ع م ل kökü Kur'an'da 360 defa geçmektedir.

AYETLER

ASR
103:3

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.

NECM
53:31

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarıyle

Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır; öyle ki, kötülükte bulunanları, yaptıkları dolayısıyla cezalandırır, güzel davranışta bulunanları da daha güzeliyle ödüllendirir.

BÜRUC
85:11

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

TIN
95:6

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka; onlar için kesintisi olmayan bir ecir vardır.

MÜRSELAT
77:43

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(sunuz)

Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için.

SAD
38:24

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

(Davud) Dedi ki "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten Bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (Bize gönülden) yönelip-döndü.

SAD
38:28

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

Yoksa Biz, iman edip salih amellerde bulunanları yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar gibi (bir) mi tutacağız? Ya da muttakileri facirler gibi (bir) mi tutacağız?

A'RAF
7:42

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.

A'RAF
7:43

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınıza

Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki "Bizi buna ulaştıran Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimiz’in elçileri hak ile geldiler." Onlara "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek.

A'RAF
7:53

فَنَعْمَلَ

feneǎ’mele

yapalım

Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki "Gerçekten Rabbimiz’in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.

A'RAF
7:53

نَعْمَلُ

neǎ’melu

yaptıklarımızdan

Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki "Gerçekten Rabbimiz’in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.

A'RAF
7:118

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı.

A'RAF
7:129

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

hareket edeceğinize

Dediler ki "Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyete uğratıldık." (Musa) "Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek" dedi.

A'RAF
7:139

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Onların içinde bulundukları şey (din) mahvolucudur ve yapmakta oldukları şeyler (ibadetler) de geçersizdir.

A'RAF
7:147

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

eylemleri

Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?

A'RAF
7:147

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor

Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?

A'RAF
7:153

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıktan

Kötülük işleyip bunun ardından tevbe edenler ve iman edenler; hiç şüphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir.

A'RAF
7:180

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

İsimlerin en güzeli Allah’ındır. Öyleyse O’na bunlarla dua edin. O’nun isimlerinde ’aykırılığa (ve inkara) sapanları’ bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır.

YASIN
36:35

عَمِلَتْهُ

ǎmilethu

emeğinden

Onun ürünlerinden ve kendi ellerinin yaptıklarından yemeleri için. Yine de şükretmiyorlar mı?

YASIN
36:54

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapmış

İşte bugün hiç kimseye (hiç)bir şeyle zulmedilmez ve siz de yaptıklarınızdan başkasıyla karşılık görmezsiniz.

YASIN
36:71

عَمِلَتْ

ǎmilet

yaptıkları

Ellerimizin yaptıklarından kendileri için nice hayvanları yarattığımızı görmüyorlar mı? Böylece bunlara malik oluyorlar.

FURKAN
25:23

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıkları

Onların yaptıkları her işin önüne geçtik, böylece onu savurulmuş toz zerreleri kılıverdik.

FURKAN
25:23

عَمَلٍ

ǎmelin

işin

Onların yaptıkları her işin önüne geçtik, böylece onu savurulmuş toz zerreleri kılıverdik.

FURKAN
25:70

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yapanlar

Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte onların günahlarını Allah iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

FURKAN
25:70

عَمَلًا

ǎmelen

bir iş

Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte onların günahlarını Allah iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

FURKAN
25:71

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yaparsa

Kim tevbe eder ve salih amellerde bulunursa, gerçekten o, tevbesi (ve kendisi) kabul edilmiş olarak Allah’a döner.

FATIR
35:7

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

O inkar edenler; onlar için şiddetli bir azap vardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için de bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır.

FATIR
35:8

عَمَلِهِ

ǎmelihi

işi

Kötü olarak işledikleri kendisine çekici-süslü kılınıp da onu güzel gören mi (Allah Katında kabul görecek)? Artık şüphesiz Allah, dilediğini saptırır, dilediğini hidayete eriştirir. Öyleyse, onlara karşı nefsin hasretlere kapılıp gitmesin. Gerçekten Allah, yaptıklarını bilendir.

FATIR
35:10

وَالْعَمَلُ

vel’ǎmelu

ve amel

Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah’ındır. Güzel söz O’na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azap vardır. Onların tasarladıkları ’boşa çıkıp bozulur’.

FATIR
35:37

نَعْمَلْ

neǎ’mel

yapalım

İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.

FATIR
35:37

نَعْمَلُ

neǎ’melu

yapmış

İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.

MERYEM
19:60

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yapanlar

Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiçbir şeyle zulme uğratılmayacaklar.

MERYEM
19:96

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar (için)

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.

TA-HA
20:75

عَمِلَ

ǎmile

yapmış olarak

"Kim O’na iman edip salih amellerde bulunarak O’na gelirse, işte onlar, onlar için de yüksek dereceler vardır."

TA-HA
20:82

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve iş yapan

Gerçekten Ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım.

TA-HA
20:112

يَعْمَلْ

yeǎ’mel

yaparsa

Kim de bir mü’min olarak, salih olan amellerde bulunursa, artık o, ne zulümden korksun, ne hakkının eksik tutulmasından.

VAKI'A
56:24

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur);

ŞU'ARA
26:112

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yapıyor

Dedi ki "Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur."

ŞU'ARA
26:168

لِعَمَلِكُمْ

liǎmelikum

sizin bu işinize

Dedi ki "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım."

ŞU'ARA
26:169

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaptıkları

"Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar."

ŞU'ARA
26:188

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptığınız

Dedi ki "Rabbim, yaptıklarınızı daha iyi bilir.

ŞU'ARA
26:216

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

sizin yaptıklarınız

Eğer sana isyan edecek olurlarsa, artık de ki "Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızdan uzağım."

ŞU'ARA
26:227

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah’ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öclerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.

NEML
27:4

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

işlerini

Ahirete inanmayanlara gelince; Biz onlara kendi yaptıklarını süslemişiz, böylece onlar, ’körlük içinde şaşkınca dolaşırlar’.

NEML
27:19

أَعْمَلَ

eǎ’mele

yapayım

(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat."

NEML
27:24

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

işlerini

"Onu ve kavmini, Allah’ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar."

NEML
27:84

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

Nihayet geldikleri zaman, (Allah) der ki "Siz Benim ayetlerimi, bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?"

NEML
27:90

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

Kim bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara) "Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?" (denir).

NEML
27:93

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ve de ki "Allah’a hamdolsun, O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız." Senin Rabbin, yaptıklarınızdan gafil değildir.

KASAS
28:15

عَمَلِ

ǎmeli

işi-

(Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da) "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır" dedi.

KASAS
28:55

أَعْمَالُنَا

eǎ’mālunā

bizim işlerimiz

’Boş ve yararsız olan sözü’ işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve "Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz sizindir; size selam olsun, biz cahilleri benimsemeyiz" derler.

