Hayrat Neşriyat | |
---|---|
1. Ey müddessir olan (elbisesine örtünüp bürünen peygamber)! |
يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ Ya eyyuhelmuddessiru. |
قُمْ فَأَنْذِرْ Kum feenzir. |
|
3. (3-4) Hem Rabbini, artık (bütün âleme tekbîr ile) büyükle! Elbiseni de temizle! |
وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ Ve rabbeke fekebbir. |
4. (3-4) Hem Rabbini, artık (bütün âleme tekbîr ile) büyükle! Elbiseni de temizle! |
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ Ve siyabeke fetahhir. |
5. Ve (bütün) kötü şeyleri terk et! (Bu güzel hâlini devâm ettir!) |
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ Verrucze fehcur. |
وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُ Ve la temnun testeksiru. |
|
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ Ve lirabbike fasbir. |
|
8. (8-9) Sonunda Sûr`a üflendiğinde, işte o gün, çok çetin bir gündür! |
فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ Feiza nukıre fiynnakuri. |
9. (8-9) Sonunda Sûr`a üflendiğinde, işte o gün, çok çetin bir gündür! |
فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ Fezalike yevmeizin yevmun ’asiyrun. |
عَلَى الْكَافِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ ’Alelkafiriyne ğayru yesiyrin. |
|
ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا Zernuy ve men halaktu ve hıyden. |
|
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًا Ve ce’altu lehu malen memduden. |
|
وَبَنِينَ شُهُودًا Ve beniyne şuhuden. |
|
14. (14-15) Hem ona (dünya ni`metlerini) yaydıkça yaydım! Sonra (daha da) artırmamı hırsla istiyor! |
وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهِيدًا Ve mehhedtu lehu temhiyden. |
15. (14-15) Hem ona (dünya ni`metlerini) yaydıkça yaydım! Sonra (daha da) artırmamı hırsla istiyor! |
ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ Summe yatme’u en eziyde. |
16. Hayır! Çünki o, bizim âyetlerimize karşı inadcı kesilmiştir. |
كَلَّا ۖ إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا Kella innehu kane liayatina ’aniyden. |
سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا Seurhikuhu sa’uden. |
|
18. Çünki o, (Kur`ân hakkında ne diyeceğini uzun uzadıya) düşündü ve ölçtü biçti. |
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ İnnehu fekkere ve kaddere. |
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ Fekutile keyfe kaddere. |
|
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ Summe kutile keyfe kaddere. |
|
ثُمَّ نَظَرَ Summe nezare. |
|
22. Sonra (Kur`ân`ın hakikatini o da anladı da inâdî küfründen) kaşlarını çattı ve suratını astı. |
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ Summe ’abese ve besere. |
ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ Summe edbere vestekbere. |
|
24. Nihâyet dedi ki `Bu (Kur`ân), (öteden beri) anlatılagelen bir sihirden başka bir şey değildir!` |
فَقَالَ إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ Fekale in haza illa sıhrun yu’seru. |
إِنْ هَٰذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ İn haza illa kavlulbeşeri. |
|
26. Onu yakında Sakar`a (Cehennemin dehşetli bir vâdisine) atacağım! |
سَأُصْلِيهِ سَقَرَ Seusliyhi sekare. |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ Ve ma edrake ma sekaru. |
|
لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ La tubkıy ve la tezeru. |
|
لَوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِ Levvahatun lilbeşeri. |
|
عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ ’Aleyha tis’ate ’aşere. |
|
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً ۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا ۙ وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ ۙ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا ۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ ۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ Ve ma ce’alna ashabennari illa melaiketen ve ma ce’alna ’ıddetehum illa fitneten lilleziyne keferu liyesteykınelleziyne utulkitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utulkitabe velmu’minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune maza eradallahu bihaza meselen kezalike yudillullahu men yeşa’u ve ma ya’lemu cunude rabbike illa huve ve ma hiye illa zikra lilbeşeri. |
|
كَلَّا وَالْقَمَرِ Kella velkameri. |
|
وَالَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ Velleyli iz edbede. |
|
وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ Vessubhı iza esfere. |
|
إِنَّهَا لَإِحْدَى الْكُبَرِ İnneha leıhdelkuberi. |
|
نَذِيرًا لِلْبَشَرِ Neziyren lilbeşeri. |
|
37. İçinizden (hayırda) ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseler için! |
لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ Limen şae minkum en yetekaddeme ev yeteahhare. |
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ Kullu nefsin bima kesebet rehiynetun. |
|
39. Ancak Ashâb-ı Yemîn (amel defterleri sağ eline verilenler) müstesnâ. |
إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ İlla ashabelyemiyni. |
40. (40-41) (Onlar) Cennetlerdedir; birbirlerine suçlular(ın hâlin)den sorarlar. |
فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءَلُونَ Fiy cennatin yetesaelune. |
41. (40-41) (Onlar) Cennetlerdedir; birbirlerine suçlular(ın hâlin)den sorarlar. |
عَنِ الْمُجْرِمِينَ ’Anilmucrimiyne. |
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ Ma selekekum fiy sekare. |
|
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ Kalu lem neku minelmusalliyne. |
|
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ Ve lem neku nut’ı mulmiskiyne. |
|
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ Ve kunna nehudu me’alhaidıyne. |
|
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ Ve kunna nukezzibu biyevmiddiyni. |
|
حَتَّىٰ أَتَانَا الْيَقِينُ Hatta etanelyekıynu. |
|
48. Artık şefâatçilerin şefâati onlara (kâfirlere) fayda vermez! |
فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ Fema tenfe’uhum şefa’atuşşafi’ıyne. |
49. Şimdi onlara ne oluyor ki o nasîhatten yüz çeviricidirler. |
فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ Fema lehum ’anittezkireti mu’ridıyne. |
50. (50-51) Sanki onlar, aslandan ürküp kaçan yaban eşekleridir! |
كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌ Keennehum humurun mustenfiretun. |
51. (50-51) Sanki onlar, aslandan ürküp kaçan yaban eşekleridir! |
فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍ Ferret min kasveretin. |
بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُنَشَّرَةً Bel yuriydu kullumriin minhum en yu’ta suhufen muneşşereten. |
|
كَلَّا ۖ بَلْ لَا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ Kella bella yehafunel’ahırete. |
|
كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ Kella innehu tezkiretun. |
|
فَمَنْ شَاءَ ذَكَرَهُ Femen şae zekerehu. |
|
وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَىٰ وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ Ve ma yezkurune illa en yeşaallahu huve ehluttakva ve ehlulmağfireti. |