Kadri Çelik 

1. Vakıa (tartışmasız bir gerçek olan kıyamet) vuku bulduğu zaman.

2. Onun gerçekleşmesine artık yalan diyecek yoktur.

3. O aşağılatıcı, yücelticidir.

4. Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı.

5. Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı.

6. Derken toz duman halinde dağılıp savrulduğu.

7. Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman.

8. (Birinci sınıf,) Defterleri sağdan verilenler; nedir defterleri sağdan verilenler?

9. (İkinci sınıf,) Defterleri soldan verilenler; nedir defterleri soldan verilenler?

10. (Üçüncü sınıf ise, iman ve amelde) Öne geçenler (olup onlar Allah’ın rahmet ve cennetine doğru) öne geçenlerdir.

11. İşte onlar, yakınlaştırılmış olanlardır.

12. Nimetlerle donatılmış cennetler içinde.

13. Birçoğu öncekilerden.

14. Birazı da sonrakilerden.

15. Özenle mücevherlerden işlenmiş tahtlar üzerindeler.

16. Üstlerinde karşılıklı olarak dayanıp yaslanmışlardır.

17. Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır.

18. Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler.

19. Bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de akılları giderilir.

20. Arzulayıp seçecekleri meyveler.

21. Canlarının çektiği kuş eti.

22. Ve iri gözlü beyaz tenliler.

23. Sanki (sedefte) saklı inciler gibi.

24. Yapmakta olduklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur).

25. Orada ne saçma ve boş bir söz işitirler, ne de kimseye günah isnat edilir.

26. Yalnızca bir söz (işitirler) "Selam, selam!"

27. Defterleri sağdan verilenler; nedir defterleri sağdan verilenler?

28. Onlar dikensiz sedir ağaçları yanındadırlar.

29. Üst üste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları yanında.

30. Yayılıp uzanmış gölgelerde.

31. Durmaksızın akan suda.

32. Ve (daha) birçok meyveler arasında.

33. Kesilip eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler)!

34. Yüceltilmiş eşler.

35. Şüphesiz biz onları özel bir yaratışla yarattık.

36. Onları hep bakireler olarak kıldık.

37. Eşlerine âşık ve onlarla yaşıt.

38. Defterleri sağdan verilenler için.

39. (Bunların) Birçoğu geçmişlerden.

40. Birçoğu da sonrakilerdendir.

41. Defterleri soldan verilenler. Nedir defterleri soldan verilenler?

42. İliklere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su içindedirler.

43. Ve kapkara dumandan bir gölgede.

44. Ne serindir, ne de faydalı.

45. Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.

46. Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.

47. "Biz gerçekten de öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı diriltileceklermişiz?" derlerdi.

48. "Önceden gelip geçmiş babalarımız da mı?"

49. De ki "Şüphesiz öncekiler de sonrakiler de…"

50. "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."

51. Sonra gerçekten siz, ey sapık yalancılar!

52. Hiç şüphesiz zakkum olan bir ağaçtan yiyeceksiniz.

53. Böylece karınları ondan dolduracaksınız.

54. Onun üzerine de alabildiğine kaynar sudan içeceksiniz.

55. Üstelik içtikçe susayan hasta develerin içişi gibi içeceksiniz.

56. İşte bu, onların din (hesap) günündeki şölenleridir.

57. Sizleri biz yarattık, neden onaylamıyorsunuz?

58. Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi görüyor musunuz?

59. Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı biz miyiz?

60. Sizin aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmiş değildir.

61. (Yerinize) Benzerlerinizi getirip değiştirme ve de sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde inşa etme hususunda.

62. Şüphesiz ilk yaratılışı bildiniz; ama hatırlayıp kendinize gelmeniz gerekmez mi?

63. Şimdi ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?

64. Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?

65. Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık da böylelikle şaşar kalırdınız.

66. "Doğrusu biz çok ziyandayız (diye sızlanırdınız )."

67. "Hayır, biz büsbütün (rızıktan) mahrum kılınmışlarız."

68. Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?

69. Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren biz miyiz?

70. Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; o halde neden şükretmiyorsunuz?

71. Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü?

72. Onun ağacını sizler mi inşa edip yarattınız, yoksa onu inşa edip yaratanlar biz miyiz?

73. Biz onu hem bir hatırlatma (konusu); hem de ihtiyacı olanlara bir geçimlik kıldık.

74. O halde büyük Rabbinin ismiyle tesbih et.

75. Hayır, yıldızların yörüngelerine yemin ederim ki.

76. Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.

77. Ki hiç tartışmasız bu, yüce Kur’an’dır.

78. Saklanıp korunmuş bir kitaptadır.

79. Ona, temizlenip arınmış olanlardan başkası dokunamaz.

80. Âlemlerin Rabbinden indirilmedir.

81. Şimdi siz bu sözü mü (Kur’an’ı mı) önemsemeyip küçümsüyorsunuz?

82. Yalanlamanızı (Kur’an’dan tek) rızkınız mı edindiniz?

83. O halde can boğaza gelip dayandığında.

84. O sırada siz (sadece) bakıp durursunuz.

85. Biz ona sizden daha yakınız; ancak siz görmezsiniz.

86. O zaman, eğer siz ceza görmeyecek iseniz.

87. Eğer doğru sözlüler iseniz, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize!

88. Ama eğer o (ölecek kişi), yakın kılınanlardan ise.

89. Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).

90. Ve eğer defteri sağdan verileceklerden ise.

91. (Kendisine) "Defterlerini sağdan alanlardan selâm olsun sana (denir)."

92. Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise.

93. Artık (onun için de) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır.

94. Ve çılgınca yanan ateşe atılma da.

95. Hiç şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir.

96. Öyleyse büyük Rabbini, ismiyle tesbih et.