KASAS
28:55

أَعْمَالُكُمْ

eǎ’mālukum

sizin işleriniz

’Boş ve yararsız olan sözü’ işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve "Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz sizindir; size selam olsun, biz cahilleri benimsemeyiz" derler.

KASAS
28:67

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yaparsa

Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amellerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.

KASAS
28:80

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yapan

Kendilerine ilim verilenler ise "Yazıklar olsun size, Allah’ın sevabı, iman eden ve salih amellerde bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz" dediler.

KASAS
28:84

عَمِلُوا

ǎmilū

yapan(lar)

Kim bir iyilikle gelirse, artık onun için daha hayırlısı vardır; kim bir kötülükle gelirse, artık kötülükleri yapanlar, yalnızca yaptıklarıyla karşılık görürler.

KASAS
28:84

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Kim bir iyilikle gelirse, artık onun için daha hayırlısı vardır; kim bir kötülükle gelirse, artık kötülükleri yapanlar, yalnızca yaptıklarıyla karşılık görürler.

İSRA
17:9

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapan

Şüphesiz, bu Kur’an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü’minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir.

İSRA
17:84

يَعْمَلُ

yeǎ’melu

hareket eder

De ki "Herkes kendi yaratılışına (fıtrat tarzına) göre davranır. Şu halde kimin daha doğru yolda olduğunu Rabbin daha iyi bilir."

YUNUS
10:4

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve ameller işleyen(lere)

Sizin tümünüzün dönüşü O’nadır. Allah’ın va’di bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur. İnkar edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azap vardır.

YUNUS
10:9

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve ameller işleyen(leri)

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip-iletir (hidayet eder).

YUNUS
10:12

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken Bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara Bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.

YUNUS
10:14

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapacağınızı

Sonra, nasıl yapıp-davranacaksınız diye gözlemek için, onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık.

YUNUS
10:23

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor

Ama (Allah) onları kurtarınca, hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi aleyhinizedir; (bu) dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz Bizedir, Biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz.

YUNUS
10:41

عَمَلِي

ǎmelī

benim yaptığım

Eğer seni yalanlarlarsa, onlara de ki "Benim yaptıklarım benim, sizin yaptıklarınız sizindir. Siz benim yaptıklarımdan uzaksınız ve ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım."

YUNUS
10:41

عَمَلُكُمْ

ǎmelukum

sizin yaptığınız

Eğer seni yalanlarlarsa, onlara de ki "Benim yaptıklarım benim, sizin yaptıklarınız sizindir. Siz benim yaptıklarımdan uzaksınız ve ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım."

YUNUS
10:41

أَعْمَلُ

eǎ’melu

benim yaptığım-

Eğer seni yalanlarlarsa, onlara de ki "Benim yaptıklarım benim, sizin yaptıklarınız sizindir. Siz benim yaptıklarımdan uzaksınız ve ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım."

YUNUS
10:41

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

sizin yaptıklarınız-

Eğer seni yalanlarlarsa, onlara de ki "Benim yaptıklarım benim, sizin yaptıklarınız sizindir. Siz benim yaptıklarımdan uzaksınız ve ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım."

YUNUS
10:61

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapsanız

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur’an’dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın.

YUNUS
10:61

عَمَلٍ

ǎmelin

yapılacak-

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur’an’dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın.

YUNUS
10:81

عَمَلَ

ǎmele

işlerini

Onlar atınca, Musa dedi ki "Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu geçersiz kılacaktır. Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez."

HUD
11:7

عَمَلًا

ǎmelen

amelinin

O’nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Andolsun onlara "Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz" dersen, inkar edenler mutlaka "Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir" derler.

HUD
11:11

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve ameller işleyenler

Sabredenler ve salih amellerde bulunanlar başka. İşte, bağışlanma ve büyük ecir bunlarındır.

HUD
11:15

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

yaptıklarının

Kim dünya hayatını ve onun çekiciliğini isterse, onlara yapıp ettiklerini onda tastamam öderiz ve onlar bunda hiçbir eksikliğe uğratılmazlar.

HUD
11:16

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapmakta

İşte bunların, ahirette kendileri için ateşten başkası yoktur. Onların onda (dünyada) bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve yapmakta oldukları şeyler de geçersiz olmuştur.

HUD
11:23

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve işleyenler

İman edip salih amellerde bulunanlar ve ’Rablerine kalpleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar’, işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır.

HUD
11:46

عَمَلٌ

ǎmelun

bir iş yapmıştı

Dedi ki "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Benden isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum."

HUD
11:78

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

işliyorlardı

Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. "Ey kavmim" dedi. "İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah’tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?"

HUD
11:92

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Dedi ki "Ey kavmim, sizce benim yakın-çevrem, Allah’tan daha mı üstündür ki, O’nu arkanızda-unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edindiniz. Şüphesiz benim Rabbim, yapmakta olduklarınızı sarıp-kuşatandır."

HUD
11:93

اعْمَلُوا

ǎ’melū

yapın

"Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azap gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim."

HUD
11:93

عَامِلٌ

ǎāmilun

yapıyorum

"Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azap gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim."

HUD
11:111

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

onların yaptıklarını

Şüphesiz Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir. Çünkü O, yapıp-ettiklerinden haberdar olandır.

HUD
11:111

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaptıkları

Şüphesiz Rabbin, onlardan tümüne yapıp ettiklerini(n karşılığını) onlara tastamam ödeyecektir. Çünkü O, yapıp-ettiklerinden haberdar olandır.

HUD
11:112

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı görendir.

HUD
11:121

اعْمَلُوا

ǎ’melū

yapın

İman etmeyenlere de ki "Yapabileceğinizi yapın; elbette biz de yapacağız."

HUD
11:121

عَامِلُونَ

ǎāmilūne

yapmaktayız

İman etmeyenlere de ki "Yapabileceğinizi yapın; elbette biz de yapacağız."

HUD
11:123

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız-

Göklerin ve yerin gaybı Allah’ındır, bütün işler O’na döndürülür; öyleyse O’na kulluk edin ve O’na tevekkül edin. Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.

YUSUF
12:19

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yaptıkları

Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını (kuyuya su almak için) gönderdiler. O da kovasını sarkıttı. "Hey müjde... Bu bir çocuk." dedi. Ve onu (kuyudan çıkarıp) ’ticaret konusu bir mal’ olarak sakladılar. Oysa Allah, yapmakta olduklarını bilendi.

YUSUF
12:69

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yaptıkları

Yusuf’un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı; "Ben" dedi. "Senin gerçekten kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme."

HICR
15:93

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaptıkları

Yapmakta oldukları şeyleri.

