ن ع م kökü Kur'an'da 140 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:2

بِنِعْمَةِ

biniǎ’meti

ni’metiyle

Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.

KALEM
68:34

النَّعِيمِ

n-neǐymi

ni’met

Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri Katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.

KALEM
68:49

نِعْمَةٌ

niǎ’metun

bir ni’metin

Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.

MÜZZEMMIL
73:11

النَّعْمَةِ

n-neǎ’meti

ni’met

Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen Bana bırak ve onlara az bir süre tanı.

FATIHA
1:7

أَنْعَمْتَ

en’ǎmte

ni’met verdin

Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil.

LEYL
92:19

نِعْمَةٍ

niǎ’metin

ni’meti

Onun yanında hiç kimsenin karşılığı verilecek bir nimeti (borcu) yoktur.

FECR
89:15

وَنَعَّمَهُ

ve neǎǎmehu

ve ona ni’met verse

Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse "Rabbim bana ikram etti" der.

DUHA
93:11

بِنِعْمَةِ

biniǎ’meti

ni’metini

Rabbinin nimetini durmaksızın anlat.

TEKASÜR
102:8

النَّعِيمِ

n-neǐymi

ni’metler-

Sonra o gün, nimetten sorguya çekileceksiniz.

ABESE
80:32

وَلِأَنْعَامِكُمْ

velien’ǎāmikum

ve hayvanlarınız için

Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.

MÜRSELAT
77:23

فَنِعْمَ

fe niǎ’me

ne güzel

İşte (buna) güç yetirdik. Demek ki, Biz ne güzel güç yetirenleriz.

KAMER
54:35

نِعْمَةً

niǎ’meten

bir ni’met olarak

Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.

SAD
38:30

نِعْمَ

niǎ’me

ne güzel

Biz Davud’a Süleyman’ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi.

SAD
38:44

نِعْمَ

niǎ’me

ne güzel

"Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma." Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi.

A'RAF
7:179

كَالْأَنْعَامِ

kālen’ǎāmi

hayvanlar gibidir

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.

YASIN
36:71

أَنْعَامًا

en’ǎāmen

nice hayvanlar

Ellerimizin yaptıklarından kendileri için nice hayvanları yarattığımızı görmüyorlar mı? Böylece bunlara malik oluyorlar.

FURKAN
25:44

كَالْأَنْعَامِ

kālen’ǎāmi

hayvanlar gibidir

Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar.

FURKAN
25:49

أَنْعَامًا

en’ǎāmen

hayvanlardan

Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu onunla sulamak için.

FATIR
35:3

نِعْمَتَ

niǎ’mete

ni’metini

Ey insanlar, Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah’ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O’ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?

FATIR
35:28

وَالْأَنْعَامِ

vel’en’ǎāmi

ve davarlardan

İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah’tan ancak alim olanlar ’içleri titreyerek-korkar’. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır.

MERYEM
19:58

أَنْعَمَ

en’ǎme

ni’met verdiği

İşte bunlar; kendilerine Allah’ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem’in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah’)ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar.

TA-HA
20:54

أَنْعَامَكُمْ

en’ǎāmekum

hayvanlarınızı

"Yiyin ve hayvanlarınızı otlatın. Şüphesiz, bunda sağduyu sahipleri için elbette ayetler vardır.

VAKI'A
56:12

النَّعِيمِ

n-neǐymi

Ni’met

Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde;

VAKI'A
56:89

نَعِيمٍ

neǐymin

ni’met

Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).

ŞU'ARA
26:22

نِعْمَةٌ

niǎ’metun

ni’met

"Bana karşı lütuf-dediğin nimet de, İsrailoğulları’nı köle kılmandan dolayıdır."

ŞU'ARA
26:85

النَّعِيمِ

n-neǐymi

ni’met(i bol olan)

"Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl,"

ŞU'ARA
26:133

بِأَنْعَامٍ

bien’ǎāmin

davarlar

"Size hayvanlar, çocuklar (vererek) yardım etti."

NEML
27:19

نِعْمَتَكَ

niǎ’meteke

ni’metine

(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat."

NEML
27:19

أَنْعَمْتَ

en’ǎmte

lutfettiğin

(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat."

KASAS
28:17

أَنْعَمْتَ

en’ǎmte

lutfettiğin ni’metler

Dedi ki "Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım."

İSRA
17:83

أَنْعَمْنَا

en’ǎmnā

ni’met versek

İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır.

