ج م ع kökü Kur'an'da 129 defa geçmektedir.

AYETLER

ADIYAT
100:5

جَمْعًا

cem’ǎn

bir topluluğa

Bununla bir (düşman) topluluğun orta yerine kadar dalanlara.

KIYAMET
75:3

نَجْمَعَ

necmeǎ

bir araya toplamayacağımızı-

İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak biraraya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?

KIYAMET
75:9

وَجُمِعَ

ve cumiǎ

ve bir araya toplandığı

Güneş ve ay birleştirildiği zaman;

KIYAMET
75:17

جَمْعَهُ

cem’ǎhu

onu toplamak

Şüphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak Bize ait (bir iş)tir.

HÜMEZE
104:2

جَمَعَ

cemeǎ

yığdı

Ki o, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır.

MÜRSELAT
77:38

جَمَعْنَاكُمْ

cemeǎ’nākum

sizi bir araya topladık

Bu, hüküm günüdür; sizi ve öncekileri ’birarada topladık.’

KAMER
54:44

جَمِيعٌ

cemīǔn

bir topluluğuz

"Biz, ’birbiriyle yardımlaşıp öcünü alan’ bir toplumuz" mu diyorlar?

KAMER
54:45

الْجَمْعُ

l-cem’ǔ

o topluluk

Yakında o toplum bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.

SAD
38:73

أَجْمَعُونَ

ecmeǔne

tüm olarak

Meleklerin hepsi topluca secde etti;

SAD
38:82

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

tümünü

Dedi ki "Senin izzetin adına andolsun, ben, onların tümünü mutlaka azdırıp-kışkırtacağım."

SAD
38:85

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

tümüyle

"Andolsun, senden ve içlerinde sana tabi olacak olanlardan tümüyle cehennemi dolduracağım."

A'RAF
7:18

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepinizle

(Allah) Dedi "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım."

A'RAF
7:38

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsi toplandığı

(Allah) diyecek "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek.

A'RAF
7:48

جَمْعُكُمْ

cem’ǔkum

topluluğunuzun

Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı."

A'RAF
7:124

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepinizi

"Muhakkak ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi idam edeceğim."

A'RAF
7:158

جَمِيعًا

cemīǎn

hepinize

De ki "Ey insanlar, ben Allah’ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.

YASIN
36:32

جَمِيعٌ

cemīǔn

toplandığı

Ancak onların hepsi, toplanmış olarak Huzurumuz’a getirilmişlerdir.

YASIN
36:53

جَمِيعٌ

cemīǔn

hepsi

O, yalnızca bir tek çığlıktan başkası değildir; artık onların hepsi toplanmış olarak Huzurumuz’a getirilmişlerdir.

FATIR
35:10

جَمِيعًا

cemīǎn

tamamen

Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah’ındır. Güzel söz O’na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azap vardır. Onların tasarladıkları ’boşa çıkıp bozulur’.

TA-HA
20:60

فَجَمَعَ

fe cemeǎ

ve topladı

Böylelikle Firavun arkasını dönüp gitti, hileli düzenini (yürütecek büyücüleri) biraraya getirdi, sonra geldi.

TA-HA
20:64

فَأَجْمِعُوا

feecmiǔ

siz toplayın

"Bundan ötürü, tuzaklarınızı biraraya getirin, sonra gruplar halinde gelin; bugün üstünlük sağlayan, gerçekten kurtuluşu bulmuştur."

TA-HA
20:123

جَمِيعًا

cemīǎn

hepiniz

Dedi ki "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size Benden bir yol gösterici gelecektir; kim Benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz."

VAKI'A
56:50

لَمَجْمُوعُونَ

lemecmūǔne

mutlaka toplanacaklardır

"Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."

ŞU'ARA
26:38

فَجُمِعَ

fecumiǎ

ve bir araya getirildi

Böylelikle büyücüler, bilinen bir günün belli vaktinde biraraya getirildi.

ŞU'ARA
26:39

مُجْتَمِعُونَ

muctemiǔne

toplanıyor

Ve insanlara da "Siz de toplanıyor musunuz? dendi."

ŞU'ARA
26:49

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepinizi

(Firavun) Dedi ki "Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım."

ŞU'ARA
26:56

لَجَمِيعٌ

lecemīǔn

bir cemaatiz

’Biz ise uyanık bir toplumuz" (dedi).

ŞU'ARA
26:61

الْجَمْعَانِ

l-cem’ǎāni

iki topluluk

İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa’nın adamları "Gerçekten yakalandık" dediler.

ŞU'ARA
26:65

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsini

Musa’yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk.

