Hayrat Neşriyat 

1. Mutaffifîn`in (ölçü ve tartıda hîle yapanların) vay hâline!

2. Onlar ki, insanlardan ölçerek (bir şey) aldıkları zaman, tam alırlar.

3. Fakat onlara (bir şey vermek üzere) ölçtükleri veya onlara tarttıkları zaman eksik verirler.

4. (4-5) Onlar, gerçekten kendilerinin, (dehşeti pek) büyük bir gün için yeniden diriltilecek kimseler olduklarını sanmıyor(lar) mı?

5. (4-5) Onlar, gerçekten kendilerinin, (dehşeti pek) büyük bir gün için yeniden diriltilecek kimseler olduklarını sanmıyor(lar) mı?

6. O gün insanlar, âlemlerin Rabbi(ne hesab vermek) için (kabirlerinden) kalkacaktır!

7. Hayır! (Hîle yapmayın, âhiretten gaflet etmeyin!) Çünki günahkârların (amel) defteri elbette Siccîn`dedir!

8. Artık Siccîn`in ne olduğunu, sana ne bildirdi?

9. (O, içinde isyankârların amelleri) yazılmış (olan) bir kitabdır.

10. Yalanlayanların o gün vay hâline!

11. Onlar ki, dîn (hesab) gününü yalanlarlar.

12. Hâlbuki onu, her haddi aşan, günâha düşkün kimseden başkası yalanlamaz.

13. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman `Evvelkilerin masalları!` der.

14. Hayır! Bil`akis kazanmakta oldukları şeyler (günahlar), kalblerinin üzerine pas bağlamıştır.

15. Hayır! Şübhesiz onlar, o gün Rablerinden gerçekten perdelenmiş olan kimselerdir(O`nu göremezler)!

16. Sonra muhakkak ki onlar, elbet Cehenneme gireceklerdir!

17. Sonra da (onlara) `İşte kendisini yalanlamakta olduğunuz (azab), budur!` denilecektir.

18. Hayır! Şübhe yok ki ebrârın (özü sözü tertemiz, hayırlı insanların amel) defteri,elbette İlliyyîn`dedir.

19. Artık İlliyyîn`in ne olduğunu, sana ne bildirdi?

20. (O, içinde sâlih insanların amelleri) yazılmış (olan, pek şerefli ve müjdeli) bir kitabdır.

21. Mukarrabîn (denilen, Allah`a yakın kılınmış melekler) ona şâhid olur.

22. Muhakkak ki ebrâr (içi dışı bir olan sâlih kullar), elbette (Cennette) ni`met içindedirler!

23. Tahtlar üzerinde (kendilerine verilen ni`metleri) seyrederler!

24. Yüzlerinde, ni`metlenmiş olmanın (sevinç ve) parıltısını tanırsın!

25. Onlara (Cennete mahsus, sarhoş etmeyen) mühürlü hâlis bir şarabdan içirilir!

26. Ki onun sonu misktir (içtikten sonra misk kokusu gelir)! İşte, (nefis şeyleri zevk edip) yarış(arak rağbet göster)enler, o hâlde ancak bunda yarışsınlar!

27. Ve onun (o hâlis şarabın) katkısı `Tesnîm`dendir!

28. (O Tesnîm ise Cennette) bir pınardır ki, ondan (Allah`a) yakın kılınanlar içer!

29. Şübhesiz ki o suç işleyen (kâfir)ler, bir kısım îmân edenlere (dünyada iken)gülerlerdi.

30. Ve onların yanlarından geçtiklerinde, (alay ederek) birbirlerine kaş göz işâreti yaparlardı.

31. Âilelerine döndükleri zaman da (onlarla alay etmekten) zevk duyan kimseler olarak dönerlerdi.

32. Ve onları gördüklerinde `Şübhesiz bunlar gerçekten sapıtmış kimseler!` derlerdi.

33. Hâlbuki (o kâfirler), onların üzerine muhâfızlar olarak gönderilmemişlerdi.

34. İşte bu gün de, îmân edenler kâfirlere gülerler!

35. Tahtlar üzerinde seyredecekler!

36. Kâfirler, yapmakta olduklarıyla cezâlandırıldılar mı? (Evet!)