EN'ÂM
6:43

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapmış

Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) gösterdi.

EN'ÂM
6:54

عَمِلَ

ǎmile

yaparsa

Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki "Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti Kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir."

EN'ÂM
6:60

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapmış

Sizi geceleyin öldüren (uyutan) ve gündüzün ’güç yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı’ bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O’dur. Sonra ’en son dönüşünüz’ O’nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir.

EN'ÂM
6:88

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaptıkları

Bu, Allah’ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri ’onlar adına’ boşa çıkmış olurdu.

EN'ÂM
6:108

عَمَلَهُمْ

ǎmelehum

yaptıkları işi

Allah’tan başka yalvarıp-yakardıklarına (taptıklarına) sövmeyin; sonra onlar da haddi aşarak bilmeksizin Allah’a söverler. İşte böyle, Biz her ümmete yaptıklarını süslü (çekici) gösterdik, sonra onların son varışları Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını onlara haber verecektir.

EN'ÂM
6:108

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapmış

Allah’tan başka yalvarıp-yakardıklarına (taptıklarına) sövmeyin; sonra onlar da haddi aşarak bilmeksizin Allah’a söverler. İşte böyle, Biz her ümmete yaptıklarını süslü (çekici) gösterdik, sonra onların son varışları Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını onlara haber verecektir.

EN'ÂM
6:122

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor

Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle ’süslü ve çekici’ gösterilmiştir.

EN'ÂM
6:127

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Onlar için Rableri Katında barış yurdu vardır ve O, yapmakta oldukları dolayısıyla onların velisidir.

EN'ÂM
6:132

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıkları işler-

Yapmakta oldukları dolayısıyla her biri için dereceler vardır. Rabbin, onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.

EN'ÂM
6:132

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yaptıkları-

Yapmakta oldukları dolayısıyla her biri için dereceler vardır. Rabbin, onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.

EN'ÂM
6:135

اعْمَلُوا

ǎ’melū

yapacağınızı yapın

De ki "Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip-öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir."

EN'ÂM
6:135

عَامِلٌ

ǎāmilun

yapıyorum

De ki "Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip-öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir."

SAFFAT
37:39

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapmış

Yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.

SAFFAT
37:61

فَلْيَعْمَلِ

felyeǎ’meli

çalışsınlar

Böylece çalışanlar da bunun bir benzeri için çalışmalıdır.

SAFFAT
37:61

الْعَامِلُونَ

l-ǎāmilūne

çalışanlar

Böylece çalışanlar da bunun bir benzeri için çalışmalıdır.

SAFFAT
37:96

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptığınız

"Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır."

LOKMAN
31:8

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlara

(Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır.

LOKMAN
31:15

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban) hakkında bir bilgin olmayan şeyi Bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da onlara iyilikle (ma’ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve Bana ’gönülden-katıksız olarak yönelenin’ yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, böylece Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim.

LOKMAN
31:23

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıkları

Kim de inkar ederse, artık onun inkarı seni hüzne kaptırmasın. Onların dönüşü Bizedir, artık Biz de onlara yaptıklarını haber vereceğiz. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı olanı bilendir.

LOKMAN
31:29

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınızı

Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. Güneş ile ayı emre amade kılmıştır. Her biri, adı konulmuş bir süreye kadar akıp gider. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

SEBE
34:4

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

(Çünkü O) İman edip salih amellerde bulunanları ödüllendirecek. İşte mağfiret ve üstün rızık onlarındır.

SEBE
34:11

اعْمَلْ

ǎ’mel

yap

"Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok ve hepiniz salih ameller yapın. Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızı görenim" (diye vahyettik).

SEBE
34:11

وَاعْمَلُوا

veǎ’melū

ve (hepiniz) yapın

"Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok ve hepiniz salih ameller yapın. Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızı görenim" (diye vahyettik).

SEBE
34:11

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınızı

"Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok ve hepiniz salih ameller yapın. Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızı görenim" (diye vahyettik).

SEBE
34:12

يَعْمَلُ

yeǎ’melu

çalışırdı

Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık.

SEBE
34:13

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaparlardı

Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır.

SEBE
34:13

اعْمَلُوا

ǎ’melū

yapın

Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır.

SEBE
34:25

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

sizin işlediğiniz-

De ki "Siz, bizim işlemiş bulunduğumuz suçtan sorulacak değilsiniz ve biz de sizin yapmakta olduklarınızdan sorulacak değiliz."

SEBE
34:33

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Za’fa uğratılanlar da büyüklük taslayanlara "Hayır, siz gece ve gündüz hileli düzenler (kurup) bizim Allah’ı inkar etmemizi ve O’na eşler koşmamızı bize emrediyordunuz" dediler. Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını saklarlar; Biz de inkar edenlerin boyunlarına halkalar geçirdik. Onlar, yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?

SEBE
34:37

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yapanlar

Bizim Katımız’da sizi (bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.

SEBE
34:37

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarının

Bizim Katımız’da sizi (bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.

ZÜMER
39:7

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyorlar

Eğer inkar edecek olursanız, artık şüphesiz Allah size karşı hiçbir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için inkara rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz, sizin (yararınız) için ondan razı olur. Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz, böylece yaptıklarınızı size haber verecektir. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı olanı bilendir.

ZÜMER
39:35

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarının

Çünkü Allah, onların (dünyada) yaptıklarının en kötüsünü temizleyip-giderecek ve yaptıklarının en güzeliyle ecirlerini verecektir.

ZÜMER
39:35

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyorlar

Çünkü Allah, onların (dünyada) yaptıklarının en kötüsünü temizleyip-giderecek ve yaptıklarının en güzeliyle ecirlerini verecektir.

ZÜMER
39:39

اعْمَلُوا

ǎ’melū

yapın

De ki "Ey kavmim, üzerinde bulunduğunuz duruma göre yapın-edin; elbette ben de yapıp-ederim. Artık yakında öğreneceksiniz."

ZÜMER
39:39

عَامِلٌ

ǎāmilun

yapıyorum

De ki "Ey kavmim, üzerinde bulunduğunuz duruma göre yapın-edin; elbette ben de yapıp-ederim. Artık yakında öğreneceksiniz."

ZÜMER
39:65

عَمَلُكَ

ǎmeluke

amelin

Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki) "Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.

ZÜMER
39:70

عَمِلَتْ

ǎmilet

yaptığının

Her bir nefse yaptığının tam karşılığı verildi. O, onların işlediklerini daha iyi bilendir.

ZÜMER
39:74

الْعَامِلِينَ

l-ǎāmilīne

çalışanların

(Onlar da) Dediler ki "Bize olan va’dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah’a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

MÜ'MIN
40:37

عَمَلِهِ

ǎmelihi

işi

"Göklerin yollarına. Böylelikle Musa’nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Firavun’a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun’un hileli-düzeni, ’yıkım ve kayıpta’ olmaktan başka (bir şey) olmadı.

