ص د ق kökü Kur'an'da 155 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:41

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrulardan

Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse, ortaklarını getirsinler.

LEYL
92:6

وَصَدَّقَ

ve Saddeḳa

ve doğrularsa

Ve en güzel olanı doğrularsa,

KIYAMET
75:31

صَدَّقَ

Saddeḳa

sadaka vermedi

Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.

KAMER
54:55

صِدْقٍ

Sidḳin

doğruluk

Çok kudretli, mülkünün sonu olmayan (Allah)ın yanında doğruluk makamındadırlar.

A'RAF
7:70

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrular-

Dediler ki "Sen bize yalnızca Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarınızı bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım."

A'RAF
7:106

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğru söyleyenler-

(Firavun) Dedi ki "Eğer gerçekten bir ayet getirmişsen ve doğru sözlülerden isen, bu durumda onu getir (bakalım)."

A'RAF
7:194

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru

Allah’tan başka taptıklarınız sizler gibi kullardır. Eğer doğru iseniz, hemen onları çağırın da size icabet etsinler.

YASIN
36:48

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru söylüyor(lar)

Ve derler ki "Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit (etmekte olduğunuz yıkım ve azap) ne zamanmış?"

YASIN
36:52

وَصَدَقَ

ve Sadeḳa

demek doğru söylemiş

Demişlerdir ki "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va’dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş".

FATIR
35:31

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayan

Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap’tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah, elbette haber alandır, görendir.

MERYEM
19:41

صِدِّيقًا

Siddīḳan

çok doğru

Kitap’ta İbrahim’i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi.

MERYEM
19:50

صِدْقٍ

Sidḳin

bir doğruluk

Onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.

MERYEM
19:54

صَادِقَ

Sādiḳa

sadık

Kitap’ta İsmail’i de zikret. Çünkü o, va’dinde doğruydu ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.

MERYEM
19:56

صِدِّيقًا

Siddīḳan

çok doğru

Kitap’ta İdris’i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi.

VAKI'A
56:57

تُصَدِّقُونَ

tuSaddiḳūne

doğrulamanız

Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz?

VAKI'A
56:87

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrulardan

Eğer doğru söylüyorsanız, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize.

ŞU'ARA
26:31

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrular-

(Firavun) Dedi ki "Eğer doğru sözlü isen, onu getir."

ŞU'ARA
26:84

صِدْقٍ

Sidḳin

doğruluk

"Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver."

ŞU'ARA
26:101

صَدِيقٍ

Sadīḳin

bir dostumuz

"Ne de candan-yakın bir dost."

ŞU'ARA
26:154

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrular-

"Sen yalnızca bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin; eğer doğru sözlü isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir-görelim."

ŞU'ARA
26:187

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrular-

"Eğer doğru sözlü isen, bu durumda gökten üstümüze bir parça düşürüver."

NEML
27:27

أَصَدَقْتَ

eSadeḳte

doğru mu söyledin

(Süleyman) "Durup bekleyeceğiz, doğruyu mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?" dedi.

NEML
27:49

لَصَادِقُونَ

leSādiḳūne

gerçekten doğrulardanız

Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim."

NEML
27:64

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrular(dan)

Ya da halkı sürekli yaratmakta olan, sonra onu iade edecek olan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? De ki "Eğer doğru söylüyor iseniz, kesin-kanıt (burhan)ınızı getiriniz."

NEML
27:71

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrular(dan)

Derler ki "Eğer doğruyu söylüyor iseniz, bu va’dolunan (azap) ne zaman?"

KASAS
28:34

يُصَدِّقُنِي

yuSaddiḳunī

beni doğrulayan

"Ve kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır, onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder, beni doğrulasın. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum."

KASAS
28:49

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru

De ki "Eğer doğruysanız, bu durumda Allah Katından bu ikisinden (Musa’ya indirilen Tevrat ve bana indirilen Kur’an’dan) daha doğru olan bir kitap getirin de, ona uymuş olayım."

İSRA
17:80

صِدْقٍ

Sidḳin

doğruluk

Ve de ki "Rabbim, beni (girilecek yere) doğru bir girdirişle girdir ve (çıkarılacak yerden) doğru bir çıkarışla çıkar ve Katından bana yardımcı bir kuvvet ver."

