ع ظ م kökü Kur'an'da 137 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:4

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.

MÜZZEMMIL
73:20

وَأَعْظَمَ

ve eǎ’Zeme

ve daha büyüktür

Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O’na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur’an’dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah’ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur’an’dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah Katında bulursunuz. Allah’tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

KIYAMET
75:3

عِظَامَهُ

ǐZāmehu

kendisinin kemiklerini

İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak biraraya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?

SAD
38:67

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

De ki "Bu (Kur’an), büyük bir haberdir."

A'RAF
7:59

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Andolsun Biz Nuh’u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım."

A'RAF
7:116

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

(Musa) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyiverdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular.

A'RAF
7:141

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük bir

"Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı."

YASIN
36:78

الْعِظَامَ

l-ǐZāme

kemikleri

Kendi yaratılışını unutarak Bize bir örnek verdi; dedi ki "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?"

MERYEM
19:4

الْعَظْمُ

l-ǎZmu

kemik(lerim)

Demişti ki "Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben Sana dua etmekle mutsuz olmadım."

MERYEM
19:37

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkar edenlere.

TA-HA
20:115

عَزْمًا

ǎzmen

bir azim

Andolsun, Biz bundan önce Adem’e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.

VAKI'A
56:46

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.

VAKI'A
56:47

وَعِظَامًا

ve ǐZāmen

ve kemik yığını

Ve derlerdi ki "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"

VAKI'A
56:74

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Şu halde büyük Rabbini ismiyle tesbih et.

VAKI'A
56:76

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.

VAKI'A
56:96

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Öyleyse büyük Rabbini ismiyle tesbih et.

ŞU'ARA
26:63

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

kocaman

Bunun üzerine Musa’ya "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.

ŞU'ARA
26:135

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

"Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum."

ŞU'ARA
26:156

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

"Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.

ŞU'ARA
26:189

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik-gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.

NEML
27:23

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

"Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona herşeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var."

NEML
27:26

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

"O Allah, O’ndan başka İlah yoktur, büyük Arş’ın Rabbidir."

KASAS
28:79

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Böylelikle kendi ihtişamlı-süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar "Ah keşke, Karun’a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir" dediler.

İSRA
17:40

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük (çok tehlikeli)

Rabbiniz size erkekleri seçti de meleklerden dişileri mi (Kendine) edindi? Gerçekten siz büyük bir söz söylemektesiniz.

İSRA
17:49

عِظَامًا

ǐZāmen

kemikler

Dediler ki "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?"

İSRA
17:98

عِظَامًا

ǐZāmen

kemikler

Bu, şüphesiz, onların ayetlerimizi inkar etmelerine ve "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demelerine karşılık cezalarıdır.

YUNUS
10:15

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki "Bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir." De ki "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım."

YUNUS
10:64

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah’ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

YUSUF
12:28

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyüktür

Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası) "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi.

HICR
15:87

الْعَظِيمَ

l-ǎZīme

büyük

Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kur’an’ı verdik.

EN'ÂM
6:15

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

De ki "Şüphesiz ben, Rabbime isyan edersem o büyük günün azabından korkarım."

EN'ÂM
6:146

بِعَظْمٍ

biǎZmin

kemiğe

Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. ’Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları’ nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.

SAFFAT
37:16

وَعِظَامًا

ve ǐZāmen

ve kemik

"Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"

SAFFAT
37:53

وَعِظَامًا

ve ǐZāmen

ve kemik

"Bizler öldüğümüz, toprak ve kemikler olduğumuzda mı, gerçekten biz mi (yeniden diriltilip sonra da) sorguya çekilecekmişiz?"

SAFFAT
37:60

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Şüphesiz, bu, asıl büyük ’kurtuluş ve mutluluğun’ ta kendisidir.

SAFFAT
37:76

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarmıştık.

SAFFAT
37:107

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Ve ona büyük bir kurbanı fidye olarak verdik.

SAFFAT
37:115

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Onları ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtardık.

