ج ن ن kökü Kur'an'da 201 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:2

بِمَجْنُونٍ

bimecnūnin

cinlenmiş (deli)

Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.

KALEM
68:17

الْجَنَّةِ

l-cenneti

bahçe

Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.

KALEM
68:34

جَنَّاتِ

cennāti

bahçeleri

Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri Katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.

KALEM
68:51

لَمَجْنُونٌ

lemecnūnun

mecnundur

O inkar edenler, zikri (Kur’an’ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar.

MÜDDESIR
74:40

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetler

Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar.

TEKVIR
81:13

الْجَنَّةُ

l-cennetu

cennet

Cennet de yakınlaştırıldığı zaman,

TEKVIR
81:22

بِمَجْنُونٍ

bimecnūnin

cinli

Sizin sahibiniz bir deli değildir.

FECR
89:30

جَنَّتِي

cennetī

cennetime

Cennetime gir.

NAS
114:6

الْجِنَّةِ

l-cinneti

cinler-

Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas’tan Allah’a sığınırım).

NECM
53:15

جَنَّةُ

cennetu

Cennet’ül (bahçe)

Ki Cennetü’l-Me’va onun yanındadır.

NECM
53:32

أَجِنَّةٌ

ecinnetun

cenin halinde iken

Ki onlar, ufak tefek günahlar dışında, günahın büyük olanından ve çirkin utanmazlıklardan kaçınırlar. Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi daha iyi bilendir; hem sizi topraktan inşa ettiği (yarattığı) ve siz daha annelerinizin karnında cenin halinde bulunduğunuz zaman da. Öyleyse kendinizi temize çıkarıp-durmayın. O, sakınanı daha iyi bilendir.

BÜRUC
85:11

جَنَّاتٌ

cennātun

cennetler

Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

KAF
50:9

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeler

Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.

KAF
50:31

الْجَنَّةُ

l-cennetu

cennet

Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.

KAMER
54:9

مَجْنُونٌ

mecnūnun

cinlenmiştir

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve "Delidir" dediler. O ’baskı altına alınıp engellenmişti.’

KAMER
54:54

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlerdedir

Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nehir (çevresin)dedirler.

SAD
38:50

جَنَّاتِ

cennāti

cennetleri

Adn cennetleri; kapılar onlara açılmıştır.

A'RAF
7:19

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennette

Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.

A'RAF
7:22

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"

A'RAF
7:27

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet-

Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.

A'RAF
7:38

الْجِنِّ

l-cinni

cin

(Allah) diyecek "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek.

A'RAF
7:40

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız.

A'RAF
7:42

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.

A'RAF
7:43

الْجَنَّةُ

l-cennetu

cennet

Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki "Bizi buna ulaştıran Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimiz’in elçileri hak ile geldiler." Onlara "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek.

A'RAF
7:44

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler "Bize Rabbimiz’in vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir "Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun."

A'RAF
7:46

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A’raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere "Selam size" derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) ’şiddetle arzu edip umanlardır.’

A'RAF
7:49

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

"Kendilerine Allah’ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız."

A'RAF
7:50

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Ateşin halkı cennet halkına seslenir "Bize biraz sudan ya da Allah’ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki "Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır."

A'RAF
7:179

الْجِنِّ

l-cinni

cin

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.

A'RAF
7:184

جِنَّةٍ

cinnetin

delilik

Sahiplerinde (ya da arkadaşları olan peygamberde) delilikten hiçbir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? O, apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir.

CIN
72:1

الْجِنِّ

l-cinni

cin(ler)-

De ki "Bana gerçekten şu vahyolundu Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler -Doğrusu biz, (büyük) hayranlık uyandıran bir Kur’an dinledik"

CIN
72:5

وَالْجِنُّ

velcinnu

ve cinlerin

"Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."

CIN
72:6

الْجِنِّ

l-cinni

cinler-

"Bir de şu gerçek var İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı."

YASIN
36:26

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Ona "Cennete gir" denildi. O da "Keşke benim kavmim de bir bilseydi" dedi.