MÜ'MIN
40:40

عَمِلَ

ǎmile

yaparsa

"Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü’min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler."

MÜ'MIN
40:40

عَمِلَ

ǎmile

yaparsa

"Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü’min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler."

MÜ'MIN
40:58

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Kör olanla (basiretle) gören bir olmaz; iman edip salih amellerde bulunanlarla kötülük yapan da. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz.

FUSSILET
41:5

فَاعْمَلْ

feǎ’mel

sen (istediğini) yap

Dediler ki "Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı kalplerimiz bir örtü içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. Artık sen, (yapabileceğini) yap, biz de gerçekten yapıyoruz."

FUSSILET
41:5

عَامِلُونَ

ǎāmilūne

yapıyoruz

Dediler ki "Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı kalplerimiz bir örtü içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. Artık sen, (yapabileceğini) yap, biz de gerçekten yapıyoruz."

FUSSILET
41:8

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Şüphesiz, iman edip salih amellerde bulunanlar; onlar için kesintisiz bir ecir vardır.

FUSSILET
41:20

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Sonunda oraya geldikleri zaman, işitme, görme (duyuları) ve derileri kendi aleyhlerine şahitlik edecektir.

FUSSILET
41:22

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınızın

"Siz, işitme, görme (duyularınız) ve derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine, yaptıklarınızın birçoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz."

FUSSILET
41:27

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Artık gerçekten o inkar edenlere şiddetli bir azap taddıracağız ve yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız.

FUSSILET
41:33

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yapandan

Allah’a çağıran, salih amelde bulunan ve "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?

FUSSILET
41:40

اعْمَلُوا

ǎ’melū

yapın

Bizim ayetlerimiz konusunda çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse ateşin içine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yaptıklarınızı gerçekten görendir.

FUSSILET
41:40

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınızı

Bizim ayetlerimiz konusunda çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse ateşin içine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yaptıklarınızı gerçekten görendir.

FUSSILET
41:46

عَمِلَ

ǎmile

yaparsa

Kim salih bir amelde bulunursa, kendi lehinedir, kim de kötülük ederse, o da kendi aleyhinedir. Senin Rabbin, kullara zulmedici değildir.

FUSSILET
41:50

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarını

Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O’nun Katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun Biz, o kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azaptan taddıracağız.

ŞURA
42:15

أَعْمَالُنَا

eǎ’mālunā

bizim eylemlerimiz

Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki Allah’ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda ‘deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)’ yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O’nadır."

ŞURA
42:15

أَعْمَالُكُمْ

eǎ’mālukum

sizin eylemleriniz

Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki Allah’ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda ‘deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)’ yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O’nadır."

ŞURA
42:22

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

(O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine çöküvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur.

ŞURA
42:23

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapan

İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir.

ŞURA
42:26

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanların

O, iman edip salih amellerde bulunanlara icabet eder ve onlara Kendi fazlından arttırır. Kafirlere gelince; onlara şiddetli bir azap vardır.

ZUHRUF
43:72

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

"İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur."

CASIYE
45:15

عَمِلَ

ǎmile

yaparsa

Kim salih bir amelde bulunursa, kendi lehinedir, kim kötülük yaparsa, artık o da kendi aleyhinedir. Sonra siz Rabbinize döndürüleceksiniz.

CASIYE
45:21

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapan

Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar.

CASIYE
45:28

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

O gün sen, her ümmeti diz üstü çökmüş (veya toplanmış) olarak görürsün. Her ümmet, kendi kitabına çağrılır. "Bugün yaptıklarınızla karşılık göreceksiniz."

CASIYE
45:29

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

"Bu Bizim kitabımızdır; sizin aleyhinizde hak ile konuşuyor. Gerçekten Biz, sizin yaptıklarınızı yazıyorduk."

CASIYE
45:30

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlara

Artık iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; Rableri onları Kendi rahmetine sokar. İşte apaçık olan ’büyük mutluluk ve kurtuluş’ budur.

CASIYE
45:33

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıkları

Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve alay konusu edindikleri de onları sarıp-kuşattı.

AHKAF
46:14

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyorlar

İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır.

AHKAF
46:15

أَعْمَلَ

eǎ’mele

yapmağa

Biz insana, ’anne ve babasına’ iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve Senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım."

AHKAF
46:16

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarının

İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va’dolunan doğru bir vaaddir.

AHKAF
46:19

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıkları

Her biri için yaptıklarınızdan dolayı dereceler vardır; öyle ki amelleri kendilerine eksiksizce ödensin ve onlar zulme de uğratılmazlar.

AHKAF
46:19

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

yaptıklarının karşılığını

Her biri için yaptıklarınızdan dolayı dereceler vardır; öyle ki amelleri kendilerine eksiksizce ödensin ve onlar zulme de uğratılmazlar.

GAŞIYE
88:3

عَامِلَةٌ

ǎāmiletun

çalışır

Çalışmış, boşuna yorulmuştur.

KEHF
18:2

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapan

Dosdoğru (bir Kitap’tır) ki, Kendi Katından şiddetli bir azapla uyarıp-korkutmak ve salih amellerde bulunan mü’minlere müjde vermek için (onu indirdi); şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır.

KEHF
18:7

عَمَلًا

ǎmelen

iş yaptığını

Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.

KEHF
18:30

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yaptılar

Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız.

KEHF
18:30

عَمَلًا

ǎmelen

işi

Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız.

KEHF
18:49

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıkları

(Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp herşeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.

KEHF
18:79

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

çalışan

"Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı."

KEHF
18:88

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yapan

Kim iman eder ve salih amellerde bulunursa, onun için güzel bir karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanını söyleyeceğiz."

KEHF
18:103

أَعْمَالًا

eǎ’mālen

işleri bakımından

De ki "Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?"

KEHF
18:105

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

eylemleri

İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.

KEHF
18:107

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar için bir ’konaklama yeridir.’

KEHF
18:110

فَلْيَعْمَلْ

felyeǎ’mel

yapsın

De ki "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin İlahınızın tek bir İlah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."

KEHF
18:110

عَمَلًا

ǎmelen

iş(ler)

De ki "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin İlahınızın tek bir İlah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."

NAHL
16:28

نَعْمَلُ

neǎ’melu

yapmıyorduk

Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir.

NAHL
16:28

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir.

NAHL
16:32

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin."

NAHL
16:34

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarının

Böylece işledikleri kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya aldıkları şey, kendilerini sarıp-kuşatıverdi.

