Cemal Külünkoğlu | |
---|---|
1. Yemin olsun, (inkârcıların ruhlarını) şiddetle çekip alan meleklere. |
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا Vennazi’ati ğarken. |
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا Vennaşitati neştan. |
|
3. Yemin olsun (yörüngelerinde) yüzüp giden (kuvvelere/gezegen)lere. |
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا Vessabihati sebhan. |
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا Fessabikati sebkan. |
|
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا Felmudebbirati emren. |
|
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ Yevme tercufurracifetu. |
|
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ Tetbe’uherradifetu. |
|
8. O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacak. |
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ Kulubun yevmeizin vacifetun. |
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ Ebsaruha haşi’atun. |
|
يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ Yekulune einna lemerdudune fiylhafireti. |
|
أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةً Eiza kunna ’ızamen nehıreten. |
|
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ Kalu tilke izen kerretun hasiretun. |
|
13. Hâlbuki o (diriliş), sadece bir haykırıştan (Sur`un üfürülmesinden) ibarettir. |
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ Feinnema hiye zecretun vahıdetun. |
14. Bir de (bakarsın onlar) kabirlerinden çıkmışlar (bir araya toplanmışlar). |
فَإِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِ Feiza hum bissahireti. |
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ Hel etake hadiysu musa. |
|
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى İz nadahu rabbuhu bilvadilmukaddesi tuven. |
|
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ İzheb ila fir’avne innehu tağa. |
|
فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَىٰ أَنْ تَزَكَّىٰ Fekul hel leke ila en tezekka. |
|
وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ Ve ehdiyeke ila rabbike fetahşa. |
|
20. Derken (Musa) ona, en büyük mucizeyi (asanın ejderha oluşunu) gösterdi. |
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ Feerahul’ayetelkubra. |
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ Fekezzebe ve ’asa. |
|
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ Summe edbere yes’a. |
|
23. (23-24) Hemen (adamlarını) topladı ve onlara (şöyle) seslendi “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” |
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ Fehaşere fenada. |
24. (23-24) Hemen (adamlarını) topladı ve onlara (şöyle) seslendi “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” |
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ Fekale ene rabbukumul’a’la. |
25. Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı. |
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ Feehazehullahu nekalel’ahıreti vel’ula. |
26. Şüphesiz bunda Allah`a karşı gelmekten sakınan bir kimse için bir ibret vardır. |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ İnne fiy zalike le’ubreten limen yahşa. |
أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ ۚ بَنَاهَا Eentum eşeddu halkan emissema’u benaha. |
|
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا Refe’a semkeha fesevvaha. |
|
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha. |
|
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا Vel’arda ba’de zalike dehaha. |
|
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا Ahrece minha aeha ve mer’aha. |
|
32. Dağları da sağlam bir şekilde olması gereken yere yerleştirdi. |
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا Velcibale ersaha. |
33. Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı. |
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ Meta’an lekum ve lien’amikum. |
فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ Feiza caetittammetulkubra. |
|
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ Yevme yetezekkerul’insanu ma se’a. |
|
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ Ve burrizetilcehıymu limen yera. |
|
فَأَمَّا مَنْ طَغَىٰ Feemma men tağa. |
|
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا Ve aserelhayateddunya. |
|
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ Feinnelcahıyme hiyelme’va. |
|
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ Ve emma men hafe mekame rabbihi ve nehennefse ’anilheva. |
|
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ Feinnelcennete hiyel me’va. |
|
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا Yes’eluneke ’anissa’ati eyyane mursaha. |
|
43. (43-44) Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede? Onun nihai bilgisi, yalnız Rabbine aittir. |
فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا Fiyme ente min zikraha. |
44. (43-44) Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede? Onun nihai bilgisi, yalnız Rabbine aittir. |
إِلَىٰ رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا İla rabbike muntehaha. |
45. Sana düşen sadece ondan (kıyametten) korkanı uyarmaktır. |
إِنَّمَا أَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشَاهَا İnnema ente munziru men yahşaha. |
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا Keennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa ’aşiyyeten ev duhaha. |