Mustafa İslamoğlu | |
---|---|
1. Şahit olsun (muhatabın yüreğine) dalıp (küfrü oradan) şiddetle söküp atan (uyarı ayetleri)! |
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا Vennazi’ati ğarken. |
2. Ve (mü`min gönüllere) müjde dolu bir umudu usulca getirip bırakan (rahmet ayetleri)! |
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا Vennaşitati neştan. |
3. Ve (o umutla hayat denizine) açılıp yüzdükçe yüzen (mü`min)ler! |
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا Vessabihati sebhan. |
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا Fessabikati sebkan. |
|
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا Felmudebbirati emren. |
|
6. (Bunların her biri şahit olsun ki) o gün şiddetli bir sarsıcı herşeyi saracak; |
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ Yevme tercufurracifetu. |
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ Tetbe’uherradifetu. |
|
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ Kulubun yevmeizin vacifetun. |
|
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ Ebsaruha haşi’atun. |
|
10. (Hala) diyorlar ki "Ne yani, şimdi biz yeniden eski halimize mi döneceğiz? |
يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ Yekulune einna lemerdudune fiylhafireti. |
أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةً Eiza kunna ’ızamen nehıreten. |
|
12. (Ve) ekliyorlar "O zaman desene bu ikinci bir hüsran olacak!" |
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ Kalu tilke izen kerretun hasiretun. |
13. Sözün özü o (kalk emri), sert ve kesin bir komuttan ibarettir. |
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ Feinnema hiye zecretun vahıdetun. |
14. İşte o zaman onlar, faltaşı gibi açılmış gözlerle mahşer meydanında beliriverecek. |
فَإِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِ Feiza hum bissahireti. |
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ Hel etake hadiysu musa. |
|
16. Hani Rabbi, iki kat kutsal kılınmış bir vadide ona şöyle seslenmişti |
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى İz nadahu rabbuhu bilvadilmukaddesi tuven. |
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ İzheb ila fir’avne innehu tağa. |
|
فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَىٰ أَنْ تَزَكَّىٰ Fekul hel leke ila en tezekka. |
|
وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ Ve ehdiyeke ila rabbike fetahşa. |
|
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ Feerahul’ayetelkubra. |
|
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ Fekezzebe ve ’asa. |
|
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ Summe edbere yes’a. |
|
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ Fehaşere fenada. |
|
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ Fekale ene rabbukumul’a’la. |
|
25. Sonunda Allah, onu ahiret ve dünya azabıyla (aleme) ibret olsun diye yakaladı. |
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ Feehazehullahu nekalel’ahıreti vel’ula. |
26. Şüphesiz bunda Allah`a karşı içten bir saygı duyanlar için sayısız ibret vardır. |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ İnne fiy zalike le’ubreten limen yahşa. |
27. Yaratılış açısından siz mi daha sağlamsınız, yoksa gök kubbe mi? Göğü O inşa etti; |
أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ ۚ بَنَاهَا Eentum eşeddu halkan emissema’u benaha. |
28. onu (içinde gök cisimleri) yüzecek şekilde O yükseltti ve dengeli bir iç düzene kavuşturdu; |
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا Refe’a semkeha fesevvaha. |
29. onun gecesini adım adım O kararttı, aydınlığını kıvamında O çıkardı. |
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha. |
30. Ve onun ardından yeryüzünü yuvarlatarak bir düzene koydu; |
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا Vel’arda ba’de zalike dehaha. |
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا Ahrece minha aeha ve mer’aha. |
|
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا Velcibale ersaha. |
|
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ Meta’an lekum ve lien’amikum. |
|
فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ Feiza caetittammetulkubra. |
|
35. (evet) işte o gün, insan neyin peşinden koştuğunu hatırlayacak; |
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ Yevme yetezekkerul’insanu ma se’a. |
36. zira gözleri faltaşı gibi açacak olan ateş, görme yeteneğine sahip herkesin gözüne sokulacak. |
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ Ve burrizetilcehıymu limen yera. |
فَأَمَّا مَنْ طَغَىٰ Feemma men tağa. |
|
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا Ve aserelhayateddunya. |
|
39. işte onların varacağı yer gözleri faltaşı gibi açacak olan ateştir. |
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ Feinnelcahıyme hiyelme’va. |
40. Ama Rabbinin yüce makamından korkan ve kendini nefsine (kulluktan) alıkoyan kimseler var ya |
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ Ve emma men hafe mekame rabbihi ve nehennefse ’anilheva. |
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ Feinnelcennete hiyel me’va. |
|
42. (Ey Peygamber!) Sana "Kıyamet ne zaman kopacak?" diye soruyorlar. |
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا Yes’eluneke ’anissa’ati eyyane mursaha. |
فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا Fiyme ente min zikraha. |
|
إِلَىٰ رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا İla rabbike muntehaha. |
|
إِنَّمَا أَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشَاهَا İnnema ente munziru men yahşaha. |
|
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا Keennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa ’aşiyyeten ev duhaha. |