س ا ل kökü Kur'an'da 129 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:40

سَلْهُمْ

selhum

sor onlara

Onlara sor "Hangisi bunun savunuculuğunu yapacak?

KALEM
68:46

تَسْأَلُهُمْ

teseluhum

sen istiyorsun (da)

Sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar?

MÜDDESIR
74:40

يَتَسَاءَلُونَ

yetesā'elūne

soruyorlar

Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar.

TEKVIR
81:8

سُئِلَتْ

suilet

sorulduğu

Ve ’diri diri toprağa gömülen kızcağıza’ sorulduğu zaman

DUHA
93:10

السَّائِلَ

s-sāile

dilenciyi

İsteyip-dileneni azarlayıp-çıkışma.

TEKASÜR
102:8

لَتُسْأَلُنَّ

letuselunne

sorulacaksınız

Sonra o gün, nimetten sorguya çekileceksiniz.

KIYAMET
75:6

يَسْأَلُ

yeselu

sorup durur

"Kıyamet günü ne zamanmış" diye sorar.

SAD
38:24

بِسُؤَالِ

bisu'āli

istemekle

(Davud) Dedi ki "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten Bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (Bize gönülden) yönelip-döndü.

SAD
38:86

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

ben sizden istemiyorum

(Ey Peygamber) De ki "Ben, buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ve (kendiliğinden) bir yükümlülük getirenlerden de değilim."

A'RAF
7:6

فَلَنَسْأَلَنَّ

feleneselenne

soracağız

Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız.

A'RAF
7:6

وَلَنَسْأَلَنَّ

veleneselenne

ve soracağız

Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız.

A'RAF
7:163

وَاسْأَلْهُمْ

veselhum

onlara sor

Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. ’Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında’, balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, ’cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında’ ise, gelmiyorlardı. İşte Biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları böyle imtihan ediyorduk.

A'RAF
7:187

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana soruyorlar

Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki "Onun ilmi yalnızca Rabbimin Katındadır. Onun süresini O’ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki "Onun ilmi yalnızca Allah’ın Katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler."

A'RAF
7:187

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana soruyorlar

Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki "Onun ilmi yalnızca Rabbimin Katındadır. Onun süresini O’ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki "Onun ilmi yalnızca Allah’ın Katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler."

YASIN
36:21

يَسْأَلُكُمْ

yeselukum

sizden istemeyen

"Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuş kimselerdir."

FURKAN
25:16

مَسْئُولًا

mes’ūlen

sorumluluk gerektiren

"İçinde ebedi kalıcılar olarak, orada her istedikleri onlarındır; bu, Rabbinin üzerine aldığı, istenen bir vaaddir."

FURKAN
25:57

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

istemiyorum

De ki "Ben buna karşılık, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret istemiyorum."

FURKAN
25:59

فَاسْأَلْ

fesel

sor

O, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan ve sonra arşa istiva edendir. Rahman (olan Allah)dır. Bunu (bundan) haberi olana sor.

TA-HA
20:36

سُؤْلَكَ

su'leke

istediğin

(Allah) Dedi ki "Ey Musa istediğin sana verilmiştir."

TA-HA
20:105

وَيَسْأَلُونَكَ

ve yeselūneke

ve sana soruyorlar

Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki "Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak"

TA-HA
20:132

نَسْأَلُكَ

neseluke

biz senden istemiyoruz

Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, Biz sana rızık veriyoruz. Sonuç da takvanındır.

ŞU'ARA
26:109

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

ben sizden istemiyorum

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."

ŞU'ARA
26:127

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

ben sizden istemiyorum

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."

ŞU'ARA
26:145

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

ben sizden istemiyorum

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum;

ŞU'ARA
26:164

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

ben sizden istemiyorum

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."

ŞU'ARA
26:180

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

ben sizden istemiyorum

"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."

KASAS
28:66

يَتَسَاءَلُونَ

yetesā'elūne

birbirlerine de soramazlar

Artık o gün, haberler onlar için körelmiştir; birbirlerine de soramazlar.

KASAS
28:78

يُسْأَلُ

yuselu

sorulmaz

Dedi ki "Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir." Bilmez mi, ki gerçekten Allah, kendisinden önceki nesillerden kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan-sayısı bakımından daha çok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suçlu-günahkarlardan kendi günahları sorulmaz.

