Cemal Külünkoğlu 

1. Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.

2. Bu (ayetlerde) Rabbinin, kulu Zekeriya`ya yönelik rahmeti anlatılıyor.

3. (3-4) Hani O, Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti “Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Ey Rabbim! (şimdiye kadar) sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.”

4. (3-4) Hani O, Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti “Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Ey Rabbim! (şimdiye kadar) sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.”

5. (5-6) “Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım(ın isyankar olmaların)dan korkuyorum. Karım da kısırdır. Bana kendi tarafından öyle bir çocuk ver ki; bana da varis olsun Yakupoğulları`na da varis olsun. Ey Rabbim! Hem de onu rızana layık (olanlardan) kıl!”

6. (5-6) “Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım(ın isyankar olmaların)dan korkuyorum. Karım da kısırdır. Bana kendi tarafından öyle bir çocuk ver ki; bana da varis olsun Yakupoğulları`na da varis olsun. Ey Rabbim! Hem de onu rızana layık (olanlardan) kıl!”

7. (Allah, şöyle buyurdu) “Ey Zekeriya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”

8. (Zekeriya) “Rabbim! Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olacak?” dedi.

9. (Ona gelen melek) “Öyledir” dedi. (Fakat) Rabbin buyurdu ki “Bunu yapmak bana pek kolay! Nitekim seni yoktan var eden de ben değil miyim?”

10. (Zekeriya) “Ya Rabbi, bunun için bana bir belirti göster” dedi. (Allah) “Bunun belirtisi, sapasağlam olduğun halde (üç gün) üç gece insanlarla konuşamamandır (dilinin tutulmasıdır)” buyurdu.

11. Derken Zekeriya mabedden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah`ı tesbih edin” diye işaret etti.

12. (12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah`a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah`ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!

13. (12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah`a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah`ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!

14. (12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah`a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah`ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!

15. (12-15) (Ve Yahya doğup büyüyünce kendisini peygamber yaptık ve) “Ey Yahya! İlahi mesaja sımsıkı sarıl!” (diye ona öğüt verdik). O, daha küçük bir oğlanken biz ona doğru ve kuşatıcı düşünme yeteneği vermiştik. O, Allah`a karşı gelmekten sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah`ın) selamı onun üzerindeydi ve diriltileceği gün de (ona) selam olsun!

16. (16-17) (Ey Muhammed!) Kitapta (Kur`an`da) Meryem (hakkında anlattıklarımızı da) hatırla! Hani o, ailesinden ayrılarak (evinin veya mescidin) doğu tarafında bir yere çekilmişti. Komşuları ile arasına bir perde germişti. Bu sırada ona ruhumuzu (Cebrail`i) göndermiştik de (o) ona düzgün bir insan şeklinde görünmüştü.

17. (16-17) (Ey Muhammed!) Kitapta (Kur`an`da) Meryem (hakkında anlattıklarımızı da) hatırla! Hani o, ailesinden ayrılarak (evinin veya mescidin) doğu tarafında bir yere çekilmişti. Komşuları ile arasına bir perde germişti. Bu sırada ona ruhumuzu (Cebrail`i) göndermiştik de (o) ona düzgün bir insan şeklinde görünmüştü.

18. (Meryem onu görünce) “Senden, O kuşatıcı rahmet ve esirgeme sahibine sığınırım! Eğer günahtan sakınan bir kimse isen (bana yaklaşma!)” dedi.

19. (Cebrail) “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi.

20. (Meryem, Cebrail`e) “Benim nasıl oğlum olabilir? Bana hiç erkek eli değmiş değildir, hiç gayri meşru ilişkim de olmadı” dedi.

21. (Cebrail) “Bu böyledir” dedi. (Fakat) Rabbin şöyle diyor “Bu iş benim için kolaydır. Bu olayı insanlara (gücümüzü) kanıtlayan bir mucize ve oğlunu da onlara rahmet kaynağı olarak sunmak istiyoruz. Bu olay kesinleşmiş bir hükümdür.”

22. Böylece Meryem, oğluna gebe kaldı. Bu döneminde (gebeliği süresince) gözlerden uzak bir yere çekildi.

23. Bir süre sonra doğum sancıları tutunca bir hurma ağacının altına sığınmak zorunda kaldı ve “Keşke, daha önce ölmüş ve hafızalardan silinmiş olsaydım” dedi.

24. Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi “Sakın üzülme! Rabbin senin alt yanında bir su arkı yarattı.”

25. “Hurmanın dalını silkele de üzerine olgun ve taze hurmalar dökülsün.”

26. “Ye, iç, gözün aydın (gönlün rahat) olsun! Ve eğer insanlardan birini görürsen ona de ki “Ben Rahman (olan Allah) için (susma) orucu adadım, bu yüzden bugün hiç kimse ile konuşmayacağım.”

27. Bebeğini kucağına alıp yakınlarının yanına gelince kendisine dediler ki “Ey Meryem, sen çok utandırıcı bir suç işledin.”

28. “Ey Harun`un kız kardeşi! Senin baban fena bir kişi değildi, anan da iffetsiz ve hayâsız bir kadın değildi.”

29. (Meryem,) eli ile (beşikteki) oğlunu göstererek onunla konuşmalarını önerdi. Onlar da “Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?” dediler.

30. (Bunun üzerine beşikteki bebek şöyle konuştu “Şüphesiz ben Allah`ın kuluyum. Bana Kitab`ı (İncil`i) vermeyi hükme bağladı. Benim peygamber olmamı takdir etti.”

31. “Nerede olursam olayım beni insanlara faydalı kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.”

32. “Beni anneme saygılı ve iyilik edici kıldı ve beni bir zorba, isyankâr yapmadı.”

33. “Bunun için doğduğum gün, öleceğim gün ve tekrar diriltileceğim gün Allah`ın selamı benimle birliktedir.”

34. İşte hakkında şüphe ve tartışmalara girdikleri Meryem oğlu İsa konusunda (Allah`ın) gerçek olan sözü budur.

35. Allah`ın çocuk edinmesi düşünülemez. O, bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece “Ol!” der ve o da oluverir.

36. (İsa onlara) “Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O`na kulluk edin. Dosdoğru yol budur.”

37. Çeşitli gruplara ayrılan insanlar, aralarında görüş ayrılığına düştüler. Artık gerçeğin meydana çıkacağı o mühim günün duruşmasında vay o inkârcıların başına geleceklere!

38. Onlar, bizim huzurumuza çıkacakları gün (başlarına gelecek olanları) ne iyi duyacaklar ve ne iyi görecekler (bir bilsen)! Fakat o zalimler (buna rağmen) bugün (hâlâ) apaçık sapıklık içindedirler.

39. (Ey Muhammed!) Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar!

40. Kuşku yok ki, yeryüzünün ve oradaki tüm varlıkların son mirasçısı biz olacağız. (O zaman) onların hepsi bize döndürüleceklerdir.

41. Kitapta (Kur`an`da) İbrahim (hakkında anlattıklarımızı da) hatırla! O son derece doğru sözlü ve dürüst bir peygamberdi.

42. Hani babasına şöyle demişti “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?”

43. “Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana tabi ol ki seni doğru yola ileteyim.”

44. “Ey babacığım! Sakın şeytana kulluk etme! Çünkü o, rahmeti bol olan Allah`a başkaldırmıştır.”

45. “Ey babacığım! Gerçekten ben, senin Rahman (olan Allah)`tan gelecek bir azaba çarptırılarak şeytanın dostu olacağından korkuyorum.”

46. (Babası) dedi ki “Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer bu tutumundan vazgeçmezsen seni taşa tutarak öldürürüm. Uzun bir süre yanımdan uzaklaş.”

47. (İbrahim) şöyle dedi “Selam olsun sana! Senin adına Rabbimden af dileyeceğim. Hiç kuşkusuz benim Rabbim bana karşı lütufkârdır.”

48. “Sizden ve sizin Allah`tan başka yalvarıp yakardığınız şeylerden uzak duracak ve (yalnızca) Rabbime yakaracağım. Böylece umulur ki, yakarışım Rabbim tarafından cevapsız bırakılmayacaktır.”

49. Ve böylece, onlardan ve onların Allah`ı bırakıp tapındıkları şeylerden uzaklaşınca, ona İshak`ı ve (torunu) Yakub`u bahşettik ve bunların her birini peygamber yaptık.

50. Onları rahmetimizle ödüllendirdik. Ve onlara doğru olanı (başkalarına) ulaştırmaları için üstün bir anlatım gücü bahşettik.