LOKMAN
31:13

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Hani Lukman oğluna -öğüt vererek- demişti ki; "Ey oğlum, Allah’a şirk koşma. Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür."

LOKMAN
31:17

عَزْمِ

ǎzmi

yapılması gereken

"Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma’rufu emret, münkerden sakındır ve sana isabet eden (musibetler)e karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir.

ZÜMER
39:13

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

De ki "Ben, Rabbime isyan ettiğim takdirde, büyük bir günün azabından korkarım."

MÜ'MIN
40:9

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

"Ve onları kötülüklerden koru. O gün Sen, kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten ona rahmet etmişsin. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

FUSSILET
41:35

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.

ŞURA
42:4

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

uludur

Göklerde ve yerde olanlar O’nundur. O, Yücedir, büyüktür.

ŞURA
42:43

عَزْمِ

ǎzmi

çok önemli

Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir.

ZUHRUF
43:31

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Ve dediler ki "Bu Kur’an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?"

DUHAN
44:57

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Senin Rabbinden, bir fazl ve (lütuf) olarak. İşte büyük ’mutluluk ve kurtuluş’ budur.

CASIYE
45:10

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Arkalarından cehennem (onları izlemektedir). Kazandıkları şeyler, onlara hiçbir yarar sağlamaz. Allah’tan başka edindikleri veliler de. Onlar için büyük bir azap vardır.

AHKAF
46:21

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Ad’ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım" diye uyarmıştı.

AHKAF
46:35

الْعَزْمِ

l-ǎzmi

azim (ve irade)

Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?

NAHL
16:94

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Yeminlerinizi kendi aranızda, bir bozuculuk unsuru edinmeyin; sonra sapasağlam basan ayak kayar ve Allah’ın yolundan alıkoyduğunuz için kötülüğü tadarsınız. (Ayrıca) Büyük azap da sizin içindir.

NAHL
16:106

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Kim imanından sonra Allah’a (karşı) inkara sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- inkara göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah’tan bir gazab vardır ve büyük azap onlarındır.

İBRAHIM
14:6

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Hani Musa kavmine şöyle demişti "Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır."

ENBIYA
21:76

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Nuh da; daha önce çağrıda bulunduğu zaman, Biz onun çağrısına cevap verdik, onu ve ailesini büyük bir üzüntüden kurtardık.

MÜ'MINUN
23:14

عِظَامًا

ǐZāmen

kemiklere

Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.

MÜ'MINUN
23:14

الْعِظَامَ

l-ǐZāme

kemiklere

Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.

MÜ'MINUN
23:35

وَعِظَامًا

ve ǐZāmen

ve kemik

"O, öldüğünüz, toprak ve kemik haline geldiğiniz zaman, sizin mutlaka (yeniden diriltilip) çıkarılacağınızı mı va’dediyor?"

MÜ'MINUN
23:82

وَعِظَامًا

ve ǐZāmen

ve kemik

Dediler ki "Öldüğümüz, bir toprak ve bir kemik olduğumuz zaman, gerçekten biz mi diriltilecek mişiz?"

MÜ'MINUN
23:86

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

De ki "Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş’ın Rabbi kimdir?"

HAKKA
69:33

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

"Çünkü, o, büyük olan Allah’a iman etmiyordu."

HAKKA
69:52

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

ulu

Öyleyse, büyük Rabbini ismiyle tesbih et.

NEBE
78:2

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

O büyük haberi mi?

NAZI'AT
79:11

عِظَامًا

ǐZāmen

kemikler

"Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?"

MUTAFFIFIN
83:5

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Büyük bir günde.

HAC
22:1

عَظِيمٌ

ǎZīmun

cidden korkunç

Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir.

HAC
22:30

يُعَظِّمْ

yuǎZZim

saygı gösterirse

İşte böyle; kim Allah’ın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yüceltirse, Rabbinin Katında kendisi için hayırlıdır. Size (haklarında yasaklar) okunanlar dışındaki hayvanlar helal kılındı. Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının.