İSRA
17:80

صِدْقٍ

Sidḳin

doğruluk

Ve de ki "Rabbim, beni (girilecek yere) doğru bir girdirişle girdir ve (çıkarılacak yerden) doğru bir çıkarışla çıkar ve Katından bana yardımcı bir kuvvet ver."

YUNUS
10:2

صِدْقٍ

Sidḳin

doğruluk

İçlerinden bir adama "İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri Katında ’gerçek bir makam’ olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkar edenler "Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" dediler.

YUNUS
10:37

تَصْدِيقَ

teSdīḳa

doğrulayıcıdır

Bu Kur’an, Allah’tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir.

YUNUS
10:38

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru sözlü

Yoksa "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki "Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın."

YUNUS
10:48

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru sözlü

Derler ki "Eğer doğru sözlüyseniz, bu belirttiğiniz süre (va’d) ne zamanmış?"

YUNUS
10:93

صِدْقٍ

Sidḳin

iyi

Andolsun, Biz İsrailoğulları’nı, hoşlarına gidecek güzel bir yerde yerleştirdik ve temiz şeylerden kendilerine rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar anlaşmazlığa düşmediler. Şüphesiz Rabbin, aralarında anlaşmazlığa düştükleri şey konusunda kıyamet günü hüküm verecektir.

HUD
11:13

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru sözlü

Yoksa "Onu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki "Haydi siz, yalan üzere uydurulmuş olarak onun benzeri on sûre getirin ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın."

HUD
11:32

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğru sözlüler-

Dediler ki "Ey Nuh, bizimle çekişip-durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan, bize vaadettiğini getir (görelim.)"

YUSUF
12:17

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

dosdoğru

Dediler ki "Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf’u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin."

YUSUF
12:26

فَصَدَقَتْ

feSadeḳat

kadın doğrudur

(Yusuf) Dedi ki "Onun kendisi benden murad almak istedi." Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir.

YUSUF
12:27

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrulardandır

Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir."

YUSUF
12:46

الصِّدِّيقُ

S-Siddīḳu

çok doğru söyleyen

(Zindana gidip) "Yusuf, ey doğru (sözlü insan).. Yedi besili ineği yedi zayıf (ineğin) yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan (rüya) konusunda bize fetva ver. Umarım ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar (bunun anlamını) öğrenmiş olurlar."

YUSUF
12:51

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrulardandır

(Hükümdar topladığı o kadınlara) "Yusuf’un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar "Allah için, haşa" dediler. "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de karısı dedi ki "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir."

YUSUF
12:82

لَصَادِقُونَ

leSādiḳūne

doğru söylüyoruz

"İçinde (yaşamakta) olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz."

YUSUF
12:88

وَتَصَدَّقْ

ve teSaddeḳ

ve tasadduk eyle

Böylece onun (Yusuf’un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."

YUSUF
12:88

الْمُتَصَدِّقِينَ

l-muteSaddiḳīne

tasadduk edenleri

Böylece onun (Yusuf’un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."

YUSUF
12:111

تَصْدِيقَ

teSdīḳa

doğrulanmasıdır

Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur’an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin ’çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir.

HICR
15:7

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

salihler-

"Eğer doğruyu söylüyor isen, bizlere melekleri getirmeli değil miydin?"

HICR
15:64

لَصَادِقُونَ

leSādiḳūne

doğru söyleyenleriz

"Sana gerçeği getirdik, biz şüphesiz doğru söyleyenleriz."

EN'ÂM
6:40

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru (sözlü)

De ki "Düşündünüz mü hiç; eğer size Allah’ın azabı gelirse ya da saat (kıyamet) gelip çatarsa, Allah’tan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer doğru sözlüler iseniz (çağırın bakalım.)"

EN'ÂM
6:92

مُصَدِّقُ

muSaddiḳu

doğrulayıcı

İşte bu (Kur’an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitap’tır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır.

EN'ÂM
6:115

صِدْقًا

Sidḳan

doğruluk

Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.

EN'ÂM
6:143

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru

Sekiz çift; koyundan iki, keçiden de iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi, ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Eğer doğru sözlüler iseniz bana bir ilimle haber verin."