51. Kitapta (Kur`an`da) Musa (hakkında anlattıklarımızı da) hatırla! O da tarafımızdan seçilerek gönderilmiş bir peygamberdi.

52. Hani ona Tur Dağı`nın sağ yamacından seslenmiş ve kendisiyle özel olarak konuşmak için onu (kendimize) yaklaştırmıştık.

53. Rahmetimizin bir sonucu olarak ona kardeşi Harun`u bir peygamber olarak armağan etmiştik.

54. Kitapta (Kur`an`da) İsmail (hakkında anlattıklarımızı da) hatırla! O sözünün eri idi ve tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi.

55. Ailesine ve yakınlarına namazı ve zekâtı emrederdi. Ve o, Rabbinin yanında beğenilmiş, hoşnutluğa erişmişti.

56. Kitapta (Kur`an`da) İdris (hakkında anlattıklarımızı da) hatırla! O son derece doğru sözlü ve dürüst bir peygamberdi.

57. Ve Biz onu da yüce bir makama yükseltmiştik.

58. İşte bunlar, Âdem`in ve Nuh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim`in, İsrail`in (Yakub`un) ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz peygamberlerdir. Kendilerine Rahman`ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.

59. Sonra onların arkasından namazı umursamayan ve ihtiraslarına tutsak olmuş nesiller geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.

60. (60-61) Ancak, pişman olup Allah`a yönelen, inanıp dürüst ve erdemli çalışmalar ortaya koyanlar bunun dışındadır. İşte bunlar, hiçbir haksızlığa uğratılmadan cennete girecek olanlardır. Evet, onlar Rahman (olan Allah)`ın kullarına, her türlü beşeri algı ve tasavvurun ötesinde söz verdiği, (dünyada iken görmeksizin inandıkları) Adn cennetlerine gireceklerdir. Allah`ın vaadi kesinlikle gerçekleşecektir.

61. (60-61) Ancak, pişman olup Allah`a yönelen, inanıp dürüst ve erdemli çalışmalar ortaya koyanlar bunun dışındadır. İşte bunlar, hiçbir haksızlığa uğratılmadan cennete girecek olanlardır. Evet, onlar Rahman (olan Allah)`ın kullarına, her türlü beşeri algı ve tasavvurun ötesinde söz verdiği, (dünyada iken görmeksizin inandıkları) Adn cennetlerine gireceklerdir. Allah`ın vaadi kesinlikle gerçekleşecektir.

62. Orada onlar boş söz işitmezler. Yalnızca “selâm!” (sözünü) işitirler. Orada rızıkları sabah akşam kendilerine sunulacaktır.

63. İşte bu, kullarımızdan Allah`a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir.

64. (Cebrail, Muhammed`e dedi ki) “Biz ancak Rabbinin izni ile (yeryüzüne) ineriz. Geleceğimiz, geçmişimiz ve bu ikisi arasındaki tüm olaylar O`nun tasarrufu altındadır. Senin Rabbin (seni) unutmuş değildir.

65. “(Allah) göklerin, yerin ve bu ikisi arasındaki tüm varlıkların Rabbidir. O halde sırf O`na kulluk et ve bu kulluk için sabırlı ve metanetli ol. Hiç, ismi O`nunla birlikte anılmaya değer bir başkasını tanıyor musun?”

66. İnsan “Ben öldükten sonra mı yeniden diriltileceğim?” der.

67. İnsan, daha önce hiçbir şey değil iken kendisini yarattığımızı düşünmez mi?

68. Rabbinin yüceliği hakkı için, onları (peşlerinden gittikleri) şeytanlarla birlikte mahşerde bir araya getireceğiz. Sonra da dizüstü çöktürerek cehennemin çevresinde toplayacağız.

69. Sonra her topluluktan, rahmeti bol olan Allah`a başkaldıran elebaşlarını ayıracağız.

70. Muhakkak ki, biz onlardan hangilerinin öncelikle cehenneme gireceğini, herkesten iyi biliriz.

71. (Ey insanlar!) Aranızda cehenneme uğramayacak (onu görebilecek bir noktaya ulaşmayacak) hiç kimse yoktur. Bu Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür.

72. Sonra da Allah`a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız. Zalimleri ise diz üstü çökmüş halde cehennemde bırakırız.

