Hayrat Neşriyat | |
---|---|
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا Velmurselati ’urfen. |
|
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا Fel’asıfati ’asfen. |
|
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا Vennaşirati neşren. |
|
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا Felfarikati ferkan. |
|
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا Felmulkıyati zikren. |
|
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا ’Uzren ev nuzren. |
|
7. Şübhesiz ki va`d olunup durduğunuz (o kıyâmet) mutlaka vâki` (olacak)tır. |
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ İnnema tu’adune levakı’un. |
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ Feizennucumu tumiset. |
|
وَإِذَا السَّمَاءُ فُرِجَتْ Ve izessemau furicet. |
|
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ Ve izelcibalu nusifet. |
|
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ Ve izerrusulu ukkıtet. |
|
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ Lieyyi yevmin uccilet. |
|
لِيَوْمِ الْفَصْلِ Liyevmilfasli. |
|
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ Ve ma edrake ma yevmulfasli. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
16. Biz önceki (kâfir)leri (isyanları sebebiyle) helâk etmedik mi? |
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ Elem nuhlikil’evveliyne. |
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ Summe nutbi’uhumul’ahıriyne. |
|
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ Kezalike nef’alu bilmucrimiyne. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
أَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَاءٍ مَهِينٍ Elem nahlukkum min main mehiynin. |
|
21. (21-22) Sonra onu belli bir zamâna kadar sağlam bir yerde (rahimde yerleşik) kıldık. |
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَكِينٍ Fece’alnahu fiy kararin mekiynin. |
22. (21-22) Sonra onu belli bir zamâna kadar sağlam bir yerde (rahimde yerleşik) kıldık. |
إِلَىٰ قَدَرٍ مَعْلُومٍ İla kaderin ma’lumin. |
23. Artık (bunu) kudretimizle yaptık; işte (biz) ne güzel güç yetirenler(iz)! |
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ Fekaderna feni’melkadirune. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
25. (25-26) (Biz,) arzı hayat sâhiblerine de ölülere de bir toplanma yeri yapmadık mı? |
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا Elem nec’alil’arda kifaten. |
26. (25-26) (Biz,) arzı hayat sâhiblerine de ölülere de bir toplanma yeri yapmadık mı? |
أَحْيَاءً وَأَمْوَاتًا Ahyaen ve emvaten. |
27. Orada yüksek, sâbit dağlar meydana getirmedik mi? Hem size tatlı bir su içirmedik mi? |
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُمْ مَاءً فُرَاتًا Ve ce’alna fiyha revasiye şamihatin ve eskaynakum maen furaten. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
29. (Ki o gün kâfirlere şöyle denilir) `Kendisini, yalanlamakta olduğunuz (azâb)a gidin!` |
انْطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ İntaliku ila ma kuntum bihi tukezzebune. |
30. `(Haydi!) Üç çatallı bir gölgeye (Cehennemin dumanına) gidin!` |
انْطَلِقُوا إِلَىٰ ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ İntaliku ila zıllin ziy selasi şu’abin. |
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ La zaliylin ve la yuğniy minellehebi. |
|
32. Çünki o (Cehennem), saray gibi (büyük) kıvılcımlar saçar. |
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ İnneha termiy bişererin kelkasri. |
33. Sanki o (sıçrayan kıvılcımlar, peşpeşe gelen) sarı develer gibidir. |
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ Keennehu cimaletun sufrun. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَ Haza yevmu la yentıkune. |
|
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ Ve la yu’zenu lehum feya’tezirune. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ ۖ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ Haza yevmulfasli cema’nakum vel’evveliyne. |
|
39. `Artık (azabdan kurtulmak için) bir tuzağınız varsa, haydi bana tuzak kurun!` |
فَإِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ Fein kane lekum keydun fekiyduni. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ İnnelmuttekıyne fiy zılalin ve ’uyunin. |
|
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ Ve fevakihe mimma yeştehune. |
|
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ Kulu veşrebu heniy’en bima kuntum ta’melune. |
|
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ İnna kezalike necziylmuhsiniyne. |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
46. (Ey kâfirler! Siz de dünyada) az bir müddet yiyin, faydalanın! Çünki siz günahkârlarsınız. |
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ Kulu ve temette’u kaliylen innekum mucrimune. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
48. Hem onlara `Rükû` edin!` denildiği zaman, rükû` etmezler. |
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ Ve iza kıyle lehumurke’u la yerke’une. |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne. |
|
50. (Onlar) artık bundan (Kur`ân`dan) sonra hangi söze inanacaklar? |
فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ Febieyyi hadiysin ba’dehu yu’minune. |