1. (1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
|
وَالْفَجْرِ
Vel fecri.
|
2. (1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
|
وَلَيَالٍ عَشْرٍ
Ve leyalin ’aşrin.
|
3. (1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
|
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِ
Veşşef’ı velvetri.
|
4. (1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
|
وَالَّيْلِ إِذَا يَسْرِ
Velleyli iza yesri.
|
5. (1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
|
هَلْ فِي ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِذِي حِجْرٍ
Hel fiy zalike kasemün liziy hıcrin.
|
6. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
Elem tere keyfe fe’ale rabbüke bi’adin.
|
7. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ
İreme zatil’ımadi.
|
8. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ
Elletiy lem yuhlak mislüha fiylbiladi.
|
9. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ
Ve semudelleziyne cabussahre bilvadi.
|
10. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ
Ve fir’avne ziyl’evtadi.
|
11. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ
Elleziyne tağav fiylbiladi.
|
12. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ
Feekseru fiyhelfesade.
|
13. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ
Fesabbe ’aleyhim rabbüke sevta ’azabin.
|
14. (6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun’a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
|
إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ
İnne rabbeke lebil mirsadi
|
15. İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde «Rabbim bana ikram etti» der.
|
فَأَمَّا الْإِنْسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ
Femmel’insanü iza mebtelahü rabbühu feekremehu ve na’amehu feyekulü rabbiy ekremeni.
|
16. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise «Rabbim beni önemsemedi» der.
|
وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ
Ve emma iza mebtelahü fekadere ’aleyhi rizkahu feyekulü rabbiy ehaneni.
|
17. (17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.
|
كَلَّا ۖ بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ
Kella bel la tükrimunelyetiyme.
|
18. (17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.
|
وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ
Ve la tehaddune ’ala ta’amilmiskiyni.
|
19. (17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.
|
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَمًّا
Ve te’külunettürase eklen lemmen.
|
20. (17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.
|
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا
Ve tühıbbunelmale hubben cemmen.
|
21. (21-22) Ama yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman (her şey ortaya çıkacaktır).
|
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا
Kella iza dükketil’ardu dekken dekken.
|
22. (21-22) Ama yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman (her şey ortaya çıkacaktır).
|
وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا
Ve cae rabbüke velmelekü saffen saffen.
|
23. O gün cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var!
|
وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ وَأَنَّىٰ لَهُ الذِّكْرَىٰ
Ve ciy’e yevmeizin bicehenneme yevmeizin yetezekkerül’insanü ve enna lehüzzikra.
|
24. (İşte o zaman insan) «Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!» der.
|
يَقُولُ يَا لَيْتَنِي قَدَّمْتُ لِحَيَاتِي
Yekulü ya leyteniy kaddemtü lihayatiy.
|
25. Artık o gün, Allah’ın edeceği azabı kimse edemez.
|
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُ أَحَدٌ
Feyevmeizin la yü’azzibü ’azabehu ehadün.
|
26. O’nun vuracağı bağı kimse vuramaz.
|
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ
Ve la yusiku ve sakahu ehadün.
|
27. (27-30) Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
|
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü.
|
28. (27-30) Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
|
ارْجِعِي إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةً
İrci’ıy ila rabbiki radıyeten merdıyyeten.
|
29. (27-30) Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
|
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Fedhuliy fiy ’ıbadiy.
|
30. (27-30) Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
|
وَادْخُلِي جَنَّتِي
Vedhuliy cennetiy.
|