YUNUS
10:9

النَّعِيمِ

n-neǐymi

naim

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip-iletir (hidayet eder).

YUNUS
10:24

وَالْأَنْعَامُ

vel’en’ǎāmu

ve hayvanlar

Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.

HUD
11:10

نَعْمَاءَ

neǎ’mā'e

bir nimet

Ve andolsun, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet taddırsak, kuşkusuz; "Kötülükler benden gidiverdi" der. Çünkü o, şımarıktır, böbürlenendir.

YUSUF
12:6

نِعْمَتَهُ

niǎ’metehu

ni’metini

"Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

EN'ÂM
6:136

وَالْأَنْعَامِ

vel’en’ǎāmi

ve hayvanlar(dan)

O’nun üretip-türettiği ekin ve hayvanlardan Allah için bir pay ayırdılar, sonra kendi zanlarınca "Bu Allah’ındır, bu da ortaklarımızındır" dediler. Kendi ortakları için olan (pay), Allah tarafına geçmez, ama Allah’a ait olan kendi ortaklarının tarafına (payına) geçer. Ne kötü hüküm veriyorlar?

EN'ÂM
6:138

أَنْعَامٌ

en’ǎāmun

hayvanlardır

Ve kendi zanlarınca dediler ki "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O’na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah’ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir.

EN'ÂM
6:138

وَأَنْعَامٌ

ve en’ǎāmun

ve hayvanlar

Ve kendi zanlarınca dediler ki "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O’na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah’ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir.

EN'ÂM
6:138

وَأَنْعَامٌ

ve en’ǎāmun

ve hayvanlar

Ve kendi zanlarınca dediler ki "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O’na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah’ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir.

EN'ÂM
6:139

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvanların

Bir de dediler ki "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ölü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar." Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir.

EN'ÂM
6:142

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvanlar-

Hayvanlardan yük taşıyan ve (yünlerinden, tüylerinden) döşek yapılanları da (yaratan O’dur). Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden yiyin ve şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.

SAFFAT
37:43

النَّعِيمِ

n-neǐymi

Ni’met

Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde.

SAFFAT
37:57

نِعْمَةُ

niǎ’metu

ni’meti

"Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, muhakkak ben de (azap yerine getirilip) hazır bulundurulanlardan olacaktım.

SAFFAT
37:75

فَلَنِعْمَ

fe leniǎ’me

ne güzel

Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik.

LOKMAN
31:8

النَّعِيمِ

n-neǐymi

ni’meti bol

(Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır.

LOKMAN
31:20

نِعَمَهُ

niǎmehu

ni’metlerini

Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur.

LOKMAN
31:31

بِنِعْمَتِ

biniǎ’meti

ni’metiyle

Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, gemiler Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir! Hiç şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır.

ZÜMER
39:6

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

davarlar-

Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan kendi eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?

ZÜMER
39:8

نِعْمَةً

niǎ’meten

bir ni’met

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O’na dua ettiğini unutur ve O’nun yolundan saptırmak amacıyla Allah’a eşler koşmaya başlar. De ki "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."

ZÜMER
39:49

نِعْمَةً

niǎ’meten

bir ni’met

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, Bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki "Bu, bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildi." Hayır; bu bir fitne (kendisini bir deneme)dir. Ancak çoğu bilmiyorlar.

ZÜMER
39:74

فَنِعْمَ

feniǎ’me

ne güzeldir

(Onlar da) Dediler ki "Bize olan va’dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah’a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

MÜ'MIN
40:79

الْأَنْعَامَ

l-en’ǎāme

hayvanları

Allah O’dur ki, kimine binmeniz, kiminden yemeniz için size (bir yarar olmak üzere) davarları var etti.

FUSSILET
41:51

أَنْعَمْنَا

en’ǎmnā

bir ni’met verdiğimizde

İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman ise, artık o, geniş (kapsamlı ve derinlemesine) bir dua sahibidir.

ŞURA
42:11

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvanlardan

O, göklerin ve yerin Yaratıcısı’dır. Size kendi nefislerinizden eşler, davarlardan da çiftler var etti. Sizleri bu tarzda türetip-yayıyor. O’nun benzeri gibi olan hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir.

ZUHRUF
43:12

وَالْأَنْعَامِ

vel’en’ǎāmi

ve hayvanlar

Ki O, bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri var etti.

ZUHRUF
43:13

نِعْمَةَ

niǎ’mete

ni’metini

Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne Yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için.