NAHL
16:63

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

yaptıklarını

Andolsun Allah’a, senden önceki ümmetlere de (elçiler) gönderdik, fakat şeytan onlara yapıp ettiklerini süslü göstermiştir; bugün de onların velisi odur ve onlar için acı bir azap vardır.

NAHL
16:93

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

Eğer Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet kılardı; ancak dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Yaptıklarınızdan muhakkak sorumlu tutulacaksınız.

NAHL
16:96

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Sizin yanınızda olan tükenir, Allah’ın Katında olan ise kalıcıdır. Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz.

NAHL
16:97

عَمِلَ

ǎmile

bir iş yaparsa

Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.

NAHL
16:97

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.

NAHL
16:111

عَمِلَتْ

ǎmilet

yaptığının

O gün, herkes kendi nefsi adına mücadele eder ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir. Onlar zulme uğratılmazlar.

NAHL
16:119

عَمِلُوا

ǎmilū

işleyen(ler)

Sonra gerçekten Rabbin, cehalet sonucu kötülük işleyen, sonra bunun ardından tevbe eden ve ıslah olanlar(la beraberdir). Şüphesiz Rabbin bundan sonra bağışlayandır, esirgeyendir.

İBRAHIM
14:18

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

işleri

Rablerini inkar edenlerin durumu şudur Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur.

İBRAHIM
14:23

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

İman edip salih amellerde bulunanlar, Rablerinin izniyle altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere konulmuşlardır. Orada birbirlerine olan dirlik temennileri "Selam"dır.

İBRAHIM
14:42

يَعْمَلُ

yeǎ’melu

yaptığı

(Ey Muhammed,) Allah’ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.

ENBIYA
21:27

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaparlar

Onlar sözle (bile olsa) O’nun önüne geçmezler ve onlar O’nun emriyle yapıp-etmektedirler.

ENBIYA
21:74

تَعْمَلُ

teǎ’melu

işler yapıyor

Lut’a da bir hüküm ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapmakta olan şehirden kurtardık. Şüphesiz onlar, bozulmaya uğrayan kötü bir kavimdi.

ENBIYA
21:82

وَيَعْمَلُونَ

ve yeǎ’melūne

ve yapan

Onun için denizde dalgıçlık yapan ve bundan başka iş(ler) de gören şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik). Biz onların koruyucuları idik.

ENBIYA
21:82

عَمَلًا

ǎmelen

işler

Onun için denizde dalgıçlık yapan ve bundan başka iş(ler) de gören şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik). Biz onların koruyucuları idik.

ENBIYA
21:94

يَعْمَلْ

yeǎ’mel

yaparsa

Artık kim, bir mü’min olarak salih amellerde bulunursa, onun çabası için (karşılık olarak) küfran (nankörlük) yoktur. Şüphesiz Biz, onun yazıcılarıyız.

MÜ'MINUN
23:51

وَاعْمَلُوا

veǎ’melū

ve yapın

Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun; çünkü gerçekten ben yapmakta olduklarınızı biliyorum.

MÜ'MINUN
23:51

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun; çünkü gerçekten ben yapmakta olduklarınızı biliyorum.

MÜ'MINUN
23:63

أَعْمَالٌ

eǎ’mālun

işleri

Hayır, onların kalpleri bundan dolayı bir gaflet içindedir. Üstelik onların, bunun dışında yapmakta oldukları (birtakım şeyler) vardır; onlar bunun için çalışmaktadırlar.

MÜ'MINUN
23:63

عَامِلُونَ

ǎāmilūne

çalışırlar

Hayır, onların kalpleri bundan dolayı bir gaflet içindedir. Üstelik onların, bunun dışında yapmakta oldukları (birtakım şeyler) vardır; onlar bunun için çalışmaktadırlar.

MÜ'MINUN
23:100

أَعْمَلُ

eǎ’melu

yapayım

"Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır.

SECDE
32:12

نَعْمَلْ

neǎ’mel

yapalım

Suçlu-günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.

SECDE
32:14

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

Öyleyse bu (azap) gününüzle karşılaşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.

SECDE
32:17

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.

SECDE
32:19

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için, yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır.

SECDE
32:19

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için, yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır.

TUR
52:16

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

"Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz."

TUR
52:19

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

"Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için."

TUR
52:21

عَمَلِهِمْ

ǎmelihim

kendi amelleri-

İman edenler ve soyları kendilerini imanda izleyenler; Biz onların soylarını da kendilerine katıp-ekledik. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik. Her kişi kendi kazandığına karşılık bir rehindir.

MÜLK
67:2

عَمَلًا

ǎmelen

iş yapacağınızı

O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.

İNŞIKAK
84:25

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka; onlar için kesintisi olmayan bir ecir (mükafaat) vardır.

RUM
30:15

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Böylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar ’bir cennet bahçesinde’ ’sevinç içinde ağırlanırlar’.

RUM
30:41

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarının

İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.

RUM
30:44

عَمِلَ

ǎmile

yapasa

Kim inkar ederse, artık onun inkarı kendi aleyhinedir; kim salih bir amelde bulunursa, artık onlar kendi lehlerine olarak (cennetteki yerlerini) döşeyip hazırlamaktadırlar.

RUM
30:45

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

(Bu, Allah’ın) Kendi fazlından iman edip salih amellerde bulunanları ödüllendirmesi içindir. Şüphesiz O, kafirleri sevmez.

ANKEBUT
29:4

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapan(lar)

Yoksa kötülükleri yapanlar, Bizi (aşıp) geçeceklerini mi sandılar? Ne kötü hükmediyorlar?

ANKEBUT
29:7

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

İman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz şüphesiz onların kötülüklerini örteceğiz ve şüphesiz yaptıklarının en güzeliyle karşılık vereceğiz.

ANKEBUT
29:7

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapmış

İman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz şüphesiz onların kötülüklerini örteceğiz ve şüphesiz yaptıklarının en güzeliyle karşılık vereceğiz.

ANKEBUT
29:8

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapmış

Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim.

ANKEBUT
29:9

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

İman edip salih amellerde bulunanlar ise; elbette onları salihlerin arasına katacağız.

ANKEBUT
29:38

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

yaptıkları işlerini

Ad’ı ve Semud’u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.

ANKEBUT
29:55

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor

Azabın onları üstlerinden ve ayaklarının altından kaplayacağı gün (Allah) "Yaptıklarınızı tadın" der.

ANKEBUT
29:58

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

ANKEBUT
29:58

الْعَامِلِينَ

l-ǎāmilīne

çalışanların

İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

RA'D
13:29

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır).

HAC
22:14

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Gerçekten Allah, her istediğini yapar.

HAC
22:23

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; ordaki elbiseleri ipek(ten)tir.

HAC
22:50

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar için

Buna göre, iman edip salih amellerde bulunanlar, onlar için bir bağışlanma (mağfiret) ve üstün bir rızık vardır.

