Edip Yüksel 

1. Övgü, gökleri ve yeri yaratan, karanlığı ve ışığı var eden ALLAH’a yaraşır. Buna rağmen, inkârcılar Rab’lerini başkalarıyla denk tutuyor.

2. O ki sizi balçıktan yarattı ve sonra yaşam süresi belirledi. Belirlenmiş süre O’nun katındadır. Siz ise hâlâ kuşku duyuyorsunuz.

3. O, göklerde ve yerde olan ALLAH. Sizin gizlinizi açığınızı bilir, kazandıklarınızı da bilir.

4. Onlara Rab’lerinin işaretlerinden (ayaat) hangi bir işaret (ayet) gelmişse ondan yüz çevirmişlerdir.

5. Kendilerine gerçek gelince onu yalanladılar. Alay ettikleri şeyin haberleri yakında kendilerine gelecek.

6. Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmüyorlar mı? Sizi yerleştirmediğimiz bir biçimde onları yeryüzüne yerleştirmiştik. Onları nimetlere boğmuş, ülkelerini ırmaklarla donatmıştık. Fakat günahlarından ötürü onları yok ettik ve onlardan sonra başka nesiller yetiştirdik.

7. Sana kağıt üzerine yazılı bir kitap indirseydik ve elleriyle dokunsalardı bile, inkârcılar, "Bu ancak apaçık bir büyüdür" diyeceklerdi.

8. "Ona bir melek indirilmeli değil miydi!" diyorlar. Bir melek indirseydik, iş bitirilmiş olurdu. Onlara zaman da verilmezdi.

9. Onu bir melek yapsaydık, onu bir adam biçiminde gönderir ve mevcut kuşkuları içinde bırakırdık.

10. Senden önceki elçiler de aşağılanmıştı. Ne var ki, alay edenleri eğlendikleri gerçek kuşatıverdi.

11. De "Yeryüzünü dolaşın da yalanlayıcıların sonu nasıl olmuş bir bakın."

12. De ki "Göklerde ve yerde olanlar kimin?" "ALLAH’ın" de. Kendisine merhametli olmayı gerekli kıldı. Hakkında kuşku olmayan Diriliş Günü sizi toplayacak. Kişiliklerini yitirenler onaylamayanlardır.

13. Geceleyin de gündüzün de barınan her şey O’nundur. O İşitendir, Bilendir.

14. "Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, fakat beslenmeyen ALLAH’tan başka sahip mi edineyim" de. "Ben, herkesten önce teslim olmakla emrolundum" de. Ortak koşmayın!

15. "Efendime isyan ettiğim taktirde büyük günün azabından korkarım" de.

16. O gün kimden azap çevrilirse ona rahmet edilmiştir. En büyük zafer budur.

17. ALLAH sana bir zarar dokundurmuşsa O’ndan başkası onu gideremez. Sana bir iyilikte bulunmuşsa O her şeye Kadirdir.

18. O, kullarına tam anlamıyla egemendir. O Bilgedir, Haber Alandır.

19. Sor "Kimin tanıklığı büyüktür?" De ki "Benimle sizin aranızda ALLAH tanıktır. Sizi ve ulaştığı herkesi uyarmak için bana bu Kuran verildi. ALLAH’tan başka tanrı olduğuna mı tanıklık ediyorsunuz?" "Ben böyle tanıklık etmem" de ve ardından şunu da söyle "O bir tek tanrı, ben sizin ortak koştuğunuz şeyden uzağım."

20. Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler onaylamayanlardır.

21. ALLAH’a iftira eden veya ayetlerini inkâr edenden daha zalim kim olabilir? Zalimler başarıya ulaşamaz.

22. Hepsini topladığımız gün ortak koşanlara, "Nerede iddia etmekte olduğunuz ortaklarınız?"

23. Onların tek savunması şu olacak "Efendimiz ALLAH’a andolsun ki biz ortak koşmadık."

24. Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine dikkat et. Uydurdukları şeyler kendilerini nasıl da terk etti.

25. Onların bir kısmı seni dinler. Fakat, kalpleri üzerine anlamalarına engel olacak örtüler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Her bir mucizeyi görseler de onu onaylamazlar. Bundan ötürü sana geldiklerinde seninle tartışır ve inkârcılar, "Bu ancak bir efsanedir" der.