İSRA
17:34

مَسْئُولًا

mes’ūlen

sorulacaktır

Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması- dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur.

İSRA
17:36

مَسْئُولًا

mes’ūlen

sorumludur

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

İSRA
17:85

وَيَسْأَلُونَكَ

ve yeselūneke

ve sana sorarlar

Sana ruhtan sorarlar; de ki "Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir."

İSRA
17:101

فَاسْأَلْ

fesel

sor

Andolsun, Biz Musa’ya apaçık dokuz ayet (mucize) vermiştik; işte İsrailoğulları’na sor; onlara geldiği zaman Firavun ona "Gerçekten ben seni büyülenmiş sanıyorum" demişti.

YUNUS
10:72

سَأَلْتُكُمْ

seeltukum

sizden istemiş değilim

Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah’a aittir. Ve ben, Müslümanlardan olmakla emrolundum.

YUNUS
10:94

فَاسْأَلِ

feseli

o halde sor

Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, senden önce kitabı okuyanlara sor. Andolsun, Rabbinden sana gerçek gelmiştir, şu halde kuşkuya kapılanlardan olma.

HUD
11:29

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

sizden istemiyorum

"Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah’a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Onlar gerçekten Rablerine kavuşacaklar. Ancak ben sizi, cahillik etmekte olan bir kavim görüyorum.

HUD
11:46

تَسْأَلْنِ

teselni

benden isteme

Dedi ki "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Benden isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum."

HUD
11:47

أَسْأَلَكَ

eseleke

senden istemekten

Dedi ki "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum."

HUD
11:51

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

sizden istemiyorum

Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?

YUSUF
12:7

لِلسَّائِلِينَ

lissāilīne

soranlar için

Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır.

YUSUF
12:50

فَاسْأَلْهُ

feselhu

ve ona sor

Hükümdar dedi ki "Onu bana getirin." Ona elçi geldiğinde (Yusuf) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir."

YUSUF
12:82

وَاسْأَلِ

veseli

(istersen) sor

"İçinde (yaşamakta) olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz."

YUSUF
12:104

تَسْأَلُهُمْ

teseluhum

sen istemiyorsun

Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir ’öğüt ve hatırlatmadır.’

HICR
15:92

لَنَسْأَلَنَّهُمْ

leneselennehum

biz mutlaka soracağız

Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız.

EN'ÂM
6:90

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

sizden istemiyorum

İşte Allah’ın hidayet verdikleri bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki "Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur’an), alemlere bir ’öğüt ve hatırlatmadan’ başkası değildir."

SAFFAT
37:24

مَسْئُولُونَ

mes’ūlūne

sorguya çekileceklerdir

"Ve onları durdurup-tutuklayın, çünkü sorguya çekileceklerdir."

SAFFAT
37:27

يَتَسَاءَلُونَ

yetesā'elūne

sorar

Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar

SAFFAT
37:50

يَتَسَاءَلُونَ

yetesā'elūne

soruyorlar

Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar

LOKMAN
31:25

سَأَلْتَهُمْ

seeltehum

onlara sorsan

Andolsun onlara; "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, tartışmasız; "Allah" diyecekler. De ki; "Hamd Allah’ındır." Hayır, onların çoğu bilmezler.

SEBE
34:25

تُسْأَلُونَ

tuselūne

sorulacak

De ki "Siz, bizim işlemiş bulunduğumuz suçtan sorulacak değilsiniz ve biz de sizin yapmakta olduklarınızdan sorulacak değiliz."

SEBE
34:25

نُسْأَلُ

nuselu

biz sorumlu

De ki "Siz, bizim işlemiş bulunduğumuz suçtan sorulacak değilsiniz ve biz de sizin yapmakta olduklarınızdan sorulacak değiliz."

SEBE
34:47

سَأَلْتُكُمْ

seeltukum

ben sizden istemedim

De ki "Ben sizden bir ücret istemişsem, artık o sizin olsun. Benim ecrim (ücretim), yalnızca Allah’a aittir. O, herşeye şahid olandır."

ZÜMER
39:38

سَأَلْتَهُمْ

seeltehum

onlara sorsan

Andolsun, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. De ki "Gördünüz mü-haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O’nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O’nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi" De ki "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O’na tevekkül etsinler."

FUSSILET
41:10

لِلسَّائِلِينَ

lissāilīne

arayıp soranlar için

Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti.