YASIN
36:34

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeleri

Biz, orada hurmalıklardan ve üzüm-bağlarından bahçeler kıldık ve içlerinde pınarlar fışkırttık

YASIN
36:55

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Gerçek şu ki, bugün cennet halkı, ’sevinç ve mutluluk dolu’ bir meşguliyet içindedirler.

FURKAN
25:8

جَنَّةٌ

cennetun

bir bahçesi

"Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması veya (ürünlerinden) yemekte olduğu bir bahçesi olması (gerekmez miydi)?" Zulmedenler dedi ki "Siz olsa olsa, ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz."

FURKAN
25:10

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeler

Dilediği takdirde, sana bundan daha hayırlısı olarak altından ırmaklar akan cennetler veren ve senin için köşkler kılan (Allah) ne Yücedir.

FURKAN
25:15

جَنَّةُ

cennetu

cennet (mi?)

De ki "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va’dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır."

FURKAN
25:24

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

O gün, cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer çok daha güzeldir.

FATIR
35:33

جَنَّاتُ

cennātu

cennetleri

Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler. Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir.

MERYEM
19:60

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiçbir şeyle zulme uğratılmayacaklar.

MERYEM
19:61

جَنَّاتِ

cennāti

cennetleri(ne gireceklerdir)

Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) Kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O’nun va’di yerine gelecektir.

MERYEM
19:63

الْجَنَّةُ

l-cennetu

cennet

O cennet; Biz, kullarımızdan takva sahibi olanları (ona) varisçi kılacağız.

TA-HA
20:76

جَنَّاتُ

cennātu

cennetleri

"İçlerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn cennetleri de (onlarındır). Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır."

TA-HA
20:117

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet-

Bunun üzerine dedik ki "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."

TA-HA
20:121

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.

VAKI'A
56:12

جَنَّاتِ

cennāti

cennetlerinde

Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde;

VAKI'A
56:89

وَجَنَّتُ

ve cennetu

ve cenneti (vardır)

Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).

ŞU'ARA
26:27

لَمَجْنُونٌ

lemecnūnun

mutlaka delidir

(Firavun) Dedi ki "Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir."

ŞU'ARA
26:57

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeler(in)-

Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;

ŞU'ARA
26:85

جَنَّةِ

cenneti

cennetinin

"Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl,"

ŞU'ARA
26:90

الْجَنَّةُ

l-cennetu

cennet

(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.

ŞU'ARA
26:134

وَجَنَّاتٍ

ve cennātin

ve bahçeler

"Bahçeler ve pınarlar da."

ŞU'ARA
26:147

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeler

"Bahçelerin, pınarların içinde,"

NEML
27:10

جَانٌّ

cānnun

bir yılan

"Asanı bırak;" (Bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. "Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz."

NEML
27:17

الْجِنِّ

l-cinni

cinler-

Süleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı.

NEML
27:39

الْجِنِّ

l-cinni

cinler-

Cinlerden ifrit "Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim." dedi.

KASAS
28:31

جَانٌّ

cānnun

küçük bir yılan

"Asanı bırak." (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin."

İSRA
17:88

وَالْجِنُّ

velcinnu

ve cin(ler)

De ki "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler."

İSRA
17:91

جَنَّةٌ

cennetun

bir bahçen

"Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın."

YUNUS
10:9

جَنَّاتِ

cennāti

cennetlerinde

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip-iletir (hidayet eder).

YUNUS
10:26

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.

HUD
11:23

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

İman edip salih amellerde bulunanlar ve ’Rablerine kalpleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar’, işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır.

HUD
11:108

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.

HUD
11:119

الْجِنَّةِ

l-cinneti

cinler-

Rabbinin rahmet ettikleri dışında. Onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin (şu) sözü tamamlanıp gerçekleşmiştir "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, (kafirlerin) tümüyle dolduracağım."

