Muhammed Esed | |
---|---|
يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ Ya eyyuhelmuddessiru. |
|
قُمْ فَأَنْذِرْ Kum feenzir. |
|
وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ Ve rabbeke fekebbir. |
|
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ Ve siyabeke fetahhir. |
|
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ Verrucze fehcur. |
|
وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُ Ve la temnun testeksiru. |
|
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ Ve lirabbike fasbir. |
|
8. Ve (insanları uyar ki), (yeniden diriliş) suru üflendiği zaman, |
فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ Feiza nukıre fiynnakuri. |
فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ Fezalike yevmeizin yevmun ’asiyrun. |
|
10. rahatlama günü değil, (şimdi) hakikati inkar edenler için! |
عَلَى الْكَافِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ ’Alelkafiriyne ğayru yesiyrin. |
ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا Zernuy ve men halaktu ve hıyden. |
|
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًا Ve ce’altu lehu malen memduden. |
|
وَبَنِينَ شُهُودًا Ve beniyne şuhuden. |
|
وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهِيدًا Ve mehhedtu lehu temhiyden. |
|
15. buna rağmen o, hala ihtirasla verdiğimden daha fazlasını istiyor! |
ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ Summe yatme’u en eziyde. |
16. Evet, o, kendini ayetlerimize karşı bilerek, inatla şartlandırmıştır; |
كَلَّا ۖ إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا Kella innehu kane liayatina ’aniyden. |
سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا Seurhikuhu sa’uden. |
|
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ İnnehu fekkere ve kaddere. |
|
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ Fekutile keyfe kaddere. |
|
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ Summe kutile keyfe kaddere. |
|
ثُمَّ نَظَرَ Summe nezare. |
|
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ Summe ’abese ve besere. |
|
23. sonunda (mesajlarımıza) sırtını döner ve küstahça böbürlenir, |
ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ Summe edbere vestekbere. |
24. ve "Bu, (eski zamanlardan) intikal eden büyüleyici bir sözdür! |
فَقَالَ إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ Fekale in haza illa sıhrun yu’seru. |
إِنْ هَٰذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ İn haza illa kavlulbeşeri. |
|
26. (Bu nedenle,) onu (öteki dünyada) cehennem ateşine sokacağım! |
سَأُصْلِيهِ سَقَرَ Seusliyhi sekare. |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ Ve ma edrake ma sekaru. |
|
لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ La tubkıy ve la tezeru. |
|
لَوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِ Levvahatun lilbeşeri. |
|
عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ ’Aleyha tis’ate ’aşere. |
|
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً ۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا ۙ وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ ۙ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ ۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ Ve ma ce’alna ashabennari illa melaiketen ve ma ce’alna ’ıddetehum illa fitneten lilleziyne keferu liyesteykınelleziyne utulkitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utulkitabe velmu’minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune maza eradallahu bihaza meselen kezalike yudillullahu men yeşa’u ve ma ya’lemu cunude rabbike illa huve ve ma hiye illa zikra lilbeşeri. |
|
كَلَّا وَالْقَمَرِ Kella velkameri. |
|
وَالَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ Velleyli iz edbede. |
|
وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ Vessubhı iza esfere. |
|
35. Şüphe yok ki bu (cehennem ateşi) gerçekten büyük (bir uyarı)dır |
إِنَّهَا لَإِحْدَى الْكُبَرِ İnneha leıhdelkuberi. |
نَذِيرًا لِلْبَشَرِ Neziyren lilbeşeri. |
|
لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ Limen şae minkum en yetekaddeme ev yeteahhare. |
|
38. (Hesap Günü) her insan, yapmış olduğu bütün (kötü) fiiller için rehin olarak tutulacaktır; |
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ Kullu nefsin bima kesebet rehiynetun. |
إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ İlla ashabelyemiyni. |
|
فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ Fiy cennatin yetesaelune. |
|
عَنِ الْمُجْرِمِينَ ’Anilmucrimiyne. |
|
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ Ma selekekum fiy sekare. |
|
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ Kalu lem neku minelmusalliyne. |
|
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ Ve lem neku nut’ı mulmiskiyne. |
|
45. ve kendilerini günaha kaptıran (diğer) günahkarlar ile birlikte günaha dalmıştık; |
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ Ve kunna nehudu me’alhaidıyne. |
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ Ve kunna nukezzibu biyevmiddiyni. |
|
حَتَّىٰ أَتَانَا الْيَقِينُ Hatta etanelyekıynu. |
|
48. Ve böylece, onlar için şefaat edecek olanların hiçbirinin (zerre kadar) faydası olmaz. |
فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ Fema tenfe’uhum şefa’atuşşafi’ıyne. |
49. O halde, onlara ne oluyor ki bütün öğütlerden yüz çeviriyorlar, |
فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ Fema lehum ’anittezkireti mu’ridıyne. |
كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌ Keennehum humurun mustenfiretun. |
|
فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍ Ferret min kasveretin. |
|
52. Evet, hepsi kendilerine açılmış, açıklanmış vahiyler verilmesi gerektiğini iddia ederler! |
بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُنَشَّرَةً Bel yuriydu kullumriin minhum en yu’ta suhufen muneşşereten. |
53. Asla, onlar öteki dünya(ya inanmazlar ve on)dan korkmazlar. |
كَلَّا ۖ بَلْ لَا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ Kella bella yehafunel’ahırete. |
كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ Kella innehu tezkiretun. |
|
فَمَنْ شَاءَ ذَكَرَهُ Femen şae zekerehu. |
|
وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَىٰ وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ Ve ma yezkurune illa en yeşaallahu huve ehluttakva ve ehlulmağfireti. |