73. Ayetlerimiz kendilerine apaçık bir şekilde okunduğu zaman, inkârcılar, inananlara “(Bu) iki topluluktan konum olarak hangisi daha üstün ve güçlü, hangisi daha seçkindir?” dediler.

74. Onlardan önce serveti ve görüntüsü daha güzel nice nesilleri helâk ettik.

75. De ki “Kim sapıklık içinde ise Rahman (olan Allah) ona istenildiği kadar süre versin (ne çıkar). Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler!”

76. Allah doğru yolu bulanların doğruyu bulma yeteneğini (iman gücünü) artırır. Kalıcı olan yararlı işler, Rabbinin yanında hem mükâfat bakımından hem de varılacak yer bakımından daha iyidir.

77. (Ey Muhammed!) Şu ayetlerimizi inkâr eden ve “Bana kesinlikle mal ve evlat verilecek” diyen adamı gördün mü?

78. Yoksa o beşeri algı ve tasavvurların ulaşamayacağı bir görüş alanına mı girdi? Yahut sınırsız rahmet sahibi (olan Allah) ile bir sözleşme mi yaptı?

79. (79-80) Hayır (hiç de onun dediği gibi değil), onun (bu) söylediğini kaydedeceğiz ve onun (ahirette çekeceği) azabın süresini uzatacağız. O söylediği (mal ve evlat gibi) şeyleri hep elinden alacağız ve o bize tek başına (malsız ve evlatsız olarak) gelecektir.

80. (79-80) Hayır (hiç de onun dediği gibi değil), onun (bu) söylediğini kaydedeceğiz ve onun (ahirette çekeceği) azabın süresini uzatacağız. O söylediği (mal ve evlat gibi) şeyleri hep elinden alacağız ve o bize tek başına (malsız ve evlatsız olarak) gelecektir.

81. Onlar, kendileri için bir şeref, kuvvet ve statü (kaynağı) olsunlar diye, Allah`tan başkalarını ilâhlar edindiler.

82. Hayır; (o yalancı ilahlar) onların tapınışlarını inkâr edecekler ve onlara azılı düşman kesilecekler.

83. Görmüyor musun ki biz inkârcılara (kötü niyet ve eylemlerinden dolayı) şeytanları musallat ediyoruz, (günaha ve azgınlığa teşvik ederek) onları oynatıp duruyorlar.

84. (Ey Muhammed!) Şu hâlde, onların azaba uğramalarını istemekte acele etme! Biz onların günlerini aksatmadan sayıyoruz.

85. (85-86) O gün kötülükten sakınanları seçkin konuklara yaraşır bir saygınlıkla, Rahman`ın huzurunda bir araya getireceğiz. Suçluları da susuz olarak cehenneme süreceğiz.

86. (85-86) O gün kötülükten sakınanları seçkin konuklara yaraşır bir saygınlıkla, Rahman`ın huzurunda bir araya getireceğiz. Suçluları da susuz olarak cehenneme süreceğiz.

87. Rahman`ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecek.

88. (Onlar) “Rahman (olan Allah), bir çocuk edindi” dediler.

89. Andolsun ki, (bunu söylemekle) siz gerçekten çok çirkin bir iddia ortaya atmış oldunuz.

90. (90-91) Rahman`a çocuk isnat etmelerinden ötürü, neredeyse gökler yarılacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp göçüverecekti.

91. (90-91) Rahman`a çocuk isnat etmelerinden ötürü, neredeyse gökler yarılacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp göçüverecekti.

92. Oysa çocuk edinmek Rahman`ın şanına yakışmaz.

93. Göklerde ve yerde olan herkes Rahman (olan Allah`ın) huzuruna birer kul olarak gelecektir.

94. Andolsun ki, O bunların hepsini bilgisiyle kuşatmış, sayılarını tespit etmiştir.

95. Onların her biri kıyamet günü O`na tek başına gelecektir.

96. İnanıp faydalı işler yapanlar için Rahman (olan Allah, kalplerde) bir sevgi yaratarak (onları herkese) sevdirecektir.

97. (Ey Muhammed!) Biz, Allah`a karşı gelmekten sakınanları Kur`an ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın diye, onu senin dilinle (indirip) kolaylaştırdık.

98. Biz bu inatçılardan önce nice kuşakları yok ettik. Şimdi onların hiçbirini ortalıkta görüyor ya da onlardan gelen en küçük bir ses duyuyor musun?