HICR
15:6

لَمَجْنُونٌ

lemecnūnun

delisin

Onlar "Ey kendisine Kitap indirilen (Muhammed). Gerçekten sen cinlenmiş (bir deli)sin," dediler.

HICR
15:27

وَالْجَانَّ

velcānne

ve Cinleri

Ve Cann’ı da daha önce ’nüfuz eden kavurucu’ ateşten yaratmıştık.

HICR
15:45

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlerde

Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.

EN'ÂM
6:76

جَنَّ

cenne

basınca

Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki "Bu benim Rabbimdir." Fakat (yıldız) kayboluverince "Ben kaybolup-gidenleri sevmem" demişti.

EN'ÂM
6:99

وَجَنَّاتٍ

ve cennātin

ve bahçeleri

O, gökten su indirendir. Bununla herşeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.

EN'ÂM
6:100

الْجِنَّ

l-cinne

cinleri

Cinleri Allah’a ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hiçbir bilgiye dayanmaksızın O’na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O ise nitelendiregeldikleri şeylerden Yücedir, uzaktır.

EN'ÂM
6:112

وَالْجِنِّ

velcinni

ve cin

Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.

EN'ÂM
6:128

الْجِنِّ

l-cinni

cinler

Onların tümünü toplayacağı gün "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki "Allah’ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir.

EN'ÂM
6:130

الْجِنِّ

l-cinni

cin

Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar "Nefislerimize karşı şehadet ederiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler.

EN'ÂM
6:141

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeleri

Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O’dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.

SAFFAT
37:36

مَجْنُونٍ

mecnūnin

cinlenmiş

Ve derlerdi ki "Biz, ünlenmiş bir şair için ilahlarımızı terk mi edeceğiz?"

SAFFAT
37:43

جَنَّاتِ

cennāti

cennetlerinde

Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde.

SAFFAT
37:158

الْجِنَّةِ

l-cinneti

cinler

Onlar, Kendisi’yle (Allah ile) cinler arasında bir soy-bağı kurdular. Oysa andolsun, cinler de onların gerçekten (azap için getirilip) hazır bulundurulacaklarını bilmişlerdir.

SAFFAT
37:158

الْجِنَّةُ

l-cinnetu

cinler

Onlar, Kendisi’yle (Allah ile) cinler arasında bir soy-bağı kurdular. Oysa andolsun, cinler de onların gerçekten (azap için getirilip) hazır bulundurulacaklarını bilmişlerdir.

LOKMAN
31:8

جَنَّاتُ

cennātu

cennetler

(Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır.

SEBE
34:8

جِنَّةٌ

cinnetun

delilik-

"Allah’a karşı yalan mı düzüp uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayır, ahirete inanmayanlar, azapta ve uzak bir sapıklık içindedirler.

SEBE
34:12

الْجِنِّ

l-cinni

cinlerin

Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık.

SEBE
34:14

الْجِنُّ

l-cinnu

cinler

Böylece onun (Süleymanın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o, yere yıkılıp-düşünce, açıkça ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azap içinde kalıp-yaşamazlardı.

SEBE
34:15

جَنَّتَانِ

cennetāni

iki bahçe

Andolsun, Sebe’ (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır. (Evleri) Sağdan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demiştik ki) "Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabb(iniz var)."

SEBE
34:16

بِجَنَّتَيْهِمْ

bicenneteyhim

onların iki bahçesini

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük.

SEBE
34:16

جَنَّتَيْنِ

cenneteyni

iki bahçeye

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük.

SEBE
34:41

الْجِنَّ

l-cinne

cinlere

(Melekler) Derler ki "Sen Yücesin, bizim velimiz Sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara iman etmişlerdi."

SEBE
34:46

جِنَّةٍ

cinnetin

delilik

De ki "Size bir tek öğüt veriyorum "Allah için ikişer ikişer ve teker teker kıyam etmeniz, sonra düşünmeniz. Sizin sahibiniz (veya arkadaşınız olan Peygamber)de hiçbir delilik yoktur. O, yalnızca sizi, şiddetli bir azabın öncesinde uyarandır."