ŞURA
42:23

أَسْأَلُكُمْ

eselukum

ben sizden istemiyorum

İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir.

ZUHRUF
43:9

سَأَلْتَهُمْ

seeltehum

onlara sorsan

Andolsun, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, tartışmasız "Onları üstün ve güçlü (Aziz) olan, bilen (Allah) yarattı" diyecekler.

ZUHRUF
43:19

وَيُسْأَلُونَ

ve yuselūne

ve (bundan) sorulacaklardır

Onlar, ki Rahmanın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Kendileri yaratılışlarına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) sorumlu tutulacaklar.

ZUHRUF
43:44

تُسْأَلُونَ

tuselūne

sorulacaksınız

Ve şüphesiz o (Kur’an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.

ZUHRUF
43:45

وَاسْأَلْ

vesel

ve sor

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor Biz, Rahman (olan Allah)ın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldık mı (hiç)?

ZUHRUF
43:87

سَأَلْتَهُمْ

seeltehum

onlara sorsan

Andolsun, onlara "Kendilerini kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorlar?

ZARIYAT
51:12

يَسْأَلُونَ

yeselūne

sorarlar

"Hesap ve ceza (din) günü ne zaman?" diye sorarlar.

ZARIYAT
51:19

لِلسَّائِلِ

lissāili

dilenci için

Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.

KEHF
18:19

لِيَتَسَاءَلُوا

liyetesā'elū

sormaları için

Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."

KEHF
18:70

تَسْأَلْنِي

teselnī

bana soru sorma

Dedi ki "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."

KEHF
18:76

سَأَلْتُكَ

seeltuke

sana sorarsam

(Musa) "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi.

KEHF
18:83

وَيَسْأَلُونَكَ

ve yeselūneke

ve sana soruyorlar

Sana (Ey Muhammed,) Zu’l-Karneyn hakkında sorarlar. De ki "Size, ondan ’öğüt ve hatırlatma olarak’ (bazı bilgiler) vereceğim.

NAHL
16:43

فَاسْأَلُوا

feselū

sorun

Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka (peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.

NAHL
16:56

لَتُسْأَلُنَّ

letuselunne

siz mutlaka sorulacaksınız

Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, hiçbir şey bilmeyenlere paylar ayırıyorlar. Andolsun Allah’a karşı düzmekte olduklarınızdan dolayı mutlaka sorguya çekileceksiniz.

NAHL
16:93

وَلَتُسْأَلُنَّ

veletuselunne

ve siz mutlaka sorulacaksınız

Eğer Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet kılardı; ancak dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Yaptıklarınızdan muhakkak sorumlu tutulacaksınız.

İBRAHIM
14:34

سَأَلْتُمُوهُ

seeltumūhu

kendisinden istediğiniz

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.

ENBIYA
21:7

فَاسْأَلُوا

feselū

sorun

Biz senden önce de kendilerine vahyettiğimiz erkekler dışında elçi göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, o halde zikir ehline sorun.

ENBIYA
21:13

تُسْأَلُونَ

tuselūne

sorguya çekileceksiniz

"Uzaklaşıp-kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün; çünkü sorguya çekileceksiniz."

ENBIYA
21:23

يُسْأَلُ

yuselu

O sorulmaz

O, yaptıklarından sorulmaz, oysa onlar sorguya çekilirler.

ENBIYA
21:23

يُسْأَلُونَ

yuselūne

sorulurlar

O, yaptıklarından sorulmaz, oysa onlar sorguya çekilirler.

ENBIYA
21:63

فَاسْأَلُوهُمْ

feselūhum

onlara sorun

"Hayır" dedi. "Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz onlara soruverin."

MÜ'MINUN
23:72

تَسْأَلُهُمْ

teseluhum

onlardan istiyor musun?

Yoksa sen onlardan haraç mı istiyorsun? İşte Rabbinin haracı (dünya ve ahiret armağanı) daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

MÜ'MINUN
23:101

يَتَسَاءَلُونَ

yetesā'elūne

sormazlar

Böylece Sur’a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da.

MÜ'MINUN
23:113

فَاسْأَلِ

feseli

sor

Dediler ki "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor."

TUR
52:25

يَتَسَاءَلُونَ

yetesā'elūne

soruyorlar

Kimi kimine dönüp sorarlar;

TUR
52:40

تَسْأَلُهُمْ

teseluhum

onlardan istiyorsun (da)

Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altındalar?

