Edip Yüksel 

1. Bazı ayetlerimizi kendisine göstermek için kulunu geceleyin Sınırlanmış Mescitten, çevresini kutlu kıldığı en uzak mescide alıp götüren çok Yücedir. O kuşkusuz İşitendir, Görendir.

2. Aynı şekilde, Musa’ya kitabı vermiştik. İsrailoğullarını şu gerçeğe iletmek için "Benden başka bir sahip edinmeyin."

3. Onlar, Nuh ile birlikte taşıttığımız kimselerin soyudur; o şükreden bir kuldu.

4. Kitapta, İsrailoğullarına "Yeryüzünde iki kere bozgunculuk çıkaracaksınız ve alabildiğine kibirleneceksiniz" diye bildirdik,

5. "Birincisinin zamanı gelince, büyük güce sahip kullarımızı üstünüze göndeririz. Evlerinize kadar girerek araştırırlar. Gerçekleşmesi gereken bir sözdü bu."

6. "Sonra onları yenme olanağını size vereceğiz, sizi mal ve soy ile destekleyerek savaşçılarınızı çoğaltacağız."

7. "İyi davranırsanız, kendiniz için iyi davranmış olursunuz. Kötü davranırsanız yine kendiniz içindir. Sonuncusunun zamanı gelince, sizi kedere boğacaklar ve ilk defa girdikleri gibi mescide girecekler. Ele geçirdiklerini yerle bir edecekler."

8. Efendiniz size rahmet eder. Siz dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi kafirler için kuşatıcı kıldık.

9. Bu Kuran en iyi yola ulaştırır ve erdemli davranan müminleri büyük bir ödülle müjdeler.

10. Ahireti onaylamayanlara gelince, onlar için acı bir azap hazırlamış bulunuyoruz.

11. İnsan, iyi bir şey için dua ettiğini sanırken aslında kötü bir şey için dua eder. İnsan çok acelecidir.

12. Geceyi ve gündüzü iki ayet kıldık. Efendinizin nimetlerini arayasınız ve yılların hesabını bilesiniz diye gecenin ayetini sildik, gündüzün ayetini aydınlık kıldık. Biz her şeyi ayrıntısıyla açıklarız.

13. Her insanın kaderini kendi kişisel seçimine bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız.

14. Kaydını oku. Bugün hesap görücü olarak sen kendine yetersin.

15. Kim doğru yola gelirse kendisi için yola gelmiş bulunur. Kim saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç kimse başkasının yükünü çekmez. Biz bir elçi göndermeden hiç kimseyi cezalandırmayız.

16. Biz bir toplumu yok etmek istediğimiz zaman onun ileri gelen varlıklılarının orada kötülük yapmasına izin veririz. Böylece o topluma verilmiş söz gerçekleşir ve onu yerle bir ederiz.

17. Nuh’tan sonra nice toplumları yok ettik. Kullarının günahlarını haber alıcı ve görücü olarak Efendin yeter.

18. Kim bu geçici dünyayı isterse, orada istediğimize dilediğimiz kadar veririz. Ancak daha sonra onu, kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme mahkûm ederiz.

19. Kim ahireti seçer ve mümin olarak gereken çabayı gösterirse, işte onların çabası takdir edilir.

20. Hepsine, onlara da bunlara da, Efendinin nimetlerinden ulaştırırız. Efendinin nimetleri sınırlanmamıştır.

21. İnsanları birbirinden nasıl üstün kıldığımıza dikkat et. Ahiretin dereceleri ve üstünlükleri daha büyüktür.

22. ALLAH ile birlikte başka tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnız bırakılmış olarak oturup kalırsın.

23. Efendin, yalnız kendisine hizmet etmenizi, anaya ve babaya karşı iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi yanında yaşlanırsa onlara "Öf" bile deme ve onları azarlama. Onlarla güzel bir biçimde konuş.

24. Sevip kollayarak onlar için alçak gönü kanadını ger ve de ki "Efendim, beni küçükken yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı."

25. Efendiniz içinizdekileri çok iyi bilir. Erdemli davranırsanız, elbette O, tövbe edenleri bağışlayandır.

26. Akrabalara haklarını ver. İhtiyaç sahiplerine ve yolcuya da… Ancak saçıp savurma.

27. Kuşkusuz, saçıp savuranlar sapkınların dostlarıdır ve sapkın Efendisine karşı nankördür.

28. Efendinden umduğun bir rahmeti elde etmek için onlardan yüz çevirmek zorunda kalırsan onlara yumuşak söz söyle.

29. Elini boynuna bağlama ve tümüyle de açma yoksa pişman olur, üzülürsün.

30. Efendin, dilediğine rızkını bol verir veya kısar. Kuşkusuz O, kullarından haberdardır, onları görendir.

31. Doğan çocuklarınızı fakirlik korkusuyla öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırıyoruz. Onları öldürmek, büyük bir suçtur.