ZÜMER
39:73

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennete

Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin."

ZÜMER
39:74

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

(Onlar da) Dediler ki "Bize olan va’dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah’a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

MÜ'MIN
40:8

جَنَّاتِ

cennāti

cennetlerine

"Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) va’dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da. Gerçekten Sen, üstün ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sahibisin."

MÜ'MIN
40:40

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

"Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü’min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler."

FUSSILET
41:25

الْجِنِّ

l-cinni

cin(ler)-

Biz onlara birtakım yakın-kimseleri ’kabuk gibi üzerlerine kaplattık,’ onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azap) sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uğrayan kimselerdi.

FUSSILET
41:29

الْجِنِّ

l-cinni

cin

İnkar edenler dediler ki "Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar."

FUSSILET
41:30

بِالْجَنَّةِ

bil-cenneti

cennetle

Şüphesiz "Bizim Rabbimiz Allah’tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin."

ŞURA
42:7

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennette

İşte Biz sana, böyle Arapça bir Kur’an vahyettik; şehirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve çevresinde olanları uyarman için ve kendisinde şüphe olmayan toplanma gününü (haber verip onları) uyarman için de. (O gün onların) Bir bölümü cennette, bir bölümü çılgınca yanan ateşin içerisindedirler.

ŞURA
42:22

الْجَنَّاتِ

l-cennāti

cennet

(O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine çöküvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur.

ZUHRUF
43:70

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

"Siz ve eşleriniz cennete girin; ’sevinç içinde ağırlanacaksınız."

ZUHRUF
43:72

الْجَنَّةُ

l-cennetu

cennet

"İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur."

DUHAN
44:14

مَجْنُونٌ

mecnūnun

cinlenmiştir

Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir."

DUHAN
44:25

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeler-

Onlar nice bahçeler ve pınarlar terk etmişlerdi;

DUHAN
44:52

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçelerde

Cennetlerde ve pınarlarda,

AHKAF
46:14

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır.

AHKAF
46:16

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va’dolunan doğru bir vaaddir.

AHKAF
46:18

الْجِنِّ

l-cinni

cin(ler)-

İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde (azap) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır.

AHKAF
46:29

الْجِنِّ

l-cinni

cinler-

Hani cinlerden birkaçını, Kur’an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki "Kulak verin;" sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.

ZARIYAT
51:15

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlerdedir

Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar;

ZARIYAT
51:39

مَجْنُونٌ

mecnūnun

cinlidir

Fakat o, ’bütün kişisel ve askeri gücüyle’ yüz çevirdi ve "(Bu,) Ya bir büyücü veya bir delidir" dedi.

ZARIYAT
51:52

مَجْنُونٌ

mecnūnun

cinlenmiştir

İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir.

ZARIYAT
51:56

الْجِنَّ

l-cinne

cinleri

Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.

GAŞIYE
88:10

جَنَّةٍ

cennetin

bir bahçededir

Yüksek bir cennettedir.

KEHF
18:31

جَنَّاتُ

cennātu

cennetleri

Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek.

KEHF
18:32

جَنَّتَيْنِ

cenneteyni

iki bağ

Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik.

KEHF
18:33

الْجَنَّتَيْنِ

l-cenneteyni

bağ (da)

İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık.

KEHF
18:35

جَنَّتَهُ

cennetehu

bağına

Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve) "Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum" dedi.

KEHF
18:39

جَنَّتَكَ

cenneteke

bağına

"Bağına girdiğin zaman, ’MaşaAllah, Allah’tan başka kuvvet yoktur’ demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan."

KEHF
18:40

جَنَّتِكَ

cennetike

senin bağından

"Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten ’yakıp-yıkan bir afet’ gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."

KEHF
18:50

الْجِنِّ

l-cinni

cinlerden

Hani meleklere "Adem’e secde edin" demiştik; İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir.

KEHF
18:107

جَنَّاتُ

cennātu

cennetleri

İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar için bir ’konaklama yeridir.’