HAC
22:56

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

Mülk, o gün yalnızca Allah’ındır. O, aralarında hükmedecektir. Artık iman edip salih amellerde bulunanlar; nimetlerle donatılmış cennetler içindedirler.

HAC
22:68

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Eğer seninle mücadeleye girişirlerse, de ki "Allah, yapmakta olduklarınızı daha iyi bilir."

ZILZAL
99:6

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

yaptıkları işler

O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar.

ZILZAL
99:7

يَعْمَلْ

yeǎ’mel

yapmışsa

Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür.

ZILZAL
99:8

يَعْمَلْ

yeǎ’mel

yapmışsa

Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.

BAKARA
2:25

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve işleyen

(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:62

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yaparsa

Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

BAKARA
2:74

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız-

Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.

BAKARA
2:82

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:85

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız-

Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

BAKARA
2:96

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaptıkları

Andolsun, onları hayata karşı (diğer) insanlardan ve şirk koşanlardan (bile) daha ihtiraslı bulursun. (Onlardan) Her biri, bin yıl yaşatılsın ister; oysa bunca yaşaması onu azaptan kurtarmaz. Allah, onların yapmakta olduklarını görendir.

BAKARA
2:110

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah Katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir.

BAKARA
2:134

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yapıyor

Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

BAKARA
2:139

أَعْمَالُنَا

eǎ’mālunā

bizim yaptıklarımız

De ki "O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, bizimle Allah hakkında (sözde kanıtlarla) tartışmalara mı giriyorsunuz? Bizim amellerimiz bizim, sizin de amelleriniz sizindir. Biz, O’na gönülden bağlanmış (muhlis) olanlarız."

BAKARA
2:139

أَعْمَالُكُمْ

eǎ’mālukum

sizin yaptıklarınız

De ki "O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, bizimle Allah hakkında (sözde kanıtlarla) tartışmalara mı giriyorsunuz? Bizim amellerimiz bizim, sizin de amelleriniz sizindir. Biz, O’na gönülden bağlanmış (muhlis) olanlarız."

BAKARA
2:140

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız-

Yoksa siz, gerçekten İbrahim’in, İsmail’in, İshak’ın, Yakub’un ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah’tan kendisinde olan bir şehadeti gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir."

BAKARA
2:141

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yapıyor

Onlar, bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

BAKARA
2:144

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yaptıkları-

Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

BAKARA
2:149

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız-

Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

BAKARA
2:167

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

bütün fiillerini

(O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler.

BAKARA
2:217

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

onların bütün yaptıkları

Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah Katında, Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:233

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptığınız

Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetireceğinin dışında (yük ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın; mirasçı üzerinde(ki sorumluluk ve görev) de bunun gibidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur. Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun olarak ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görendir.

BAKARA
2:234

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız-

İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah, işlediklerinizden haberi olandır.

BAKARA
2:237

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

BAKARA
2:265

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki, ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir.

BAKARA
2:271

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

BAKARA
2:277

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve işler yapanlar

İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin Katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

BAKARA
2:283

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, Rabbi olan Allah’tan sakınsın da emanetini ödesin. Şahidliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık şüphesiz, onun kalbi günahkardır. Allah, yaptıklarınızı bilendir.

ENFAL
8:39

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaptıklarını

Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir.

ENFAL
8:47

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların bütün yaptıklarını

Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah’ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır.

ENFAL
8:48

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

yaptıkları işi

O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara "Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım" demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri döndü ve "Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah’tan da korkuyorum" dedi. Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ENFAL
8:72

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınızı

Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yaptıklarınızı görendir.

ÂL-I İMRAN
3:22

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

onların yaptıkları

Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve onların yardımcıları yoktur.

ÂL-I İMRAN
3:30

عَمِلَتْ

ǎmilet

yaptığı

Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını istediği o günü (düşünün). Allah, sizi Kendisi’nden sakındırır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır.

ÂL-I İMRAN
3:30

عَمِلَتْ

ǎmilet

işlediği

Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını istediği o günü (düşünün). Allah, sizi Kendisi’nden sakındırır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır.

ÂL-I İMRAN
3:57

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlara

"İman edip salih amellerde bulunanların ecirleri eksiksiz ödenecektir. Allah, zalim olanları sevmez."

ÂL-I İMRAN
3:98

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptığınız

De ki "Ey Kitap Ehli, Allah yaptıklarınıza şahid iken, ne diye Allah’ın ayetlerini inkar ediyorsunuz?"

ÂL-I İMRAN
3:99

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız-

De ki "Ey Kitap Ehli, sizler şahidler olduğunuz halde, ne diye iman edenleri Allah yolundan -onda bir çarpıklık bulmaya yeltenerek- çevirmeye çalışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir."

ÂL-I İMRAN
3:120

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yaptıkları

Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların ’hileli düzenleri’ size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.

ÂL-I İMRAN
3:136

الْعَامِلِينَ

l-ǎāmilīne

çalışanların

İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var).

ÂL-I İMRAN
3:153

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız(dan)

Siz o zaman durmaksızın uzaklaşıyor, kimseye dönüp bakmıyordunuz. Elçi de sürekli sizi arkadan çağırıyordu. (Allah) Elinizden kaçırdıklarınıza ve size isabet edene üzülmemeniz için sizi kederden kedere uğrattı. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

ÂL-I İMRAN
3:156

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah’tır. Allah, yaptıklarınızı görendir.

ÂL-I İMRAN
3:163

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yaptıkları

Allah Katında onlar derece derecedir. Allah yaptıklarını görendir.

ÂL-I İMRAN
3:180

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyorsunuz

Allah’ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır.

ÂL-I İMRAN
3:195

عَمَلَ

ǎmele

işini

Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O’nun Katındadır."

ÂL-I İMRAN
3:195

عَامِلٍ

ǎāmilin

(hiçbir) çalışanın

Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O’nun Katındadır."

HAŞR
59:18

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah’tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

CUM'A
62:8

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

De ki "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir."

AHZAB
33:2

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Sana Rabbinden vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

AHZAB
33:9

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.

AHZAB
33:19

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

onların işlerini

(Geldiklerinde de) Size karşı ’cimri ve bencildirler.’ Şayet korku gelecek olsa, ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün. Korku gidince, hayra karşı oldukça düşkünlük göstererek sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar. İşte onlar iman etmemişlerdir; böylece Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu Allah’a göre pek kolaydır.

AHZAB
33:31

وَتَعْمَلْ

ve teǎ’mel

ve yaparsa

Ama sizden kim Allah’a ve Resûlü’ne gönülden -itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona ecrini iki kat veririz. Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.

AHZAB
33:71

أَعْمَالَكُمْ

eǎ’mālekum

işlerinizi

Ki O ( Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur.