26. Kendileri uzaklaştıkları gibi başkasını da ondan menediyorlar. Böylece farkında olmadan kendilerini mahvediyorlar.

27. Ateşin başında durduruldukları vakit onların "Keşke geri döndürülseydik de Efendimizin vahiy ve işaretlerini (ayat) inkâr etmeseydik ve gerçeği onaylayanlardan olsaydık" dediklerini bir görsen!

28. Daha önce gizledikleri ortaya çıktığı için... Geri döndürülselerdi, yine menedildikleri şeye dönerlerdi. Yalan söylüyorlar.

29. "Bizim için sadece dünya hayatı vardır, diriltilecek değiliz" diyorlardı.

30. Rab’lerinin huzurunda durdurulmuş halde onları bir görsen! "Bu doğru değil mi?" diyecek. "Evet, Efendimize andolsun doğru" diyecekler. "İnkâr etmenizden ötürü azabı tadın!" diyecek.

31. Kaybedenler, ALLAH ile karşılaşmayı yalanlayanlardır. O an kendilerini ansızın yakalayınca, günah yüklerini sırtlarında taşıyarak, "Oradaki hayatımızı boşa harcamamızdan ötürü vay halimize" diyecekler. Yüklendikleri şey ne de kötü!

32. Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlence. Erdemliler için ahiret yurdu daha hayırlı. Düşünmez misiniz?

33. Söyledikleri şeylerin seni üzdüğünü biliyoruz. O zalimler seni değil ALLAH’ın ayetlerini reddediyor.

34. Senden önceki elçileri de yalancılıkla suçladılar. Yalanlanmalara karşı direndiler. Zaferimiz ulaşıncaya dek sıkıntı çektiler. ALLAH’ın sistemi değişmeyecek. Nitekim elçilerin tarihi sana ulaşmış bulunuyor.

35. Yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, bilesin ki, yerin içine bir delik açmaya ya da göğe merdiven dayamaya gücün yetse de bir mucize ortaya koysan yine kâr etmez.. ALLAH dileseydi onları doğru yola toplardı. Öyleyse cahillerden olma.

36. Ancak dinleyenler yönelir. Ölüleri ALLAH diriltir, sonra da her şey O’na döndürülür.

37. "Ona Efendisinden bir ayet inmeli değil miydi!" diyorlar. De ki "ALLAH istediği an bir ayet indirebilir; fakat çoğu bunu bilmez."

38. Kanatlarıyla uçan kuşlar dahil yeryüzündeki tüm yaratıklar sizin gibi birer toplum. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra onlar Rab’lerinin huzuruna toplanacak.

39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde bulunan birer sağır ve dilsizdirler. ALLAH kimi dilerse saptırır, kimi de dilerse doğru yola iletir.

40. De "Doğruysanız söyleyin bakalım, size ALLAH’ın azabı, yahut o an gelse, ALLAH’tan başkasına mı yalvarırsınız?"

41. Doğrusu, yalnız O’na yalvarırsınız. Dilerse yalvardığınız konudaki probleminizi giderir, siz de ortak koştuklarınızı unutursunuz.

42. Senden önceki toplumlara da elçiler gönderdik. Yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntılarla sınadık.

43. Hiç olmazsa başlarına musibetimiz geldiğinde yalvarsalardı! Fakat kalpleri katılaştı ve sapkın işlerini kendilerine süslü gösterdi.

44. Kendilerine iletilen mesajı unuttuklarında kendilerine her şeyin kapısını ardına kadar açtık. Kendilerine verilenlerle şımarınca onları ansızın yakaladık ve böylece şaşkın ve umutsuz kaldılar.

45. Zulmeden topluluğun ardı böyle kesilir. Övgü, evrenlerin Rabbi ALLAH’a yaraşır.

46. De "Bir düşünün, ALLAH sizin işitme ve görme duyunuzu alıp belleğinizi kapasa, ALLAH’tan başka hangi tanrı onları size geri verebilir?" Ayetleri nasıl açıkladığımıza ve buna rağmen nasıl da yüz çevirdiklerine dikkat et!

47. De "ALLAH’ın azabı size ansızın veya duyurudan sonra gelse… Zalim toplumdan başkası mı yok edilir?"

48. Biz elçileri, ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderiyoruz. Kim Gerçeği onaylayıp kendini düzeltirse, onlara bir korku yok, onlar üzülmeyecekler de.

49. Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, yoldan çıktıklarından ötürü onlara azap dokunacak.

50. De "ALLAH’ın hazineleri benim yanımda demiyorum size. Gizlilikleri de bilmiyorum. Size, bir melek olduğumu da söylemiyorum. Sadece bana vahyedileni izliyorum." Şunu da söyle "Kör ile gören bir mi?"

51. Rab’lerinin huzuruna çıkacaklarının heyecanıyla dolanları bununla uyar O’ndan başka bir sahipleri ve aracıları (şefaatçileri) yok. Belki korunurlar.

52. Sabah akşam Rab’lerine yalvarıp sadece O’nun hoşnutluğunu arzulayanları kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin. Senin hesabından da onlar sorumlu değil. Onları kovarsan zalim olursun.

53. Birbiriyle böylece sınadık ki "ALLAH’ın aramızdan seçip nimetlendirdiği kişiler bunlar mı" desinler. ALLAH güzel karşılık verenleri daha iyi bilmiyor mu!

54. Ayetlerimizi onaylayanlara gelince, "Size selam olsun. Efendiniz merhametli davranmayı prensip edindi. Bunun için, her kim bilmeyerek işlediği bir kötülükten sonra tövbe ederek kendini düzeltirse, bilsin ki O Bağışlayandır, Rahimdir."

55. Suçluların yolunun besbelli olması için ayetleri böyle açıklarız.

56. De "ALLAH’ın dışında çağırdıklarınıza hizmet etmekten menedildim." De "Sizin keyfinize uymayacağım. Aksi taktirde sapar ve doğru yolu bulamam."

57. De "Ben Efendimden bir delile dayanmaktayım. Siz ise onu yalanladınız. Ona meydan okuyarak istediğiniz şeyi getirmek benim elimde değil. Hüküm, ancak ve ancak ALLAH’ın. Gerçeği anlatıyor. O, en iyi ayırandır.

58. De "Sizin acele istediğiniz şeye sahip olsaydım aramızda iş biterdi. ALLAH zalimleri iyi biliyor."

59. Gizliliklerin anahtarı onun elinde. O’ndan başkası onları bilmez. Karada ve denizde ne varsa onları bilir. Bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlığında bir tane, yaş veya kuru hiçbir şey yok ki apaçık bir kitapta kayıtlı olmasın.

60. O’dur, geceleyin sizi öldüren, gündüzün ne işlediğinizi bilen, belli yaşam süresi dolsun diye gündüzün sizi dirilten… Sonra dönüşünüz O’nadır ve yaptıklarınızı size haber verecektir.

61. O, kulları üzerinde egemendir ve üzerinize koruyucu melekler gönderir. Sizden birine ölüm geldiği zaman elçilerimiz onun canını hiç vakit geçirmeden alırlar.

62. Sonra gerçek Mevla’ları olan ALLAH’a döndürülürler. Bilesiniz ki yargı O’nundur ve O, en hızlı hesap görendir.

63. De ki "Gizli ve açık olarak ‘Bizi bundan kurtarsan şükredenlerden olacağız.’ diye O’na yalvardığınızda sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarabilir?"

64. De ki "Ondan ve bütün sıkıntılardan sizi ALLAH kurtarıyor. Buna rağmen siz yine ortak koşuyorsunuz."

65. De ki "Üstünüzden veya ayaklarınızın altından size bir azap göndermeye, yahut sizleri mezheplere bölüp birbirinizin kötülüğünü tattırmaya O’nun gücü yeter." Bak, anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl da açıklıyoruz.

66. Gerçek olmasına rağmen senin halkın bunu yalanladı. De ki "Ben üzerinizde gözetici değilim."

67. Her bir haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır. İleride bilecekler.

68. Ayet ve mucizelerimizle alay edenleri gördüğün vakit, başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir. Sapkın sana unutturursa, hatırladıktan sonra böyle zalim kimselerle birlikte oturma.

69. Erdemliler böylelerinin hesabından sorumlu tutulmaz. Fakat, olur ki dinlerler diye hatırlatmak iyi olur.

70. Dinlerini oyun eğlenceye alanları ve dünya hayatına aldananları bırak. Sen bununla hatırlat ki, bir kişi kazandığının felaketli sonucunu çekmesin. Onun ALLAH’tan başka bir sahibi ve şefaatçisi yoktur. Her türlü fidyeyi verse bile kendisinden kabul edilmez. Bunlar, kazandıklarından dolayı felaketli sonuca uğrayanlardır; inkârları yüzünden kaynar sudan bir içkiyi ve acı verici bir azabı hak etmişlerdir.

