Bayraktar Bayraklı 

1. Nûn. Kalem ve yazdıklarına yemin olsun ki,

2. Rabbinin nimeti sayesinde sen bir deli değilsin.

3. Şüphesiz, senin için kesintisiz bir ödül vardır.

4. Sen kesinlikle evrensel bir ahlâk üzeresin.

5. (5-6) Hanginizde delilik olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.

6. O akılsızlık, o delilik hanginizde imiş, onu da görecekler.

7. Şüphesiz senin Rabbin, yolundan çıkanı daha iyi bilir. Doğru yolda olanı da en iyi O bilir.

8. (8-9) Yalanlayanlara uyma! Çünkü onlar isterler ki, sen yağcılık yapasın, onlar da sana yağcılık yapsınlar.

9. (8-9) Yalanlayanlara uyma! Çünkü onlar isterler ki, sen yağcılık yapasın, onlar da sana yağcılık yapsınlar.

10. Yemin edip duran alçağa uyma!

11. Devamlı kusur arayan, laf götürüp getirenlere boyun eğme.

12. İyiliğe mani olana, saldırgana, günahkâra da uyma!

13. Kaba ve haşin, bütün bunların ötesinde soysuza da uyma!

14. (14-15) Mal ve çocuklarına güvenip, kendisine okunan âyetlerimize yönelik olarak, “Öncekilerin masalıdır” diyene de uyma!

15. ki ayetlerimiz kendisine okununca, "Eskilerin masalları" diyebildi.

16. Yakında onun burnunu damgalayacağız.

17. Biz, bahçe sahiplerini sınadığımız gibi onları da sınıyoruz. Hani bir vakit onlar, sabahleyin kesinlikle meyvelerini toplayacaklarına yemin etmişlerdi.

18. “İnşallah” dememişlerdi.

19. Onlar uykudayken Rabbinin katından bir felâket, bostanlarını sardı.

20. Bostanları yanıp simsiyah oldu.

21. “Eğer ürünlerinizi devşirecekseniz erkenden bostanlarınıza gidiniz!”

22. “Eğer ürünlerinizi devşirecekseniz erkenden bostanlarınıza gidiniz!”

23. “Bugün tarlada, yanınıza hiçbir yoksulun girmesine müsaade etmeyiniz!”

24. “Bugün tarlada, yanınıza hiçbir yoksulun girmesine müsaade etmeyiniz!”

25. (25-28) Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah`ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”

26. (25-28) Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah`ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”

27. (25-28) Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah`ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”

28. (25-28) Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah`ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”

29. “Yazıklar olsun bize, biz azgın kimseleriz. Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir. Biz de ümitle O`na yöneleceğiz.”

30. “Yazıklar olsun bize, biz azgın kimseleriz. Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir. Biz de ümitle O`na yöneleceğiz.”

31. “Yazıklar olsun bize, biz azgın kimseleriz. Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir. Biz de ümitle O`na yöneleceğiz.”

32. “Yazıklar olsun bize, biz azgın kimseleriz. Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir. Biz de ümitle O`na yöneleceğiz.”

33. İşte bazı insanları bu dünyada denemek için gönderdiğimiz azap böyledir ama öteki dünyada günahkarların uğrayacağı azap daha da şiddetli olacak, keşke bunu bilselerdi.

34. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minler için, Rablerinin katında nimetlerle dolu Cennetler vardır.

35. Öyle ya, Allah`a teslim olanlarla suçluları bir tutar mıyız hiç?

36. Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?

37. (37-38) Yoksa size ait bir kitap var da, beğendiğiniz her şeyin sizin için olacağını onda mı okuyorsunuz?

38. `Beğendiğiniz her şey sizin, diye mi yazılı?`

39. Yoksa, “Ne hükmederseniz mutlaka sizindir” diye, sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli, kesin sözler mi var?

40. Bu iddiayı onların hangisi savunacak?

41. Yoksa, onların ortakları mı var? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!

42. O gün işler zorlaşır ve secdeye davet edilirler; fakat güç yetiremezler.

43. Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde, kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı.

44. Sen, bu Kur`ân`ı yalan sayanı bana bırak! Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.

45. Onlara biraz süre tanıyorum. Doğrusu benim planım çok sağlamdır.

46. Yoksa, sanki sen onlardan bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

47. Yoksa, gayb bilgileri var da bu bilgileri kendileri mi yazıyorlar?

48. Artık, Rabbinin hüküm vermesi için sabret! Balığın dostu/Yûnus gibi olma! O vakit, üzgün olarak Rabbine yalvarmıştı.

49. Rabbi katından ona bir rahmet ulaşmasaydı, kınanmış bir halde o açık araziye atılacaktı.

50. Rabbi onu seçip, iyi kullarından kıldı.

51. İnkâr edenler Kur`ân`ı duyduklarında, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi. “Bu tam anlamıyla delidir” diyorlardı.

52. Oysaki Kur`ân, insanlar için bir öğütten başka bir şey değildir.