NISA
4:17

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yaparlar

Allah’ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

NISA
4:18

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapan(ların)

Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır.

NISA
4:57

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları, ’ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe’ sokacağız.

NISA
4:94

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ey iman edenler, Allah yolunda adım attığınız (savaşa çıktığınız) zaman gerekli araştırmayı yapın ve size (İslam geleneğine göre) selam verene, dünya hayatının geçiciliğine istekli çıkarak "Sen mü’min değilsin" demeyin. Asıl çok ganimet, Allah Katındadır, bundan önce siz de böyle idiniz; Allah size lütufta bulundu. Öyleyse iyice açıklık kazandırın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

NISA
4:108

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

onların yaptıkları

Onlar, insanlardan gizlerler de Allah’tan gizlemezler. Oysa O, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi ’geceleri düzenleyip kurarlarken,’ onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır.

NISA
4:110

يَعْمَلْ

yeǎ’mel

yaparsa

Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah’tan bağışlanma dilerse Allah’ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur.

NISA
4:122

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah’ın gerçek olan va’didir. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?

NISA
4:123

يَعْمَلْ

yeǎ’mel

yapan

Ne sizin kuruntularınızla, ne de Kitap Ehlinin kuruntularıyla değil. Kim kötülük yaparsa, onunla ceza görür; o, Allah’tan başka bir veli (dost) ve bir yardımcı bulamaz.

NISA
4:124

يَعْمَلْ

yeǎ’mel

yaparsa

Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ’çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır.

NISA
4:128

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Eğer bir kadın, kocasının nüşuzundan veya ondan yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, barış ile aralarını bulup düzeltmekte ikisi için sakınca yoktur. Barış daha hayırlıdır. Nefisler ise ’kıskançlığa ve bencil tutkulara’ hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

NISA
4:135

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız-

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

NISA
4:173

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlara

Ama iman edenler ve salih amellerde bulunanlar, onlara ecirlerini eksiksiz ödeyecek ve onlara Kendi fazlından ekleyecektir de. Çekimser davrananlar ve büyüklenenler, onları acıklı bir azapla azaplandıracaktır ve kendileri için Allah’tan başka bir (vekil) koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır.

MUHAMMED
47:1

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

işlerini

Onlar ki inkar ettiler ve Allah’ın yolundan alıkoydular, (işte Allah da) onların amellerini giderip-boşa çıkarmıştır.

MUHAMMED
47:2

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanların

İman edip salih amellerde bulunan ve Muhammed’e indirilen (Kur’an)a -ki o Rablerinden bir haktır- iman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp-bağışlamış, durumlarını düzeltip-ıslah etmiştir.

MUHAMMED
47:4

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

yaptıkları işleri

Öyleyse, inkar edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları ’iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da’ artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmaz.

MUHAMMED
47:8

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

onların işlerini

İnkar edenler ise, yüzükoyun-düşüş, onlara olsun; (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmıştır.

MUHAMMED
47:9

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

onların amellerini

İşte böyle; çünkü onlar, Allah’ın indirdiğini çirkin (kerih) gördüler, bundan dolayı, O da, onların amellerini boşa çıkardı.

MUHAMMED
47:12

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir.

MUHAMMED
47:14

عَمَلِهِ

ǎmelihi

işi

Şimdi Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine ’süslü ve çekici gösterilmiş’ ve kendi heva (istek ve tutku)larına uyan kimseler gibi midir?

MUHAMMED
47:28

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

onların amellerini

İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah’ı gazablandıran şeye uydular ve O’nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Allah,) amellerini boşa çıkardı.

MUHAMMED
47:30

أَعْمَالَكُمْ

eǎ’mālekum

yaptığınız işleri

Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir.

MUHAMMED
47:32

أَعْمَالَهُمْ

eǎ’mālehum

onların işlerini

Şüphesiz inkar edenler, Allah’ın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra ’elçiye karşı gelip zorluk çıkaranlar’, kesin olarak Allah’a hiçbir şeyle zarar veremezler. (Allah,) Onların amellerini boşa çıkaracaktır.

MUHAMMED
47:33

أَعْمَالَكُمْ

eǎ’mālekum

işlerinizi

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.

MUHAMMED
47:35

أَعْمَالَكُمْ

eǎ’mālekum

sizin amellerinizi

Öyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Allah, sizinle beraberdir; O, sizin amellerinizi asla eksiltmez.

TALAK
65:11

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanları

İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah’ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.

TALAK
65:11

وَيَعْمَلْ

ve yeǎ’mel

ve yaparsa

İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah’ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.

BEYYINE
98:7

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlar

İman edip salih amellerde bulunanlar ise; işte onlar da, yaratılmışların en hayırlılarıdır.

NUR
24:24

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunacaklardır.

NUR
24:28

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer "Dönün" denirse, siz de dönün, bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilendir.

NUR
24:38

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıkları

Çünkü Allah, yaptıklarının en güzeliyle karşılık verecek ve onlara Kendi fazlından arttıracaktır. Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.

NUR
24:39

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

onların işleri

İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah’ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.

NUR
24:53

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki "And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."

NUR
24:55

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlara

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ’güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ’güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır.

NUR
24:64

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarını

Dikkatli olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir. Ve O’na döndürülecekleri gün, yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, herşeyi bilendir.

MUNAFIKUN
63:2

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapmış

Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah’ın yolundan alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey yapıyorlar.

MUNAFIKUN
63:11

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Oysa Allah, kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

MÜCADELE
58:3

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.

MÜCADELE
58:6

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıklarını

Allah, hepsini dirilteceği gün, onlara neler yaptıklarını haber verecektir. Allah, onları (yaptıklarıyla bir bir) saymıştır; onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, herşeye şahid olandır.

MÜCADELE
58:7

عَمِلُوا

ǎmilū

yaptıkları

Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.

MÜCADELE
58:11

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ey iman edenler, size meclislerde "Yer açın" dendiği zaman, yer açın; Allah size genişlik versin. Size "Kalkın" denildiği zaman da kalkın. Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

MÜCADELE
58:13

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a ve O’nun Resûlü’ne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

MÜCADELE
58:15

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyorlar

Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. Doğrusu onların yaptıkları ne kötüdür.

HUCURAT
49:2

أَعْمَالُكُمْ

eǎ’mālukum

amelleriniz

Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider.

HUCURAT
49:14

أَعْمَالِكُمْ

eǎ’mālikum

amelleriniz-

Bedeviler, dedi ki "İman ettik." De ki "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."

HUCURAT
49:18

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınızı

Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı görendir.

TAHRIM
66:7

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

Ey inkar edenler, bugün özür beyan etmeyin. Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz.