ZUHRUF
43:59

أَنْعَمْنَا

en’ǎmnā

ni’met verdiğimiz

O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğulları’na bir örnek kıldık.

DUHAN
44:27

وَنَعْمَةٍ

ve neǎ’metin

ve ni’metler(den)

Ve içlerinde ’sevinç ve mutluluk içinde’ yaşadıkları nimetler,

AHKAF
46:15

نِعْمَتَكَ

niǎ’meteke

ni’metine

Biz insana, ’anne ve babasına’ iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve Senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım."

AHKAF
46:15

أَنْعَمْتَ

en’ǎmte

verdiğin

Biz insana, ’anne ve babasına’ iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve Senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım."

ZARIYAT
51:48

فَنِعْمَ

feniǎ’me

ne güzel

Yeri de Biz döşeyip-yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).

GAŞIYE
88:8

نَاعِمَةٌ

nāǐmetun

ni’met içinde mutludur

O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler.

KEHF
18:31

نِعْمَ

niǎ’me

ne güzel

Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek.

NAHL
16:5

وَالْأَنْعَامَ

vel’en’ǎāme

ve hayvanları da

Ve hayvanları da yarattı; sizin için onlarda ısınma ve yararlar vardır ve onlardan yemektesiniz.

NAHL
16:18

نِعْمَةَ

niǎ’mete

ni’metini

Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NAHL
16:30

وَلَنِعْمَ

veleniǎ’me

ve ne güzeldir

(Allah’tan) Sakınanlara "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir.

NAHL
16:53

نِعْمَةٍ

niǎ’metin

her ni’met

Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah’tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O’na yalvarmaktasınız.

NAHL
16:66

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvanlarda

Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır, size onların karınlarındaki fers (yarı sindirilmiş gıdalar) ile kan arasından, içenlerin boğazından kolaylıkla kayan dupduru bir süt içirmekteyiz.

NAHL
16:71

أَفَبِنِعْمَةِ

efebiniǎ’meti

ni’metini mi?

Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip-verici değildirler. Şimdi Allah’ın nimetini inkar mı ediyorlar?

NAHL
16:72

وَبِنِعْمَتِ

ve biniǎ’meti

ve ni’metine

Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah’ın nimetini inkar mı ediyorlar?

NAHL
16:80

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvan

Allah, size evlerinizi (içinde) "güvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı; ve size hayvan derilerinden hem göç gününde, hem yerleşme gününde kolaylıkla taşıyabileceğiniz evler; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir zamana kadar giyimlikler-döşemelikler ve (ticaret için) bir meta kıldı.

NAHL
16:81

نِعْمَتَهُ

niǎ’metehu

ni’metini

Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.

NAHL
16:83

نِعْمَتَ

niǎ’mete

ni’metini

Onlar, Allah’ın nimetini biliyorlar, sonra da inkar ediyorlar; onların çoğu inkar edenlerdir.

NAHL
16:112

بِأَنْعُمِ

bien’ǔmi

ni’metlerine

Allah bir şehri örnek verdi (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah’ın nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak, ona açlık ve korku elbisesini tattırdı.

NAHL
16:114

نِعْمَتَ

niǎ’mete

ni’metine

Öyleyse Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O’na kulluk ediyorsanız Allah’ın nimetine şükredin.

NAHL
16:121

لِأَنْعُمِهِ

lien’ǔmihi

O’nun ni’metlerine

O’nun nimetlerine şükrediciydi. (Allah) Onu seçti ve doğru yola iletti.

İBRAHIM
14:6

نِعْمَةَ

niǎ’mete

ni’metini

Hani Musa kavmine şöyle demişti "Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır."

İBRAHIM
14:28

نِعْمَتَ

niǎ’mete

ni’metini

Allah’ın bu nimetini inkara değiştirenleri ve kavimlerini ’yıkım ve azap’ yurduna konduranları görmedin mi?

İBRAHIM
14:34

نِعْمَتَ

niǎ’mete

ni’metini

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.

MÜ'MINUN
23:21

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvanlarda

Gerçekten hayvanlarda da sizin için bir ders (ibret) vardır; karınlarının içinde olanlardan size içirmekteyiz ve onlarda sizin için daha birçok yararlar var. Sizler onlardan yemektesiniz.

SECDE
32:27

أَنْعَامُهُمْ

en’ǎāmuhum

hayvanları da

Görmüyorlar mı; Biz, suyu çorak toprağa sürüyoruz da onunla ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları, kendileri yemektedir. Yine de görmüyorlar mı?