MÜLK
67:8

سَأَلَهُمْ

seelehum

onlara sordu(lar)

Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar "Size bir uyarıcı gelmedi mi?"

ME'ARIC
70:1

سَأَلَ

seele

sordu

İstekte bulunan biri, (muhakkak) gerçekleşecek olan bir azabı istedi.

ME'ARIC
70:1

سَائِلٌ

sāilun

bir soran

İstekte bulunan biri, (muhakkak) gerçekleşecek olan bir azabı istedi.

ME'ARIC
70:10

يَسْأَلُ

yeselu

sormaz

(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz.

ME'ARIC
70:25

لِلسَّائِلِ

lissāili

isteyenler için

Yoksul ve yoksun olan(lar)için.

NEBE
78:1

يَتَسَاءَلُونَ

yetesā'elūne

birbirlerine soruyorlar

Birbirlerine hangi şeyi sorup duruyorlar?

NAZI'AT
79:42

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana soruyorlar

"O ne zaman demir atacak?" diye, sana kıyamet-saatini soruyorlar.

ANKEBUT
29:13

وَلَيُسْأَلُنَّ

veleyuselunne

ve elbette sorguya çekileceklerdir

Şüphesiz onlar, hem kendi yüklerini, hem kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve kıyamet günü, düzüp uydurduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.

ANKEBUT
29:61

سَأَلْتَهُمْ

seeltehum

onlara desen ki

Andolsun, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?" diye soracak olursan, şüphesiz "Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?

ANKEBUT
29:63

سَأَلْتَهُمْ

seeltehum

onlara sorsan

Andolsun onlara "Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye soracak olursan, şüphesiz "Allah" diyecekler. De ki "Hamd Allah’ındır." Hayır, onların çoğu akletmiyorlar.

RAHMAN
55:29

يَسْأَلُهُ

yeseluhu

O’ndan isterler

Göklerde ve yerde olan ne varsa O’ndan ister. O, her gün bir iştedir.

RAHMAN
55:39

يُسْأَلُ

yuselu

sorulmaz

İşte o gün, ne insana, ne cinne günahından sorulmaz.

BAKARA
2:61

سَأَلْتُمْ

seeltum

istediğiniz

Siz (ise şöyle) demiştiniz "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." (O zaman Musa) "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır’a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah’tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah’ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.

BAKARA
2:108

تَسْأَلُوا

teselū

istekte bulunmayı

Yoksa daha önce Musa’nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkar ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur.

BAKARA
2:108

سُئِلَ

suile

istedikleri

Yoksa daha önce Musa’nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkar ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur.

BAKARA
2:119

تُسْأَلُ

tuselu

sen sorumlu

Şüphesiz Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hak (Kur’an) ile gönderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın.

BAKARA
2:134

تُسْأَلُونَ

tuselūne

siz sorulmazsınız

Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

BAKARA
2:141

تُسْأَلُونَ

tuselūne

sorulmazsınız

Onlar, bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

BAKARA
2:177

وَالسَّائِلِينَ

ve ssāilīne

ve dilencilere

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.

BAKARA
2:186

سَأَلَكَ

seeleke

sana sorar(lar)sa

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.

BAKARA
2:189

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana soruyorlar

Sana, hilalleri (doğuş halindeki ayları) sorarlar. De ki "O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz değildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur). Evlere kapılarından girin. Allah’tan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

BAKARA
2:211

سَلْ

sel

sor

İsrailoğulları’na sor, onlara nice açık ayet(ler) verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah’ın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır.

BAKARA
2:215

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana soruyorlar

Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir."

BAKARA
2:217

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana soruyorlar

Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah Katında, Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:219

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana soruyorlar

Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz;

BAKARA
2:219

وَيَسْأَلُونَكَ

ve yeselūneke

ve sana soruyorlar

Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz;

BAKARA
2:220

وَيَسْأَلُونَكَ

veyeselūneke

ve sana soruyarlar

Hem dünya (konusun)da, hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki "Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırt eder). Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."

BAKARA
2:222

وَيَسْأَلُونَكَ

ve yeselūneke

ve sana soruyorlar

Sana ’kadınların aybaşı halini’ sorarlar. De ki "O, bir rahatsızlık (eza)dır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara (cinsel anlamda) yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, Allah’ın size emrettiği yerden onlara gidin. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever."

