Muhammed Esed | |
---|---|
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا Vennazi’ati ğarken. |
|
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا Vennaşitati neştan. |
|
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا Vessabihati sebhan. |
|
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا Fessabikati sebkan. |
|
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا Felmudebbirati emren. |
|
6. (O halde, düşün) şiddetli bir sarsıntının (dünyayı) sarstığı Gün(ü), |
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ Yevme tercufurracifetu. |
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ Tetbe’uherradifetu. |
|
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ Kulubun yevmeizin vacifetun. |
|
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ Ebsaruha haşi’atun. |
|
10. (Ama hala) bazıları "Ne yani!" diyorlar, "Biz gerçekten eski halimize mi döndürüleceğiz, |
يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ Yekulune einna lemerdudune fiylhafireti. |
أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةً Eiza kunna ’ızamen nehıreten. |
|
12. (Ve) ilave ediyorlar "Öyleyse bu, zararlı bir dönüş olur!" |
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ Kalu tilke izen kerretun hasiretun. |
13. (Ama) o zaman, (Son Saat), bir tek çığlık (gibi ansızın onların üzerine) kopacak, |
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ Feinnema hiye zecretun vahıdetun. |
فَإِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِ Feiza hum bissahireti. |
|
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ Hel etake hadiysu musa. |
|
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى İz nadahu rabbuhu bilvadilmukaddesi tuven. |
|
17. "Sen, Firavun’a git -çünkü o hak ve adalet sınırlarını ihlal ediyor- |
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ İzheb ila fir’avne innehu tağa. |
فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَىٰ أَنْ تَزَكَّىٰ Fekul hel leke ila en tezekka. |
|
وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ Ve ehdiyeke ila rabbike fetahşa. |
|
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ Feerahul’ayetelkubra. |
|
21. Ama (Firavun) o’nu yalanladı ve (hidayeti) şiddetle reddetti, |
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ Fekezzebe ve ’asa. |
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ Summe edbere yes’a. |
|
23. daha sonra (ileri gelen adamlarını) topladı ve (halkını) çağırdı, |
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ Fehaşere fenada. |
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ Fekale ene rabbukumul’a’la. |
|
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ Feehazehullahu nekalel’ahıreti vel’ula. |
|
26. Bunda, şüphesiz, (Allah’ın) ürperti ve korkusunu duyanlar için bir ibret vardır. |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ İnne fiy zalike le’ubreten limen yahşa. |
27. (Ey insanlar!) Sizi yaratmak, göğü yaratmış olan Allah için daha mı zordur? |
أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ ۚ بَنَاهَا Eentum eşeddu halkan emissema’u benaha. |
28. O, gökkubbeyi yükseltmiş ve ona gerektiği gibi biçim vermiştir; |
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا Refe’a semkeha fesevvaha. |
29. onun gecesini karanlık yapmış ve gündüzünü aydınlatmıştır. |
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha. |
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا Vel’arda ba’de zalike dehaha. |
|
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا Ahrece minha aeha ve mer’aha. |
|
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا Velcibale ersaha. |
|
33. (bütün bunlar) sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için(dir). |
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ Meta’an lekum ve lien’amikum. |
34. Ve böylece, büyük, sarsıcı (yeniden dirilme) olayı gelip çattığında, |
فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ Feiza caetittammetulkubra. |
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ Yevme yetezekkerul’insanu ma se’a. |
|
36. ve (cehennemin) yakıcı ateşi, onu gör(meye mahkum edil)en herkesin karşısına getirilecektir. |
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ Ve burrizetilcehıymu limen yera. |
فَأَمَّا مَنْ طَغَىٰ Feemma men tağa. |
|
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا Ve aserelhayateddunya. |
|
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ Feinnelcahıyme hiyelme’va. |
|
40. Ama Rabbinin huzurunda korku ile duranın ve nefsini kötü arzulardan alıkoyanın |
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ Ve emma men hafe mekame rabbihi ve nehennefse ’anilheva. |
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ Feinnelcennete hiyel me’va. |
|
42. (Ey peygamber!) Sana Son Saat’i soruyorlar "Ne zaman gelip çatacak?" |
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا Yes’eluneke ’anissa’ati eyyane mursaha. |
فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا Fiyme ente min zikraha. |
|
44. (Çünkü) onun (bilgisinin) başı ve sonu yalnız Rabbinin katındadır! |
إِلَىٰ رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا İla rabbike muntehaha. |
45. Sen ancak ondan korkanları uyar(mak için gönderil)mişsin. |
إِنَّمَا أَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشَاهَا İnnema ente munziru men yahşaha. |
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا Keennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa ’aşiyyeten ev duhaha. |