71. De ki "ALLAH’tan başka, bize yarar ve zarar veremeyenlere mi yalvaralım? ALLAH bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra ökçelerimiz üzerinde gerisin geriye mi dönelim? sapkınların ayartıp yeryüzünde şaşırttığı ve arkadaşlarının, ’Gel, bizimle birlikte doğru yola gel’ diye çağırdıkları şaşkın bir kimse gibi mi olalım?" De ki "Gerçek yol gösterme ALLAH’ın yol göstermesidir. Evrenlerin Efendisine teslim olmakla emredildik."

72. "Namazı gözetmeli ve O’nu sayıp dinlemelisiniz. Huzurunda toplanacağınız O’dur."

73. O’dur gökleri ve yeri yaratan. "Ol" dediği gün hemen oluverir. Sözü mutlak doğrudur. Boruya üfürüldüğü gün egemenlik tümüyle O’nundur. Gizliyi ve açığı Bilendir. Bilgedir, her şeyden Haberdardır.

74. İbrahim, babası Azer’e şöyle demişti "Heykelleri mi tanrı ediniyorsun? Seni ve halkını tümüyle apaçık bir sapıklık içinde görüyorum."

75. Kesin bir onaylamaya sahip olması için, İbrahim’e göklerin ve yerin yönetimini şöylece gösterdik

76. Üzerine gece basınca bir gezegen gördü, "Budur benim Efendim!" dedi. Batınca, "Ben batanları sevmem" dedi.

77. Ay’ı doğarken görünce, "Budur benim Efendim!" dedi. Batınca da, "Efendim bana doğru yolu göstermezse sapıtanlardan olurum" dedi.

78. Güneşi doğarken görünce, "Budur benim Efendim. Bu, daha büyük!" dedi. O da batınca "Ey halkım, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım" dedi.

79. Ben yüzümü tümüyle, gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben ortak koşanlardan değilim.

80. Halkı onunla tartıştı. "Beni doğruya ulaştırmış iken benimle hâlâ ALLAH hakkında mı tartışıyorsunuz? Sizin ortak koştuklarınızdan korkmam, meğer Efendim bir şey dilerse… Efendim, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Öğüt almıyor musunuz?"

81. "ALLAH’ın kendileri hakkında size hiçbir delil vermediklerini O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da ben nasıl olur da sizin ortak koştuklarınızdan korkarım? Hangi taraf güvenliği daha çok hak etmektedir? Bir bilseniz!"

82. Gerçeği onaylayanlar ve onaylarını bir zulümle bulaştırmayanlar güvenliği hak etmişlerdir ve onlar doğruyu bulmuşlardır.

83. Bunlar, halkına karşı kullanması için İbrahim’e verdiğimiz tartışma yöntemidir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Efendin Bilgedir, Bilendir.

84. Ona İshak’ı ve Yakup’u bağışladık. Her birisine yol gösterdik. Daha önce de Nuh’a ve onun soyundan Davut’a, Süleyman’a, Eyyub’a, Yusuf’a, Musa’ya ve Harun’a da yol gösterdik. Güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.

85. Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas’a da… Hepsi de iyilerden idi.

86. İsmail, El-Yasa’, Yunus ve Lut’a da… Hepsini halklara üstün kıldık.

87. Atalarından, soylarından, kardeşlerinden birçoğunu seçip doğru yola ilettik.

88. ALLAH’ın hidayeti böyledir. Kullarından dilediğini ve/veya dileyeni ona ulaştırır. Ortak koşsalardı yaptıkları boşa çıkardı.

89. İşte onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer şu halk, bunları inkâr ederse, biz onları inkâr etmeyecek bir toplumu yerlerine geçiririz.

90. Bunlar, ALLAH’ın doğru yola ulaştırdıklarıdır. Onların yoluna uy. De ki "Ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu, sadece tüm halklara bir mesajdır."

