ظ ل م kökü Kur'an'da 317 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:29

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zulmedenlermişiz

Dediler ki "Rabbimiz Seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz."

NECM
53:52

أَظْلَمَ

eZleme

daha zalim

Daha önce Nuh kavmini de. Çünkü onlar, daha zalim ve daha azgındılar.

KAF
50:29

بِظَلَّامٍ

biZellāmin

zulmedici

"Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim."

SAD
38:24

ظَلَمَكَ

Zelemeke

sana zulmetmiştir

(Davud) Dedi ki "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten Bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (Bize gönülden) yönelip-döndü.

A'RAF
7:5

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zalimlermişiz

Zorlu azabımız onlara gelince yakarabildikleri "Biz gerçekten zulme sapanlardandık" demelerinden başka olmadı.

A'RAF
7:9

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

haksızlık etmelerinden

Kimin tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır.

A'RAF
7:19

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler-

Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.

A'RAF
7:23

ظَلَمْنَا

Zelemnā

biz zulmettik

Dediler ki "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız."

A'RAF
7:37

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Öyleyse, Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki "Allah’tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.

A'RAF
7:41

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimleri

Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız.

A'RAF
7:44

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler "Bize Rabbimiz’in vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir "Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun."

A'RAF
7:47

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Gözleri cehennem halkından yana çevrilince "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler.

A'RAF
7:103

فَظَلَمُوا

feZelemū

haksızlık ettiler

Sonra bunların (peygamberlerin) ardından Musa’yı ayetlerimizle Firavun’a ve önde gelen çevresine gönderdik; onlar ona (ayetlerimize) haksızlık ettiler. İşte bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.

A'RAF
7:148

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zalimler(den)

(Tura gitmesinin) Ardından Musa’nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip-iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (tanrı) edindiler de, zulmedenler oldular.

A'RAF
7:150

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara "Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona) "Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye giriştiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)" dedi.

A'RAF
7:160

ظَلَمُونَا

Zelemūnā

onlar bize zulmetmediler

Biz onları (İsrailoğulları’nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya "Asan’la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.

A'RAF
7:160

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmediyorlardı

Biz onları (İsrailoğulları’nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya "Asan’la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.

A'RAF
7:162

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(ler)

Onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler. Biz de bunun üzerine zulmetmeleri dolayısıyla gökten ’iğrenç bir azap’ indirdik.

A'RAF
7:162

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

haksızlık

Onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler. Biz de bunun üzerine zulmetmeleri dolayısıyla gökten ’iğrenç bir azap’ indirdik.

A'RAF
7:165

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(leri)

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, Biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulmedenleri yaptıkları fısk dolayısıyla pek zorlu bir azap ile yakaladık.

A'RAF
7:177

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmediyor

Ayetlerimizi yalanlayanlar ve yalnızca kendi nefislerine zulmedenlerin örneği ne kötüdür.

YASIN
36:37

مُظْلِمُونَ

muZlimūne

karanlıkta kalıverirler

Gece de kendileri için bir ayettir. Gündüzü ondan sıyırıp yüzeriz, hemen artık karanlıkta kalıvermişlerdir.

YASIN
36:54

تُظْلَمُ

tuZlemu

haksızlık yapılmaz

İşte bugün hiç kimseye (hiç)bir şeyle zulmedilmez ve siz de yaptıklarınızdan başkasıyla karşılık görmezsiniz.

FURKAN
25:4

ظُلْمًا

Zulmen

kesin bir haksızlığa

İnkar edenler dediler ki "Bu (Kur’an) olsa olsa ancak Onun uydurduğu bir yalandır, kendisi düzüp uydurmuş ve Ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur." Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler.

FURKAN
25:8

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimler

"Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması veya (ürünlerinden) yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi)?" Zulmedenler dedi ki "Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz."

FURKAN
25:19

يَظْلِمْ

yeZlim

zulmederse

"İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap taddırırız."

FURKAN
25:27

الظَّالِمُ

Z-Zālimu

zalim

O gün, zulmeden, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der "Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım,"

FURKAN
25:37

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimlere

Nuh’un kavmi de, elçileri yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz zulmedenlere acıklı bir azap hazırladık.

FATIR
35:20

الظُّلُمَاتُ

Z-Zulumātu

karanlıklar

Karanlıklarla aydınlık,

FATIR
35:32

ظَالِمٌ

Zālimun

zulmedendir

Sonra Kitab’ı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.

FATIR
35:37

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimlerin

İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.

FATIR
35:40

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

o zalimler

De ki "Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar.

MERYEM
19:38

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimler

Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler. Ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.

MERYEM
19:60

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlığa uğratılmayacaklardır

Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiçbir şeyle zulme uğratılmayacaklar.

MERYEM
19:72

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimleri

Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz.

TA-HA
20:111

ظُلْمًا

Zulmen

zulüm

(Artık bütün) Yüzler, diri, kaim olanın önünde eğik durmuştur ve zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir.

TA-HA
20:112

ظُلْمًا

Zulmen

zulümden

Kim de bir mü’min olarak, salih olan amellerde bulunursa, artık o, ne zulümden korksun, ne hakkının eksik tutulmasından.

ŞU'ARA
26:10

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Hani senin Rabbin, Musa’ya seslenmişti "Zulmetmekte olan kavme git;"

ŞU'ARA
26:209

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zulmediciler

(Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır); Biz zulmedici değiliz.

ŞU'ARA
26:227

ظُلِمُوا

Zulimū

kendilerine zulmedildikten

Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah’ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öclerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.

ŞU'ARA
26:227

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(ler)

Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah’ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öclerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.

NEML
27:11

ظَلَمَ

Zeleme

zulmeder

"Ancak zulmeden başka; sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse, artık şüphesiz Ben, bağışlayanım, esirgeyenim."

NEML
27:14

ظُلْمًا

Zulmen

haksızlıkları yüzünden

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.