ŞU'ARA
26:95

أَجْمَعُونَ

ecmeǔne

bütün

Ve İblis’in bütün orduları da.

ŞU'ARA
26:170

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

tamamen

Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.

NEML
27:51

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsini

Artık sen, onların kurdukları hileli-düzenin uğradığı sona bir bak; Biz, onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik.

KASAS
28:78

جَمْعًا

cem’ǎn

cemaati bulunan

Dedi ki "Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir." Bilmez mi, ki gerçekten Allah, kendisinden önceki nesillerden kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan-sayısı bakımından daha çok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suçlu-günahkarlardan kendi günahları sorulmaz.

İSRA
17:88

اجْتَمَعَتِ

ctemeǎti

toplansalar

De ki "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler."

İSRA
17:103

جَمِيعًا

cemīǎn

toptan

Böylelikle, onları o yerden sürüp-sarsıntıya uğratmayı istedi, Biz de onu ve beraberindekileri hep birlikte boğuverdik.

YUNUS
10:4

جَمِيعًا

cemīǎn

hepinizin

Sizin tümünüzün dönüşü O’nadır. Allah’ın va’di bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur. İnkar edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azap vardır.

YUNUS
10:28

جَمِيعًا

cemīǎn

tümünü

O gün, onların tümünü birarada toplayacağız, sonra şirk katanlara "Yerinizden ayrılmayınız; siz de, şirk koştuklarınız da" diyeceğiz. Artık onların arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler ki "Siz bize ibadet ediyor değildiniz."

YUNUS
10:58

يَجْمَعُونَ

yecmeǔne

biriktirdikleri

De ki "Allah’ın bol ihsanıyla (fazlıyla) ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp yığmakta olduklarından hayırlıdır."

YUNUS
10:65

جَمِيعًا

cemīǎn

tamamen

Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz ’izzet ve gücün’ tümü Allah’ındır. O, işitendir, bilendir.

YUNUS
10:71

فَأَجْمِعُوا

feecmiǔ

siz de toplanın

Onlara Nuh’un haberini oku. Hani kavmine demişti ki "Ey kavmim, benim makamım ve Allah’ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah’a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin.

YUNUS
10:99

جَمِيعًا

cemīǎn

topluca

Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin tümü, topluca iman ederdi. Öyleyse, onlar mü’min oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?

HUD
11:55

جَمِيعًا

cemīǎn

hep birlikte

"O’nun dışındaki (tanrılardan). Artık siz bana, toplu olarak dilediğiniz tuzağı kurun, sonra bana süre tanımayın."

HUD
11:103

مَجْمُوعٌ

mecmūǔn

toplanacağı

Ahiret azabından korkan için bunda kesin ayetler vardır. O, bütün insanların kendisinde toplanacağı bir gündür ve o, gözlemlenebilen bir gündür.

HUD
11:119

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

tamamen

Rabbinin rahmet ettikleri dışında. Onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin (şu) sözü tamamlanıp gerçekleşmiştir "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, (kafirlerin) tümüyle dolduracağım."

YUSUF
12:15

وَأَجْمَعُوا

ve ecmeǔ

ve karar verdiler

Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik "Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin."

YUSUF
12:83

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsini

(Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o) "Hayır" dedi. "Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın Kendisi’dir."

YUSUF
12:93

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

bütün

"Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin."

YUSUF
12:102

أَجْمَعُوا

ecmeǔ

toplandıkları

Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin.

HICR
15:30

أَجْمَعُونَ

ecmeǔne

topluca

Böylece meleklerin tümü, topluca secde etti.

HICR
15:39

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsini

Dedi ki "Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım."

HICR
15:43

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsinin

"Ve hiç şüphe yok, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir."

HICR
15:59

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsini

"Ancak Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız."

HICR
15:92

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsine

Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız.

EN'ÂM
6:12

لَيَجْمَعَنَّكُمْ

leyecmeǎnnekum

sizi elbette toplayacaktır

De ki "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki "Allah’ındır." O, rahmeti Kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.

EN'ÂM
6:22

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsini

Onların tümünü toplayacağımız gün; sonra şirk koşanlara diyeceğiz ki "Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?"

EN'ÂM
6:35

لَجَمَعَهُمْ

lecemeǎhum

elbette onları toplardı

Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap). Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın cahillerden olma.

EN'ÂM
6:128

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsini

Onların tümünü toplayacağı gün "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki "Allah’ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir.

EN'ÂM
6:149

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepinizi

De ki "En ’üstün ve apaçık’ delil Allah’ındır. Eğer O dileseydi elbette tümünüzü hidayete yöneltip-iletirdi."