EN'ÂM
6:146

لَصَادِقُونَ

leSādiḳūne

doğru söyleyenleriz

Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. ’Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları’ nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.

SAFFAT
37:37

وَصَدَّقَ

ve Saddeḳa

ve doğrulamıştı

Hayır, o, hakkı getirmiş ve gönderilen (elçi)leri de doğrulamıştı.

SAFFAT
37:52

الْمُصَدِّقِينَ

l-muSaddiḳīne

doğrulayan(lar)

"Derdi ki Sen de gerçekten (dirilişi) doğrulayanlardan mısın?"

SAFFAT
37:105

صَدَّقْتَ

Saddeḳte

sen doğruladın

"Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz."

SAFFAT
37:157

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrulardan

Eğer doğru söylüyorsanız, öyleyse getirin kitabınızı.

SEBE
34:20

صَدَّقَ

Saddeḳa

doğru çıkardı

Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle iman eden bir grup dışında, ona uymuş oldular.

SEBE
34:29

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru

Onlar "Eğer doğru sözlü iseniz, bu va’d(ettiğiniz azap) ne zamanmış?" derler.

ZÜMER
39:32

بِالصِّدْقِ

biS-Sidḳi

doğruyu

Allah’a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?

ZÜMER
39:33

بِالصِّدْقِ

biS-Sidḳi

doğruyu

Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır.

ZÜMER
39:33

وَصَدَّقَ

ve Saddeḳa

ve doğrulayanlar

Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır.

ZÜMER
39:74

صَدَقَنَا

Sadeḳanā

bize yerine getirdi

(Onlar da) Dediler ki "Bize olan va’dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah’a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

MÜ'MIN
40:28

صَادِقًا

Sādiḳan

doğru söylüyor

Firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mü’min bir adam dedi ki "Siz, benim Rabbim Allah’tır diyen bir adamı öldürüyor musunuz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunuyor. Buna rağmen o eğer bir yalancı ise yalanı kendi aleyhinedir; ve eğer doğru sözlü ise, (o zaman da) size va’dettiklerinin bir kısmı size isabet eder. Şüphesiz Allah, ölçüyü taşıran, çok yalan söyleyen kimseyi hidayete erdirmez."

DUHAN
44:36

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrulardan

"Eğer doğru sözlüyseniz, şu halde atalarımızı getirin bakalım."

CASIYE
45:25

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrular(dan)

Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, onların (sözde) delilleri "Eğer doğru sözlüler iseniz, atalarımızı (diriltip) getirin" demekten başkası değildir.

AHKAF
46:4

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrular(dan)

De ki "Gördünüz mü haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin."

AHKAF
46:12

مُصَدِّقٌ

muSaddiḳun

doğrulayan

Bundan önce de, bir rehber (imam) ve bir rahmet olarak Musa’nın kitabı var. Bu da, zulmedenleri uyarmak ve ihsanda bulunanlara bir müjde olmak üzere (kendinden önceki kitapları) doğrulayıcı ve Arapça bir dil ile olan bir Kitap’tır.

AHKAF
46:16

الصِّدْقِ

S-Sidḳi

doğru

İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va’dolunan doğru bir vaaddir.

AHKAF
46:22

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrular-

Dediler ki "Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir."

AHKAF
46:30

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayan

Dediler ki "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa’dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan bir Kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip-iletmektedir."

ZARIYAT
51:5

لَصَادِقٌ

leSādiḳun

mutlaka doğrudur

Size va’dedilmekte olan, hiç tartışmasız doğrudur.

ENBIYA
21:9

صَدَقْنَاهُمُ

Sadeḳnāhumu

yerine getirdik

Sonra onlara verdiğimiz söze sadık kaldık, böylece onları ve dilediklerimizi kurtardık da ölçüsüz davrananları yıkıma uğrattık.

ENBIYA
21:38

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru söyleyenler

"Eğer doğruyu söylüyor iseniz, bu vaid (edilen günün sorgu ve azabı) ne zamandır?" derler.

SECDE
32:28

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrular(dan)

Derler ki "Eğer doğru söylüyor iseniz, şu fetih ne zamanmış?"