NEML
27:44

ظَلَمْتُ

Zelemtu

zulmetmişim

Ona "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman) Dedi ki "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum."

NEML
27:52

ظَلَمُوا

Zelemū

zulümleri

İşte, zulmetmeleri dolayısıyla enkaza dönüşmüş ıpıssız evleri. Şüphesiz bilen bir kavim için bunda bir ayet vardır.

NEML
27:63

ظُلُمَاتِ

Zulumāti

karanlıkları

Ya da karanın ve denizin karanlıkları içinde size yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgarları müjde vericiler olarak gönderen mi? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.

NEML
27:85

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmetmeleri

Zulmetmelerine karşılık, söz, kendi aleyhlerine gelmiş bulunmaktadır, artık konuşmazlar.

KASAS
28:16

ظَلَمْتُ

Zelemtu

zulmettim

Dedi ki "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz. O, bağışlayandır, esirgeyendir.

KASAS
28:21

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti "Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar" dedi.

KASAS
28:25

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Çok geçmeden, o iki (kadın)dan biri, (utana utana) yürüyerek ona geldi. "Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir." dedi. Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o "Korkma" dedi. "Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun."

KASAS
28:37

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimler

Musa dedi ki "Rabbim, kimin Kendisi’nden bir hidayetle geldiğini ve bu (dünya) yurdun(un) sonucunun kime ait olacağını daha iyi bilir. Gerçekten, zulmedenler, felah bulmazlar."

KASAS
28:40

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutup suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.

KASAS
28:50

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Buna rağmen sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, onlar, gerçekten kendi heva (istek ve tutku)larına uymaktadırlar. Oysa Allah’tan bir kılavuz (doğru yol gösterici) olmaksızın, kendi istek ve tutkularına (hevasına) uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz Allah, zulmeden bir kavme hidayet vermez.

KASAS
28:59

ظَالِمُونَ

Zālimūne

zalim

Senin Rabbin, ’ana yerleşim merkezlerine’ onlara ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe şehirleri yıkıma uğratıcı değildir. Ve Biz, halkı zulmeden şehirlerden başkasını da yıkıma uğratıcı değiliz.

İSRA
17:33

مَظْلُومًا

meZlūmen

haksızlıkla

Haklı bir neden olmaksızın Allah’ın haram kıldığı bir kimseyi öldürmeyin. Kim mazlum olarak öldürülürse onun velisine yetki vermişizdir; o da öldürmede ölçüyü aşmasın. Çünkü o, gerçekten yardım görmüştür.

İSRA
17:47

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimlerin

Biz onların seni dinlediklerinde ne için dinlediklerini, gizli konuşmalarında da o zalimlerin "Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliriz.

İSRA
17:59

فَظَلَمُوا

feZelemū

o zulmetmelerine sebeb oldu

Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud’a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.

İSRA
17:71

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlığa uğratılmazlar

Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir ’hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar.

İSRA
17:82

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Kur’an’dan mü’minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz. Oysa o, zalimlere kayıplardan başkasını arttırmaz.

İSRA
17:99

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimler

Görmüyorlar mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde şüphe olmayan bir süre (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler.

YUNUS
10:13

ظَلَمُوا

Zelemū

haksızlık ettiklerinden

Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.

YUNUS
10:17

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden ve O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Şüphesiz O, suçlu-günahkarları kurtuluşa erdirmez.

YUNUS
10:27

مُظْلِمًا

muZlimen

kapkaranlık

Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah’tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.

YUNUS
10:39

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.

YUNUS
10:44

يَظْلِمُ

yeZlimu

haksızlık etmez

Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar.

YUNUS
10:44

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

haksızlık ederler

Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar.

YUNUS
10:47

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlığa uğratılmazlar

Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.

YUNUS
10:52

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(lere)

Sonra o zulmetmekte olanlara "Sürekli azabı tadın" denilecek. Kazandıklarınız dışında, bir başka şeyle mi cezalandırılacaktınız?"

YUNUS
10:54

ظَلَمَتْ

Zelemet

zulmeden

Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karşılık) mutlaka fidye olarak verirdi. Onlar azabı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmedilmiştir.

YUNUS
10:54

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlığa uğratılmazlar

Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karşılık) mutlaka fidye olarak verirdi. Onlar azabı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmedilmiştir.

YUNUS
10:85

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Dediler ki "Biz Allah’a tevekkül ettik; Rabbimiz, bizi zulmeden bir kavim için bir fitne (konusu) kılma."

YUNUS
10:106

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerden olursun

"Allah’tan başka, sana yararı da, zararı da olmayan(ilahlar)a tapma. Eğer sen (bunun aksini) yapacak olursan, bu durumda gerçekten zulmedenlerden olursun" (diye emrolundum.)

HUD
11:18

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve şahidler "Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler. Haberiniz olsun; Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.

HUD
11:18

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve şahidler "Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler. Haberiniz olsun; Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.

HUD
11:31

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zulmeden

"Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum ve gözlerinizin aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir."

HUD
11:37

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(ler)

"Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda Bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda- boğulacaklardır."

HUD
11:44

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Denildi ki "Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da "Uzak olsunlar" denildi.

HUD
11:67

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(leri)

O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.

HUD
11:83

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler-

Rabbinin Katında ’belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış’ olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir.

HUD
11:94

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(leri)

Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Şuayb’ı ve O’nunla birlikte iman edenleri kurtardık; o zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.

HUD
11:101

ظَلَمْنَاهُمْ

Zelemnāhum

biz onlara zulmetmedik

Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiği zaman, Allah’ı bırakıp da taptıkları ilahları, onlara hiçbir şey sağlayamadı, ’helak ve kayıplarını’ arttırmaktan başka bir işe yaramadı.

