Cemal Külünkoğlu 

1. (Kıyamet) saati yaklaştı ve ay (ikiye) bölündü.

2. Onlar ne zaman bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Bu öteden beri gördüğümüz bir büyüdür” derler.

3. (Müşrikler, Peygamberi) yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah`ın takdirine göre) gerçekleşecektir.

4. (4-5) Andolsun ki, onlara (kendilerini şirkten ve bozulmalardan) alıkoyacak, son derece anlamlı ve etkili nice haberler gelmiştir. Fakat (onlara gelen) uyarılar (kendilerine) hiç fayda vermemiştir.

5. (4-5) Andolsun ki, onlara (kendilerini şirkten ve bozulmalardan) alıkoyacak, son derece anlamlı ve etkili nice haberler gelmiştir. Fakat (onlara gelen) uyarılar (kendilerine) hiç fayda vermemiştir.

6. O halde davetçinin (İsrafil`in) benzeri görülmemiş bir şeye (yeniden dirilmeye) çağırdığı gün (dünyada senden uzak durdukları gibi) sen de onlardan uzak dur!

7. Onlar, (rüzgârın) dağıtıp savurduğu çekirgeler gibi ürkek bakışlarla mezarlarından çıkarlar.

8. Davetçiye doğru koşarlarken inkârcılar (içlerinden) “Bu çok çetin bir gündür!” derler.

9. Onlardan önce Nuh`un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanlayarak "Delidir" demişlerdi ve (dâvetten vazgeçirmeye) zorlanmıştı.

10. O da Rabbine “Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et!” diye dua etti.

11. Biz de göğün kapılarını açarak bardaktan su boşanır gibi yağmur yağdırdık.

12. Ve toprağın pınarlar halinde fışkırmasını sağladık ki her iki su kütlesi önceden belirlenmiş bir amaca hizmet etsin!

13. Onu, levha halindeki tahtalar ve çivilerle yapılmış gemiye bindirdik.

14. Mesajı inkâr edilen kulumuz (Nuh)`a ödül olarak yaptırılan bu gemi, gözetimimiz altında akıp gidiyordu.

15. Andolsun, biz o (tufan olayı)nı bir ibret olarak bıraktık. Var mı düşünüp öğüt alan?

16. Benim azabım ve uyarılarım(ın akıbeti) nasılmış (gördüler)!

17. Andolsun ki biz, Kur`an`ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

18. Ad (kavmi de hakikati) yalanladı, fakat azabım ve uyarılarım(ın akıbeti) nasılmış (gördüler)!

19. Biz onların üstüne o pek talihsiz günde, her şeyi söküp atan bir kasırga gönderdik.

20. (Öyle bir kasırga ki) insanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu.

21. Azabım ve uyarılarım(ın akıbeti) nasılmış (anladılar)!

22. Andolsun ki biz, Kur`an`ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

23. Semud (kavmi de) bütün uyarılarımızı yalanlamıştı.

24. (24-25) (Onlar da) “Biz kendi içimizden çıkan bir faniye mi uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık etmiş oluruz. Zikir (vahiy) aramızdan bir tek ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir” demişlerdi.

25. (24-25) (Onlar da) “Biz kendi içimizden çıkan bir faniye mi uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık etmiş oluruz. Zikir (vahiy) aramızdan bir tek ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir” demişlerdi.

26. Yarın onlar, kimin çok yalan söyleyen, küstahın biri olduğunu bileceklerdir.

27. (Salih`e şöyle demiştik) “Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi (bir mucize olarak) göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve (eziyetlere) sabret.”

28. “Hem de onlara (kuyudan içecekleri) suyun, (deve ile) kendi aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kiminse, o) hazır bulun(up suyunu al)sın.”

29. (Bir müddet bu böyle devam ettikten sonra) onlar arkadaşları olan (Kudar b. Salif)`i çağırdılar. O da (kılıcını) çekerek (deveyi) cansız yere serdi.

30. (Sonra) azabım ve uyarılarım(ın akıbeti) nasılmış (gördüler)!

31. Şüphesiz biz, onların üzerine korkunç bir ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.

32. Andolsun ki biz, Kur`an`ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

33. Lut kavmi de uyarıları yalanlamıştı.

34. (34-35) Biz de hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût`un ailesini (iki kızını) katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.

35. (34-35) Biz de hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût`un ailesini (iki kızını) katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.

36. Andolsun ki, (Lut) bizim cezalandırma gücümüz konusunda onları uyarmıştı, ama onlar bu uyarılara hep şüpheyle bakmışlardı.

37. Andolsun ki, onlar onun (melek olarak gelen) misafirlerine karşı (cinsel anlamda) kötülük yapmayı planlamışlardı. Biz de onların gözlerini silme kör ettik ve “Haydi, azabımı ve uyarılarımı(n kötü sonucunu) tadın (bakalım)!” (dedik).

38. Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.

39. (Onlara) “Haydi, azabımı ve uyarılarım(ın akıbetini) tadın (bakalım)!” (dedik).

40. Andolsun ki biz, Kur`an`ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

41. Andolsun, Firavun`un ailesine de uyarıcılar gelmişti.

42. Onlar ayetlerimizin hepsini yalanladılar. Biz de onları (yaptıkları yüzünden) mutlak galip, tam muktedir olan Allah`ın şanına yaraşır şekilde cezalandırdık.

43. (Ey Mekkeliler!) Sizin inkârcılarınız onlardan daha mı üstün? Yoksa sizin için (ilahi) kitaplarda bir kurtuluş belgesi (dokunulmazlık) mı var?

44. Yoksa onlar “Biz yekvücut olmuş bir grubuz, üstünlük bizim hakkımız!” mı diyorlar?

45. O topluluk yakında (Bedir gazvesinde) bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.

46. Daha doğrusu, onlara vadedilen (asıl) azap vakti o, kıyamet saatidir. Kıyamet saatinin dehşeti ise tarif edilemeyecek kadar müthiş ve acı olacaktır!

47. Şüphesiz suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.

48. O gün (onlar), yüzüstü ateşe sürüklenecekler (ve kendilerine) “Cehennemin acısını tadın!” denilecektir.

49. Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.

50. (Bir şeyin olması için) bizim emrimiz, göz kırpması kadar kısa sürede gerçekleşen bir iştir.

51. Andolsun ki, (inkârda ve isyanda) sizin gibileri (yaptıkları yüzünden) hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan!

52. (52-53) Onların yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır. Küçük, büyük (ne varsa) hepsi satır satır yazılmıştır.

53. (52-53) Onların yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır. Küçük, büyük (ne varsa) hepsi satır satır yazılmıştır.

54. Şüphesiz Allah`a karşı gelmekten sakınan ve O`nun emirlerine uyanlar cennetlerde, nehir kıyılarındadır.

55. (Onlar,) çok kudretli, mülkünün sonu olmayan Allah`ın yanında doğruluk makamındadırlar.