TUR
52:34

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru(lardan)

Şu halde, eğer doğru sözlüler iseler, benzeri bir söz getirsinler.

MÜLK
67:25

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru (söylüyor)

Derler ki "Eğer doğru söylüyorsanız, şu tehdit (ettiğiniz azap) ne zamanmış?"

ME'ARIC
70:26

يُصَدِّقُونَ

yuSaddiḳūne

tasdik ederler

Onlar, din gününü tasdik etmektedirler.

ANKEBUT
29:3

صَدَقُوا

Sadeḳū

doğruları

Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir.

ANKEBUT
29:29

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrular-

"Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah’ın azabını getir" demek oldu.

BAKARA
2:23

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru

Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur’an)’dan şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın.

BAKARA
2:31

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru kimseler

Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi.

BAKARA
2:41

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayıcı olarak

Yanınızda olan (Tevrat)ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur’an’a) iman edin; onu inkar edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:89

مُصَدِّقٌ

muSaddiḳun

doğrulayıcı

Allah Katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkar edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkar ettiler. Artık Allah’ın laneti kafirlerin üzerinedir.

BAKARA
2:91

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayan

Onlara "Allah’ın indirdiklerine iman edin" denildiğinde "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan sonra olan (Kur’an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur’an), yanlarındakini (kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?"

BAKARA
2:94

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

sözünüzde doğru

De ki "Eğer Allah Katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, (ve) doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin."

BAKARA
2:97

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayıcı olarak

De ki "Cibril’e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten onu (Kitabı), Allah’ın izniyle kendinden öncekileri doğrulayıcı ve mü’minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O’dur.

BAKARA
2:101

مُصَدِّقٌ

muSaddiḳun

doğrulayan

Ne zaman onlara Allah Katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitabı’nı arkalarına attılar.

BAKARA
2:111

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru

Dediler ki "Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez." Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı (burhan) getirin."

BAKARA
2:177

صَدَقُوا

Sadeḳū

doğru olan

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.

BAKARA
2:196

صَدَقَةٍ

Sadeḳatin

sadakadan

Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, haccda üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.

BAKARA
2:263

صَدَقَةٍ

Sadeḳatin

sadaka-

Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır.

BAKARA
2:264

صَدَقَاتِكُمْ

Sadeḳātikum

sadakalarınızı

Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez.

BAKARA
2:271

الصَّدَقَاتِ

S-Sadeḳāti

sadakaları

Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

BAKARA
2:276

الصَّدَقَاتِ

S-Sadeḳāti

sadakaları

Allah, faizi yok eder de, sadakaları artırır. Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez.

BAKARA
2:280

تَصَدَّقُوا

teSaddeḳū

sadaka olarak bağışlarsanız

Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

ÂL-I İMRAN
3:3

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayıcı olarak

O, sana Kitab’ı hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat’ı ve İncil’i de indirmişti.

ÂL-I İMRAN
3:17

وَالصَّادِقِينَ

ve SSādiḳīne

ve sadık olanlar

Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve ’seher vakitlerinde’ bağışlanma dileyenlerdir.

ÂL-I İMRAN
3:39

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayıcı

O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi "Allah, sana Yahya’yı müjdeler. O, Allah’tan olan bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir."

ÂL-I İMRAN
3:50

وَمُصَدِّقًا

ve muSaddiḳan

ve doğrulayıcı olarak

"Benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah’tan korkup bana itaat edin."

ÂL-I İMRAN
3:81

مُصَدِّقٌ

muSaddiḳun

doğrulayıcı

Hani Allah peygamberlerden ’kesin bir söz (misak)’ almıştı "Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım" demişti.

ÂL-I İMRAN
3:93

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru

Tevrat indirilmeden evvel, İsrail’in kendine haram kıldıklarından başka, İsrailoğulları’na bütün yiyecekler helal idi. De ki "Şu halde eğer doğruysanız, Tevrat’ı getirin de onu okuyun".

ÂL-I İMRAN
3:95

صَدَقَ

Sadeḳa

doğru söyledi

De ki "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah’ı bir tanıyan (Hanif)ler olarak İbrahim’in dinine uyun. O, müşriklerden değildi."

