Abdullah Parlıyan | |
---|---|
عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ Amme yetesaelune. |
|
عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ Aninnebeil’azıymi. |
|
الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ Elleziy hum fiyhi muhtelifune. |
|
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ Kella seya’lemune. |
|
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ Sümme kella seya’lemune |
|
6. Biz yeryüzünü sizin için döşek gibi bir dinlenme yeri yapmadık mı? |
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا Elem nec’alil’arda mihaden. |
7. Sizi sarsmaması için dağları da sabit kazıklar gibi yapmadık mı? |
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا Velcibale evtaden. |
وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا Ve halaknakum ezvacen. |
|
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا Ve ce’alna nevmekum subaten. |
|
وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاسًا Ve ce’alnelleyle libasen. |
|
11. Gündüzü de geçiminiz için çalışıp kazanma zamanı yaptık. |
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا Ve ce’alnennehare me’aşen. |
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا Ve beneyna fevkakum seb’an şidaden. |
|
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا Ve ce’alna siracen vehhacen. |
|
وَأَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا Ve enzelna minelmu’sırati maen seccacen. |
|
لِنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا Linuhrice bihi habben ve nebaten. |
|
16. Ağaçları; sarmaş dolaş olmuş bağlar ve bahçeleri de meydana getirdik. |
وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا Ve cennatin elfafen. |
17. Muhakkak ki, iyinin kötünün birbirinden ayırt edileceği hüküm günü belirlenmiş bir vakittir. |
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا İnne yevmelfasli kane miykaten. |
18. O gün sura üflenecek ve siz de bölük bölük geleceksiniz. |
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا Yevme yunfehu fiyssuri fete’tune efvacen. |
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا Ve futihatissemau fekanet ebvaben. |
|
20. Dağlar yerinden oynayıp yürüyecek ve bir seraba dönecek. |
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا Ve suyyiretilcibalu fekanet seraben. |
21. Cehennem, inkâr edenleri gözetleyen zebânilerin üssü konumunda olacak. |
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا İnne cehenneme kanet mirsaden |
لِلطَّاغِينَ مَآبًا Littağıyne meaben. |
|
لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا Labisiyne fiyha ahkaben. |
|
24. Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de susuzluk giderici bir içecek. |
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا La yezukune fiyha berden ve la şeraben. |
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا İlla hamiymen ve ğassakan. |
|
جَزَاءً وِفَاقًا Cezaen vifakan. |
|
إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا İnnehum kanu la yercune hısaben. |
|
وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا Ve kezzebu biayatina kizzaben. |
|
29. Ama biz yaptıkları herşeyi bir bir sayıp kayda almışızdır. |
وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا Ve kulle şey’in ahsaynahü kitaben. |
30. "Artık azabı tadınız. Biz sizin azabınıza ancak azap katarız" denilecek. |
فَذُوقُوا فَلَنْ نَزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا Fezuku felen neziydekum illa ’azaben. |
31. Ama yollarını Allah’ın kitabıyla bulanlar için kazanç ve kurtuluş vardır. |
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا İnne lilmuttekıyne mefazen. |
حَدَائِقَ وَأَعْنَابًا Hadaika ve a’naben. |
|
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا Ve keva’ıbe etraben. |
|
وَكَأْسًا دِهَاقًا Ve ke’sen dihakan. |
|
35. O cennette ne boş ve anlamsız söz, ne de yalan işitirler. |
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا La yesme’une fiyha lağven ve la kizzaben. |
جَزَاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا Cezaen min rabbike ’ataen hısaben. |
|
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمَٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا Rabbissemavati vel’ardı ve ma beynehumerrahmani la yemlikune minhu hıtaben. |
|
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلَائِكَةُ صَفًّا ۖ لَا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًا Yevme yekumurruhu velmelaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehurrahmanu ve kale savaben. |
|
39. Gerçek olan ve muhakkak gelecek gün o gündür. O halde dileyen Rabbine giden yolu tutsun. |
ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا Zalikelyevmulhakku femen şaettehaze ila rabbihi meaben. |
إِنَّا أَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنْتُ تُرَابًا İnna enzernakum ’azaben kariyben yevme yenzurulmer’u ma kaddemet yedahu ve yekululkafiru ya leyteniy kuntu turaben. |