HUD
11:101

ظَلَمُوا

Zelemū

onlar zulmettiler

Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiği zaman, Allah’ı bırakıp da taptıkları ilahları, onlara hiçbir şey sağlayamadı, ’helak ve kayıplarını’ arttırmaktan başka bir işe yaramadı.

HUD
11:102

ظَالِمَةٌ

Zālimetun

zulmeden

Onlar, zulüm işlemektelerken, ülkeleri (veya nesilleri) yakaladığı zaman... Rabbinin yakalaması işte böyledir. Gerçekten O’nun yakalaması pek acı, pek şiddetlidir.

HUD
11:113

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(lere)

Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.

HUD
11:116

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenler

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı.

HUD
11:117

بِظُلْمٍ

biZulmin

zulümle

Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulüm ile helak edecek değildi.

YUSUF
12:23

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimler

Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki "Allah’a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez."

YUSUF
12:75

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

haksızları

Dediler ki "Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız."

YUSUF
12:79

لَظَالِمُونَ

leZālimūne

zulmedenler (oluruz)

Dedi ki "Eşyamızı kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah’a sığınırız. Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz."

HICR
15:78

لَظَالِمِينَ

leZālimīne

zalim kimseler

Eyke halkı da gerçekten zalim-kimselerdi.

EN'ÂM
6:1

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıkları

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı (nuru) kılan Allah’adır. (Bundan) Sonra bile, inkar edenler, Rablerine (birtakım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar.

EN'ÂM
6:21

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa eremezler.

EN'ÂM
6:21

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimler

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa eremezler.

EN'ÂM
6:33

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

o zalimler

Kesin olarak biliyoruz ki, onların söyledikleri seni gerçekten üzüyor. Doğrusu onlar, seni yalanlamıyorlar, ancak zalimler, Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlar.

EN'ÂM
6:39

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar

Bizim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp-saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar.

EN'ÂM
6:45

ظَلَمُوا

Zelemū

haksızlık ediyordu

Böylece zulmeden topluluğun kökü kurutuldu. Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’adır.

EN'ÂM
6:47

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalim

De ki "Düşündünüz mü hiç; size Allah’ın azabı apansız ya da açıktan geliverirse, zulme sapan kavimden başkası mı yıkıma uğrayacak?"

EN'ÂM
6:52

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler-

Sabah akşam -O’nun yüzünü (rızasını) dileyerek- Rablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde bir şey (yükümlülük), senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden olursun.

EN'ÂM
6:58

بِالظَّالِمِينَ

biZ-Zālimīne

zalimleri

De ki "Kendisine acele etmekte olduğunuz şey benim yanımda olsaydı, benimle aranızda iş elbette bitirilmiş olurdu. Allah zulmedenleri en iyi bilendir.

EN'ÂM
6:59

ظُلُمَاتِ

Zulumāti

karanlıkları

Gaybın anahtarları O’nun Katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır.

EN'ÂM
6:63

ظُلُمَاتِ

Zulumāti

karanlıkları-

De ki "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz."

EN'ÂM
6:68

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Ayetlerimiz konusunda ’alaylı tartışmalara dalanlar’ -onlar bir başka söze geçinceye kadar- onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma.

EN'ÂM
6:82

بِظُلْمٍ

biZulmin

bir haksızlıkla

İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.

EN'ÂM
6:93

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah’ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün ’şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen...

EN'ÂM
6:93

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimleri

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah’ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün ’şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen...

EN'ÂM
6:97

ظُلُمَاتِ

Zulumāti

karanlıklarında

O, karanın ve denizin karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edendir. Bilebilen bir topluluk için Biz ayetleri birer birer (bölüm bölüm) açıkladık.

EN'ÂM
6:122

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar

Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle ’süslü ve çekici’ gösterilmiştir.

EN'ÂM
6:129

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Böylece Biz, kazandıkları dolayısıyla zalimlerin bir kısmını bir kısmının başına geçiririz.

EN'ÂM
6:131

بِظُلْمٍ

biZulmin

zulüm ile

Bu, halkı habersizken, Rabbinin ülkeleri zulüm ve helak edici olmadığındandır.

EN'ÂM
6:135

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

Zalimler

De ki "Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip-öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir."

EN'ÂM
6:144

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Deveden iki, sığırdan da iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" Hiçbir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

EN'ÂM
6:144

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Deveden iki, sığırdan da iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" Hiçbir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

EN'ÂM
6:157

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Ya da "Kitap bize de indirilseydi, elbette onlardan daha çok doğru yolda olurduk" dememeniz (için) işte size Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet gelmiştir. Allah’ın ayetlerini yalanlayandan ve (insanları) ondan alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu ’engelleme ve çevirmelerinden’ dolayı pek çetin bir azapla karşılık vereceğiz.

EN'ÂM
6:160

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlığa uğratılmazlar

Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır, kim bir kötülükle gelirse, onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

SAFFAT
37:22

ظَلَمُوا

Zelemū

(o) zalim(leri)

"Zulmedenleri, eşlerini ve taptıklarını biraraya getirip toplayın."

SAFFAT
37:63

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimler için

Doğrusu Biz, onu kafirler için bir fitne (bir imtihan konusu) kıldık.

SAFFAT
37:113

وَظَالِمٌ

ve Zālimun

ve zulmeden de

Ona ve İshak’a bereketler verdik. İkisinin soyundan, ihsanda bulunan (muhsin olan) da var, açıkça kendi nefsine zulmeden de.

LOKMAN
31:11

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

o zalimler

Bu, Allah’ın yaratmasıdır. Şu halde, O’nun dışında olanların yarattıklarını Bana gösterin. Hayır, zulmedenler, açıkça bir sapıklık içindedirler.

LOKMAN
31:13

لَظُلْمٌ

leZulmun

bir zulümdür

Hani Lukman oğluna -öğüt vererek- demişti ki; "Ey oğlum, Allah’a şirk koşma. Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür."