TAHRIM
66:11

وَعَمَلِهِ

ve ǎmelihi

ve onun (kötü) işinden

Allah, iman edenlere de Firavun’un karısını örnek verdi. Hani demişti ki "Rabbim bana Kendi Katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar."

TEĞABUN
64:2

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Sizi yaratan O’dur; buna rağmen sizden kiminiz kafirdir, kiminiz mü’min, Allah, yaptıklarınızı görendir.

TEĞABUN
64:7

عَمِلْتُمْ

ǎmiltum

yaptıklarınız

İnkar edenler kesin olarak diriltilmeyeceklerini öne sürdüler. De ki "Hayır, Rabbim adına andolsun, siz, muhakkak diriltileceksiniz; sonra mutlaka yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu da Allah’a göre oldukça kolaydır."

TEĞABUN
64:8

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

"Şu halde Allah’a, O’nun Resûlü’ne ve indirdiğimiz nur (Kur’an)a iman edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

TEĞABUN
64:9

وَيَعْمَلْ

ve yeǎ’mel

ve yaparsa

Sizi toplanma günü için birarada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah’a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük ’mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur.

FETIH
48:11

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki "Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki "Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah’a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır."

FETIH
48:24

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınızı

Onlara karşı size zafer verdikten sonra, Mekke’nin göbeğinde ellerini sizden ve sizin de ellerinizi onlardan çeken O’dur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

FETIH
48:29

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlara

Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir.

MAIDE
5:5

عَمَلُهُ

ǎmeluhu

onun ameli

Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü’minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır.

MAIDE
5:8

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.

MAIDE
5:9

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlara

Allah, iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır.

MAIDE
5:53

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

bütün çabaları

İman edenler "Olanca yeminleriyle elbette sizlerle birlik olduklarına ilişkin Allah’a yemin edenler bunlar mıdır? Onların bütün yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, böylece hüsrana uğrayanlar olmuşlardır" derler.

MAIDE
5:62

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapmakta

Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür

MAIDE
5:66

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyorlar

Ve eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur’an’ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!

MAIDE
5:69

وَعَمِلَ

ve ǎmile

ve yapanlara

Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah’a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

MAIDE
5:71

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyorlar

Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar. Allah yapmakta olduklarını görendir.

MAIDE
5:90

عَمَلِ

ǎmeli

işi

Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.

MAIDE
5:93

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yapanlara

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever.

MAIDE
5:93

وَعَمِلُوا

ve ǎmilū

ve yaptıkları

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever.

MAIDE
5:105

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapmış

Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doğru yola erişirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.

MÜMTEHINE
60:3

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Ne yakın akrabalarınız, ne çocuklarınız kıyamet günü size bir yarar sağlayamaz. (Allah) Sizin aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı görendir.

HADID
57:4

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O’dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.

HADID
57:10

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

TEVBE
9:9

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyor(lar)

Allah’ın ayetlerine karşılık az bir değeri satın aldılar, böylece O’nun yolunu engellediler. Onların yaptıkları gerçekten ne kötüdür.

TEVBE
9:16

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınızı

Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah’tan ve Resûlü’nden ve mü’minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah ’bilip (ortaya) çıkarmadan’ bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

TEVBE
9:17

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

yaptıkları işler

Şirk koşanların, kendi inkarlarına bizzat kendileri şahidler iken, Allah’ın mescidlerini onarmalarına (hak ve yetkileri) yoktur. İşte bunlar, yaptıkları boşa gitmiş olanlardır. Ve bunlar ateşte süresiz kalacak olanlardır.

TEVBE
9:37

أَعْمَالِهِمْ

eǎ’mālihim

yaptıkları işin

(Haram ayları) Ertelemek ancak inkarda bir artıştır. Bununla kafirler şaşırtılıp-saptırılır. Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah’ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar. Yaptıklarının kötülüğü kendilerine ’çekici ve süslü’ gösterilmiştir. Allah, inkarcı bir topluluğa hidayet vermez.

TEVBE
9:60

وَالْعَامِلِينَ

vel’ǎāmilīne

ve çalışan memurlara

Sadakalar, -Allah’tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:69

أَعْمَالُهُمْ

eǎ’māluhum

yaptıkları

Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

TEVBE
9:94

عَمَلَكُمْ

ǎmelekum

yaptığınızı

Onlara geri döndüğünüzde size özür belirttiler. De ki "Özür belirtmeyiniz, size kesin olarak inanmıyoruz. Allah bize, durumunuzu haber vermiştir. Yaptıklarınızı Allah görecektir, O’nun elçisi de. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilene döndürüleceksiniz ve O, yaptıklarınızı size haber verecektir."

TEVBE
9:94

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yaptıklarınız

Onlara geri döndüğünüzde size özür belirttiler. De ki "Özür belirtmeyiniz, size kesin olarak inanmıyoruz. Allah bize, durumunuzu haber vermiştir. Yaptıklarınızı Allah görecektir, O’nun elçisi de. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilene döndürüleceksiniz ve O, yaptıklarınızı size haber verecektir."

TEVBE
9:102

عَمَلًا

ǎmelen

ameli

Diğerleri günahlarını itiraf ettiler, onlar salih bir ameli bir başka kötüyle karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tevbelerini kabul eder. Hiç şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:105

اعْمَلُوا

ǎ’melū

yapın (yapacağınızı)

De ki "Yapıp-edin. Allah sizin yapıp-ettiklerinizi (amellerinizi) görecektir. O’nun elçisi ve mü’minler de. Yakında gaybı ve müşahede edilebileni Bilen’e döndürüleceksiniz ve O, size yaptıklarınızı haber verecektir."

TEVBE
9:105

عَمَلَكُمْ

ǎmelekum

yaptığınız işleri

De ki "Yapıp-edin. Allah sizin yapıp-ettiklerinizi (amellerinizi) görecektir. O’nun elçisi ve mü’minler de. Yakında gaybı ve müşahede edilebileni Bilen’e döndürüleceksiniz ve O, size yaptıklarınızı haber verecektir."

TEVBE
9:105

تَعْمَلُونَ

teǎ’melūne

yapıyor(lar)

De ki "Yapıp-edin. Allah sizin yapıp-ettiklerinizi (amellerinizi) görecektir. O’nun elçisi ve mü’minler de. Yakında gaybı ve müşahede edilebileni Bilen’e döndürüleceksiniz ve O, size yaptıklarınızı haber verecektir."

TEVBE
9:120

عَمَلٌ

ǎmelun

bir amel

Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allah’ın elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, ’dayanılmaz bir açlık’ (çekmeleri), kafirleri ’kin ve öfkeyle ayaklandıracak’ bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.

TEVBE
9:121

يَعْمَلُونَ

yeǎ’melūne

yapıyorlar

Küçük, büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır.