Mustafa İslamoğlu | |
---|---|
لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ La uksimu biyevmilkıyameti. |
|
2. Yine ötesi yok, kendini kınayan nefse Ben yemin ediyorum! |
وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ Ve la uksimu binnefsillevvameti. |
3. İnsanoğlu kendisini (yeniden diriltip) kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? |
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَلَّنْ نَجْمَعَ عِظَامَهُ Eyahsebul’insanu ellen necme’a ’ızamehu. |
4. Bilakis onu parmak uçlarına kadar yeniden diriltmeye kadiriz. |
بَلَىٰ قَادِرِينَ عَلَىٰ أَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ Bela kadiriyne ’ala en nusevviye benanehu. |
5. Ne var ki genellikle (inkarcı) insan, önündeki (hakikati) yalanlamaya bayılır; |
بَلْ يُرِيدُ الْإِنْسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ Bel yuriydul’insanu liyefcure emamehu. |
6. O şöyle sorar "Şu kıyamet dediğiniz şey ne zaman kopacak?" |
يَسْأَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ Yes’elu eyyane yevmulkıyameti. |
فَإِذَا بَرِقَ الْبَصَرُ Feiza berikalbesaru. |
|
وَخَسَفَ الْقَمَرُ Ve hasefelkameru. |
|
وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ Ve cumi’aşşemsu velkameru. |
|
يَقُولُ الْإِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ Yekulul’insanu yevmeizin eynelmeferru. |
|
كَلَّا لَا وَزَرَ Kella la vezere. |
|
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ İla rabbike yevmeizinilmustekarru. |
|
13. o gün insanoğluna önceledikleri ve erteledikleri bir bir haber verilecek; |
يُنَبَّأُ الْإِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ Yunebbeul’insanu yevmeizin bima kaddeme ve ahha re. |
بَلِ الْإِنْسَانُ عَلَىٰ نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ Belil’insanu ’ala nefsihi besıyretun. |
|
وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُ Ve lev elka me’aziyrehu. |
|
لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ La tuharrik bihi lisaneke lita’cele bihi. |
|
إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ İnne’aleyna cem’ahu ve kur’anehu. |
|
18. artık Biz onu okuduğumuzda sen sadece onun okunuşunu izle; |
فَإِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْآنَهُ Feiza kare’nahu fettebı’kur’anehu. |
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ Summe inne ’aleyna beyanehu. |
|
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ Kella bel tuhıbbunel’acilete. |
|
وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ Ve tezerunel’ahırete. |
|
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ Vucuhun yevmeizin nadıretun. |
|
إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ İla rabbiha nazıretun. |
|
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ Ve vucuhun yevmeizin basire’un. |
|
25. başlarına dehşet bir felaketin geldiğine iyice akılları kesecek. |
تَظُنُّ أَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ Tezunnu en yuf’ale biha fakıretun. |
كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ Kella iza beleğatitterakıye. |
|
وَقِيلَ مَنْ ۜ رَاقٍ Ve kıyle men rakın. |
|
28. Artık ayrılık vaktinin gelip çattığına aklı iyice yatmıştır; |
وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ Ve zanne ennehulfraku. |
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ Velteffetissaku bissakı. |
|
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ İla rabbike yevmeizinilmesaku. |
|
31. Fakat o (insan) hakikati tasdik etmedi ve yönünü Allah`a dönmedi; |
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ Fela saddeka ve la salla. |
وَلَٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ Ve lakin kezzebe ve tevella. |
|
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ Summe zehebe ila ehlihi yetemetta. |
|
أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ Evla leke feevla. |
|
35. Tekrar (duy ey insan), yaklaşmakta olan hemen yanıbaşında! |
ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ Summe evlaleke feevla. |
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى Eyahsebul’insanu en yutreke suden. |
|
أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِنْ مَنِيٍّ يُمْنَىٰ Elem yeku nutfeten min meniyyin yumna. |
|
38. Sonra bir parçacık pıhtı olmuş; bu safhada (Allah) onu yarattığı (gibi) şekil de vermişti; |
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ Summe kane ’alekaten fehaleka fesevva. |
فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَىٰ Fece’ale minhuzzeyceynizzekere vel’unsa. |
|
40. Şu halde aynı (Allah) ölüye hayat vermeye kadir değil midir? |
أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ Eleyse zalike bikadirin ’ala en yuhyiyelmevra. |