HAC
22:32

يُعَظِّمْ

yuǎZZim

saygı gösterirse

İşte böyle; kim Allah’ın şiarlarını yüceltirse, şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır.

BAKARA
2:7

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlaradır.

BAKARA
2:49

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.

BAKARA
2:105

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir.

BAKARA
2:114

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük bir

Allah’ın mescidlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır.

BAKARA
2:227

عَزَمُوا

ǎzemū

kesin karar verirlerse

(Yok) Eğer boşamada kararlı davranırsa (boşanırlar). Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.

BAKARA
2:235

تَعْزِمُوا

teǎ’zimū

ve kalkışmayın

(İddeti bekleyen) Kadınları nikahlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Gerçekte Allah, sizin onları (kalbinizden geçirip) anacağınızı bilir. Sakın bilinen (meşru) sözler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin; bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikah bağını bağlamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki, elbette Allah kalbinizden geçeni bilmektedir. Artık ondan kaçının. Ve bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranandır.

BAKARA
2:255

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyüktür

Allah... O’ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür.

BAKARA
2:259

الْعِظَامِ

l-ǐZāmi

kemiklere

Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki "Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki "Ne kadar kaldın?" O "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, herşeye güç yetirendir."

ENFAL
8:28

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafat vardır.

ENFAL
8:29

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.

ENFAL
8:68

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Eğer Allah’ın geçmişte bir yazması (söz vermesi) olmasaydı, aldıklarınıza karşılık size gerçekten büyük bir azap dokunurdu.

ÂL-I İMRAN
3:74

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

O, kime dilerse rahmetini tahsis eder, Allah büyük ’lütuf ve ihsan (fazl)’ sahibidir.

ÂL-I İMRAN
3:105

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.

ÂL-I İMRAN
3:159

عَزَمْتَ

ǎzemte

karar verdiğin

Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.

ÂL-I İMRAN
3:172

عَظِيمٌ

ǎZīmun

pek büyük

Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.

ÂL-I İMRAN
3:174

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Bundan dolayı, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah’tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah’ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.

ÂL-I İMRAN
3:176

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Küfürde ’büyük çaba harcayanlar’ seni üzmesin. Çünkü onlar, Allah’a hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, onları ahirette pay sahibi kılmamayı ister. Onlar için büyük bir azap vardır.

ÂL-I İMRAN
3:179

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır.

ÂL-I İMRAN
3:186

عَزْمِ

ǎzmi

yapmağa değer

Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.

CUM'A
62:4

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Bu, Allah’ın dilediğine verdiği fazl (lütuf ve ihsan)ıdır. Allah, büyük fazl sahibidir.

AHZAB
33:29

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

"Eğer siz Allah’ı, Resûlü’nü ve ahiret yurdunu istiyorsanız artık hiç şüphesiz Allah, içinizden güzellikte bulunanlar için büyük bir ecir hazırlamıştır."

AHZAB
33:35

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.

AHZAB
33:53

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük(bir günah)tır

Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak (kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah’ın Resûlü’ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah Katında çok büyük (bir günah)tır.

AHZAB
33:71

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Ki O ( Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur.

NISA
4:13

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

NISA
4:27

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister; şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler.

NISA
4:40

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Gerçek şu ki, Allah zerre ağırlığı kadar haksızlık yapmaz. (Bu ağırlıkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kılar ve Kendi yanından pek büyük bir ecir verir.

NISA
4:48

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Gerçekten, Allah, Kendisi’ne şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.

NISA
4:54

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Yoksa onlar, Allah’ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar? Doğrusu Biz, İbrahim ailesine kitabı ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk de verdik.

NISA
4:67

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.

NISA
4:73

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Eğer size Allah’tan bir fazl (zafer) isabet ederse, o zaman da, sanki onunla aranızda hiçbir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der; "Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük ’kurtuluş ve mutluluğa’ erseydim."

NISA
4:74

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.

NISA
4:93

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Kim bir mü’mini kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazaplanmış, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır.

