldüreceksiniz? Halbuki size Efendinizden apaçık deliller getirmiş bulunuyor. Yalancı ise, bu onun problemidir; yok doğru sözlü ise onun size anlattıkları gerçekleşir. Kuşkusuz ALLAH sınırı aşan yalancıları sevmez."

29. "Ey halkım, yönetim bugün sizindir ve ülkede siz egemensiniz. Ancak ALLAH’ın hışmı bize gelirse kim ona karşı bize yardım edebilir?" Firavun da, "Size kendi görüşümü öğütlüyorum; size doğru yolu gösteriyorum" dedi.

30. Gerçeği onaylayan adam dedi ki, "Ey halkım daha önceki partilerin günü gibi bir sonuca uğramanızdan korkuyorum."

31. "Nuh, Ad, Semud ve onlardan sonrakilerin durumu gibi. Elbette ALLAH kullara haksızlık etmek dilemez."

32. "Halkım, sizin için Toplanma Gününden korkuyorum."

33. "O gün arkanızı dönüp kaçacaksınız; ancak sizi ALLAH’tan koruyacak yoktur. ALLAH’ın saptırdığına yol gösteren bulunmaz."

34. Daha önce Yusuf da size apaçık delillerle gelmişti; fakat size getirdiği mesajı sürekli olarak kuşku ile karşılamıştınız. Nihayet o ölünce, "ALLAH ondan sonra elçi göndermeyecektir (O son elçidir)" demiştiniz. ALLAH, kuşkuda sınırı aşanı böylece saptırır."

35. ALLAH’ın ayet ve mucizelerine karşı, hiçbir delile sahip olmadan tartışanlar, hem ALLAH katında ve hem de gerçeği onaylayanlar katında büyük bir öfkeye muhataptır. ALLAH her kibirli zorbanın kalbini işte böyle mühürler.

36. Firavun dedi ki, "Haman, benim için bir kule dik de yollara erişeyim."

37. "Göklerin yollarına… Böylece Musa’nın tanrısına bir bakayım. Onun bir yalancı olduğunu onaylıyorum." Firavunun kötü tavrı kendisine böyle süslenmişti ve böylece yoldan çıkarıldı. Firavunun planı elbette boşa çıkacaktı.

38. Gerçeği onaylayan adam dedi ki, "Ey halkım, beni izleyin ki size doğru yolu göstereyim."

39. "Ey halkım, bu dünya hayatı geçici bir geçinmedir. Ahiret yurdu ise ebedi bir duraktır."

40. Kim kötülük işlerse kendisine ancak onun kadar bir ceza verilir. Erkek veya kadın kim gerçeği onaylamış olarak erdemli işler yaparsa onlar bahçeye girerler ve orada hesapsız olarak nimetlenirler.

41. "Ey halkım, neden ben sizi kurtuluşa çağırırken siz beni ateşe çağırıyorsunuz?"

42. "Siz beni ALLAH’a karşı nankör olmaya ve hakkında bilgim olmayan şeyleri ona ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Bense sizi O Üstün ve Bağışlayıcı olana çağırıyorum."

43. "Kuşku yok ki, beni kendisine çağırdığınız şeyin ne dünyada ne de ahirette bir dayanağı yoktur. Dönüşümüz ALLAH’adır. Sınırı aşanlar, cehennemi boylayacaktır."

44. "Size bu söylediklerimi ileride hatırlayacaksınız. Ben işimi ALLAH’a bırakıyorum. ALLAH kullarını Görendir."

45. ALLAH onu, onların planladıkları kötülüklerden korudu. Firavunun taraftarlarını azabın en kötüsü kuşattı.

46. Onlara gündüz ve akşam ateş sunulacaklar. Dünyanın son gününde "Firavunun taraftarlarını azabın en çetinine sokun."

47. Ateşte tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslamış olanlara, "Biz sizin izleyicileriniz idik, öyleyse bu ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.

48. Büyüklük taslamış olanlar, "Hepimiz onun içindeyiz. ALLAH kulları arasında artık hüküm vermiştir" derler.

49. Ateştekiler, cehennemin gardiyanlarına, "Efendinize yalvarın da bizden azabı hiç değilse bir gün hafifletsin" derler.

50. Onlar da derler ki, "Elçileriniz size apaçık delillerle gelmemiş miydi?" "Evet" derler. Bunun üzerine onlar, "Öyleyse kendiniz yalvarın. Ne var ki inkârcıların yalvarması sonuç vermez."

51. Biz elçilerimize ve gerçeği onaylayanlara bu dünya hayatında ve tanıkların duruşmalarda bulunacakları günde yardım ederiz.

52. O gün zalimlere özürleri bir yarar sağlamaz. Onlar laneti ve en kötü sonu hakederler.

53. Biz Musa’ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarını kitaba varis kıldık.

54. Anlayış sahiplerine bir yol gösterici ve bir uyarı olarak.

55. Öyleyse sabret. Çünkü ALLAH’ın sözü gerçektir. Günahların için de bağışlanma iste ve Efendini akşam sabah överek yücelt.

56. Hiçbir delile sahip olmadan ALLAH’ın ayet ve mucizelerine karşı tartışanların göğüslerinde, erişemeyecekleri bir büyüklenme vardır. Öyleyse ALLAH’a sığın. O İşitendir, Görendir.