91. "ALLAH hiçbir insana bir şey indirmez" demekle ALLAH’ı gereği gibi değerlendirmediler. De ki "Halka bir hidayet ve ışık olarak Musa’nın getirdiği kitabı kim indirdi –ki göstermek için onu kağıtlara yazdığınız halde çoğunu gizliyordunuz. Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyleri onun yoluyla öğrendiniz–?" "ALLAH" de ve onları daldıkları sapıklıkta bırak, oynayadursunlar.

92. Bu, kendisinden öncekileri doğrulayan kutlu bir kitap olup ülkelerin anasını ve etrafındakileri uyarman için indirilmiştir. Ahireti onaylayanlar, onu onaylarlar ve onlar namazlarına da devam ederler.

93. ALLAH adına yalan uydurandan ve kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde, "Bana vahyediliyor" diyenden ve " ALLAH’ın indirdiği gibi ben de indireceğim" diyenden daha zalim kim olabilir! Can çekişmesi anında zalimleri bir görsen! melekler, ellerini uzatmıştır "Canınızı verin! ALLAH hakkında gerçek olmayanı söylemenizden ve onun vahiy ve işaretlerini (ayat) kibir ve gururla karşılamanızdan dolayı bugün utanç verici azapla cezalandırılacaksınız."

94. "Sizi ilk defa yarattığımız gibi bize tek olarak geldiniz. Size hayal gibi gösterdiğimiz şeyleri ardınızda bıraktınız. Sizinle ortak olduklarını ileri sürdüğünüz aracılarınızı (şefaatçılarınızı) yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bağlar kesilmiştir. İleri sürdükleriniz sizi terk etmiştir."

95. ALLAH taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır ve diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur ALLAH. Nasıl yüz çevirebilirsiniz!

96. Sabahı ortaya çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da bir hesaplama aracı yapmıştır. Bu, her şeyden Üstün ve her şeyi Bilen’in planıdır.

97. Karanın ve denizin karanlıklarında yollarınızı bulasınız diye sizin için yıldızları yaratan O’dur. Bilen bir toplum için ayetleri detaylı olarak açıklamış bulunuyoruz.

98. O’dur sizi bir tek kişiden inşa eden. Bir kalış ve izleyen bir ayrılış. Ayetleri, anlayan bir toplum için açıklamışızdır.

99. O’dur gökten su indiren. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık. O bitkiden ürettiğimiz yeşil madde ile de sayısız taneler çıkardık. Tomurcuğundan salkımlar sarkan hurma ağaçları, üzüm bağları, zeytin ve nar gibi birbirine benzeyen ve benzemeyen ürünler çıkardık. Her birinin meyve verme zamanında meyvesine ve olgunluğuna bakın. Gerçeği onaylayan bir toplum için bunda deliller ve ibretler vardır.

100. ALLAH’a cinleri ortak koştular. Halbuki onları O yaratmıştır. Bilmeden O’na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. O’nun şanı yücedir, onların nitelemelerinden çok üstündür.

101. Gökleri ve yeri yoktan var edendir. Kız arkadaşı olmadığı halde nasıl olur da çocuğu olur? Her şeyi O yaratmıştır ve O, her şeyi Bilendir.

102. Efendiniz ALLAH işte budur. O’ndan başka tanrı yoktur. Her şeyin Yaratıcısıdır. O’na hizmet edin. O, her şeyi Kontrol Edendir.

103. Gözler O’na erişemez O, gözlere erişir. O Şefkatlidir, Haberdardır.

104. Efendinizden size aydınlatıcı belgeler gelmiş bulunuyor. Kim görürse kendi yararına, kim körlük ederse kendi zararınadır. Ben üzerinize bekçi değilim.

105. "Sen ders almışsın" demeleri için ve bilen bir topluma açıklamak için ayetleri böyle sergiliyoruz.

106. Efendinden sana indirilene uy. O’ndan başka tanrı yoktur. Ortak koşanlardan da yüz çevir.

107. ALLAH isteseydi ortak koşamazlardı. Seni onların üzerine bekçi yapmadık. Onların avukatı da değilsin.

108. ALLAH’ın dışında yalvardıklarına sövmeyiniz ki onlar da sınırı aşıp cehaletten dolayı ALLAH’a sövmesinler. Biz her topluluğa yaptıkları işi böyle süslü gösterdik. Sonunda dönüşleri Rab’lerinedir ve onlara yapmış bulunduklarını haber verir.

109. Kendilerine bir mucize gelse onu mutlaka onaylayacaklarına dair tüm güçleriyle ALLAH’a yemin ederler. De ki "Mucizeler ALLAH’ın yanındadır." Mucize geldiği zaman da onların onaylamayacağını bilmez misiniz?

110. İlk başta gerçeği onaylamamaya karar verdikleri için anlama yeteneklerini ve gözlerini çevirip azgınlıkları içinde bocalar durumda bırakırız.

111. Onlara melekleri indirsek, kendileriyle ölüler konuşsa ve her şeyi getirip önlerine toplasak, ALLAH’ın diledikleri hariç, yine onaylayacak değillerdir. Fakat çoğu bu gerçeği bilmez.

112. Böylece, her peygambere insanlardan ve cinlerden olan sapkınları düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözleri vahyederler. Efendin dileseydi bunu yapamazlardı. Onlara ve ettikleri iftiralara aldırma.

113. Ahiret onaylamayanların kalbi ona kansın, ondan hoşlansın ve gerçekten yapmak istediklerini yapabilsinler diye…

114. ALLAH’tan başka yasa koyucu mu arayayım? O ki size kitabı detaylı olarak indirmiştir. Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onun Efendin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. O halde kuşkulananlardan olma.

115. Efendinin kelimeleri doğruluk ve adaletle tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, İşitendir, Bilendir.

116. Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH’ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar.

117. Efendin, yolundan sapanları en iyi bilendir. Doğru yolda olanları da o daha iyi bilir.

118. Ayetlerine Gerçeği onaylıyorsanız, üzerinde ALLAH’ın ismi anılanlardan yiyin.

119. Size ne oluyor ki, üzerinde ALLAH’ın ismi anılanlardan yemiyorsunuz? Halbuki zorunlu haller haricinde size yasaklananları detayıyla size açıklamış bulunuyor. Birçokları, bilgiye dayanmayan kişisel görüşleriyle halkı saptırıyor. Efendin sınırı aşanları en iyi bilendir.

120. Günahların açığını da gizlisini de bırakın. Günah kazananlar işlediklerinin karşılığını alacaklardır.

121. Üzerinde ALLAH’ın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü o, yoldan çıkmadır. Sapkınlar, sizinle tartışmaları için dostlarına vahyeder. Onlara uyarsanız siz de ortak koşmuş olursunuz.

122. Ölüyken dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup da ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? İnkârcıların yaptıkları işler böyle süslü gösterilmiştir.

123. Her ülkenin önde gelen suçlularına, orada hile ve entrika yapmaları için izin verdik. Aslında kendilerinden başkasını kandırmıyorlar. Ama farkında değiller.

124. Kendilerine bir mucize geldiğinde "ALLAH’ın elçilerine verilenlerin benzeri bize verilmedikçe onaylamayız" derler. ALLAH mesajını nereye koyacağını daha iyi bilir. Yaptıkları hilelerden ötürü suçlulara ALLAH katından bir aşağılama ve çetin bir azap dokunacaktır.

125. ALLAH kimi doğru yola ulaştırmak dilerse onun gönlünü barış içinde teslim olmaya (İslam) açar. Kimi de saptırmak dilerse göğsünü, göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. ALLAH onaylamayanları işte böyle kötü duruma sokar.

126. Bu, Efendinin dosdoğru yoludur. Öğüt alan bir toplum için ayetleri detayıyla açıklamış bulunuyoruz.

127. Onlar, Rab’lerinin yanında barış yurdunu hak etmişlerdir. Yaptıklarından ötürü onların sahibi O’dur.

128. Hepsini sürüp topladığı gün "Ey cinler topluluğu, siz çok sayıda insan harcadınız." Onların insanlardan olan dostları "Efendimiz, bize verdiğin sürenin sonuna erişinceye kadar birbirimizden hoşlandık" derler. "Yeriniz ateştir" der. ALLAH’ın dilemesi hariç, orada ebedî kalacaklardır. Efendin Bilgedir, Bilendir.

129. Zalimleri böylece eşleyerek birbirinin dostları yaparız. Yaptıklarından ötürü…

130. Ey cinler ve insanlar topluluğu, size, ayetlerimi anlatan ve bugünle karşılaşmanız konusunda sizi uyaran sizden elçiler gelmedi mi? "Kendimize karşı tanığız" dediler. Dünya hayatı onları aldattı ve inkârcı olduklarına dair kendi kendilerine karşı tanıklık ettiler.