TUR
52:17

وَنَعِيمٍ

ve neǐymin

ve ni’metler

Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler;

TUR
52:29

بِنِعْمَتِ

biniǎ’meti

ni’meti sayesinde

Şu halde sen, öğüt verip-hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun.

ME'ARIC
70:38

نَعِيمٍ

neǐymin

ni’met

Onlardan her biri, nimetlerle donatılmış cennete gireceğini mi umuyor (tamah ediyor)?

NAZI'AT
79:33

وَلِأَنْعَامِكُمْ

velien’ǎāmikum

ve hayvanlarınız için

Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.

İNFITAR
82:13

نَعِيمٍ

neǐymin

ni’metler

Şüphesiz ebrar olanlar, elbette nimetler(le donatılmış cennetler) içindedirler.

ANKEBUT
29:58

نِعْمَ

niǎ’me

ne güzeldir

İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

ANKEBUT
29:67

وَبِنِعْمَةِ

ve biniǎ’meti

ve ni’metine

Görmediler mi ki, çevrelerinde insanlar kapılıp-yağma edilirken, Biz Harem (Mekke)yi güvenilir (ve dokunulmaz) kıldık? Yine de onlar, batıla inanıp Allah’ın nimetlerine nankörlük mü ediyorlar?

MUTAFFIFIN
83:22

نَعِيمٍ

neǐymin

ni’met

Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler.

MUTAFFIFIN
83:24

النَّعِيمِ

n-neǐymi

ni’metin

Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın.

RA'D
13:24

فَنِعْمَ

fe niǎ’me

ne güzel

"Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel."

HAC
22:28

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvanlar-

Kendileri için birtakım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah’ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun.

HAC
22:30

الْأَنْعَامُ

l-en’ǎāmu

hayvanlar

İşte böyle; kim Allah’ın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yüceltirse, Rabbinin Katında kendisi için hayırlıdır. Size (haklarında yasaklar) okunanlar dışındaki hayvanlar helal kılındı. Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının.

HAC
22:34

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

(kurbanlık)

Biz her ümmet için bir "Mensek" kıldık, O’nun kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar diye. İşte sizin İlahınız bir tek İlah’tır, artık yalnızca O’na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanlara müjde ver.

HAC
22:56

النَّعِيمِ

n-neǐymi

ni’met

Mülk, o gün yalnızca Allah’ındır. O, aralarında hükmedecektir. Artık iman edip salih amellerde bulunanlar; nimetlerle donatılmış cennetler içindedirler.

HAC
22:78

فَنِعْمَ

feniǎ’me

ne güzel

Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.

HAC
22:78

وَنِعْمَ

ve niǎ’me

ve ne güzel

Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.

İNSAN
76:20

نَعِيمًا

neǐymen

bir ni’met

Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.

BAKARA
2:40

نِعْمَتِيَ

niǎ’metiye

ni’metleri

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki Ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:40

أَنْعَمْتُ

en’ǎmtu

ni’metlendirdim

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki Ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:47

نِعْمَتِيَ

niǎ’metiye

ni’metimi

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.

BAKARA
2:47

أَنْعَمْتُ

en’ǎmtu

ni’metlendirdim

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.

BAKARA
2:122

نِعْمَتِيَ

niǎ’metiye

ni’meti

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın.

BAKARA
2:122

أَنْعَمْتُ

en’ǎmtu

verdiğim

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın.

BAKARA
2:150

نِعْمَتِي

niǎ’metī

ni’metimi

Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.

BAKARA
2:211

نِعْمَةَ

niǎ’mete

ni’metini

İsrailoğulları’na sor, onlara nice açık ayet(ler) verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah’ın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır.

BAKARA
2:231

نِعْمَتَ

niǎ’mete

ni’metini

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah’ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitabı ve hikmeti anın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir.

BAKARA
2:271

فَنِعِمَّا

feniǐmmā

ne güzeldir

Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

ENFAL
8:40

نِعْمَ

niǎ’me

O, ne güzel

Geri dönerlerse, bilin ki gerçekten Allah, sizin mevlanızdır. O, ne güzel mevladır ve ne güzel yardımcıdır.

ENFAL
8:40

وَنِعْمَ

ve niǎ’me

ve ne güzel

Geri dönerlerse, bilin ki gerçekten Allah, sizin mevlanızdır. O, ne güzel mevladır ve ne güzel yardımcıdır.

