Hasan Basri Çantay | |
---|---|
عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ Amme yetesaelune. |
|
2. (2-3) Hakkında ihtilâf edici oldukları o büyük haberi (mi)? |
عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ Aninnebeil’azıymi. |
3. (2-3) Hakkında ihtilâf edici oldukları o büyük haberi (mi)? |
الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ Elleziy hum fiyhi muhtelifune. |
4. Hayır (ihtilâfa ve soruşdurmıya hacet yok), ileride (onu) bilecekler. |
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ Kella seya’lemune. |
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ Sümme kella seya’lemune |
|
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا Elem nec’alil’arda mihaden. |
|
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا Velcibale evtaden. |
|
وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا Ve halaknakum ezvacen. |
|
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا Ve ce’alna nevmekum subaten. |
|
وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاسًا Ve ce’alnelleyle libasen. |
|
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا Ve ce’alnennehare me’aşen. |
|
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا Ve beneyna fevkakum seb’an şidaden. |
|
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا Ve ce’alna siracen vehhacen. |
|
وَأَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا Ve enzelna minelmu’sırati maen seccacen. |
|
15. (15-16) Onunla dâne, nebat ve (ağadan birbirine) sarmaşmış bağçeler çıkaralım diye. |
لِنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا Linuhrice bihi habben ve nebaten. |
16. (15-16) Onunla dâne, nebat ve (ağadan birbirine) sarmaşmış bağçeler çıkaralım diye. |
وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا Ve cennatin elfafen. |
17. Şübhe yok ki o (hak ile batılı) ayırd etme ve hukûm verme günü ta’yîn edilmiş bir vakıtdır, |
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا İnne yevmelfasli kane miykaten. |
18. o gün «Suur» a üfürülecek de hepiniz bölük bölük geleceksiniz, |
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا Yevme yunfehu fiyssuri fete’tune efvacen. |
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا Ve futihatissemau fekanet ebvaben. |
|
20. dağlar (yerlerinden koparılıb) yürütülmüş, bir serab haaline gelmişdir. |
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا Ve suyyiretilcibalu fekanet seraben. |
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا İnne cehenneme kanet mirsaden |
|
لِلطَّاغِينَ مَآبًا Littağıyne meaben. |
|
لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا Labisiyne fiyha ahkaben. |
|
24. orada ne bir serinlik, ne de içilecek bir şey tatmayacaklar. |
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا La yezukune fiyha berden ve la şeraben. |
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا İlla hamiymen ve ğassakan. |
|
جَزَاءً وِفَاقًا Cezaen vifakan. |
|
إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا İnnehum kanu la yercune hısaben. |
|
وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا Ve kezzebu biayatina kizzaben. |
|
وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا Ve kulle şey’in ahsaynahü kitaben. |
|
فَذُوقُوا فَلَنْ نَزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا Fezuku felen neziydekum illa ’azaben. |
|
31. Şübhesiz takva saahibleri için (her korkudan) selâmet (ve her arzuuya) vuslet vardır. |
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا İnne lilmuttekıyne mefazen. |
حَدَائِقَ وَأَعْنَابًا Hadaika ve a’naben. |
|
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا Ve keva’ıbe etraben. |
|
وَكَأْسًا دِهَاقًا Ve ke’sen dihakan. |
|
35. Orada ne boş bir lâkırdı, ne de birbirine yalan söyleme (nedir) işitmezler. |
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا La yesme’une fiyha lağven ve la kizzaben. |
36. (Bunlar) Rabbinden bir mükâfat ve yeter bir bağış olarak (verilir). |
جَزَاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا Cezaen min rabbike ’ataen hısaben. |
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمَٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا Rabbissemavati vel’ardı ve ma beynehumerrahmani la yemlikune minhu hıtaben. |
|
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلَائِكَةُ صَفًّا ۖ لَا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًا Yevme yekumurruhu velmelaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehurrahmanu ve kale savaben. |
|
39. İşte bu, hak olan o gündür. O halde dileyen kişi Rabbine bir dönüş ve gidiş yeri edinsin. |
ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا Zalikelyevmulhakku femen şaettehaze ila rabbihi meaben. |
إِنَّا أَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنْتُ تُرَابًا İnna enzernakum ’azaben kariyben yevme yenzurulmer’u ma kaddemet yedahu ve yekululkafiru ya leyteniy kuntu turaben. |