NISA
4:95

عَظِيمًا

ǎZīmen

çok daha büyük

Mü’minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va’detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.

NISA
4:113

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyüktür

Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah’ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.

NISA
4:114

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Onların ’gizlice söyleşmelerinin’ çoğunda hayır yok. Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki başka. Kim Allah’ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz.

NISA
4:146

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü’minlerle beraberdirler. Allah mü’minlere büyük bir ecir verecektir.

NISA
4:156

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

(Bir de) İnkara sapmaları ve Meryem’in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri,

NISA
4:162

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz.

MUHAMMED
47:21

عَزَمَ

ǎzeme

azmedildiği

İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah’a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.

TALAK
65:5

وَيُعْظِمْ

ve yuǎ’Zim

ve büyütür

Bu, Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’tan korkup-sakınırsa, Allah, kötülüklerini örter ve onun ecrini büyütür.

NUR
24:11

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır.

NUR
24:14

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Eğer Allah’ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu.

NUR
24:15

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyüktür

O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür.

NUR
24:16

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Onu işittiğiniz zaman "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah’ım) Sen Yücesin; bu, büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?

NUR
24:23

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü’min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.

HUCURAT
49:3

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Şüphesiz, Allah’ın Resûlü’nün yanında seslerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır.

TEĞABUN
64:9

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Sizi toplanma günü için birarada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah’a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük ’mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur.

TEĞABUN
64:15

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir fitne (bir deneme)dir. Allah ise, büyük ecir (en güzel karşılık) O’nun Katında olandır.

SAF
61:12

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte ’büyük mutluluk ve kurtuluş’ budur.

FETIH
48:5

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

(Bütün bunlar,) Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte bu, Allah Katında ’büyük kurtuluş ve mutluluk’tur.

FETIH
48:10

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah’a biat etmişlerdir. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.

FETIH
48:29

عَظِيمًا

ǎZīmen

büyük

Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir.

MAIDE
5:9

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Allah, iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır.

MAIDE
5:33

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Allah’a ve Resûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

MAIDE
5:41

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

MAIDE
5:119

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Allah dedi ki "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur."

HADID
57:10

أَعْظَمُ

eǎ’Zemu

daha büyüktür

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HADID
57:12

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

O gün, mü’min erkekler ile mü’min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte ’büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur.

HADID
57:21

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) ’çaba gösterip-yarışın,’ ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.

HADID
57:29

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Öyle ki, Kitap Ehli (Yahudi ve Hıristiyanlar) Allah’ın fazlından hiçbir şeye ’güç yetirip-sahip olmadıklarını’ ve fazlın muhakkak Allah’ın elinde olduğunu, onu dilediğine verdiğini bilip-öğrensin. Allah, büyük fazl (üstün lütuf ve ihsan) sahibidir.

TEVBE
9:20

أَعْظَمُ

eǎ’Zemu

daha büyüktür

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah Katında büyük dereceleri vardır. İşte ’kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.

TEVBE
9:22

عَظِيمٌ

ǎZīmun

büyük

Onda ebedi kalıcıdırlar. Şüphesiz Allah, büyük mükafat Katında olandır.

TEVBE
9:63

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Bilmiyorlar mı, kim Allah’a ve elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur.

TEVBE
9:72

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetmiştir. Allah’tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

TEVBE
9:89

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

TEVBE
9:100

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O’ndan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

TEVBE
9:101

عَظِيمٍ

ǎZīmin

büyük

Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine halkından da nifakı alışkanlığa çevirmiş olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, Biz onları biliriz. Biz onları iki kere azaplandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler.

TEVBE
9:111

الْعَظِيمُ

l-ǎZīmu

büyük

Hiç şüphesiz Allah, mü’minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da O’nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah’tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte ’büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur.

TEVBE
9:129

الْعَظِيمِ

l-ǎZīmi

büyük

Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki "Bana Allah yeter. O’ndan başka İlah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O’dur."