Edip Yüksel 

1. T. S. Bu (harfler) Kuran’ın, apaçık bir kitabın mucizeleridir.

2. Gerçeği onaylayanlar için bir kılavuz ve müjdedir.

3. Onlar ki namazı gözetirler, zekatı verirler ve ahiret konusunda da kuşkuları yoktur.

4. Ahiret gerçeğini onaylamayanların ise yaptıklarını kendilerine süslü göstermişizdir, bocalayıp dururlar.

5. Onlar en kötü cezayı haketmişlerdir ve ahirette de en çok kayba uğrayanlardır.

6. Kuşkusuz sen bu Kuran’ı, Bilge ve Bilen birisinden almaktasın.

7. Hani Musa ailesine şöyle demişti "Ben bir ateş gördüm, size ondan bir haber getireyim yahut size bir meşale getireyim de ısınasınız.

8. Oraya varınca kendisine, "Ateşin içinde bulunan da, çevresinde olan da kutludur" diye seslenildi. Evrenlerin Rabbi olan ALLAH çok yücedir.

9. "Musa, bu Benim, Ben Üstün ve Bilge olan ALLAH’ım."

10. "Değneğini at." Onu küçük bir yılan gibi titreştiğini görünce, arkasına dönüp bakmadan kaçtı. "Musa, korkma; elçiler huzurumda korkmazlar."

11. "Ancak kim zulmederse, sonra günahlarını bırakıp iyilik yaparsa ona karşı ben Bağışlayıcıyım, Rahimim."

12. "Elini koynuna sok da; kusursuz bembeyaz olarak çıksın. Firavun ve halkına göstereceğin dokuz mucizeden biridir. Onlar yoldan çıkan bir toplum olmuşlardır."

13. Onlara açıkça görünen mucizelerimiz geldiğinde, "Bu apaçık bir büyüdür" dediler.

14. Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı olduğunu onayladılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.

15. Biz Davud’a ve Süleyman’a bilgi vermiştik de "Bize, gerçeği onaylayan kullarının birçoğundan daha fazla bağışta bulunan ALLAH’a övgüler olsun" demişlerdi.

16. Süleyman Davud’a varis oldu. Dedi ki, "Ey halk, bize kuşların dilini anlamak öğretildi ve bize her şeyden verildi. Bu apaçık bir lütuftur."

17. Süleyman için, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular oluşturulmuştu ve düzenle sevkediliyorlardı.

18. Karınca vadisine varınca, bir karınca, "Ey karıncalar, yuvalarınıza giriniz ki Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler."

19. Onun sözüne gülerek, "Efendim, senin bana ve ana babama bağışladığın nimetlerine şükretmeye ve hoşnut olacağın erdemli davranışlarda bulunmaya beni yönelt. Rahmetinle, beni erdemli kullarının arasına sok."

20. Kuşları denetledi ve, "Neden hüdhüdü görmüyorum, yoksa kaçak mı?" dedi.

21. Bana (özür olarak) açık bir delil getirmezse, onu şiddetli bir cezaya çarpacağım, yahut onu keseceğim.

22. Çok geçmeden (hüdhüd) geldi ve, "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim" dedi, "Sana Sebe’den önemli bir haber getirdim."

23. "Onları sahiplenen bir kadın buldum. Kendisine her şeyden verilmiş ve büyük bir sarayı var."

24. "Onu ve halkını Allah’ın yakınından/aşağısından güneşe secde eder buldum. Sapkın onların işlerini kendilerine süslemiş ve onları yoldan çıkarmış ve bu yüzden doğruyu görmüyorlar."

25. "Halbuki onlar, göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran ALLAH’a secde etmeliydiler. O, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir."

26. ALLAH O’ndan başka tanrı yoktur. O büyük yönetimin Rabbidir.

27. Dedi ki, "Doğru mu konuştun, yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz."

28. "Şu mektubumu onlara götürüp ilet ve sonra bir yana çekilip tepkilerini gözle."

29. (Kadın lider) dedi, "Ey konseyim, bana onurlu bir mektup gelmiş bulunuyor."

30. "O, Süleyman’dandır ve o, ‘Rahman, Rahim ALLAH’ın ismiyle’ dir."

31. "Bana karşı büyüklük taslamayın; bana Müslümanlar olarak gelin,’ diye uyarmaktadır."

32. "Ey konseyim, şu işte bana bir fikir verin. Siz yanımda bulunmadıkça bir işte karar vermem" dedi.

33. "Biz güçlüyüz, yaman savaşçılarız ve son karar sana aittir. Kararını uygula" dediler.

34. (Kadın lider) dedi ki, "Krallar girdikleri ülkeleri bozarlar ve onların onurlu halkını aşağılarlar. Böyle davranırlar."

35. "Onlara bir armağan göndereyim de bakayım elçiler nasıl bir tepki ile dönecekler."

