ط و ع kökü Kur'an'da 129 defa geçmektedir.

AYETLER

ÂLAK
96:19

تُطِعْهُ

tuTiǎ’hu

ona boyun eğme

Hayır; ona boyun eğme (Rabbine) Secde et ve yakınlaş.

KALEM
68:8

تُطِعِ

tuTiǐ

ita’at etme

Şu halde yalanlayanlara itaat etme.

KALEM
68:10

تُطِعْ

tuTiǎ’

ita’at etme

Şunların hiçbirine itaat etme Yemin edip duran, aşağılık,

KALEM
68:42

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

güçleri yetmez

Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler.

TEKVIR
81:21

مُطَاعٍ

muTāǐn

ita’at edilendir

Ona itaat edilir, sonra güvenilirdir.

A'RAF
7:192

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

güçleri yetmez

Oysa (bu şirk koştukları güçler ve nesneler) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım etmeğe.

A'RAF
7:197

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

güçleri yetmez

O’ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de.

YASIN
36:50

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

güçleri yetmez

Artık ne bir tavsiyede bulunmağa güç yetirebilirler, ne ailelerine dönebilirler.

YASIN
36:67

اسْتَطَاعُوا

steTāǔ

güçleri yetmez

Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde (en görkemli çağlarında) onları bir başka kalıba sokardık; böylece ne ileri gitmeye, ne geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.

YASIN
36:75

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

güçleri yetmez

Onların (o İlahların) kendilerine yardım etmeye güçleri yetmez; oysa kendileri onlar için hazır bulundurulmuş askerlerdir.

FURKAN
25:9

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

bulamazlar

Bir bak; senin için nasıl örnekler verdiler de böylece saptılar. Artık onlar hiçbir yol bulamazlar.

FURKAN
25:19

تَسْتَطِيعُونَ

testeTīǔne

gücünüz yetmez

"İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap taddırırız."

FURKAN
25:52

تُطِعِ

tuTiǐ

boyun eğme

Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur’an’la) büyük bir mücadele ver.

TA-HA
20:90

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Andolsun, Harun bundan önce onlara "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.

ŞU'ARA
26:108

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:110

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin.

ŞU'ARA
26:126

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:131

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:144

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:150

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:151

تُطِيعُوا

tuTīǔ

uymayın

"Ve ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin."

ŞU'ARA
26:163

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:179

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:211

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

yapamazlar

Bu, onlara yaraşmaz ve güç de yetiremezler.

İSRA
17:48

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

bulamazlar

Sana nasıl örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık onların bir yola güçleri yetmemektedir.

İSRA
17:64

اسْتَطَعْتَ

steTaǎ’te

gücünün yettiği

"Onlardan güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat, atlıların ve yayalarınla onların üstüne yaygarayı kopar, mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol ve onlara çeşitli vaadlerde bulun." Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez.

YUNUS
10:38

اسْتَطَعْتُمْ

steTaǎ’tum

gücünüz yeteni

Yoksa "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki "Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın."

HUD
11:13

اسْتَطَعْتُمْ

steTaǎ’tum

gücünüzyeteni

Yoksa "Onu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki "Haydi siz, yalan üzere uydurulmuş olarak onun benzeri on sûre getirin ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın."

HUD
11:20

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

güç yetiremezlerdi

Bunlar, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değildir ve bunların Allah’tan başka velileri yoktur. Azap onlar için kat kat artırılır. Bunlar (hakkı) işitmeye güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.

HUD
11:88

اسْتَطَعْتُ

steTaǎ’tu

gücümün yettiğince

Dedi ki "Ey kavmim görüşünüz nedir söyler misiniz? Ya ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve O da beni Kendisi’nden güzel bir rızık ile rızıklandırmışsa? Ben, size yasakladığım şeylere (kendim sahiplenmek suretiyle) size aykırı düşmek istemiyorum. Benim istediğim, gücüm oranında yalnızca ıslah etmektir. Benim başarım ancak Allah iledir; O’na tevekkül ettim ve O’na içten yönelip-dönerim."

EN'ÂM
6:35

اسْتَطَعْتَ

steTaǎ’te

yapabilirsen

Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap). Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın cahillerden olma.

EN'ÂM
6:116

تُطِعْ

tuTiǎ’

uysan

Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ’zan ve tahminle yalan söylerler.’

EN'ÂM
6:121

أَطَعْتُمُوهُمْ

eTaǎ’tumūhum

onlara uyarsanız

Üzerinde Allah’ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısk’tır (yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz.