57. Göklerin ve yerin yaratılışı, insanın yaratılışından daha büyük bir şeydir. Ne var ki halkın çoğu bilmez.

58. Kör ile gören bir olmaz. Gerçeği onaylayıp erdemli davrananlarla kötülük işleyenler de bir olmaz. Ne kadar az düşünürsünüz.

59. O an elbette gelecektir, bunda kuşku olmasın. Ne var ki insanların çoğu gerçeği onaylamaz.

60. Efendiniz der ki, "Bana yalvarın size cevap vereyim." Büyüklük taslayarak bana hizmet etmekten kaçınanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.

61. ALLAH, geceyi dinlenmeniz için yaratan ve gündüzü de aydınlık yapandır. ALLAH halka karşı büyük lütuf sahibidir, fakat halkın çoğu şükretmez.

62. İşte Efendiniz ALLAH, her şeyin Yaratıcısıdır; O’ndan başka tanrı yoktur. Nasıl da çevriliyorsunuz?

63. ALLAH’ın ayet ve mucizelerini reddedenler işte böyle saptırılırlar.

64. ALLAH yeryüzünü sizin için bir yerleşim ve göğü de bir yapı kılandır. Sizi biçimlendirip biçiminizi güzel yapan ve sizi besinli gıdalarla besleyendir. Efendiniz olan ALLAH budur. Evrenin Rabbi olan ALLAH ne yücedir!

65. O, Diridir; O’ndan başka tanrı yoktur. Dini sadece O’na ait kılarak O’nu çağırın. Evrenin Rabbi ALLAH’a övgüler olsun.

66. De ki "Bana açık deliller geldikten sonra, ALLAH’ın yanında yalvardıklarınıza hizmet etmekten menedildim ve evrenin Efendisine teslim olmakla emrolundum."

67. O ki sizi topraktan, sonra bir damladan, sonra asılı duran bir embriyodan yaratmıştır. Olgunlaşmanız ve ihtiyarlamanız için daha sonra sizi çocuk olarak dışarı çıkarır. Sizden bazılarının canı daha erken alınır. Daha önce belirlenmiş yaşa ulaşırsınız ki kavrayasınız.

68. Dirilten ve öldüren O’dur. Herhangi bir işi diledi mi, ona "Ol" der, o da oluverir.

69. ALLAH’ın ayet ve mucizelerine karşı mücadele edenlerin nasıl da çevrildiklerini görmez misin?

70. Onlar, kitabı ve elçilerimiz yoluyla gönderdiğimiz mesajı yalanladılar. İleride bilecekler.

71. Boyunlarında prangalar ve zincirlerle sürüklenecekler.

72. Kaynar suda, sonra ateşte yakılacaklardır.

73. Sonra onlara şöyle denir, "Nerde ortak koştuklarınız..."

74. "ALLAH’ın yanında?" Onlar da derler ki, "Bizi terkettiler. Meğer biz daha önce hiçbir şeye yalvarmıyormuşuz." ALLAH inkârcıları işte böyle saptırır.

75. Çünkü siz yeryüzünde gerçeğe dayanmadan seviniyor ve şımarıyordunuz.

76. Sürekli kalmak üzere cehennemin kapılarından giriniz. Büyüklük taslayanların yeri ne de kötüdür.

77. Öyleyse sabret; ALLAH’ın sözü gerçektir. Onlara söz verdiğimiz (cezalandırmanın) bir kısmını sana göstersek de, ondan önce hayatına son versek de, onlar bize döndürüleceklerdir.

78. Senden önce göndermiş bulunduğumuz elçilerin bir kısmından sana söz ettik, bir kısmını da sana anlatmadık. Hiçbir elçi, ALLAH’ın izni olmadan bir mucize getiremez. ALLAH’ın emri gelince gerçeğe göre yargı verilir ve yanlışı savunanlar orada hüsrana uğrarlar.

79. Binesiniz ve onlardan yiyesiniz diye çiftlik hayvanlarını sizin için yaratan ALLAH’tır.

80. Sizin için onlarda çeşitli yararlar vardır. Gönlünüz dilediği gibi onlardan yararlanırsınız. Onlarla ve gemilerle taşınırsınız.

81. Size işaretlerini gösterir. ALLAH’ın hangi işaretini inkâr ediyorsunuz?

82. Kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmak için yeryüzünü dolaşmazlar mı? Onlardan sayıca daha çok, daha güçlü olup yeryüzünde daha çok üretimde bulunmuşlardı. Ancak, kazandıkları şeyler kendilerini kurtaramadı.

83. Elçileri apaçık kanıtlarla kendilerine vardıklarında, yanlarındaki bilgiyle gururlandılar. Alaya aldıkları şey kendilerini sarıverdi.

84. Nihayet cezamızı gördüklerinde, "Artık SADECE ALLAH’ı onayladık ve ortak koşmuş olduklarımızı inkâr ettik" derler.

85. Azabımızı gördüklerinde gerçeği onaylamaları kendilerine bir yarar sağlamaz. Bu, daha önceki kulları hakkında sürekli uygulanan ALLAH’ın sünneti (yasası) dır. İşte o zaman inkârcılar hüsrana uğramışlardır.