NAHL
16:31

جَنَّاتُ

cennātu

cennetlerine

Adn Cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir.

NAHL
16:32

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin."

NUH
71:12

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeler

"Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü) bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin."

İBRAHIM
14:23

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

İman edip salih amellerde bulunanlar, Rablerinin izniyle altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere konulmuşlardır. Orada birbirlerine olan dirlik temennileri "Selam"dır.

MÜ'MINUN
23:19

جَنَّاتٍ

cennātin

bahçeleri

Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde çok sayıda yemişler vardır; sizler onlardan yemektesiniz.

MÜ'MINUN
23:25

جِنَّةٌ

cinnetun

delilik bulunan

"O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin."

MÜ'MINUN
23:70

جِنَّةٌ

cinnetun

bir delilik var

Yahut "Onda bir delilik var" mı diyorlar? Hayır, o, onlara hak ile gelmiş bulunmaktadır ve onların çoğu hakkı çirkin karşılıyorlar.

SECDE
32:13

الْجِنَّةِ

l-cinneti

cinlerden

Eğer Biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat Benden çıkan şu söz gerçekleşecektir "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (İnkar edenlerle) tamamıyla dolduracağım."

SECDE
32:19

جَنَّاتُ

cennātu

cennetlerde

İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için, yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır.

TUR
52:17

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetler

Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler;

TUR
52:29

مَجْنُونٍ

mecnūnin

mecnun

Şu halde sen, öğüt verip-hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun.

HAKKA
69:22

جَنَّةٍ

cennetin

bir bahçede

Yüksek bir cennette.

ME'ARIC
70:35

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlerde

İşte onlar, cennetler içinde ağırlananlardır.

ME'ARIC
70:38

جَنَّةَ

cennete

cennetine

Onlardan her biri, nimetlerle donatılmış cennete gireceğini mi umuyor (tamah ediyor)?

NEBE
78:16

وَجَنَّاتٍ

ve cennātin

ve bahçeler

Ve birbirine sarmaş-dolaş bahçeleri de.

NAZI'AT
79:41

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennettir

Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.

ANKEBUT
29:58

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet-

İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

RA'D
13:4

وَجَنَّاتٌ

ve cennātun

ve bağlar(ı vardır)

Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.

RA'D
13:23

جَنَّاتُ

cennātu

cennetlerine

Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından ’salih davranışlarda’ bulunanlar da (Adn cennetlerine girer). Melekler onlara her bir kapıdan girip (şöyle derler)

RA'D
13:35

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennetin

Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir.

HAC
22:14

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Gerçekten Allah, her istediğini yapar.

HAC
22:23

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; ordaki elbiseleri ipek(ten)tir.

HAC
22:56

جَنَّاتِ

cennāti

cennetlerindedirler

Mülk, o gün yalnızca Allah’ındır. O, aralarında hükmedecektir. Artık iman edip salih amellerde bulunanlar; nimetlerle donatılmış cennetler içindedirler.

RAHMAN
55:15

الْجَانَّ

l-cānne

cin’i

Cann’ı (cinni) da ’yalın-dumansız bir ateşten’ yarattı.

RAHMAN
55:33

الْجِنِّ

l-cinni

cinler

Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak ’üstün bir güç (sultan)’ olmaksızın aşamazsınız.

RAHMAN
55:39

جَانٌّ

cānnun

cin’e

İşte o gün, ne insana, ne cinne günahından sorulmaz.

RAHMAN
55:46

جَنَّتَانِ

cennetāni

iki cennet

Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır.

RAHMAN
55:54

الْجَنَّتَيْنِ

l-cenneteyni

iki cennetin

Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay)dır.

RAHMAN
55:56

جَانٌّ

cānnun

cin

Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

RAHMAN
55:62

جَنَّتَانِ

cennetāni

iki cennet (daha)

Bu-ikisinin ötesinde iki cennet daha var.