32. Zinaya yaklaşmayın; çünkü o büyük bir günah ve kötü bir davranıştır.

33. ALLAH’ın yasakladığı canı haksız yere öldürmeyin. Kim haksızlığa uğrayarak öldürülürse onun mirasçılarına yetki vermişizdir. İntikam duygusuyla öldürmede sınırı aşmasın; zira kendisine yardım edilmiştir.

34. Öksüzlerin malına, erginlik çağına ulaşıncaya kadar dokunmayın; yararlarına olursa başka. Sözleşmeleri yerine getiriniz; zira sözleşmeler sorumluluktur.

35. Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam yapın ve doğru teraziyle tartın. Elbette bu daha iyidir ve sonucu daha güzeldir.

36. Bilmediğin bir şeye ardına körü körüne düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur.

37. Yeryüzünde kibirli kibirli dolaşma sen ne yeri delebilirsin ne de dağlar kadar boylu olabilirsin.

38. Tüm bunlar, Efendin tarafından hoş görülmeyen kötü davranışlardır.

39. Bunlar, Efendinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. ALLAH ile birlikte başka tanrı edinme; aksi taktirde kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.

40. Efendiniz oğulları size seçti de kendisine meleklerden kızlar mı edindi? Çok büyük bir iddiada bulunuyorsunuz.

41. Biz, öğüt almaları için Kuran’da açıkladık. Ne var ki bu, sadece onların nefretini arttırır.

42. De ki "İleri sürüdükleri gibi beraberinde başka tanrılar olsaydı, onlar da Egemenliğin Sahibine doğru yol ararlardı."

43. O, onların dediklerinden uzaktır ve çok yücedir.

44. Yedi gök, yer ve onların içindekiler O’nu yücelterek anarlar. Hiçbir şey yoktur ki O’nu överek ve yücelterek anmasın; ama siz onların anışlarını anlamazsınız. O Şefkatlidir, Bağışlayandır.

45. Kuran okuduğun zaman, seninle ahireti onaylamayanlar arasına görünmez bir engel yerleştiririz.

46. Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız. Efendini yalnızca Kuran’da andığın zaman nefretle geriye dönerler.

47. Seni dinlerlerken nasıl işittiklerini ve kendi aralarında konuşurlarken zalimlerin, "Siz sadece büyülenmiş bir adamı izliyorsunuz" dediklerini iyi biliyoruz.

48. Dikkat et, seni nasıl da tanımlayarak sapıyorlar ve artık bir daha yol bulamazlar.

49. Dediler ki "Kemik ve ufak parçalar haline geldikten sonra mı yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?!"

50. De ki "İsterse taş veya demire dönüşün"

51. "Yahut sizce imkansız görünen bir biçime girin, fark etmez." Buna karşılık, "Bizi kim geri döndürecek?" diyecekler. De ki "Sizi ilk önce kim yarattıysa O!" Sonra başlarını sallayıp, "Peki ne zaman?" diyecekler. De ki "Belki düşündüğünüzden daha yakın…"

52. Sizi çağıracağı gün, siz ona övgüyle karşılık verirsiniz ve çok kısa bir süre kalmış olduğunuzu anlarsınız.

53. Kullarıma söyle En güzel biçimde konuşup tartışsınlar. Çünkü sapkın aralarına girer. Sapkın, insanın apaçık düşmanıdır.

54. Efendiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size acır, dilerse sizi cezalandırır. Seni onlara avukatlık yapasın diye göndermedik.

55. Efendin göklerdekileri ve yerdekileri en iyi bilendir. Peygamberlerden bir kısmını diğerlerine üstün kıldık. Örneğin; Davud’a Zebur’u verdik.

56. De ki "O’nun dışında iddia ettiklerinizi çağırın bakalım, onlar sizden ne sıkıntıyı kaldırabilirler ne de önleyebilirler."

57. Onların çağırdıkları kişiler bile Rab’lerine yaklaşmak için yol ararlar. O’nun rahmetini umar, cezasından korkarlar. Efendinin cezası sakınılacak bir şeydir.