SAFFAT
37:134

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsini

Hani Biz onu ve ailesini topluca kurtarmıştık.

SEBE
34:26

يَجْمَعُ

yecmeǔ

toplayacak

De ki "Rabbimiz (kıyamet günü) bizi birarada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (herşeyi hakkıyla) bilendir."

SEBE
34:40

جَمِيعًا

cemīǎn

onların hepsini

O gün, onların hepsini birarada toplayacak (haşredecek), sonra meleklere diyecek ki "Size tapanlar bunlar mıydı?"

ZÜMER
39:44

جَمِيعًا

cemīǎn

tamamen

De ki "Şefaatin tümü Allah’ındır. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz."

ZÜMER
39:47

جَمِيعًا

cemīǎn

tümü

Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha zalimlerin olmuş olsaydı, kıyamet günü o kötü azaptan (kurtulmak amacıyla) gerçekten bunları fidye olarak verirlerdi. Oysa, onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah’tan kendileri için açığa çıkmıştır.

ZÜMER
39:53

جَمِيعًا

cemīǎn

bütün

(Benden onlara) De ki "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir."

ZÜMER
39:67

جَمِيعًا

cemīǎn

tamamen

Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O’nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve Yücedir.

ŞURA
42:7

الْجَمْعِ

l-cem’ǐ

toplanma

İşte Biz sana, böyle Arapça bir Kur’an vahyettik; şehirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve çevresinde olanları uyarman için ve kendisinde şüphe olmayan toplanma gününü (haber verip onları) uyarman için de. (O gün onların) Bir bölümü cennette, bir bölümü çılgınca yanan ateşin içerisindedirler.

ŞURA
42:15

يَجْمَعُ

yecmeǔ

bulur (bir araya toplar)

Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki Allah’ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda ‘deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)’ yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O’nadır."

ŞURA
42:29

جَمْعِهِمْ

cem’ǐhim

onları toplamağa

Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O’nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir.

ZUHRUF
43:32

يَجْمَعُونَ

yecmeǔne

onların toplayıp yığdıkları

Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında maişetlerini aralarında Biz paylaştırdık ve onlardan bir bölümü (diğer) bir bölümünü ’teshir etmesi için, bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle yükselttik. Rabbinin rahmeti; toplayıp-yığdıklarından daha hayırlıdır.

ZUHRUF
43:55

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsini

Sonunda Bizi öfkelendirince, Biz de onlardan intikam aldık, böylece onları toplu olarak suda boğduk.

DUHAN
44:40

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsinin

Şüphesiz o (hakkı batıldan, haklıyı haksızdan) ayırma günü, hepsinin (hesaba çekilecekleri) vakitleridir.

CASIYE
45:13

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsini

Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

CASIYE
45:26

يَجْمَعُكُمْ

yecmeǔkum

sizi toplayıp getirecektir

De ki "Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde hiçbir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi biraraya getirip-toplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler."

KEHF
18:60

مَجْمَعَ

mecmeǎ

birleştiği yere

Hani Musa genç yardımcısına demişti "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim."

KEHF
18:61

مَجْمَعَ

mecmeǎ

birleştiği yere

Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.

KEHF
18:99

فَجَمَعْنَاهُمْ

fecemeǎ’nāhum

ve onları toplarız

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur’a da üfürülmüştür, artık onların tümünü birarada toparlamışız.

KEHF
18:99

جَمْعًا

cem’ǎn

hepsini

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur’a da üfürülmüştür, artık onların tümünü birarada toparlamışız.

NAHL
16:9

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepinizi

Yolu doğrultmak Allah’a aittir, kimi (yollar) ise eğridir. Eğer o dileseydi, sizin tümünüzü elbette hidayete erdirirdi.

İBRAHIM
14:8

جَمِيعًا

cemīǎn

hepiniz

Musa demişti ki "Eğer siz ve yeryüzündekilerin tümü inkar edecek olsanız bile şüphesiz Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmüştür."

İBRAHIM
14:21

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsi

Onların tümü-toplanıp (kıyamette) Allah’ın huzuruna çıktılar da zayıflar (müstaz’aflar) büyüklük taslayanlara (müstekbirlere) dedi ki "Şüphesiz, biz size tabi idik; şimdi siz, bizden Allah’ın azabından herhangi bir şeyi önleyebiliyor musunuz?" Dediler ki "Eğer Allah bize doğru yolu gösterseydi biz de sizlere doğru yolu gösterirdik. Şimdi yakınsak da, sabretsek de fark etmez, bizim için kaçacak bir yer yoktur."