SEBE
34:19

وَظَلَمُوا

ve Zelemū

ve zulmettiler

Onlar ise "Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç (şehirlerimiz birbirine çok yakındır) dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular. Böylece Biz de onları efsaneler(e konu olan bir halk) kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

SEBE
34:31

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimleri

İnkar edenler dedi ki "Biz kesin olarak, ne bu Kur’an’a inanırız, ne ondan önceki (indirile)ne." Sen o zulmedenleri, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak görsen; sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip-çevirir (birbirlerine yöneltirler). Za’fa uğratılan (müstaz’af)lar, büyüklük taslayanlara derler ki "Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler mü’min (kimse)ler olurduk."

SEBE
34:42

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(lere)

Artık bugün, bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmedenlere deriz ki "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın."

ZÜMER
39:6

ظُلُمَاتٍ

Zulumātin

karanlık(lar)

Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan kendi eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?

ZÜMER
39:24

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimlere

Kıyamet günü o kötü azaptan kendini yüzü ile kim koruyabilecek? Ve zalimlere "Kazandığınızı tadın" denmiştir.

ZÜMER
39:32

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Allah’a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?

ZÜMER
39:47

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenlerin

Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha zalimlerin olmuş olsaydı, kıyamet günü o kötü azaptan (kurtulmak amacıyla) gerçekten bunları fidye olarak verirlerdi. Oysa, onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah’tan kendileri için açığa çıkmıştır.

ZÜMER
39:51

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenlere

Böylece, kazandıkları kötülükler(in acı sonucu) onlara isabet etti. Bunlardan zulmetmiş olanlara da, kazandıkları kötülükler isabet edecektir. Ve onlar (bunu kendilerine uygulamaktan Allah’ı) aciz bırakabilecekler değildirler.

ZÜMER
39:69

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlık edilmez

Yer, Rabbinin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar.

MÜ'MIN
40:17

ظُلْمَ

Zulme

zulüm

Bugün her bir nefis, kendi kazandığıyla karşılık görür. Bugün zulüm yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı seri görendir.

MÜ'MIN
40:18

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimlerin

Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne sözü yerine getirebilir bir şefaatçi yoktur.

MÜ'MIN
40:31

ظُلْمًا

Zulmen

zulmetmek

"Nuh kavmi, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer (bir gün). Allah, kullar için zulüm istemez."

MÜ'MIN
40:52

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlere

Zalimlere kendi mazeretlerinin hiçbir yarar sağlamayacağı gün; lanet de onlarındır, yurdun en kötüsü de.

FUSSILET
41:46

بِظَلَّامٍ

biZellāmin

zulmedici

Kim salih bir amelde bulunursa, kendi lehinedir, kim de kötülük ederse, o da kendi aleyhinedir. Senin Rabbin, kullara zulmedici değildir.

ŞURA
42:8

وَالظَّالِمُونَ

ve ZZālimūne

zalimlere gelince

Eğer Allah dileseydi, onları herhalde tek bir ümmet kılardı. Ancak O, dilediğini Kendi rahmetine sokar. Zalimlere gelince; onlar için ne bir veli vardır, ne bir yardımcı (bulursun).

ŞURA
42:21

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler (için)

Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Allah’ın izin vermediği şeyleri, dinden kendilerine teşri’ ettiler (bir şeriat kıldılar)? Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar) verilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır.

ŞURA
42:22

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

(O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine çöküvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur.

ŞURA
42:40

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimleri

Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup-sağlarsa) artık onun ecri Allah’a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez.

ŞURA
42:41

ظُلْمِهِ

Zulmihi

zulme uğradıktan

Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.

ŞURA
42:42

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmedenler

Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere ’tecavüz ve haksızlıkta bulunanların’ aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azap vardır.

ŞURA
42:44

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen; "Geri dönmeye bir yol var mı?" derler.

ŞURA
42:45

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azap içindedirler.

ZUHRUF
43:39

ظَلَمْتُمْ

Zelemtum

zulmettiniz

(Bu söylenmeleriniz,) Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamaz. Çünkü zulmettiniz. Şüphesiz azapta da ortaksınız.

ZUHRUF
43:65

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenlerin

Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.

ZUHRUF
43:76

ظَلَمْنَاهُمْ

Zelemnāhum

biz onlara zulmetmedik

Biz onlara zulmetmedik; ancak onların kendileri zalimlerdir.

ZUHRUF
43:76

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Biz onlara zulmetmedik; ancak onların kendileri zalimlerdir.

CASIYE
45:19

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Çünkü onlar, Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamazlar. Şüphesiz zalimler, birbirlerinin velisidirler. Allah ise, muttakilerin velisidir.

CASIYE
45:22

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlık edilmesin

Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı; öyle ki, her nefis kazandıklarıyla karşılık görsün. Onlara zulmedilmez.

AHKAF
46:10

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerden

De ki "Gördünüz mü-haber verin; eğer (bu Kur’an,) Allah Katından ise, siz de onu inkar etmişseniz ve İsrailoğulları’ndan bir şahid bunun bir benzerine şahidlik edip iman etmişse ve siz de büyüklük taslamışsanız (bunun sonucu ne olacak)? Şüphesiz Allah, zalim olan bir kavmi hidayete erdirmez.

AHKAF
46:12

ظَلَمُوا

Zelemū

kendilerine yazık eden(leri)

Bundan önce de, bir rehber (imam) ve bir rahmet olarak Musa’nın kitabı var. Bu da, zulmedenleri uyarmak ve ihsanda bulunanlara bir müjde olmak üzere (kendinden önceki kitapları) doğrulayıcı ve Arapça bir dil ile olan bir Kitap’tır.

AHKAF
46:19

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlık edilmez

Her biri için yaptıklarınızdan dolayı dereceler vardır; öyle ki amelleri kendilerine eksiksizce ödensin ve onlar zulme de uğratılmazlar.