BAKARA
2:273

يَسْأَلُونَ

yeselūne

istemezler

(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.

ENFAL
8:1

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana sorarlar

Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki "Ganimetler Allah’ın ve Resûlündür. Buna göre, eğer mü’min iseniz Allah’tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin."

AHZAB
33:8

لِيَسْأَلَ

liyesele

sorması için

Doğru olanlara doğruluk (ve bağlılık)larını (Allah’ın) sorması için. Kafirlere ise acı bir azap hazırlamıştır.

AHZAB
33:14

سُئِلُوا

suilū

istenseydi

Eğer onlara (şehrin her) yanından girilseydi sonra da kendilerinden fitne (karışıklık çıkarmaları) istenmiş olsaydı, hiç şüphesiz buna yanaşır ve bunda pek az (zaman) dışında (kararsız) kalmazlardı.

AHZAB
33:15

مَسْئُولًا

mes’ūlen

sorumlu

Oysa andolsun, daha önce ’arkalarını dönüp kaçmayacaklarına’ dair Allah’a söz vermişlerdi; Allah’a verilen söz (ahid) ise, (ağır bir) sorumluluktur.

AHZAB
33:20

يَسْأَلُونَ

yeselūne

sorup öğrenmeyi

Onlar (münafıklar, düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (askeri) birlikler gelecek olsa, çölde bedevi-Araplar arasında olup sizin haberlerinizi (ordan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Fakat içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.

AHZAB
33:53

سَأَلْتُمُوهُنَّ

seeltumūhunne

onlarda istediğiniz

Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak (kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah’ın Resûlü’ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah Katında çok büyük (bir günah)tır.

AHZAB
33:53

فَاسْأَلُوهُنَّ

feselūhunne

isteyin

Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak (kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah’ın Resûlü’ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah Katında çok büyük (bir günah)tır.

AHZAB
33:63

يَسْأَلُكَ

yeseluke

sana soruyorlar

İnsanlar, sana kıyamet-saatini sorarlar; de ki "Onun bilgisi yalnızca Allah’ın Katındadır." Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakın da olabilir.

NISA
4:1

تَسَاءَلُونَ

tesā'elūne

birbirinizden dilekte bulunduğunuz

Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.

NISA
4:32

وَاسْأَلُوا

veselū

isteyin

Allah’ın kendisiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyi (malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah’tan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah herşeyi bilendir.

NISA
4:153

يَسْأَلُكَ

yeseluke

senden istiyorlar

Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa’dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki "Bize Allah’ı açıkça göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa’ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.

NISA
4:153

سَأَلُوا

seelū

istemişler

Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa’dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki "Bize Allah’ı açıkça göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa’ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.

MUHAMMED
47:36

يَسْأَلْكُمْ

yeselkum

sizden istemez

Gerçekten dünya hayatı, ancak bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.

MUHAMMED
47:37

يَسْأَلْكُمُوهَا

yeselkumūhā

onları isteseydi

Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edersiniz ve sizin kinlerinizi de ortaya çıkarmış olur.

MAIDE
5:4

يَسْأَلُونَكَ

yeselūneke

sana soruyarlar

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

MAIDE
5:101

تَسْأَلُوا

teselū

sormayın

Ey iman edenler, size açıklandığında sizi üzecek şeyleri sormayın; Kur’an indirildiği zaman sorarsanız, size açıklanır. Allah onu affetti. Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak olandır.

MAIDE
5:101

تَسْأَلُوا

teselū

sorarsanız

Ey iman edenler, size açıklandığında sizi üzecek şeyleri sormayın; Kur’an indirildiği zaman sorarsanız, size açıklanır. Allah onu affetti. Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak olandır.

MAIDE
5:102

سَأَلَهَا

seelehā

onları sormuştu

Sizden önce bir topluluk onu sormuştu da sonra kafirler olmuşlardı.

MÜMTEHINE
60:10

وَاسْأَلُوا

veselū

isteyin

Ey iman edenler, mü’min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü’min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü’min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü’min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

MÜMTEHINE
60:10

وَلْيَسْأَلُوا

velyeselū

ve onlar da istesinler

Ey iman edenler, mü’min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü’min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü’min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü’min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:65

سَأَلْتَهُمْ

seeltehum

onlara sorsan

Onlara sorarsan, andolsun "Biz dalmış, oyalanıyorduk" derler. De ki "Allah ile, O’nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?"