Harun Yıldırım 

1. Battığı zaman yıldıza andolsun;

2. Arkadaşınız asla sapmadı, batıla da yönelmedi.

3. O, hevadan konuşmaz.

4. O, yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.

5. Ona, üstün bir güç sahibi öğretmiştir.

6. Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen asıl şeklinde doğruluverdi.

7. Ve o, en yüksek bir ufukta idi.

8. Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.

9. Nitekim iki yay kadar veya daha yakınlaştı.

10. Böylece O’nun kuluna vahyettiğini vahyetti.

11. Gözüyle gördüğünü kalb yalanlamadı.

12. Şimdi siz, gördükleri hakkında onunla tartışıyor musunuz?

13. Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü.

14. Sidretü’lMünteha’nın yanında.

15. Cennetü’lMe’va da onun yanındadır.

16. O vakit, Sidre’yi bürüyen bürüyordu.

17. Göz kayıpşaşmadı ve aşmadı.

18. Andolsun o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü.

19. Gördünüz mü, Lat ve Uzza’yı?

20. Ve üçüncü olan Menat’ı?

21. Erkek sizin, dişi O’nun mu?

22. Öyleyse bu, insafsızca bir paylaştırmadır.

23. Onlar ancak sizin ve atalarınızın adlandırdığı ve Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği bir takım isimlerden ibarettir. Onlar ancak zanna ve nefislerin hevasına uyarlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir.

24. Yoksa insana her arzu ettiği şey mi var!?

25. İşte son da ilk de Allah’ındır.

26. Göklerde nice melekler vardır ki, Allah’ın dileyip razı olduğu kimseye izin vermedikçe şefaatleri hiçbir yarar sağlamaz.

27. Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar.

28. Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Onlar yalnızca zanna uymaktadırlar. Oysa gerçekte zan, haktan yana hiçbir yarar sağlamaz.

29. Şu halde sen, bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden yüz çevir.

30. İşte onların ilimden yana ulaşabildikleri budur. Şüphesiz senin Rabbin; kendi yolundan sapanı en iyi bilen O’dur ve hidayet bulanı da en iyi bilen O’dur.

31. Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır; öyle ki, kötülükte bulunanları, yaptıkları dolayısıyla cezalandırır, güzel davranışta bulunanları da daha güzeliyle ödüllendirir.

32. Ki onlar, ufak tefek günahlar dışında, günahın büyük olanından ve hayasızlıklardan kaçınırlar. Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi yerden inşa ettiğiyarattığı zaman ve analarınızın karnında ceninler halinde iken sizi en iyi bilendir. Öyleyse kendinizi temize çıkarıpdurmayın. O, sakınanı daha iyi bilendir.

33. Şimdi, o yüz çevireni gördün mü?

34. Azıcık verdi ve sımsıkı elinde tuttu.

35. Gaybın ilmi onun yanında da o mu görüyor?

36. Yoksa Musa’nın sahifelerinde olan kendisine haber verilmedi mi?

37. Ve ahdine bağlı İbrahim’in.

38. Doğrusu hiçbir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez.

39. Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur.

40. Şüphesiz kendi emeği ileride görülecektir.

41. Sonra yaptıklarının karşılığı ona eksiksiz verilecektir.

42. Elbette son varış Rabbinedir.

43. Doğrusu, güldüren ve ağlatan O’dur.

44. Doğrusu, öldüren ve dirilten O’dur.

45. Doğrusu çiftleri; erkek ve dişiyi yaratan O’dur.

46. Bir damla sudan meni döküldüğü zaman.

47. Gerçek şu ki, diğer diriltme de O’na aittir.

48. Doğrusu muhtaç olmaktan O kurtardı ve sermaye verip hoşnut kıldı.

49. Doğrusu Şi’ra’nın Rabbi O’dur.

50. Doğrusu önce gelen Ad’ı o helak etti.

51. Semud’u da. Böylelikle bırakmadı.

52. Daha önce Nuh kavmini de. Çünkü onlar daha zalim ve daha azgındılar.

53. Altı üstüne gelen şehirleri de O yerin dibine geçirdi.

54. Böylece ona sardırdığını sardırdı.

55. Öyleyse Rabbinin hangi nimetlerinden şüphe ediyorsun?

56. Bu, önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

57. O yaklaşmakta olan yaklaştı.

58. Onu Allah’tan başka açığa çıkaracak yoktur.

59. Şimdi siz bu sözden dolayı mı hayret edersiniz?

60. Gülüyorsunuz ve ağlamıyorsunuz.

61. Ve şuursuzca baş kaldırıyorsunuz.

62. Hemen Allah’a secde edin ve kulluk edin.