36. (Elçi) geldiğinde Süleyman kendisine şunları dedi, "Siz bana para ve mal mı vermek istiyorsunuz? ALLAH’ın bana verdikleri sizin bana verdiğinizden çok daha iyidir. Armağanınızla (ben değil) siz sevinebilirsiniz."

37. "Onlara dön, (ve bildir ki) karşı konulamayacak ordularla üzerlerine varacağız ve onları aşağılanmış ve küçültülmüş olarak oradan çıkartacağız."

38. Dedi ki, "Ey konseyim, onlar bana Müslümanlar olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?"

39. Cinlerden bir ifrit, "Sen daha yerinden kalkmadan onu sana getirebilirim. Bunu becerebilecek güce sahibim" dedi.

40. Kitap bilgisine sahip olan birisi de "Ben onu, gözünü kırpman için geçen süreden daha çabuk getirebilirim" dedi. Onu yanında duruyor görünce, "Bu Efendimin bir lütfudur. Şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğimi sınıyor. Şükreden kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de, bilsin ki benim Efendim Zengindir, Şereflidir" dedi.

41. "Tahtının biçimini değiştirin, bakalım doğruyu bulabilecek mi, yoksa doğruyu bulamayanlardan mı olacak?"

42. (Kadın lider) varınca kendisine, "Senin tahtın buna mı benziyor?" dendi. "Tıpkı o" dedi, "Bize ondan önce bilgi verilmişti ve biz Müslüman idik."

43. Onu, ALLAH’tan aşağı hizmet ettikleri saptırmıştı. İnkarcı bir topluluğun bir bireyi idi.

44. Ona, "Sarayın salonuna gir" dendi. Sarayın salonunu görünce, su havuzu sanarak bacaklarını sıvadı. (Süleyman) dedi ki, "Bu, kristalle döşenmiş bir salondur." (Kadın lider), "Efendim, kendime haksızlık etmişim. Süleyman ile birlikte evrenlerin Rabbi ALLAH’a teslim oldum" dedi.

45. Semud’a kardeşleri Salih’i, "ALLAH’a hizmet edin" desin diye gönderdik. Bunun üzerine, çekişen iki gruba ayrıldılar.

46. "Halkım" dedi, "Neden iyilik yerine kötülükte acele ediyorsunuz? Merhamet edilmeniz için ALLAH’tan bağışlanma dilemeniz gerekmez miydi?"

47. Dediler ki, "Sen ve beraberindekiler bize uğursuzluk getirdiniz." Dedi ki, "Sizin uğursuzluğunuz ALLAH’tan gelmektedir. Doğrusu siz sınava sokulan bir toplumsunuz."

48. Kentte dokuzlu bir çete vardı; bölgede bozgunculuk çıkarıyorlar ve asla iyi bir şey yapmıyorlardı.

49. ALLAH’a and içerek birbirlerine, "Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım ve sonra onun kabilesine, onların ölümü hakkında bir şey bilmediğimizi ve doğru konuştuğumuzu söyleyelim" dediler.

50. Böylece bir plan kurdular, ancak onlar farkına varmadan biz de bir plan kurduk.

51. Planlarının nasıl sonuçlandığına bak; biz onları, halklarıyla birlikte yerle bir ettik.

52. Zulmetmeleri yüzünden, işte çökmüş evleri… Bilen bir toplum için bunda bir ders olmalı.

53. Gerçeği onaylayanları ve erdemli davrananları kurtardık.

54. Lut da halkına demişti ki, "Gördüğünüz halde nasıl olur da böyle bir kötülüğü işliyorsunuz?"

55. "Kadınları bırakıp erkeklerle mi cinsel ilişki kuruyorsunuz? Siz gerçekten pek cahil bir topluluksunuz."

56. Halkının yanıtı sadece, "Lut’un ailesini kasabanızdan çıkarın, onlar temiz kalmak istiyorlar" demek oldu.

57. Biz de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı hariç; onu geride kalanlardan saydık.

58. Onların üzerine bir çeşit yağmur yağdırdık. Uyarılmış bulunanların yağmuru ne de kötü idi.

59. De ki "Övgü ALLAH’a özgüdür. Selam (barış) da seçtiği kullarına olsun. ALLAH mı, yoksa onların ortak koştukları mı daha iyidir?"

60. Gökleri ve yeri yaratan, gökten bir su yağdırıp, onunla sizin bir ağacını dahi bitiremeyeceğiniz güzel bahçeler bitiren kimdir? ALLAH ile birlikte bir başka tanrı mı? Doğrusu, onlar sapan bir toplumdur.

61. Yeryüzünü bir yerleşim merkezi yapan, aralarından ırmaklar çıkaran, üzerine sağlam dağlar yerleştiren ve her iki suyun arasına bir engel koyan kimdir? ALLAH ile birlikte bir başka tanrı mı? Doğrusu, onların çoğu bilmez.