ZARIYAT
51:59

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenlerin

Artık gerçekten, zulmedenler için, (geçmişteki) arkadaşlarının günahlarına benzer bir günah vardır. Şu halde acele etmesinler.

KEHF
18:15

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

"Şunlar, bizim kavmimizdir; O’ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?"

KEHF
18:29

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimlere

Ve de ki "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir.

KEHF
18:33

تَظْلِمْ

teZlim

eksik etmemişti

İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık.

KEHF
18:35

ظَالِمٌ

Zālimun

zulmederek

Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve) "Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum" dedi.

KEHF
18:49

يَظْلِمُ

yeZlimu

zulmetmez

(Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp herşeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.

KEHF
18:50

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimler için

Hani meleklere "Adem’e secde edin" demiştik; İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir.

KEHF
18:57

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar.

KEHF
18:59

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmetmeğe başlayınca

İşte ülkeler (ve onların halkları), zulmettikleri zaman onları yıkıma uğrattık; ve yıkımları için bir buluşma zamanı tespit ettik.

KEHF
18:87

ظَلَمَ

Zeleme

haksızlık ederse

Dedi ki "Kim zulmederse biz onu azaplandıracağız, sonra Rabbine döndürülür, O da onu görülmemiş bir azapla azaplandırır."

NAHL
16:28

ظَالِمِي

Zālimī

zulmederlerken

Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir.

NAHL
16:33

ظَلَمَهُمُ

Zelemehumu

onlara zulmetmedi

(Küfre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

NAHL
16:33

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmediyorlardı

(Küfre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

NAHL
16:41

ظُلِمُوا

Zulimū

kendilerine zulmedildikten

Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret karşılığı ise daha büyüktür. Bilmiş olsalardı.

NAHL
16:61

بِظُلْمِهِمْ

biZulmihim

yaptıkları (her) haksızlıkla

Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.

NAHL
16:85

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenler

O zulmedenler, azabı gördüklerinde, onlara ne (azap) hafifletilecek, ne süre tanınacak.

NAHL
16:111

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlık edilmez

O gün, herkes kendi nefsi adına mücadele eder ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir. Onlar zulme uğratılmazlar.

NAHL
16:113

ظَالِمُونَ

Zālimūne

zulümlerine devam ederken

Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azap onları yakalayıverdi.

NAHL
16:118

ظَلَمْنَاهُمْ

Zelemnāhum

onlara zulmediyor

Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

NAHL
16:118

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulm

Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

NUH
71:24

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

o zalimlere

"Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp-saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma."

NUH
71:28

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

"Rabbim, beni, annemi, babamı, mü’min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma."

İBRAHIM
14:1

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar-

Elif, Lam, Ra. Bu bir Kitap’tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik.

İBRAHIM
14:5

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar-

Andolsun Musa’yı "Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat" diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

İBRAHIM
14:13

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimleri

İnkar edenler, resullerine dediler ki "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz." Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki "Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz.

İBRAHIM
14:22

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va’di va’detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır."

İBRAHIM
14:27

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimleri

Allah, iman edenleri, dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar. Zalimleri de şaşırtıp-saptırır; Allah dilediğini yapar.

İBRAHIM
14:34

لَظَلُومٌ

leZelūmun

çok haksızlık edendir

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.

İBRAHIM
14:42

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimlerin

(Ey Muhammed,) Allah’ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.

İBRAHIM
14:44

ظَلَمُوا

Zelemū

zalimlerin

Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz?

İBRAHIM
14:45

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(lerin)

Siz, kendi nefislerine zulmedenlerin yerleştikleri yerlerde oturmuştunuz. Onlara ne yaptığımız size açıklanmıştı ve size örnekler vermiştik.

ENBIYA
21:3

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(ler)

Onların kalpleri tutkuyla oyalanmadadır. Zulmedenler, gizlice fısıldaştılar "Bu sizin benzeriniz olan bir beşer değil mi? Öyleyse, göz göre göre büyüye mi geleceksiniz?"

ENBIYA
21:11

ظَالِمَةً

Zālimeten

zalim

Biz, zulmeden ülkelerden nicesini kırıp geçirdik ve bunun ardından bir başka kavmi meydana getirdik.

ENBIYA
21:14

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zalimlerden

"Yazıklar bize" dediler. "Gerçekten biz, zalimmişiz."

ENBIYA
21:29

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimleri

Onlardan her kim "Gerçekten ben, O’nun dışında bir ilahım" diyecek olsa, bu durumda Biz onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri Biz böyle cezalandırırız.

ENBIYA
21:46

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zalimler

Andolsun, onlara Rabbinin azabından ’bir ufak esinti’ dokunacak olsa hiç tartışmasız; "Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız" diyecekler.

ENBIYA
21:47

تُظْلَمُ

tuZlemu

haksızlık edilmez

Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.

ENBIYA
21:59

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerden

"Bizim ilahlarımıza bunu kim yaptı? Şüphesiz o, zalimlerden biridir" dediler.

ENBIYA
21:64

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

haksızsınız

Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler.

ENBIYA
21:87

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar

Balık sahibi (Yunus’u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde "Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.

ENBIYA
21:87

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerden

Balık sahibi (Yunus’u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde "Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.

ENBIYA
21:97

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zulmediyormuşuz

Gerçek olan va’d yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler).

MÜ'MINUN
23:27

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden(ler)

Böylelikle Biz ona "Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azap gerekmiş) olanlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır" diye vahyettik.

MÜ'MINUN
23:28

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

"Böylece sen, beraberinde olanlarla gemiye bindiğinde o zaman de ki "Bizi o zulmeden kavimden kurtaran Allah’a hamd olsun."

MÜ'MINUN
23:41

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

o zalim

Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.

MÜ'MINUN
23:62

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlık edilmez

Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir kitap vardır ve onlar hiçbir haksızlığa uğratılmazlar.