131. Bu böyledir. Efendin, halkı habersiz bir durumda iken ülkeleri zulüm ile helak etmez.

132. Yaptıklarına karşılık olarak her biri için dereceler vardır. Efendin, onların yaptıklarından habersiz değil.

133. Efendin Zengindir, Rahmet Sahibidir. Dilerse sizi götürür ve sizi başkaların soyundan nasıl getirmişse sizden sonra da yerinize dilediklerini yerleştirir.

134. Size söz verilenler elbette yerine gelecektir ve onun önüne geçemezsiniz.

135. De ki "Ey halkım, elinizden geleni yapın, ben de elimden geleni yapacağım. Yakında kimin nihai başarıya ulaştığını göreceksiniz!" Zalimler başaramazlar.

136. ALLAH’ın ürettiği ekinlerden ve çiftlik hayvanlarından O’na bir pay ayırarak, kafalarına göre, "Bu ALLAH’ın, bu da ortaklarımızındır" dediler. Ortaklarının payı ALLAH’a ulaşmıyor; ancak ALLAH’ın payı ortaklarına ulaşıyor! Ne de kötü hüküm veriyorlar.

137. Böylece onların (Tanrı adına din ve mezhep üreten) ortakları, çocuklarını öldürmeyi bile müşriklerin çoğuna iyi bir şeymiş gibi gösterdiler. Böylece onları mahvettiler ve dinlerini karıştırıp bozdular. ALLAH dileseydi bunu yapamazlardı. Onlardan ve uydurdukları şeylerden uzak dur.

138. Zanlarına göre şöyle dediler "Bunlar dokunulmaz çiftlik hayvanları ve ekinlerdir. Dilediğimizden başkası bunları yiyemez." Binilmesi yasaklanan çiftlik hayvanları… ALLAH’ın ismini üzerlerinde anmadıkları çiftlik hayvanları… O’na yakıştırdılar. Onları iftiralarıyla cezalandıracaktır.

139. "Şu çiftlik hayvanlarının karınlarındakiler sadece erkeklerimize ait olup kadınlarımıza haramdır. Ölü doğarlarsa o zaman paylaşabilirler" dediler. Bu nitelemelerinin hesabını onlara ödetecektir. O Bilgedir, Bilendir.

140. Cehaletleri yüzünden ALLAH’a iftiralar ederek çocuklarını budalaca öldürenler ve ALLAH’ın kendilerine verdiği rızıkları haram edenler kaybetmişlerdir, şaşırmışlardır. Doğruyu göremezler.

141. Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri, çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, zeytinleri ve narları –benzer veya farklı– yaratan O’dur. Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin ve hakkını da hasat gününde verin. Savurganlık yapmayın; O, savurganları sevmez.

142. Çiftlik hayvanları, binmeniz, kesmeniz veya kendilerinden yatak malzemesi çıkarmanız içindir. ALLAH’ın size verdiği rızıklardan yiyin ve sapkının adımlarını izlemeyin; çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.

143. Sekiz çift Koyundan iki, keçiden iki… De ki "İki erkeği mi haram etti, iki dişiyi mi, yoksa o iki dişinin rahimlerindekileri mi?" Doğru sözlüler iseniz, bir bilgiye dayanarak bana cevap verin.

144. Deveden iki, sığırdan iki. De ki "İki erkeği mi haram etti, iki dişiyi mi, yoksa o iki dişinin rahimlerindekini mi? ALLAH’ın size böyle emrettiğine tanık mı oldunuz? Halkı bilgisizce yoldan saptırmak için, yalan uydurup onları ALLAH’a yakıştırandan daha zalim kim olabilir? ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez."

145. De ki "Bana vahyedilende, yiyen birisi için şunların dışında haram edilmiş bir madde bulamıyorum (1) Leş, (2) akıtılmış kan, (3) domuzun eti –ki pistir–, (4) ALLAH’tan başkasına sapıkça adanmış yiyecekler." Zorda kalan bir kimse, istekli olmaz ve sınırı aşmazsa kuşkusuz senin Efendin Bağışlayandır, Rahimdir.

146. Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun da yağlarını haram ettik; ancak sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları veya kemiklerine karışmış olanlar hariç. Aşırı gitmelerinden ötürü onları böyle cezalandırdık. Biz doğru sözlüyüz.