58. Hiçbir ülke yok ki diriliş gününden önce onu yok edecek veya şiddetli bir biçimde cezalandıracak olmayalım. Bu, kitapta yazılmış bulunuyor.

59. Öncekilerin onları yalanlamış olması bizi ayetler göndermekten alıkoymadı. Örneğin; Semud’a deveyi açıkça vermiştik. Fakat ona haksızlık ettiler. Biz ayetleri yalnızca uyarı amacıyla göndeririz.

60. Efendinin insanları kuşatmış olduğunu sana bildirmiştik. Fakat sana gösterdiğimiz görüntü ile ve Kuran’da lanetlenen ağaçla sadece insanları denedik. Biz onları uyarırız, ancak bu, onların azgınlığına büyük bir katkıda bulunmaktan başka sonuç vermiyor.

61. Denetçilere, "Adem’e secde edin!" dediğimizde, İblis hariç hepsi secde ettiler. "Balçıktan yarattığına mı secde edecekmişim?" dedi.

62. "Benden üstün kıldığın şu kişiyi görüyor musun? Beni diriliş gününe kadar geciktirirsen, onun soyunu, pek azı hariç sahiplenip perişan edeceğim." dedi.

63. Dedi ki "Onlardan seni izleyenler ile birlikte git. Tam size göre bir ceza olan cehenneme kadar yolunuz var."

64. "Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat, onlara karşı tüm gücünü ve adamlarını seferber et, paralarının ve çocuklarının bir bölümüne ortak ol ve onlara umut ver." Sapkın, onlara ancak sahte umutlar verir.

65. "Kullarıma gelince, senin onlar üzerine hiçbir gücün yoktur." Koruyucu olarak Efendin yeter.

66. Efendiniz, nimetlerini aramanız için gemileri okyanuslarda yüzdürendir. O size karşı Rahim’dir.

67. Okyanusta size bir sıkıntı dokunursa O’ndan başka çağırmakta olduklarınız kaybolur. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca, dönersiniz. İnsan nankördür.

68. Kıyıyı üstünüze çevirip sizi yutmasından, yahut üzerinize şiddetli bir kasırga yollamasından emin misiniz? Sonra hiçbir koruyucu da bulamazsınız.

69. Sizi tekrar denize göndermeyeceğinden ve üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak inkârınızdan dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sonra sizin için peşinize düşecek birini de bulamazsınız.

70. Ademoğullarına onur verdik. Onları karada ve denizde taşıdık. Onları güzel nimetlerle besledik. Yarattıklarımızın birçoğundan daha üstün kıldık.

71. Her bir halkı önderleriyle birlikte çağırdığımız gün, kitabı sağından verilenler kitaplarını okurlar ve en ufak bir haksızlığa uğratılmazlar.

72. Bu dünyada kör olanlara gelince, onlar ahirette de kördür ve yol bakımından daha da sapıktır.

73. Başka bir şeyi uydurup bize yakıştırman için nerdeyse seni sana vahyettiğimizden ayırıp saptıracaklardı. İşte o zaman seni dost edineceklerdi.

74. Seni sağlamlaştırmasaydık, onlara neredeyse bir parça meyledecektin.

75. O zaman da hayatın ve ölümün azabını katlayarak sana tattırırdık. Sonra bize karşı bir yardımcı da bulamazdın.

76. Seni ülkeden çıkarmak için neredeyse seni zorla sürecekler. Bu taktirde senden sonra onlar da fazla kalmayacaklar.

77. Senden önce gönderdiğimiz tüm elçiler için öngördüğümüz yasa (sünnet) budur. Yasamızda herhangi bir değişiklik göremezsin.

78. Güneşin kaymasından gecenin kararmasına kadar namazı gözet. Sabah okumasını da (Kuran) da gözet. Sabahleyin okunan (Kuran) tanık olunur.

79. Fazladan iyi iş olarak geceleyin düşünceye dal ki Efendin seni onurlu bir makama yükseltsin.

80. Ve de ki "Efendim, girişimlerimi ve vazgeçişlerimi doğru ve tutarlı kıl. Katından beni destekleyecek bir güç ver."

81. Ve şunu bildir ki "Gerçek gelmiş, yanlış ise ortadan kalkmıştır. Zaten yanlış, yok olmaya mahkûmdur."

82. Kuran’ı, gerçeği onaylayanlar için bir şifa ve rahmet olarak indirdik. Zalimlerin ise ancak zararını arttırır.

83. İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirip yan çizer. Kendisine kötülük dokununca da umutsuzluğa düşer.