ÂL-I İMRAN
3:152

صَدَقَكُمُ

Sadeḳakumu

size doğruladı

Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O’nun izniyle onları kırıp-geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü’minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır.

ÂL-I İMRAN
3:168

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrulardan

Onlar, kendileri oturup kardeşleri için "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse."

ÂL-I İMRAN
3:183

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğru

"Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"

HAŞR
59:8

الصَّادِقُونَ

S-Sādiḳūne

doğru olanlar

(Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah’a ve O’nun Resûlü’ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.

CUM'A
62:6

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

samimi(ler)

De ki "Ey Yahudi olanlar, eğer siz, (bütün) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Allah’ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu öne sürüyorsanız, şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz (bunu çekinmeden yapın)."

AHZAB
33:8

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrulara

Doğru olanlara doğruluk (ve bağlılık)larını (Allah’ın) sorması için. Kafirlere ise acı bir azap hazırlamıştır.

AHZAB
33:8

صِدْقِهِمْ

Sidḳihim

doğrulukları-

Doğru olanlara doğruluk (ve bağlılık)larını (Allah’ın) sorması için. Kafirlere ise acı bir azap hazırlamıştır.

AHZAB
33:22

وَصَدَقَ

ve Sadeḳa

ve doğrudur

Mü’minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki "Bu, Allah’ın ve Resûlü’nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir." Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.

AHZAB
33:23

صَدَقُوا

Sadeḳū

durdular

Mü’minlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler.

AHZAB
33:24

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğruları

Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

AHZAB
33:24

بِصِدْقِهِمْ

biSidḳihim

doğruluklarıyle

Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

AHZAB
33:35

وَالصَّادِقِينَ

ve SSādiḳīne

doğru erkekler

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.

AHZAB
33:35

وَالصَّادِقَاتِ

ve SSādiḳāti

ve doğru kadınlar

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.

AHZAB
33:35

وَالْمُتَصَدِّقِينَ

velmuteSaddiḳīne

sadaka veren erkekler

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.

AHZAB
33:35

وَالْمُتَصَدِّقَاتِ

velmuteSaddiḳāti

ve sadaka veren kadınlar

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.

NISA
4:4

صَدُقَاتِهِنَّ

Saduḳātihinne

mehirlerini

Kadınlara mehirlerini gönülden isteyerek (ve bir hak olarak) verin, fakat onlar, gönül hoşluğuyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa, onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin.

NISA
4:47

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayıcı olarak

Ey kendilerine kitap verilenler birtakım yüzleri silip de arkalarına çevirmeden ya da cumartesi adamlarını (o gün yasağı çiğneyenleri) lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden evvel, yanınızdakini (Tevrat ve İncil’i) doğrulayıcı olarak indirdiğimize (Kur’an’a) iman edin. Allah’ın emri yapılagelmiştir.

NISA
4:69

وَالصِّدِّيقِينَ

ve SSiddīḳīne

ve sıddiklarla

Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?

NISA
4:87

أَصْدَقُ

eSdeḳu

daha doğru

Allah; O’ndan başka İlah yoktur. Kendisinde hiçbir şüphe olmayan kıyamet gününde sizleri muhakkak toplayacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kimdir?

NISA
4:92

يَصَّدَّقُوا

yeSSaddeḳū

bağışlamaları

Bir mü’mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü’mini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü’mini ’hata sonucu’ öldürürse, mü’min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mü’min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü’min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü’min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah’tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NISA
4:114

بِصَدَقَةٍ

biSadeḳatin

sadakayı

Onların ’gizlice söyleşmelerinin’ çoğunda hayır yok. Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki başka. Kim Allah’ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz.

NISA
4:122

أَصْدَقُ

eSdeḳu

daha doğru

İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah’ın gerçek olan va’didir. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?

MUHAMMED
47:21

صَدَقُوا

Sadeḳū

sadık kalsalardı

İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah’a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.

NUR
24:6

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğru söyleyenler-

Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir.

NUR
24:9

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrular-

Beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru söylüyor ise, Allah’ın gazabının muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dır.

