Abdullah Parlıyan 

1. Andolsun ardarda gönderilen rüzgarlara veya rüzgarlar misali Allah yolunda peşpeşe akıp gidenlere veya ardarda inen Allah sözüne.

2. Derken kökünden koparıp savuran rüzgarlara veya şiddetle eserek batılı savurup atan mesajlara veya Allah’ın dinini yaydıkça yayanlara,

3. bulutları yayıp süren rüzgarlara veya hakikat tohumlarını yaydıkça yayanlara veya bulutları yayıp dağıtan meleklere.

4. Böylece doğru ile eğriyi kesin şekilde ayıran.

5. Öğüt getirip sunan meleklere ki,

6. onlar kulların Allah katında ileri sürebilecekleri delilleri kalmaması için özrü ortadan kaldırmak veya azap ve ceza ile kulları korkutmak üzere gelirler.

7. Bütün bunlara andolsun ki, size vaadolunan kıyamet, ceza, hesap mutlaka olacaktır. Bu gerçekleşecek olan kıyamet;

8. Yıldızlar söndüğü zaman,

9. gökyüzü yarılıp parçalandığı zaman,

10. dağlar yerinden kopup savrulduğu zaman

11. ve bütün elçiler belirlenen bir vakitte toplanmaya çağırıldıkları zaman;

12. Bu olaylar ve peygamberler hangi gün için geciktirildiler.

13. Doğruyu yanlıştan ayırt etme günü.

14. Bu ayırım gününün nasıl bir gün olacağını bilebilirmisin?

15. O gün, Kur’ân’ı, peygamberleri ve hesap gününü yalanlayanların vay haline!

16. Biz geçmişteki o günahkarları yok etmedik mi?

17. Sonra gelenleri de onların peşine katarız.

18. İşte günahlara batıp gidenlere böyle yaparız.

19. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

20. Sizi basit bir sudan yaratmadık mı?

21. O suyu ana rahminde sağlam bir yere yerleştirdik,

22. belli bir süreye kadar.

23. Biz o insanı belli bir ölçüye göre yarattık. Herşeyi belli bir ölçüye göre yapmaya ne güzel güç yetiririz biz.

24. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

25. Biz yeryüzünü toplantı yeri yapmadık mı?

26. Diriler ve ölüler için,

27. Orada yüksek sabit dağlar var etmedik mi ve size tatlı bir su içirmedik mi?

28. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

29. "Haydi o yalanlayıp durduğunuz o azaba gidin.

30. Yürüyün cehennemin üç kola ayrılmış gölgesine doğru.

31. Hiçbir serinliği olmayan ve ateşin alevinden de korumayan gölgeye."

32. O cehennem saray gibi kıvılcımlar fırlatır.

33. Sanki o kıvılcımlar birer sarı devedir.

34. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

35. Bu bir gündür ki, hiç kimse söz söyleyemez.

36. Özür dilemeleri için izin de verilmez.

37. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

38. Bu gün ayrılma ve hüküm verme günüdür. Sizi de, önce gelenleri de topladık.

39. Eğer kurtulmak için yapacağınız bir hileniz varsa, gösterin bana hilenizi.

40. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

41. Yollarını Allah’ın kitabıyla bulanlar, gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar.

42. Arzu ettikleri her meyveden tadacaklar.

43. "Hayatta iken yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin için" denilecek.

44. İyilik yapanları biz işte böyle ödüllendiririz.

45. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

46. Ey kitabı ve peygamberleri yalan sayıp, inkâr edenler! Yiyiniz, dünyadan faydalanınız, biraz sefa sürün ama siz günahkarlar mutlaka azapla karşılaşacaksınız.

47. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

48. Onlara Allah’ın huzurunda baş eğin denildiğinde, asla bunu yapmazlar.

49. O gün hakkı yalanlayanların vay haline!

50. Peki bu Kur’ân’dan sonra acaba hangi söze inanırlar ve inanacaklar?