Abdulbaki Gölpınarlı | |
---|---|
وَالْفَجْرِ Vel fecri. |
|
وَلَيَالٍ عَشْرٍ Ve leyalin ’aşrin. |
|
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِ Veşşef’ı velvetri. |
|
وَالَّيْلِ إِذَا يَسْرِ Velleyli iza yesri. |
|
هَلْ فِي ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِذِي حِجْرٍ Hel fiy zalike kasemün liziy hıcrin. |
|
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ Elem tere keyfe fe’ale rabbüke bi’adin. |
|
إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ İreme zatil’ımadi. |
|
8. Öylesine bir şehirdi ki yaratılmamıştı eşi şehirler arasında. |
الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ Elletiy lem yuhlak mislüha fiylbiladi. |
وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ Ve semudelleziyne cabussahre bilvadi. |
|
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ Ve fir’avne ziyl’evtadi. |
|
الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ Elleziyne tağav fiylbiladi. |
|
فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ Feekseru fiyhelfesade. |
|
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ Fesabbe ’aleyhim rabbüke sevta ’azabin. |
|
14. Şüphe yok ki Rabbin kullarının yollarında, pusudadır, onları görüp gözetir. |
إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ İnne rabbeke lebil mirsadi |
فَأَمَّا الْإِنْسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ Femmel’insanü iza mebtelahü rabbühu feekremehu ve na’amehu feyekulü rabbiy ekremeni. |
|
16. Ve fakat sınadı da rızkını daralttı mı, Rabbim der, alçalttı beni. |
وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ Ve emma iza mebtelahü fekadere ’aleyhi rizkahu feyekulü rabbiy ehaneni. |
كَلَّا ۖ بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ Kella bel la tükrimunelyetiyme. |
|
18. Ve ne birbirinizi, yoksulu doyurmaya teşvik ediyorsunuz. |
وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ Ve la tehaddune ’ala ta’amilmiskiyni. |
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَمًّا Ve te’külunettürase eklen lemmen. |
|
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا Ve tühıbbunelmale hubben cemmen. |
|
21. İş öyle değil, hayır, yer bir kere paramparça olup dümdüz bir hâle geldi mi. |
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا Kella iza dükketil’ardu dekken dekken. |
22. Ve Rabbinin emri gelip çattı da melekler, saf saf oldu mu. |
وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا Ve cae rabbüke velmelekü saffen saffen. |
وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ وَأَنَّىٰ لَهُ الذِّكْرَىٰ Ve ciy’e yevmeizin bicehenneme yevmeizin yetezekkerül’insanü ve enna lehüzzikra. |
|
يَقُولُ يَا لَيْتَنِي قَدَّمْتُ لِحَيَاتِي Yekulü ya leyteniy kaddemtü lihayatiy. |
|
25. Derken o gün öylesine bir azaplandırır onu ki kimsecikler, o çeşit azâb edemez. |
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُ أَحَدٌ Feyevmeizin la yü’azzibü ’azabehu ehadün. |
26. Ve öylesine bağlar onu ki kimsecikler, o çeşit bağlayamaz. |
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ Ve la yusiku ve sakahu ehadün. |
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü. |
|
28. Dön Rabbine, ondan râzı olarak ve rızâsını kazanmış bulunarak. |
ارْجِعِي إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةً İrci’ıy ila rabbiki radıyeten merdıyyeten. |
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي Fedhuliy fiy ’ıbadiy. |
|
وَادْخُلِي جَنَّتِي Vedhuliy cennetiy. |