MÜ'MINUN
23:94

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

"Rabbim, bu durumda beni zulmeden kavmin içinde bırakma."

MÜ'MINUN
23:107

ظَالِمُونَ

Zālimūne

zalimleriz

"Rabbimiz, bizi (ateşin) içinden çıkar, eğer yine (inkara) dönersek, artık gerçekten zalim kimseler oluruz."

SECDE
32:22

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra, yüz çevirenden daha zalim kimdir? Gerçekten Biz, suçlu-günahkarlardan intikam alıcılarız.

TUR
52:47

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenlere

Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azap vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar.

RUM
30:9

لِيَظْلِمَهُمْ

liyeZlimehum

onlara zulmedecek

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

RUM
30:9

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmediyorlardı

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

RUM
30:29

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenler

Hayır, zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah’ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.

RUM
30:57

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmetmiş olan(lara)

Artık o gün, zulmedenlerin ne mazeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Allah’tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir.

ANKEBUT
29:14

ظَالِمُونَ

Zālimūne

haksızlık edenleri

Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.

ANKEBUT
29:31

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zalimler(den)

Bizim elçilerimiz İbrahim’e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki "Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim oldular."

ANKEBUT
29:40

لِيَظْلِمَهُمْ

liyeZlimehum

onlara zulmedecek

İşte Biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

ANKEBUT
29:40

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmediyorlardı

İşte Biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

ANKEBUT
29:46

ظَلَمُوا

Zelemū

haksızlık edenleri

İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki "Bize ve size indirilene iman ettik; bizim İlahımız da, sizin İlahınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuz."

ANKEBUT
29:49

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimlerden

Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde apaçık olan ayetlerdir. Zulmedenlerden başkası, Bizim ayetlerimizi inkar etmez.

ANKEBUT
29:68

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkar edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok?

RA'D
13:6

ظُلْمِهِمْ

Zulmihim

zulümlerine

Onlar, iyilikten önce kötülüğü çabuklaştırmak istiyorlar; oysa onlardan önce nice örnekler gelip-geçmiştir. Ve şüphesiz, senin Rabbin, zulümlerine karşılık insanlar için bağışlama sahibidir ve şüphesiz senin Rabbin, cezası çok şiddetli olandır.

RA'D
13:16

الظُّلُمَاتُ

Z-Zulumātu

karanlıklar

De ki "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki "Allah’tır." De ki "Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki "Hiç görmeyen (a’ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki "Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, tektir, kahredici olandır."

HAC
22:10

بِظَلَّامٍ

biZellāmin

zulmedici

(Ey insan) Bu, senin ellerinin önden takdim ettikleridir. Şüphesiz Allah, kullar için zulmedici değildir.

HAC
22:25

بِظُلْمٍ

biZulmin

zulüm ile

Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azap taddırırız.

HAC
22:39

ظُلِمُوا

Zulimū

onlara zulmedilmeleri

Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılana (mü’minlere, savaşma) izni verildi. Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir.

HAC
22:45

ظَالِمَةٌ

Zālimetun

zulmederken

(Halkı) Zulmediyorken yıkıma uğrattığımız nice ülkeler vardır ki, şimdi onların altları üstlerine gelmiş ıpıssız durmakta, kullanılamaz durumdaki kuyuları (terk edilmiş bulunmakta), yüksek sarayları (çın çın ötmektedir).

HAC
22:48

ظَالِمَةٌ

Zālimetun

zulmederken

Nice ülkeler vardır ki, (halkı) zulmediyorken Ben ona bir süre tanıdım, sonra yakalayıverdim; dönüş yalnızca Banadır.

HAC
22:53

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah’ın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler.

HAC
22:71

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

o zalimlerin

Onlar, Allah’ı bırakıp da (Allah’ın) kendisine bir delil indirmediği ve haklarında (hiçbir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar. Zulmedenler için hiçbir yardımcı yoktur.

İNSAN
76:31

وَالظَّالِمِينَ

veZZālimīne

ve zalimler

Dilediğini Kendi rahmetine sokar. Zalimlere ise, onlar için acı bir azap hazırlamıştır.

BAKARA
2:17

ظُلُمَاتٍ

Zulumātin

karanlıklar

Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.

BAKARA
2:19

ظُلُمَاتٌ

Zulumātun

karanlıklar

Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, ’gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle’; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır.

BAKARA
2:20

أَظْلَمَ

eZleme

karanlık çöktüğü

Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.

BAKARA
2:35

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler-

Ve dedik ki "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

BAKARA
2:51

ظَالِمُونَ

Zālimūne

zalimlerdiniz

Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve (böylece) zalimler olmuştunuz.

BAKARA
2:54

ظَلَمْتُمْ

Zelemtum

zulmettiniz

Hani Musa, kavmine "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca Yaratan(gerçek İlah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün bu, Yaratıcınız Katında sizin için daha hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

BAKARA
2:57

ظَلَمُونَا

Zelemūnā

bize zulmediyor

Bulutları üzerinize gölge kıldık ve size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiklerimizin temizinden yiyin (dedik). Onlar Bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmettiler.

BAKARA
2:57

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmetmekteler

Bulutları üzerinize gölge kıldık ve size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiklerimizin temizinden yiyin (dedik). Onlar Bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmettiler.

BAKARA
2:59

ظَلَمُوا

Zelemū

zalimler

Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik.

BAKARA
2:59

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenlerin

Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik.

BAKARA
2:92

ظَالِمُونَ

Zālimūne

zalimler olarak

Andolsun, Musa size apaçık belgelerle geldi. Sonra siz onun arkasından buzağıyı (tanrı) edindiniz. İşte siz (böyle) zalimlersiniz.

BAKARA
2:95

بِالظَّالِمِينَ

biZ-Zālimīne

zalimleri

Oysa onlar, önceden ellerinin takdim ettiklerinden dolayı onu (ölümü) hiçbir zaman kesin olarak dilemeyeceklerdir. Allah, zalimleri bilendir.

