Hasan Basri Çantay 

1. Yüzünü ekşitib çevirdi,

2. kendisine o a’maa geldi diye.

3. (Onun haalini) sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden öğrenecekleriyle) temizlenecekdi.

4. Yahud öğüd olacakdı da (senin) bu öğüd (ün) kendisine fâide verecekdi.

5. Amma (zengin olduğu için) kendisini müstağnî gören adam (yok mu)?

6. İşte sen onu karşına alıyor (ona yöneliyor) sun.

7. Halbuki onun temizlenmemesinden sana ne?

8. Amma sana koşarak gelen kimse,

9. o, (Allahdan) korkar bir (adam) olduğu halde,

10. sen kendisini bırakıb da oyalanırsın.

11. Sakın (bir daha böyle yapma Habîbim). Çünkü o (Kur’an) bir öğüddür.

12. Binâen’aleyh dileyen onu beller.

13. (13-14) O, (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahîfelerdedir.

14. (13-14) O, (Allah indinde) çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahîfelerdedir.

15. (15-16) Kıymetli, sevgili, takva saahibi kâtiblerin elleriyle (yazılmışdır).

16. (15-16) Kıymetli, sevgili, takva saahibi kâtiblerin elleriyle (yazılmışdır).

17. O kahredilesi insan, ne nankördür o!

18. Onu (yaratan) hangi şeyden yaratdı?

19. Bir damla sudan yaratdı da onu biçimine koydu.

20. Sonra onun yolu (nu) kolaylaşdırdık

21. Sonra onu öldürüb kabre sokdu.

22. Daha sonra, dilediği zaman da onu tekrar diriltecek.

23. Gerçek (o insan, Allahın) emretdiği şeyleri yerine getirmemişdir.

24. Öyle ya, o insan (bir kerre) yediğine baksın.

25. Hakıykat biz, o suyu (yağmuru) bol bol dökdük.

26. Sonra toprağı iyiden iyi yardık.

27. Bu suretle onda dâne (ler) bitirdik,

28. Üzüm (ler), yonca (lar),

29. Zeytinlik (ler), hurmalık (lar),

30. Sık ve bol ağaçlı (diğer) bahçeler,

31. Meyve (ler), mer’a (lar bitirdik).

32. (Bütün bunları biz) hem size, hem davarlarınıza fâide olarak (yapdık).

33. Fakat o kulakları sağır edercesine haykıracak olan ses geldiği zaman,

34. (evet) kişinin kaçacağı gün Biraderinden,

35. Anasından, babasından,

36. Karısından ve oğullarından.

37. O gün bunlardan herkesin kendine yeter bir işi (derdi, belâsı) vardır.

38. O gün yüzler vardır; parıl parıl parlayıcıdır,

39. Gülücüdür, sevinicidir.

40. O gün yüzler de vardır; üzerlerini toz toprak (bürümüşdür),

41. Onu (da) bir karanlık ve siyahlık kaplayacakdır.

42. İşte bunlar kâfirler, fâcirlerdir.