NUR
24:61

صَدِيقِكُمْ

Sadīḳikum

arkadaşınızın

Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur; sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarına malik olduğunuz (yerlerden) ya da dostlarınızın (evlerin)den yemenizde bir güçlük yoktur. Hep birarada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur. Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız.

MUNAFIKUN
63:10

فَأَصَّدَّقَ

feeSSaddeḳa

sadaka verseydim

Sizden birinize ölüm gelip de "Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.

MÜCADELE
58:12

صَدَقَةً

Sadeḳaten

bir sadaka

Ey iman edenler, Peygambere gizli bir şey arzedeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

MÜCADELE
58:13

صَدَقَاتٍ

Sadeḳātin

sadaka

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a ve O’nun Resûlü’ne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HUCURAT
49:15

الصَّادِقُونَ

S-Sādiḳūne

doğru olanlar

Mü’min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah’a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir.

HUCURAT
49:17

صَادِقِينَ

Sādiḳīne

doğrulardan

Müslüman oldular diye sana minnet etmektedirler. De ki "Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine, sizi imana yönelttiği için Allah size minnet etmektedir. Eğer doğru sözlüler iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)"

TAHRIM
66:12

وَصَدَّقَتْ

ve Saddeḳat

ve doğrulamıştı

İmran’ın kızı Meryem’i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.

SAF
61:6

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayıcı

Hani Meryem oğlu İsa da "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.

FETIH
48:27

صَدَقَ

Sadeḳa

doğruladı

Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.

MAIDE
5:45

تَصَدَّقَ

teSaddeḳa

bağışlarsa

Biz onda, onların üzerine yazdık Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

MAIDE
5:46

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayıcı olarak

Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.

MAIDE
5:46

وَمُصَدِّقًا

ve muSaddiḳan

ve doğrulayan

Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.

MAIDE
5:48

مُصَدِّقًا

muSaddiḳan

doğrulayıcı

Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona ’bir şahid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

MAIDE
5:75

صِدِّيقَةٌ

Siddīḳatun

dosdoğruydu

Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? (Yine) bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar?

MAIDE
5:113

صَدَقْتَنَا

Sadeḳtenā

bize doğru söylediğini

(Bu sefer Havariler) "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım" demişlerdi.

MAIDE
5:119

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

sadıklara

Allah dedi ki "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur."

MAIDE
5:119

صِدْقُهُمْ

Sidḳuhum

doğruluklarının

Allah dedi ki "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur."

HADID
57:18

الْمُصَّدِّقِينَ

l-muSSaddiḳīne

sadaka veren erkekler

Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve ’kerim (üstün ve onurlu)’ olan ecir de onlarındır.

HADID
57:18

وَالْمُصَّدِّقَاتِ

velmuSSaddiḳāti

ve sadaka veren kadınlar

Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve ’kerim (üstün ve onurlu)’ olan ecir de onlarındır.

HADID
57:19

الصِّدِّيقُونَ

S-Siddīḳūne

sıddikler

Allah’a ve O’nun Resûlü’ne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır.

TEVBE
9:43

صَدَقُوا

Sadeḳū

doğru söyleyen(ler)

Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?

TEVBE
9:58

الصَّدَقَاتِ

S-Sadeḳāti

sadakalar

Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar.

TEVBE
9:60

الصَّدَقَاتُ

S-Sadeḳātu

sadakalar (zekatlar)

Sadakalar, -Allah’tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:75

لَنَصَّدَّقَنَّ

leneSSaddeḳanne

elbette sadaka vereceğiz

Onlardan kimi de "Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız" diye Allah’a ahdetmiştir.

TEVBE
9:79

الصَّدَقَاتِ

S-Sadeḳāti

sadakalar

Sadakalar konusunda, mü’minlerden ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için acı bir azap vardır.

TEVBE
9:103

صَدَقَةً

Sadeḳaten

bir sadaka

Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun. Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için ’bir sükûnet ve huzurdur.’ Allah işitendir, bilendir.

TEVBE
9:104

الصَّدَقَاتِ

S-Sadeḳāti

sadakaları

Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah kullarından tevbeleri kabul edecek ve sadakaları alacak olan O’dur. Şüphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O’dur.

TEVBE
9:119

الصَّادِقِينَ

S-Sādiḳīne

doğrularla

Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve doğru (sadık)larla birlikte olun.