Kadri Çelik | |
---|---|
وَالْفَجْرِ Vel fecri. |
|
وَلَيَالٍ عَشْرٍ Ve leyalin ’aşrin. |
|
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِ Veşşef’ı velvetri. |
|
4. Ve akıp gittiği zaman geceye (ki Rabbin, gerçekten gözetleme yerindedir). |
وَالَّيْلِ إِذَا يَسْرِ Velleyli iza yesri. |
5. Bunlarda, akıl sahibi olan için (ikna edici) bir yemin vardır. |
هَلْ فِي ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِذِي حِجْرٍ Hel fiy zalike kasemün liziy hıcrin. |
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ Elem tere keyfe fe’ale rabbüke bi’adin. |
|
إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ İreme zatil’ımadi. |
|
8. Şehirler içinde onun (İrem’in) bir benzeri yaratılmamıştı. |
الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ Elletiy lem yuhlak mislüha fiylbiladi. |
وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ Ve semudelleziyne cabussahre bilvadi. |
|
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ Ve fir’avne ziyl’evtadi. |
|
11. Onlar (adı geçen kavimler), şehirlerde azgınlaşmışlardı. |
الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ Elleziyne tağav fiylbiladi. |
فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ Feekseru fiyhelfesade. |
|
13. Bundan dolayı Rabbin, onların üzerine bir azap kamçısı çarpıverdi. |
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ Fesabbe ’aleyhim rabbüke sevta ’azabin. |
إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ İnne rabbeke lebil mirsadi |
|
فَأَمَّا الْإِنْسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ Femmel’insanü iza mebtelahü rabbühu feekremehu ve na’amehu feyekulü rabbiy ekremeni. |
|
16. Ama ne zaman onu deneyerek rızkını kıssa hemen, "Rabbim bana ihanette bulundu" der. |
وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ Ve emma iza mebtelahü fekadere ’aleyhi rizkahu feyekulü rabbiy ehaneni. |
كَلَّا ۖ بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ Kella bel la tükrimunelyetiyme. |
|
وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ Ve la tehaddune ’ala ta’amilmiskiyni. |
|
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَمًّا Ve te’külunettürase eklen lemmen. |
|
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا Ve tühıbbunelmale hubben cemmen. |
|
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا Kella iza dükketil’ardu dekken dekken. |
|
22. Rabbin (buyruğu) geldiği ve melekler de dizi dizi durduğu zaman. |
وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا Ve cae rabbüke velmelekü saffen saffen. |
وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ وَأَنَّىٰ لَهُ الذِّكْرَىٰ Ve ciy’e yevmeizin bicehenneme yevmeizin yetezekkerül’insanü ve enna lehüzzikra. |
|
24. "Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim!" der. |
يَقُولُ يَا لَيْتَنِي قَدَّمْتُ لِحَيَاتِي Yekulü ya leyteniy kaddemtü lihayatiy. |
25. Artık o gün hiç kimse, (Allah’ın) vereceği azap gibi azap etmez. |
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُ أَحَدٌ Feyevmeizin la yü’azzibü ’azabehu ehadün. |
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ Ve la yusiku ve sakahu ehadün. |
|
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü. |
|
ارْجِعِي إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةً İrci’ıy ila rabbiki radıyeten merdıyyeten. |
|
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي Fedhuliy fiy ’ıbadiy. |
|
وَادْخُلِي جَنَّتِي Vedhuliy cennetiy. |