Ahmed Hulusi | |
---|---|
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا Velmurselati ’urfen. |
|
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا Fel’asıfati ’asfen. |
|
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا Vennaşirati neşren. |
|
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا Felfarikati ferkan. |
|
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا Felmulkıyati zikren. |
|
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا ’Uzren ev nuzren. |
|
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ İnnema tu’adune levakı’un. |
|
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ Feizennucumu tumiset. |
|
وَإِذَا السَّمَاءُ فُرِجَتْ Ve izessemau furicet. |
|
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ Ve izelcibalu nusifet. |
|
11. Rasûller (-Nebiler değil-) yeni işlevleri için yerlerini aldıklarında. |
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ Ve izerrusulu ukkıtet. |
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ Lieyyi yevmin uccilet. |
|
لِيَوْمِ الْفَصْلِ Liyevmilfasli. |
|
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ Ve ma edrake ma yevmulfasli. |
|
15. O süreçte (ölümle birlikte başlayacak ikinci yaşam sürecini) yalanlayanların vay hâline! |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ Elem nuhlikil’evveliyne. |
|
17. Sonra, ardı sıra gelenleri de onlara tâbi ederiz (onlar da helâk olurlar). |
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ Summe nutbi’uhumul’ahıriyne. |
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ Kezalike nef’alu bilmucrimiyne. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
أَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَاءٍ مَهِينٍ Elem nahlukkum min main mehiynin. |
|
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَكِينٍ Fece’alnahu fiy kararin mekiynin. |
|
إِلَىٰ قَدَرٍ مَعْلُومٍ İla kaderin ma’lumin. |
|
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ Fekaderna feni’melkadirune. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا Elem nec’alil’arda kifaten. |
|
أَحْيَاءً وَأَمْوَاتًا Ahyaen ve emvaten. |
|
27. Orada yüksek (haşmetli, azametli) sâbit dağlar oluşturduk ve size tatlı bir su içirdik. |
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُمْ مَاءً فُرَاتًا Ve ce’alna fiyha revasiye şamihatin ve eskaynakum maen furaten. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
انْطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ İntaliku ila ma kuntum bihi tukezzebune. |
|
انْطَلِقُوا إِلَىٰ ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ İntaliku ila zıllin ziy selasi şu’abin. |
|
31. Ne (ateşten) gölgelendirir ve ne de (renk renk) alevden kurtarır! |
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ La zaliylin ve la yuğniy minellehebi. |
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ İnneha termiy bişererin kelkasri. |
|
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ Keennehu cimaletun sufrun. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَ Haza yevmu la yentıkune. |
|
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ Ve la yu’zenu lehum feya’tezirune. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
38. Bu ayırt etme sürecidir! Sizi ve öncekileri bir araya getirdik. |
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ ۖ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ Haza yevmulfasli cema’nakum vel’evveliyne. |
فَإِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ Fein kane lekum keydun fekiyduni. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
41. Muhakkak ki müttekîler (korunmuşlar), gölgelerin ve kaynakların içindedirler. |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ İnnelmuttekıyne fiy zılalin ve ’uyunin. |
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ Ve fevakihe mimma yeştehune. |
|
43. "Yaptığınız çalışmalardan dolayı afiyetle yeyin ve için!" |
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ Kulu veşrebu heniy’en bima kuntum ta’melune. |
44. Doğrusu biz muhsinleri (müşahedelerinde Hak’tan gayrı bulunmayanları) böylece cezalandırırız! |
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ İnna kezalike necziylmuhsiniyne. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
46. "Yeyin ve azıcık keyif sürün (dünyada)... Muhakkak ki siz suçlularsınız!" |
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ Kulu ve temette’u kaliylen innekum mucrimune. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
48. Onlara (müşriklere) "Boyun eğin" denildiğinde, rükû etmezler! |
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ Ve iza kıyle lehumurke’u la yerke’une. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
50. Artık Ondan (Kurân’ın verdiği bu büyük haberden) sonra hangi söze iman ederler? |
فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ Febieyyi hadiysin ba’dehu yu’minune. |