84. De ki "Herkes onayladığı tezlere göre davranır. Kimin daha doğru yolda olduğunu ise Efendim daha iyi bilir."

85. Sana ruhtan sorarlar. De ki "Ruh Efendimden gelir. Size verilen bilgi ise pek azdır."

86. Dilesek sana vahyettiğimizi geri alırız ve bize karşı herhangi bir koruyucu da bulamazsın.

87. Ancak Efendinin rahmeti var… O’nun sana olan nimeti büyüktür.

88. De ki "Tüm insanlar ve cinler bu Kuran’ın bir benzerini oluşturmak amacıyla toplansalar ve bu konuda birbirlerine destek olsalar bile onun bir benzerini oluşturamazlar."

89. Biz bu Kuran’da her türlü örneği verdik, ne var ki halkın çoğunluğu inkârda direniyor.

90. Dediler ki "Yerden bize bir kaynak fışkırtmadıkça seni onaylamayız."

91. "Veya hurma ve üzüm bahçelerin olup aralarında ırmaklar fışkırtmalısın."

92. "Veya ileri sürdüğün gibi gökten üzerimize parçalar düşürmeli, yahut ALLAH’ı ve melekleri karşımıza getirmelisin."

93. "Ya da altın bir evin olmalı veya göğe yükselmelisin. Yükselsen bile okuyacağımız bir kitabı üzerimize indirmedikçe onu onaylamayız." De ki "Efendim yücedir. Ben elçi olan bir insandan başka bir şey miyim ki!"

94. Kendilerine hidayet geldiğinde, halk "ALLAH bir insanı mı elçi olarak gönderdi" diyerek onaylamadı.

95. De ki "Yeryüzünde yerleşip dolaşan melekler olsaydı onlara gökten bir meleği elçi gönderirdik."

96. De ki "Benimle sizin aranızda ALLAH tanıktır. O, kullarından haber alır, görür."

97. ALLAH kime yol gösterirse o kişi doğruyu bulmuştur. Kimi de saptırırsa onlar için O’ndan başka bir koruyucu da bulamazsın. Diriliş günü de onları kör, dilsiz ve sağır olarak yaka paça toplarız. Cehennemdir yerleri. Soğudukça alevlerini arttırırız.

98. Ayetlerimizi yalanladıkları, "Kemik ve ufalanmış toprak olduktan sonra biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz!" dedikleri için cezaları budur.

99. Gökleri ve yeri yaratan ALLAH’ın onların bir benzerini tekrar yaratmaya gücü yeteceğini düşünmüyorlar mı? Nitekim onlar için belli ve kesin bir süre koymuştur. Zalimler hâlâ inkâr ediyorlar.

100. De ki "Efendimin rahmet hazineleri sizin elinizde olsaydı, harcamakla tükenir korkusuyla onları tutacaktınız. İnsan cimridir."

101. Musa’ya apaçık dokuz mucize verdik. Dilersen İsrailoğullarına sor. Onlara gittiğinde, Firavun ona, "Musa, senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum" demişti.

102. "Göklerin ve yerin Rabbi’nden başkasının bu delilleri indirmediğini iyi biliyorsun. Firavun, seni mahvolmuş biri olarak görüyorum!"

103. Onları yeryüzünden kaldırmak isteyince de onu ve beraberindekileri topluca suda boğduk.

104. Ondan sonra İsrailoğullarına, "Bu ülkede yerleşin. Verilen son söz geldiğinde sizi bir araya toplayacağız" dedik.

105. Gerçekten onu biz indirdik ve o gerçek ile indi. Seni de ancak bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

106. Uzun bir zaman dilimi içerisinde halka okuman için ayırdığımız bir Kuran’dır. Onu topluca indirmiştik.

107. De ki "Onu ister onaylayın, ister onaylamayın!" Daha önce kendilerine bilgi verilmiş olanlara okunduğu zaman secde ederek yüzüstü kapanırlar.

108. "Efendimiz yücedir. Efendimizin sözü gerçekleşmiştir" derler.

109. Ağlayarak yüzüstü kapanırlar; çünkü onların saygısını arttırır o.

110. De ki "İster ALLAH diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız, tüm güzel isimler O’nundur. " Namazda ne ilan et, ne de gizle; ikisinin arasında bir yol tut.

111. Ve de ki "Övgü, ALLAH’adır. O çocuk edinmemiştir, yönetimde ortağı ve zayıflıktan ötürü de bir yardımcısı yoktur." O’nu alabildiğine Yücelt.