Harun Yıldırım 

1. Birbirlerine ne hakkında soruyorlar?

2. O büyük haberden mi?

3. Ki onun hakkında anlaşmazlık içindedirler.

4. Hayır, hayır; yakında bileceklerdir.

5. Yine hayır, hayır; yakında bileceklerdir.

6. Biz, yapmadık mı yeryüzünü bir beşik,

7. Dağları da birer kazık?

8. Sizi çift çift yarattık.

9. Uykunuzu bir dinlenme yaptık.

10. Geceyi bir elbise yaptık.

11. Gündüzü de bir geçim vakti kıldık.

12. Üstünüze yedi sapasağlam bina ettik;

13. Parıldadıkça parıldayan bir kandil yaptık.

14. Yoğunlaşmış bulutlardan, şarıl şarıl bir su indirdik.

15. Onunla taneleri ve bitkileri çıkaralım diye.

16. Sarmaş dolaş bahçeler.

17. Şüphesiz ayırdetme günü, belirlenmiş bir vakittir.

18. Sur’a üfürüleceği gün siz bölük bölük geleceksiniz.

19. Gök açılır, kapı kapı olur.

20. Dağlar yürütülür, seraba dönüşür.

21. Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir.

22. Azgınların dönüş yeridir.

23. Devirler boyunca orada kalacaklardır.

24. Orada bir serinlik de tatmazlar; içilecek bir şey de.

25. Ancak kaynar bir su ve irin.

26. Uygun bir ceza olarak.

27. Doğrusu onlar, hiçbir hesab ummuyorlardı.

28. Ayetlerimizi de yalanladıkça yalanlıyorlardı.

29. Biz ise herşeyi yazıp saymışızdır.

30. "Şimdi tadın, size işkenceden başka bir şey artırmayacağız."

31. Şüphe yok ki muttakiler için bir kurtuluş vardır.

32. Bahçeler ve üzüm bağları da.

33. Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

34. Dolu dolu kadehler de.

35. Orada boş bir söz de işitmezler, yalan bir söz de.

36. Rabbinden bir karşılık, yeterli bir bağış olmak üzere.

37. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Rahman’dan. O’na hitabetmeye güç yetiremezler.

38. O gün Ruh ve melekler saflar halinde ayakta duracaklardır. Rahman’ın izin verdiği dışında kimse konuşamaz. O da doğruyu söyleyecektir.

39. İşte bu, hak gündür. Şu halde dileyen Rabbine bir yol edinsin.

40. Biz gerçekten sizi yakın bir azap ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden yaptıklarına bakacağı gün kâfir de "Ah, keşke toprak oluverseydim." diyecek.