ENBIYA
21:77

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsini

Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden ’ona yardım edip-öcünü aldık’. Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, Biz de onların tümünü suya batırıp boğduk.

SECDE
32:13

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

tamamen

Eğer Biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat Benden çıkan şu söz gerçekleşecektir "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (İnkar edenlerle) tamamıyla dolduracağım."

ME'ARIC
70:14

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsini

Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa.

ME'ARIC
70:18

وَجَمَعَ

ve cemeǎ

toplayıp

(Durmaksızın mal ve servet) Toplayıp bir yerde (üstüste) yığmakta olanı.

RA'D
13:18

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsi

Rablerine icabet edenlere daha güzeli vardır. O’na icabet etmeyenler ise, yeryüzündekilerin tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa mutlaka (kurtulmak için) bunu fidye olarak verirlerdi. Sorgulamanın en kötüsü onlar içindir. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yaratıktır o!..

RA'D
13:31

جَمِيعًا

cemīǎn

bütün

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (yine bu Kur’an olurdu). Hayır, emrin tümü Allah’ındır. İman edenler hala anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. İnkar edenler, Allah’ın va’di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez. (Veya miadını şaşırmaz.)

RA'D
13:31

جَمِيعًا

cemīǎn

bütün

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (yine bu Kur’an olurdu). Hayır, emrin tümü Allah’ındır. İman edenler hala anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. İnkar edenler, Allah’ın va’di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez. (Veya miadını şaşırmaz.)

RA'D
13:42

جَمِيعًا

cemīǎn

bütün

Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı; fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah’a aittir. Her bir nefsin ne kazandığını O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.

HAC
22:73

اجْتَمَعُوا

ctemeǔ

bir araya toplansalar

Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah’ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için biraraya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de.

BAKARA
2:29

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsini

Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O’dur. Ve O, herşeyi bilendir.

BAKARA
2:38

جَمِيعًا

cemīǎn

hepiniz

Dedik ki "Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size Benden bir hidayet geldiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır."

BAKARA
2:148

جَمِيعًا

cemīǎn

bir araya

Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri biraraya getirecektir. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.

BAKARA
2:161

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

tüm

Şüphesiz, inkar edip kafir olarak ölenler, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir.

BAKARA
2:165

جَمِيعًا

cemīǎn

bütünüyle

İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını ’eş ve ortak’ tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.

ENFAL
8:37

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsini

Bu, Allah’ın murdar olanı temizden ayırt etmesi; murdarı, bir kısmını bir kısmı üzerinde kılıp tümünü biriktirerek cehenneme atması içindir. İşte bunlar hüsrana uğrayanlardır.

ENFAL
8:41

الْجَمْعَانِ

l-cem’ǎāni

o iki topluluğun

Bilin ki, ’ganimet olarak ele geçirdiğiniz’ şeylerin beşte biri, muhakkak Allah’ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah’a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir’de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün). Allah, herşeye güç yetirendir.

ENFAL
8:63

جَمِيعًا

cemīǎn

herşeyi

Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzündekilerin tümünü harcasaydın bile, onların kalplerini uzlaştıramazdın. Ama Allah, aralarını bulup onları uzlaştırdı. Çünkü O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

ÂL-I İMRAN
3:9

جَامِعُ

cāmiǔ

toplayacaksın

"Rabbimiz, kendisinde şüphe olmayan bir günde insanları gerçekten Sen toplayacaksın. Doğrusu Allah, va’dinden cayıp-dönmez."

ÂL-I İMRAN
3:25

جَمَعْنَاهُمْ

cemeǎ’nāhum

topladığımız

Artık onları, kendisinde şüphe olmayan bir gün topladığımızda ve her bir nefse -haksızlığa uğratılmaksızın- kazandığı tam olarak ödendiğinde nasıl olacak?

ÂL-I İMRAN
3:87

أَجْمَعِينَ

ecmeǐyne

hepsinin

İşte bunların cezası, Allah’ın meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerine olmasıdır.

ÂL-I İMRAN
3:103

جَمِيعًا

cemīǎn

topluca

Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.

ÂL-I İMRAN
3:155

الْجَمْعَانِ

l-cem’ǎāni

karşılaştığı

İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları affetti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır.

ÂL-I İMRAN
3:157

يَجْمَعُونَ

yecmeǔne

onların topladıkları

Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah’tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır.

ÂL-I İMRAN
3:166

الْجَمْعَانِ

l-cem’ǎāni

iki topluluğun

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah’ın izniyle idi. (Bu, Allah’ın) mü’minleri ayırt etmesi;

ÂL-I İMRAN
3:173

جَمَعُوا

cemeǔ

(ordu) toplamışlar

Onlar, kendilerine insanlar "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.