62. Darda kalmışın çağrısına karşılık veren, kötülüğü gideren ve sizi yeryüzünün varisleri kılan kimdir? ALLAH ile birlikte bir başka tanrı mı? Ne kadar az öğüt alırsınız?

63. Karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösteren kimdir? Rahmetinden önce rüzgarları müjde olarak gönderen kimdir? ALLAH ile birlikte bir başka tanrı mı? ALLAH ortak koştuklarından çok yücedir.

64. Yaratılışı başlatan ve sonra onu tekrarlayan kimdir? Sizi gökten ve yerden rızıklandıran kimdir? ALLAH ile birlikte bir başka tanrı mı? De ki "Doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin."

65. De ki "Göklerde ve yerde, ALLAH’tan başka kimse geleceği bilemez. Ne zaman dirileceklerinin bile farkına varmazlar."

66. Doğrusu, onların ahiret hakkındaki bilgileri derme-çatmadır. Aslında ondan kuşku içindedirler. Daha doğrusu, onlar ondan yana tümüyle kördürler.

67. İnkar edenler dediler, "Biz ve atalarımız toprak olduktan sonra mı çıkarılacağız?"

68. "Bize ve atalarımıza da daha önce aynı söz verilmişti. Bunlar geçmişlerin masallarından başka bir şey değildir."

69. De ki "Yeryüzünü dolaşın da suçluların sonunun ne olduğuna bir bakın."

70. Onlara üzülme, planladıkları şeylerden ötürü de canını sıkma.

71. "Doğru iseniz, bu söz ne zaman gerçekleşecek?" diyorlar.

72. "Belki, meydan okuyarak istediğiniz şeylerin bir kısmı size çatmıştır bile" de.

73. Kuşkusuz Efendin halka karşı Lütuf Sahibidir, fakat çokları şükretmez.

74. Ve Efendin onların göğüslerinin gizlediğini de açığa vurduğunu da elbette bilir.

75. Göklerde ve yerde gizli olan her şey, istisnasız apaçık bir kitaptadır.

76. Bu Kuran, İsrailoğullarının hâlâ tartışmakta olduğu birçok konuyu anlatmaktadır.

77. Elbette o bir kılavuzdur ve gerçeği onaylayanlar için bir rahmettir.

78. Efendin, onların arasında kararını verecektir. O Üstündür, Bilendir.

79. ALLAH’a güven. Sen apaçık gerçeği izlemektesin.

80. Sen ölülere duyuramazsın, aynı şekilde arkalarını dönen sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

81. Körü de sapıklığından çıkarıp yola iletemezsin. Sen ancak, ayetlerimizi onaylayanlara duyurabilirsin; onlar (anlattığın gerçeği) kabul ederler.

82. Zamanı gelince, onlara topraktan mamul bir yaratık çıkaracağız; onlara, halkın ayet ve mucizelerimizi onaylamadığını bildirecek.

83. Ve o gün gelecek, her toplum içinde, ayetlerimizi ve mucizelerimizi yalanlayan kimseleri toplayıp süreceğiz.

84. Geldikleri zaman, "Ayet ve mucizelerimi bilginizle kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa yaptığınız neydi?" der.

85. Haksızlık ettikleri için verilen söz başlarına gelir ve artık konuşamazlar.

86. Geceyi dinlenmelerine elverişli, gündüzü de aydınlık yaptığımızı görmediler mi? Gerçeği onaylayan bir toplum için elbette bunda işaretler vardır.

87. Boruya üfürüldüğü gün, göklerde ve yerde bulunan herkes, ALLAH’ın diledikleri hariç korkuya kapılacaklardır. Hepsi ona boyun bükerek gelirler.

88. Dağları durgun sanırsın, halbuki bulutlar hareket ettiği gibi hareket etmektedir. Her şeyi sapasağlam yaratan ALLAH’ın sanatıdır. O, yaptıklarınızı bilendir.

89. Kim iyilik getirirse, ona ondan daha iyisi verilir ve onlar o günün korkusundan güvenlikte olurlar.

90. Kim kötülük getirirse, ateşe yüzüstü kapaklanır." Yaptıklarının karşılığından başkasını mı bekliyordun? "

91. Ben, sadece bu şehrin Efendisine hizmet etmekle emredildim. O burayı sınırlamıştır ve her şey O’nundur. Ben Müslümanlardan olmakla emredildim.

92. Ve Kuran’ı okumakla da… Kim doğruyu bulursa kendi yararına doğruyu bulmuştur. Kim saparsa ben ancak uyarıcılardan biriyim.

93. De ki "Övgü ALLAH’adır; ayetlerini size gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız. Efendin onların yaptığından habersiz değildir."