BAKARA
2:114

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Allah’ın mescidlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır.

BAKARA
2:124

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlere

Hani Rabbi, İbrahim’i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim’e) "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.

BAKARA
2:140

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

Yoksa siz, gerçekten İbrahim’in, İsmail’in, İshak’ın, Yakub’un ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah’tan kendisinde olan bir şehadeti gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir."

BAKARA
2:145

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler-

Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti (delili) getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine (bile) uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun.

BAKARA
2:150

ظَلَمُوا

Zelemū

zalim olan

Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.

BAKARA
2:165

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmedenler

İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını ’eş ve ortak’ tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.

BAKARA
2:193

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler-

(Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.

BAKARA
2:229

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimlerdir

Boşanma iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir; ancak ikisinin Allah’ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka). Eğer ikisinin Allah’ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah’ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah’ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.

BAKARA
2:231

ظَلَمَ

Zeleme

zulmetmiştir

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah’ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitabı ve hikmeti anın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir.

BAKARA
2:246

بِالظَّالِمِينَ

biZ-Zālimīne

zalimleri

Musa’dan sonra İsrailoğulları’nın önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir.

BAKARA
2:254

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimlerin

Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir.

BAKARA
2:257

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar-

Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:257

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklara

Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:258

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim’le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim "Benim Rabbim diriltir ve öldürür" demişti; o da "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim "Şüphe yok, Allah Güneş’i doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

BAKARA
2:270

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimler için

Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.

BAKARA
2:272

تُظْلَمُونَ

tuZlemūne

zulmedilmezsiniz

Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir.

BAKARA
2:279

تَظْلِمُونَ

teZlimūne

ne haksızlık edersiniz

Şayet böyle yapmazsanız, Allah’a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.

BAKARA
2:279

تُظْلَمُونَ

tuZlemūne

ne de haksızlığa uğratılırsınız

Şayet böyle yapmazsanız, Allah’a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.

BAKARA
2:281

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

haksızlık edilmeyecektir

Allah’a döneceğiniz günden sakının. Sonra herkese kazandığı eksiksizce ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır.

ENFAL
8:25

ظَلَمُوا

Zelemū

haksızlık edenlere

Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup-sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ENFAL
8:51

بِظَلَّامٍ

biZellāmin

zulmedici

Bu, ellerinizin önceden takdim ettiği işler yüzündendir. Yoksa şüphesiz Allah kullara zulmedici değildir.

ENFAL
8:54

ظَالِمِينَ

Zālimīne

zulmedicilerdi

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; Biz de günahları dolayısıyla onları helak ettik. Firavun ordusunu suda boğduk. Onların tümü zulmeden kimselerdi.

ENFAL
8:60

تُظْلَمُونَ

tuZlemūne

hiç haksızlığa uğratılmazsınız

Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah’ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size ’eksiksiz olarak ödenir’ ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.

ÂL-I İMRAN
3:25

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

zulme uğratılmadığı

Artık onları, kendisinde şüphe olmayan bir gün topladığımızda ve her bir nefse -haksızlığa uğratılmaksızın- kazandığı tam olarak ödendiğinde nasıl olacak?

ÂL-I İMRAN
3:57

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimleri

"İman edip salih amellerde bulunanların ecirleri eksiksiz ödenecektir. Allah, zalim olanları sevmez."

ÂL-I İMRAN
3:86

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve elçinin hak olduğuna şahid oldukları halde, imanlarından sonra küfre sapan bir kavmi Allah nasıl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez.

ÂL-I İMRAN
3:94

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimlerdir

Artık bundan sonra kim Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzerse, işte onlar, zalim olanlardır.

ÂL-I İMRAN
3:108

ظُلْمًا

Zulmen

zulmetmek

Bunlar sana hak olarak okumakta olduğumuz Allah’ın ayetleridir. Allah, alemlere zulüm isteyen değildir.

ÂL-I İMRAN
3:117

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmeden

Onların bu dünya hayatındaki harcamaları kendi nefislerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinine isabet eden kavurucu soğukluktaki bir rüzgara benzer ki onu (ekini) helak etmiştir. Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler.

ÂL-I İMRAN
3:117

ظَلَمَهُمُ

Zelemehumu

onlara zulmetmedi

Onların bu dünya hayatındaki harcamaları kendi nefislerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinine isabet eden kavurucu soğukluktaki bir rüzgara benzer ki onu (ekini) helak etmiştir. Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler.

ÂL-I İMRAN
3:117

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmediyorlardı

Onların bu dünya hayatındaki harcamaları kendi nefislerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinine isabet eden kavurucu soğukluktaki bir rüzgara benzer ki onu (ekini) helak etmiştir. Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler.

ÂL-I İMRAN
3:128

ظَالِمُونَ

Zālimūne

zalimlerdir

(Allah’ın) Onların tevbelerini kabul etmesi veya zalim olduklarından dolayı azaplandırması işinden sana bir şey (sorumluluk ve görev) yoktur.

ÂL-I İMRAN
3:135

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmettikleri

Ve ’çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.

ÂL-I İMRAN
3:140

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimleri

Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri Biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Allah’ın iman edenleri belirtip-ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez;

ÂL-I İMRAN
3:151

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah’a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.

ÂL-I İMRAN
3:161

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

hiçbir haksızlığa uğratılmazlar

Hiçbir peygambere, emanete ihanet yaraşmaz. Kim ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.

ÂL-I İMRAN
3:182

بِظَلَّامٍ

biZellāmin

zulmedici

Bu, ellerinizin önden sunduklarıdır. Allah, gerçekten kullara zulmedici değildir.

ÂL-I İMRAN
3:192

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimlerin

"Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu ’hor ve aşağılık’ kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur."

HAŞR
59:17

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de süresiz olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur.