HAŞR
59:14

جَمِيعًا

cemīǎn

toplu olarak

Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.

HAŞR
59:14

جَمِيعًا

cemīǎn

toplu

Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.

CUM'A
62:9

الْجُمُعَةِ

l-cumuǎti

Cuma

Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

NISA
4:23

تَجْمَعُوا

tecmeǔ

ve almanız

Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle (gerdeğe) girdiğiniz kadınlarınızdan olup koruyuculuğunuz altında bulunan üvey kızlarınız -onlarla gerdeğe girmemişseniz, size bir sakınca yoktur-, sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi biraraya getirdiğiniz (evlilik) haram kılındı. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NISA
4:71

جَمِيعًا

cemīǎn

hep birlikte

Ey iman edenler, (düşmanlarınıza karşı) tedbirinizi alın da savaşa bölük bölük çıkın ya da topluca çıkın.

NISA
4:87

لَيَجْمَعَنَّكُمْ

leyecmeǎnnekum

sizi bir araya toplayacaktır

Allah; O’ndan başka İlah yoktur. Kendisinde hiçbir şüphe olmayan kıyamet gününde sizleri muhakkak toplayacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kimdir?

NISA
4:139

جَمِيعًا

cemīǎn

tamamen

Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. ’Kuvvet ve onuru (izzeti)’ onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, ’bütün kuvvet ve onur,’ Allah’ındır.

NISA
4:140

جَامِعُ

cāmiǔ

bütün

O, size Kitap’ta "Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır.

NISA
4:140

جَمِيعًا

cemīǎn

toplayacaktır

O, size Kitap’ta "Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır.

NISA
4:172

جَمِيعًا

cemīǎn

onların hepsini

Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O’na ibadet etmeye ’karşı çekimser’ davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır.

NUR
24:31

جَمِيعًا

cemīǎn

topluca

Mü’min kadınlara da söyle "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah’a tevbe edin ey mü’minler, umulur ki felah bulursunuz."

NUR
24:61

جَمِيعًا

cemīǎn

toplu olarak

Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur; sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarına malik olduğunuz (yerlerden) ya da dostlarınızın (evlerin)den yemenizde bir güçlük yoktur. Hep birarada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur. Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız.

NUR
24:62

جَامِعٍ

cāmiǐn

toplumsal

Mü’minler o kimselerdir ki, Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp-gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah’a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

MÜCADELE
58:6

جَمِيعًا

cemīǎn

onların hepsini

Allah, hepsini dirilteceği gün, onlara neler yaptıklarını haber verecektir. Allah, onları (yaptıklarıyla bir bir) saymıştır; onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, herşeye şahid olandır.

MÜCADELE
58:18

جَمِيعًا

cemīǎn

onların hepsini

Onların tümünü Allah’ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O’na da yemin edeceklerdir ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.

TEĞABUN
64:9

يَجْمَعُكُمْ

yecmeǔkum

sizi topladığı

Sizi toplanma günü için birarada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah’a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük ’mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur.

TEĞABUN
64:9

الْجَمْعِ

l-cem’ǐ

toplanma

Sizi toplanma günü için birarada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah’a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük ’mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur.

MAIDE
5:17

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsini

Andolsun, "Şüphesiz, Allah Meryem oğlu Mesih’tir." diyenler küfre düşmüştür. De ki "O, eğer Meryem oğlu Mesih’i, onun annesini ve yeryüzündekilerin tümünü helak (yok) etmek isterse, Allah’tan (bunu önlemeye) kim bir şeye malik olabilir? Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır; dilediğini yaratır. Allah herşeye güç yetirendir.

MAIDE
5:32

جَمِيعًا

cemīǎn

bütün

Bu nedenle, İsrailoğulları’na şunu yazdık Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır.

MAIDE
5:32

جَمِيعًا

cemīǎn

bütün

Bu nedenle, İsrailoğulları’na şunu yazdık Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır.

MAIDE
5:36

جَمِيعًا

cemīǎn

hepsi

Gerçek şu ki, inkar edenler, yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa, bununla da kıyamet gününün azabından (kurtulmak için) fidye vermeye kalkışsalar, yine onlardan kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır.

MAIDE
5:48

جَمِيعًا

cemīǎn

hepinizin

Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona ’bir şahid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

MAIDE
5:105

جَمِيعًا

cemīǎn

hepinizin

Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doğru yola erişirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.

MAIDE
5:109

يَجْمَعُ

yecmeǔ

toplayacağı

Allah, elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek "Size verilen cevap nedir?" Onlar da "Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen."