Cemal Külünkoğlu | |
---|---|
يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ Ya eyyuhelmuddessiru. |
|
قُمْ فَأَنْذِرْ Kum feenzir. |
|
وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ Ve rabbeke fekebbir. |
|
4. Elbiseni (kendini, kişiliğini, etrafını daima) temiz tut! |
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ Ve siyabeke fetahhir. |
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ Verrucze fehcur. |
|
6. İyilik yapmayı kendine kazanç aracı kılma/yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma! |
وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُ Ve la temnun testeksiru. |
7. Rabbinin rızasını kazanmak için sabret (her şeye katlan)! |
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ Ve lirabbike fasbir. |
فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ Feiza nukıre fiynnakuri. |
|
فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ Fezalike yevmeizin yevmun ’asiyrun. |
|
عَلَى الْكَافِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ ’Alelkafiriyne ğayru yesiyrin. |
|
11. (Mal ve evlatsız olarak) tek başına yarattığım o inkârcıyı (Velid İbni Muğîre`yi) bana bırak! |
ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا Zernuy ve men halaktu ve hıyden. |
12. (Çırılçıplak yarattığım) bu adama da (sonra) bolca mal verdim. |
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًا Ve ce’altu lehu malen memduden. |
وَبَنِينَ شُهُودًا Ve beniyne şuhuden. |
|
وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهِيدًا Ve mehhedtu lehu temhiyden. |
|
ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ Summe yatme’u en eziyde. |
|
16. Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o, bizim ayetlerimize karşı inatçıdır. |
كَلَّا ۖ إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا Kella innehu kane liayatina ’aniyden. |
سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا Seurhikuhu sa’uden. |
|
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ İnnehu fekkere ve kaddere. |
|
19. Kahrolası nasıl da düşündü ve uydurdu! (Peygambere nasıl sihirbaz dedi!) |
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ Fekutile keyfe kaddere. |
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ Summe kutile keyfe kaddere. |
|
21. Sonra (Kur`an hakkında yeni dayanaklar bulmak için çevresine) baktı ( düşündü). |
ثُمَّ نَظَرَ Summe nezare. |
22. Sonra (söyleyecek söz bulamayınca) suratını astı ve kaşlarını çattı. |
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ Summe ’abese ve besere. |
ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ Summe edbere vestekbere. |
|
24. (24-25) Ve “Bu Kur`an eskilerden aktarılan bir büyüdür ve bu, ancak insan sözüdür” dedi. |
فَقَالَ إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ Fekale in haza illa sıhrun yu’seru. |
25. (24-25) Ve “Bu Kur`an eskilerden aktarılan bir büyüdür ve bu, ancak insan sözüdür” dedi. |
إِنْ هَٰذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ İn haza illa kavlulbeşeri. |
26. Ben de muhakkak onu (Velid İbni Muğîre`yi) “sekar”a atacağım. |
سَأُصْلِيهِ سَقَرَ Seusliyhi sekare. |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ Ve ma edrake ma sekaru. |
|
لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ La tubkıy ve la tezeru. |
|
لَوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِ Levvahatun lilbeşeri. |
|
عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ ’Aleyha tis’ate ’aşere. |
|
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً ۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا ۙ وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ ۙ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ ۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ Ve ma ce’alna ashabennari illa melaiketen ve ma ce’alna ’ıddetehum illa fitneten lilleziyne keferu liyesteykınelleziyne utulkitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utulkitabe velmu’minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune maza eradallahu bihaza meselen kezalike yudillullahu men yeşa’u ve ma ya’lemu cunude rabbike illa huve ve ma hiye illa zikra lilbeşeri. |
|
كَلَّا وَالْقَمَرِ Kella velkameri. |
|
وَالَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ Velleyli iz edbede. |
|
وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ Vessubhı iza esfere. |
|
إِنَّهَا لَإِحْدَى الْكُبَرِ İnneha leıhdelkuberi. |
|
نَذِيرًا لِلْبَشَرِ Neziyren lilbeşeri. |
|
لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ Limen şae minkum en yetekaddeme ev yeteahhare. |
|
38. Herkes tutumunun ve davranışlarının tutsağıdır (kazandığına bağlıdır). |
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ Kullu nefsin bima kesebet rehiynetun. |
39. Yalnız dürüstlüğü ve erdemli olmayı başaranlar (amel defteri sağ tarafından verilenler) hariç. |
إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ İlla ashabelyemiyni. |
فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ Fiy cennatin yetesaelune. |
|
عَنِ الْمُجْرِمِينَ ’Anilmucrimiyne. |
|
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ Ma selekekum fiy sekare. |
|
43. Cehennemlikler derler ki “Biz namaz kılanlardan değildik. |
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ Kalu lem neku minelmusalliyne. |
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ Ve lem neku nut’ı mulmiskiyne. |
|
45. “Asılsız ve bozguncu konuşmalara dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik. |
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ Ve kunna nehudu me’alhaidıyne. |
46. (46-47) “(Ölüm ile) her şey açık seçik ortaya çıkıncaya kadar hesap gününü de yalan sayardık.” |
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ Ve kunna nukezzibu biyevmiddiyni. |
47. (46-47) “(Ölüm ile) her şey açık seçik ortaya çıkıncaya kadar hesap gününü de yalan sayardık.” |
حَتَّىٰ أَتَانَا الْيَقِينُ Hatta etanelyekıynu. |
فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ Fema tenfe’uhum şefa’atuşşafi’ıyne. |
|
فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ Fema lehum ’anittezkireti mu’ridıyne. |
|
كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌ Keennehum humurun mustenfiretun. |
|
فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍ Ferret min kasveretin. |
|
بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُنَشَّرَةً Bel yuriydu kullumriin minhum en yu’ta suhufen muneşşereten. |
|
كَلَّا ۖ بَلْ لَا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ Kella bella yehafunel’ahırete. |
|
54. Hayır, (düşündükleri gibi değil), Muhakkak ki Kur`an (Allah`tan) bir öğüttür. |
كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ Kella innehu tezkiretun. |
فَمَنْ شَاءَ ذَكَرَهُ Femen şae zekerehu. |
|
وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَىٰ وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ Ve ma yezkurune illa en yeşaallahu huve ehluttakva ve ehlulmağfireti. |