LOKMAN
31:15

تُطِعْهُمَا

tuTiǎ’humā

onlara ita’at etme

Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban) hakkında bir bilgin olmayan şeyi Bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da onlara iyilikle (ma’ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve Bana ’gönülden-katıksız olarak yönelenin’ yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, böylece Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim.

MÜ'MIN
40:18

يُطَاعُ

yuTāǔ

sözü tutulur

Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne sözü yerine getirebilir bir şefaatçi yoktur.

FUSSILET
41:11

طَوْعًا

Tav’ǎn

isteyerek

Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler.

FUSSILET
41:11

طَائِعِينَ

Tāiǐyne

isteyerek

Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler.

ZUHRUF
43:54

فَأَطَاعُوهُ

fe eTāǔhu

onlar da ona boyun eğdiler

Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdi.

ZUHRUF
43:63

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki "Ben size bir hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah’tan sakının ve bana itaat edin."

ZARIYAT
51:45

اسْتَطَاعُوا

steTāǔ

güçleri yetmedi

Artık ne ayağa kalkmaya güç yetirebildiler, ne yardım bulabildiler.

KEHF
18:28

تُطِعْ

tuTiǎ’

itaat etme

Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ’istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme.

KEHF
18:41

تَسْتَطِيعَ

testeTīǎ

gücün yetmez

"Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp-bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin."

KEHF
18:67

تَسْتَطِيعَ

testeTīǎ

dayanamazsın

Dedi ki "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."

KEHF
18:72

تَسْتَطِيعَ

testeTīǎ

dayanamazsın

Dedi ki "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"

KEHF
18:75

تَسْتَطِيعَ

testeTīǎ

dayanamazsın

Dedi ki "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"

KEHF
18:78

تَسْتَطِعْ

testeTiǎ’

güç yetiremediğin

Dedi ki "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.

KEHF
18:82

تَسْطِعْ

tesTiǎ’

senin güç yetiremediğin

"Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."

KEHF
18:97

اسْطَاعُوا

sTāǔ

ne güçleri yetti

Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.

KEHF
18:97

اسْتَطَاعُوا

steTāǔ

güçleri yetti

Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.

KEHF
18:101

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

tahammül edemez

Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur’an’ı) dinlemeye katlanamazlardı.

NAHL
16:73

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

bunu asla yapamayacak olan

Allah’ın dışında, kendileri için göklerden ve yerden hiçbir rızka, hiçbir şeye malik olmayan ve buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?

NUH
71:3

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana da ita’at edin

"Allah’a kulluk edin, O’ndan korkun ve bana itaat edin."

ENBIYA
21:40

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

güçleri yetmeyecek

Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak.

ENBIYA
21:43

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

onların gücü yetmez

Yoksa Bize karşı kendilerini, engelleyerek koruyabilecek ilahları mı var? Onların kendi nefislerine bile yardıma güçleri yetmez ve onlar Bizden yakınlık bulamazlar.

MÜ'MINUN
23:34

أَطَعْتُمْ

eTaǎ’tum

ita’at ederseniz

"Eğer sizin benzeriniz olan bir beşere boyun eğecek olursanız, andolsun, siz gerçekten hüsrana uğrayanlar olursunuz."

ANKEBUT
29:8

تُطِعْهُمَا

tuTiǎ’humā

onlara ita’at etme

Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim.

RA'D
13:15

طَوْعًا

Tav’ǎn

gönüllü

Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allah’a secde eder. Sabah akşam gölgeleri de (O’na secde eder).

RAHMAN
55:33

اسْتَطَعْتُمْ

steTaǎ’tum

gücünüz yeterse

Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak ’üstün bir güç (sultan)’ olmaksızın aşamazsınız.

İNSAN
76:24

تُطِعْ

tuTiǎ’

ita’at etme

Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan günahkar veya nankör olana itaat etme.

BAKARA
2:158

تَطَوَّعَ

teTavveǎ

kendiliğinden yaparsa

Şüphesiz, ’Safa’ ile ’Merve’ Allah’ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Ka’be’yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir.

BAKARA
2:184

تَطَوَّعَ

teTavveǎ

gönülden

(Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.

BAKARA
2:217

اسْتَطَاعُوا

steTāǔ

güçleri yetse

Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah Katında, Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:273

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

güçleri

(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.

BAKARA
2:282

يَسْتَطِيعُ

yesteTīǔ

güç yetiremiyecek

Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za’f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah’tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir.

BAKARA
2:285

وَأَطَعْنَا

ve eTaǎ’nā

ve ita’at ettik

Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Tümü, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O’nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sanadır" dediler.

ENFAL
8:1

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ita’at edin

Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki "Ganimetler Allah’ın ve Resûlündür. Buna göre, eğer mü’min iseniz Allah’tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin."

ENFAL
8:20

أَطِيعُوا

eTīǔ

ita’at edin

Ey iman edenler, Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin.

ENFAL
8:46

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.

ENFAL
8:60

اسْتَطَعْتُمْ

steTaǎ’tum

gücünüz yettiği kadar

Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah’ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size ’eksiksiz olarak ödenir’ ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.

ÂL-I İMRAN
3:32

أَطِيعُوا

eTīǔ

ita’at edin

De ki "Allah’a ve elçisine itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez.

ÂL-I İMRAN
3:50

وَأَطِيعُونِ

ve eTīǔni

ve bana ita’at edin

"Benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah’tan korkup bana itaat edin."

ÂL-I İMRAN
3:83

طَوْعًا

Tav’ǎn

isteyerek

Peki onlar, Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na döndürülmektedirler.

ÂL-I İMRAN
3:97

اسْتَطَاعَ

steTāǎ

gücü yeten

Orada apaçık ayetler (ve) İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev’i haccetmesi Allah’ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de inkar ederse, şüphesiz, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır.

ÂL-I İMRAN
3:100

تُطِيعُوا

tuTīǔ

uyarsanız

Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler.

ÂL-I İMRAN
3:132

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Allah’a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasınız.

ÂL-I İMRAN
3:149

تُطِيعُوا

tuTīǔ

ita’at ederseniz

Ey iman edenler, eğer inkar edenlere itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri çevirirler, böylece büyük hüsrana uğrayanlara dönersiniz.

ÂL-I İMRAN
3:168

أَطَاعُونَا

eTāǔnā

bizim sözümüzü tutsalardı

Onlar, kendileri oturup kardeşleri için "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse."

HAŞR
59:11

نُطِيعُ

nuTīǔ

ita’at etmeyiz

Münafıklık edenleri görmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkar eden kardeşlerine derler ki "Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. "Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar.

AHZAB
33:1

تُطِعِ

tuTiǐ

ita’at etme

Ey Peygamber, Allah’tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

AHZAB
33:33

وَأَطِعْنَ

ve eTiǎ’ne

ve ita’at edin

Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.

AHZAB
33:48

تُطِعِ

tuTiǐ

ita’at etme

Kafirlere ve münafıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

AHZAB
33:66

أَطَعْنَا

eTaǎ’nā

ita’at etseydik

Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki "Eyvahlar bize, keşke Allah’a itaat etseydik ve Resûl’e itaat etseydik."

AHZAB
33:66

وَأَطَعْنَا

ve eTaǎ’nā

ve ita’at etseydik

Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki "Eyvahlar bize, keşke Allah’a itaat etseydik ve Resûl’e itaat etseydik."

AHZAB
33:67

أَطَعْنَا

eTaǎ’nā

uyduk

Ve dediler ki "Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular."

AHZAB
33:71

يُطِعِ

yuTiǐ

ita’at ederse

Ki O ( Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur.

NISA
4:13

يُطِعِ

yuTiǐ

ita’at ederse

Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

NISA
4:25

يَسْتَطِعْ

yesteTiǎ’

gücü yetmeyen

İçinizden özgür mü’min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NISA
4:34

أَطَعْنَكُمْ

eTaǎ’nekum

size ita’at ederlerse

Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde ’sorumlu gözeticidir.’ Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür.

NISA
4:46

وَأَطَعْنَا

ve eTaǎ’nā

ve ita’at ettik

Kimi Yahudiler, kelimeleri ’konuldukları yerlerden’ saptırırlar ve dillerini eğip bükerek ve dine bir kin ve hınç besleyerek "Dinledik ve karşı geldik. İşit, -işitmez olası- ve ’Raina’ bizi güt, bize bak" derler. Eğer onlar "İşittik ve itaat ettik, sen de işit ve ’Bizi gözet’ deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, onları küfürleri dolayısıyla lanetlemiştir. Böylece onlar, az bir bölümü dışında, inanmazlar.

NISA
4:59

أَطِيعُوا

eTīǔ

ita’at edin

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve elçisine döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

NISA
4:59

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve elçisine döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

NISA
4:64

لِيُطَاعَ

liyuTāǎ

ita’at edilmekten

Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah’tan bağışlama dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.

NISA
4:69

يُطِعِ

yuTiǐ

ita’at ederse

Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?

NISA
4:80

يُطِعِ

yuTiǐ

ita’at ederse

Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.

NISA
4:80

أَطَاعَ

eTāǎ

ita’at etmiş olur

Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.

NISA
4:81

طَاعَةٌ

Tāǎtun

peki (tamam)

"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup, karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah, karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

NISA
4:98

يَسْتَطِيعُونَ

yesteTīǔne

gücü yetmeyenler

Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz’aflar olup hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayanlar başka.

NISA
4:129

تَسْتَطِيعُوا

testeTīǔ

ve yapamazsınız

Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

MUHAMMED
47:21

طَاعَةٌ

Tāǎtun

ita’at etmektir

İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah’a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.

MUHAMMED
47:26

سَنُطِيعُكُمْ

senuTīǔkum

size ita’at edeceğiz

İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah’ın indirdiğini çirkin karşılayanlara dediler ki "Size bazı işlerde itaat edeceğiz." Oysa Allah, sakladıkları şeyleri (sır olarak konuştuklarını) biliyor.

MUHAMMED
47:33

أَطِيعُوا

eTīǔ

ita’at edin

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.

MUHAMMED
47:33

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.

NUR
24:47

وَأَطَعْنَا

ve eTaǎ’nā

ve ita’at ettik

Onlar derler ki "Allah’a ve elçisine iman ettik ve itaat ettik" sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler.

NUR
24:51

وَأَطَعْنَا

ve eTaǎ’nā

ve ita’at ettik

Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü’min olanların sözü "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.

NUR
24:52

يُطِعِ

yuTiǐ

ita’at ederse

Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakınırsa, işte ’kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.

NUR
24:53

طَاعَةٌ

Tāǎtun

itaatiniz

Yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki "And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."

NUR
24:54

أَطِيعُوا

eTīǔ

ita’at edin

De ki "Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık Onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer Ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir."

NUR
24:54

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

De ki "Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık Onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer Ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir."

NUR
24:54

تُطِيعُوهُ

tuTīǔhu

ona ita’at ederseniz

De ki "Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık Onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer Ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir."

NUR
24:56

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin. Umulur ki, rahmete kavuşturulmuş olursunuz.

MÜCADELE
58:4

يَسْتَطِعْ

yesteTiǎ’

(buna) gücü yetmeyen

Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah’a ve O’nun Resûlü’ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azap vardır.

MÜCADELE
58:13

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a ve O’nun Resûlü’ne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HUCURAT
49:7

يُطِيعُكُمْ

yuTīǔkum

size uysaydı

Ve bilin ki Allah’ın Resûlü içinizdedir. Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır.

HUCURAT
49:14

تُطِيعُوا

tuTīǔ

ita’at ederseniz

Bedeviler, dedi ki "İman ettik." De ki "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."

TEĞABUN
64:12

وَأَطِيعُوا

veeTīǔ

o halde ita’at edin

Allah’a itaat edin ve Resûle de itaat edin. Şayet yüz çevirecek olursanız, artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir.

TEĞABUN
64:12

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Allah’a itaat edin ve Resûle de itaat edin. Şayet yüz çevirecek olursanız, artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir.

TEĞABUN
64:16

اسْتَطَعْتُمْ

steTaǎ’tum

gücünüz yettiği kadar

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

TEĞABUN
64:16

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

FETIH
48:16

تُطِيعُوا

tuTīǔ

ita’at ederseniz

Bedevilerden geride bırakılanlara de ki "Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) Müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acı bir azap ile azaplandırır."

FETIH
48:17

يُطِعِ

yuTiǐ

ita’at ederse

Kör olana güçlük (sorumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse, (Allah) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azap ile azaplandırır.

MAIDE
5:7

وَأَطَعْنَا

ve eTaǎ’nā

ve ita’at ettik

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.

MAIDE
5:30

فَطَوَّعَتْ

feTavveǎt

çağırdı

Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.

MAIDE
5:92

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.

MAIDE
5:92

وَأَطِيعُوا

ve eTīǔ

ve ita’at edin

Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.

MAIDE
5:112

يَسْتَطِيعُ

yesteTīǔ

gücü yeter-

Havariler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O da "Eğer inanmışlarsanız Allah’tan korkup-sakının" demişti.

TEVBE
9:42

اسْتَطَعْنَا

steTaǎ’nā

gücümüz yetseydi

Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık." diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor.

TEVBE
9:53

طَوْعًا

Tav’ǎn

gönüllü

De ki "İsteyerek veya istemeyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz."

TEVBE
9:71

وَيُطِيعُونَ

ve yuTīǔne

ve ita’at ederler

Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:79

الْمُطَّوِّعِينَ

l-muTTavviǐyne

gönülden verenleri

Sadakalar konusunda, mü’minlerden ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için acı bir azap vardır.