ENFAL
8:53

نِعْمَةً

niǎ’meten

ni’meti

Nedeni şu Bir kavim (toplum), kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir. Allah şüphesiz işitendir, bilendir.

ENFAL
8:53

أَنْعَمَهَا

en’ǎmehā

onları nimetlendirdiği

Nedeni şu Bir kavim (toplum), kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir. Allah şüphesiz işitendir, bilendir.

ÂL-I İMRAN
3:14

وَالْأَنْعَامِ

vel’en’ǎāmi

davarlardan

Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara ’süslü ve çekici’ kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır.

ÂL-I İMRAN
3:103

نِعْمَتَ

niǎ’mete

ni’metini

Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.

ÂL-I İMRAN
3:103

بِنِعْمَتِهِ

biniǎ’metihi

O’un ni’metiyle

Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.

ÂL-I İMRAN
3:136

وَنِعْمَ

ve niǎ’me

ve ne güzeldir

İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var).

ÂL-I İMRAN
3:171

بِنِعْمَةٍ

biniǎ’metin

ni’metini

Onlar, Allah’tan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah’ın mü’minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.

ÂL-I İMRAN
3:173

وَنِعْمَ

ve niǎ’me

ve ne güzel

Onlar, kendilerine insanlar "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.

ÂL-I İMRAN
3:174

بِنِعْمَةٍ

biniǎ’metin

bir ni’metle

Bundan dolayı, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah’tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah’ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.

AHZAB
33:9

نِعْمَةَ

niǎ’mete

ni’metini

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.

AHZAB
33:37

أَنْعَمَ

en’ǎme

ni’met verdiği

Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye "Eşini yanında tut ve Allah’tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah’ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisi’nden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

AHZAB
33:37

وَأَنْعَمْتَ

ve en’ǎmte

ve senin ni’met verdiğin

Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye "Eşini yanında tut ve Allah’tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah’ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisi’nden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

NISA
4:58

نِعِمَّا

niǐmmā

ne güzel

Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir.

NISA
4:69

أَنْعَمَ

en’ǎme

ni’metlendirdiği

Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?

NISA
4:72

أَنْعَمَ

en’ǎme

lutfetti

Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa "Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım" der.

NISA
4:119

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvanların

Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır.

MUHAMMED
47:12

الْأَنْعَامُ

l-en’ǎāmu

hayvanların

Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir.

HUCURAT
49:8

وَنِعْمَةً

ve niǎ’meten

ve ni’metdir

Allah’tan bir fazl (bir ihsan ve lütuf) ve bir nimet olarak. Allah, bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.

FETIH
48:2

نِعْمَتَهُ

niǎ’metehu

ni’metini

Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.

MAIDE
5:1

الْأَنْعَامِ

l-en’ǎāmi

hayvanlar

Ey iman edenler, akitleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymaksızın ve size okunacaklar dışta tutulmak üzere, hayvanlar size helal kılındı. Şüphesiz Allah, dilediği hükmü verir.

MAIDE
5:3

نِعْمَتِي

niǎ’metī

ni’metimi

Ölü eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip-beğendim. Kim ’şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa’ -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

MAIDE
5:6

نِعْمَتَهُ

niǎ’metehu

ni’metini

Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.

MAIDE
5:7

نِعْمَةَ

niǎ’mete

ni’metini

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.

MAIDE
5:11

نِعْمَتَ

niǎ’mete

ni’metini

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü. Allah’tan korkup-sakının. Mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.

MAIDE
5:20

نِعْمَةَ

niǎ’mete

ni’metini

Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti "Ey kavmim, Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi."

MAIDE
5:23

أَنْعَمَ

en’ǎme

ni’met verdiği

Korkanlar arasında olup da Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki kişi "Onların üzerine kapıdan girin. Girerseniz, şüphesiz sizler galibsiniz. Eğer mü’minlerdenseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin." dedi.

MAIDE
5:65

النَّعِيمِ

n-neǐymi

ni’meti bol

Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları ’nimetlerle donatılmış’ cennetlere sokardık.

MAIDE
5:95

النَّعَمِ

n-neǎmi

hayvan-

Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe’ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir kefaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öç sahibidir.

MAIDE
5:110

نِعْمَتِي

niǎ’metī

ni’metimi

Allah şöyle diyecek "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) Benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğulları’na apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkara sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğulları’nı senden geri püskürtmüştüm."

TEVBE
9:21

نَعِيمٌ

neǐymun

nimetler

Rableri onlara Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler.