Bayraktar Bayraklı | |
---|---|
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا Vennazi’ati ğarken. |
|
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا Vennaşitati neştan. |
|
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا Vessabihati sebhan. |
|
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا Fessabikati sebkan. |
|
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا Felmudebbirati emren. |
|
6. (6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler. |
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ Yevme tercufurracifetu. |
7. (6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler. |
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ Tetbe’uherradifetu. |
8. (8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar. |
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ Kulubun yevmeizin vacifetun. |
9. (8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar. |
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ Ebsaruha haşi’atun. |
يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ Yekulune einna lemerdudune fiylhafireti. |
|
أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةً Eiza kunna ’ızamen nehıreten. |
|
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ Kalu tilke izen kerretun hasiretun. |
|
13. (13-14) Bu dönüş sadece bir seslenmeye bakar. Birden bire kendilerini mahşerde buluverirler. |
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ Feinnema hiye zecretun vahıdetun. |
14. (13-14) Bu dönüş sadece bir seslenmeye bakar. Birden bire kendilerini mahşerde buluverirler. |
فَإِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِ Feiza hum bissahireti. |
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ Hel etake hadiysu musa. |
|
16. “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.” |
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى İz nadahu rabbuhu bilvadilmukaddesi tuven. |
17. “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.” |
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ İzheb ila fir’avne innehu tağa. |
18. “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.” |
فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَىٰ أَنْ تَزَكَّىٰ Fekul hel leke ila en tezekka. |
19. “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.” |
وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ Ve ehdiyeke ila rabbike fetahşa. |
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ Feerahul’ayetelkubra. |
|
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ Fekezzebe ve ’asa. |
|
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ Summe edbere yes’a. |
|
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ Fehaşere fenada. |
|
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ Fekale ene rabbukumul’a’la. |
|
25. Böylece Allah, onu âhiret ve dünya azabıyla cezalandırdı. |
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ Feehazehullahu nekalel’ahıreti vel’ula. |
26. Şüphesiz bunda, Allah`a saygı duyanlara bir ders vardır. |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ İnne fiy zalike le’ubreten limen yahşa. |
أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ ۚ بَنَاهَا Eentum eşeddu halkan emissema’u benaha. |
|
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا Refe’a semkeha fesevvaha. |
|
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha. |
|
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا Vel’arda ba’de zalike dehaha. |
|
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا Ahrece minha aeha ve mer’aha. |
|
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا Velcibale ersaha. |
|
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ Meta’an lekum ve lien’amikum. |
|
34. (34-35) O en büyük felâket geldiğinde, o gün insan, neyin uğruna çalıştığını hatırlayacaktır. |
فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ Feiza caetittammetulkubra. |
35. (34-35) O en büyük felâket geldiğinde, o gün insan, neyin uğruna çalıştığını hatırlayacaktır. |
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ Yevme yetezekkerul’insanu ma se’a. |
36. Cehennem, her görenin göreceği şekilde ortaya çıkarılacaktır. |
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ Ve burrizetilcehıymu limen yera. |
37. (37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir. |
فَأَمَّا مَنْ طَغَىٰ Feemma men tağa. |
38. (37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir. |
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا Ve aserelhayateddunya. |
39. (37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir. |
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ Feinnelcahıyme hiyelme’va. |
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ Ve emma men hafe mekame rabbihi ve nehennefse ’anilheva. |
|
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ Feinnelcennete hiyel me’va. |
|
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا Yes’eluneke ’anissa’ati eyyane mursaha. |
|
فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا Fiyme ente min zikraha. |
|
إِلَىٰ رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا İla rabbike muntehaha. |
|
إِنَّمَا أَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشَاهَا İnnema ente munziru men yahşaha. |
|
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا Keennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa ’aşiyyeten ev duhaha. |