CUM'A
62:5

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.

CUM'A
62:7

بِالظَّالِمِينَ

biZ-Zālimīne

zalimleri

Oysa onlar, ellerinin öne takdim ettikleri dolayısıyla bunu hiçbir zaman temenni edemezler. Allah, zalimleri bilendir.

AHZAB
33:43

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar-

O’dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte; melekleri de (size dua etmektedir). O, mü’minleri çok esirgeyicidir.

AHZAB
33:72

ظَلُومًا

Zelūmen

çok zalimdir

Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.

NISA
4:10

ظُلْمًا

Zulmen

zulüm ile

Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.

NISA
4:30

وَظُلْمًا

ve Zulmen

ve zulüm ile

Kim haddi aşarak ve zulmederek böyle yaparsa, Biz onu ateşe göndeririz. Bu Allah için pek kolaydır.

NISA
4:40

يَظْلِمُ

yeZlimu

haksızlık etmez

Gerçek şu ki, Allah zerre ağırlığı kadar haksızlık yapmaz. (Bu ağırlıkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kılar ve Kendi yanından pek büyük bir ecir verir.

NISA
4:49

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

onlara zulmedilmez

Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, ’bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar.

NISA
4:64

ظَلَمُوا

Zelemū

zulmettikleri

Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah’tan bağışlama dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.

NISA
4:75

الظَّالِمِ

Z-Zālimi

zalim

Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?

NISA
4:77

تُظْلَمُونَ

tuZlemūne

size haksızlık edilmez

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ’bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

NISA
4:97

ظَالِمِي

Zālimī

yazık eden kimselere

Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki "Nerede idiniz?" Onlar "Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz’aflar) idik." derler. (Melekler de) "Hicret etmeniz için Allah’ın arzı geniş değil miydi?" derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o?

NISA
4:110

يَظْلِمْ

yeZlim

zulmederse

Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah’tan bağışlanma dilerse Allah’ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur.

NISA
4:124

يُظْلَمُونَ

yuZlemūne

ve haksızlığa uğratılmazlar

Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ’çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır.

NISA
4:148

ظُلِمَ

Zulime

haksızlık edilen

Allah, zulme uğrayanlar dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Allah işitendir, bilendir.

NISA
4:153

بِظُلْمِهِمْ

biZulmihim

haksızlıklarından dolayı

Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa’dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki "Bize Allah’ı açıkça göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa’ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.

NISA
4:160

فَبِظُلْمٍ

febiZulmin

zulümlerinden dolayı

Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah’ın yolundan alıkoymaları nedeniyle (önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık.

NISA
4:168

وَظَلَمُوا

ve Zelemū

ve zulmedenler

Gerçek şu ki, inkar edenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir.

TALAK
65:1

ظَلَمَ

Zeleme

yazık etmiştir

Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah’tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık ’çirkin bir hayasızlık’ göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur.

TALAK
65:11

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar-

İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah’ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.

NUR
24:40

كَظُلُمَاتٍ

keZulumātin

karanlıklar gibidir

Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur.

NUR
24:40

ظُلُمَاتٌ

Zulumātun

karanlıklar

Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur.

NUR
24:50

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimlerdir

Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir.

HUCURAT
49:11

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimdirler

Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi ’olmadık-kötü lakablarla’ çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.

TAHRIM
66:11

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Allah, iman edenlere de Firavun’un karısını örnek verdi. Hani demişti ki "Rabbim bana Kendi Katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar."

SAF
61:7

أَظْلَمُ

eZlemu

daha zalim

İslam’a çağrıldığı halde, Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.

SAF
61:7

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

İslam’a çağrıldığı halde, Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.

MAIDE
5:3

بِالْأَزْلَامِ

bil-ezlāmi

fal oklariyle

Ölü eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip-beğendim. Kim ’şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa’ -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

MAIDE
5:16

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar-

Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir.

MAIDE
5:29

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerin

"Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur."

MAIDE
5:39

ظُلْمِهِ

Zulmihi

yaptığı haksızlıktan

Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

MAIDE
5:45

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimlerdir

Biz onda, onların üzerine yazdık Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

MAIDE
5:51

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalim

Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez.

MAIDE
5:72

لِلظَّالِمِينَ

liZZālimīne

zalimlerin

Andolsun, "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih’tir" diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih’in dediği (şudur) "Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin. Çünkü O, Kendisi’ne ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur."

MAIDE
5:90

وَالْأَزْلَامُ

vel’ezlāmu

ve şans okları

Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.

MAIDE
5:107

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimlerden

Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar buna daha hak sahibidirler- öbürlerinin yerine geçerler ve "Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz" diye Allah’a yemin ederler.

MÜMTEHINE
60:9

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimler

Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir.

HADID
57:9

الظُّلُمَاتِ

Z-Zulumāti

karanlıklar-

Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:19

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ı onarmayı, Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah Katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.

TEVBE
9:23

الظَّالِمُونَ

Z-Zālimūne

zalimler

Ey iman edenler, eğer imana karşı inkarı sevip-tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin. Sizden kim onları veli edinirse, işte bunlar zulmeden kimselerdir.

TEVBE
9:36

تَظْلِمُوا

teZlimū

zulmetmeyin

Gerçek şu ki, Allah Katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah’ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir.

TEVBE
9:47

بِالظَّالِمِينَ

biZ-Zālimīne

zalimleri

Sizinle birlikte çıksalardı, size ’kötülük ve zarardan’ başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara ’haber taşıyanlar’ vardır. Allah, zulmedenleri bilir.

TEVBE
9:70

لِيَظْلِمَهُمْ

liyeZlimehum

onlara zulmediyor

Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

TEVBE
9:70

يَظْلِمُونَ

yeZlimūne

zulmediyorlardı

Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

TEVBE
9:109

الظَّالِمِينَ

Z-Zālimīne

zalimler

Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.