147. Seni yalanlarlarsa "Efendiniz geniş rahmet sahibidir ve O’nun cezası suçlu toplumlardan geri çevrilemez" de.

148. Ortak koşanlar, "ALLAH dilemeseydi, ne biz, ne atalarımız ortak koşmaz ve hiçbir şeyi de haram etmezdik" diyeceklerdir. Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar aynı şekilde yalanlamışlardı. De ki "Yanınızda bize göstereceğiniz herhangi bir bilgi var mı? Siz ancak kuşkulu ve çelişkili rivayetlere (zanna) uyuyorsunuz ve siz sadece tahminde bulunuyorsunuz."

149. De ki "En güçlü delil ALLAH’ındır. Dileseydi, elbette hepinizi doğruya ulaştırırdı."

150. De ki "ALLAH’ın şunu haram ettiğine tanıklık edecek tanıklarınızı getirin." Tanıklık ederlerse onlarla beraber tanıklık etme. Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahireti onaylamayanların keyfine uyma. Onlar, Rab’lerine başkalarını eş koşmaktadırlar.

151. De ki "Gelin, Efendinizin size neleri haram ettiğini söyleyeyim O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya iyi davranın. Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin; sizi de onları da biz besliyoruz. Büyük günahların açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve ALLAH’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın. Bunlar, düşünesiniz diye O’nun size verdiği öğütlerdir.

152. Erginlik çağına erişinceye kadar yetim malına yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru dürüst yapın. Kişiye kapasitesinin yetmediğini yüklemeyiz. Konuştuğunuz zaman akrabanız aleyhinde bile olsa doğru olun. ALLAH’a verdiğiniz sözü tutunuz. Bunlar, ders alasınız diye O’nun size verdiği öğütlerdir.

153. İşte bu benim dosdoğru yolumdur. Ona uyun, başka yollara uymayın; çünkü onlar, sizi O’nun yolundan ayırırlar. Bunlar, dinlersiniz diye O’nun size verdiği öğütlerdir.

154. Nitekim, en güzel biçimde tamamlanmış, her şeyin detaylı açıklaması, hidayet ve rahmet olarak Musa’ya Kitabı verdik ki Rab’leriyle kavuşmayı onaylasınlar.

155. Bu da indirdiğimiz kutlu bir kitaptır. Öyleyse size merhamet edilmesi için ona uymalısınız, erdemli davranmalısınız.

156. Artık, "Bizden önceki iki gruba kitap verildi; biz ise onların öğretilerinden habersizdik" diyemezsiniz.

157. Yahut, "Bize de kitap indirilseydi onlardan daha doğru yolda olurduk" da diyemezsiniz. Size Efendinizden bir kanıt (beyyine), bir hidayet ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. ALLAH’ın ayetlerini yalanlayıp ondan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.

158. Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Efendinin, yahut Efendinin bazı işaretlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Efendinin bazı işaretleri geldiği gün, daha önce onaylamamış veya onaylamasında bir hayır kazanmamış kişiye bir yarar sağlamaz. De ki "Bekleyin, biz de beklemekteyiz."

159. Dinlerini parçalara ayırıp mezhep mezhep olanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ALLAH’a kalmıştır; sonra onlara durumlarını haber verecektir.

160. Kim iyilik getirirse, kendisine getirdiğinin on katı vardır. Kim kötülük getirirse, ancak dengiyle cezalandırılır ve kendilerine haksızlık edilmez.

161. De ki "Efendim beni dosdoğru olan yola iletmiş bulunuyor tek tanrılı olan İbrahim’in mükemmel dinine… O, ortak koşanlardan olmadı."

162. De ki "Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm evrenlerin Rabbi olan ALLAH içindir."

163. "O’nun ortağı yoktur. Bununla emredildim ve ben herkesten önce teslim olurum."

164. De ki "Her şeyin Rabbi iken, ALLAH’tan başka Rab mi arayayım? Herkes kendi yaptığından yarar görür ve kimse kimsenin yükünü çekmez. Sonunda dönüşünüz Efendinizedir. Ayrılığa düştüğünüz konuda size haber verecektir.

165. O ki sizi yeryüzünün mirasçıları kıldı ve size verdikleriyle sizi sınamak için kiminizi kiminize derecelerle üstün kıldı. Efendin çabuk sonuçlandırandır. Bağışlayandır, Rahimdir.