RAHMAN
55:74

جَانٌّ

cānnun

cin

Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

İNSAN
76:12

جَنَّةً

cenneten

cennettir

Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir.

BAKARA
2:25

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetler

(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:35

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennette

Ve dedik ki "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

BAKARA
2:82

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:111

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Dediler ki "Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez." Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı (burhan) getirin."

BAKARA
2:214

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.

BAKARA
2:221

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennete

Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

BAKARA
2:265

جَنَّةٍ

cennetin

bir bahçeye

Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki, ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir.

BAKARA
2:266

جَنَّةٌ

cennetun

bir bahçesi

Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar, ki düşünesiniz.

ÂL-I İMRAN
3:15

جَنَّاتٌ

cennātun

cennetler

De ki "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir."

ÂL-I İMRAN
3:133

وَجَنَّةٍ

ve cennetin

ve cennete

Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.

ÂL-I İMRAN
3:136

وَجَنَّاتٌ

ve cennātun

ve cennetlerdir

İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var).

ÂL-I İMRAN
3:142

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

ÂL-I İMRAN
3:185

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.

ÂL-I İMRAN
3:195

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O’nun Katındadır."

ÂL-I İMRAN
3:198

جَنَّاتٌ

cennātun

cennetler

Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için Allah Katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah’ın Katında olanlar daha hayırlıdır.

HAŞR
59:20

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı ’umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.’

HAŞR
59:20

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennet

Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı ’umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.’

NISA
4:13

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

NISA
4:57

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları, ’ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe’ sokacağız.

NISA
4:122

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah’ın gerçek olan va’didir. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?

NISA
4:124

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ’çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır.

MUHAMMED
47:6

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennete

Ve onları, kendilerine tarif edip-tanıttığı cennete sokacaktır.

MUHAMMED
47:12

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir.

MUHAMMED
47:15

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennetin

Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur) İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ’parça parça koparan’ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?

TALAK
65:11

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah’ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.

BEYYINE
98:8

جَنَّاتُ

cennātu

cennetleridir

Rableri Katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O’ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden ’içi titreyerek korku duyan kimse’ içindir.

MUNAFIKUN
63:2

جُنَّةً

cunneten

kalkan

Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah’ın yolundan alıkoydular. Doğrusu ne kötü şey yapıyorlar.

MÜCADELE
58:16

جُنَّةً

cunneten

kalkan

Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah’ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

MÜCADELE
58:22

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.

TAHRIM
66:8

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Ey iman edenler, Allah’a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar. Derler ki "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, herşeye güç yetirensin."

TAHRIM
66:11

الْجَنَّةِ

l-cenneti

cennetin

Allah, iman edenlere de Firavun’un karısını örnek verdi. Hani demişti ki "Rabbim bana Kendi Katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar."

TEĞABUN
64:9

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Sizi toplanma günü için birarada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah’a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük ’mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur.

SAF
61:12

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte ’büyük mutluluk ve kurtuluş’ budur.

SAF
61:12

جَنَّاتِ

cennāti

bahçeler

O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte ’büyük mutluluk ve kurtuluş’ budur.

FETIH
48:5

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

(Bütün bunlar,) Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte bu, Allah Katında ’büyük kurtuluş ve mutluluk’tur.

FETIH
48:17

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Kör olana güçlük (sorumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse, (Allah) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azap ile azaplandırır.

MAIDE
5:12

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetlere

Andolsun, Allah İsrailoğulları’ndan kesin söz (misak) almıştı. Onlardan on iki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara "Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah’a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır."

MAIDE
5:65

جَنَّاتِ

cennāti

cennetlere

Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları ’nimetlerle donatılmış’ cennetlere sokardık.

MAIDE
5:72

الْجَنَّةَ

l-cennete

cenneti

Andolsun, "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih’tir" diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih’in dediği (şudur) "Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin. Çünkü O, Kendisi’ne ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur."

MAIDE
5:85

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetler

Böylelikle Allah, dediklerine karşılık olarak içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyilik yapanların karşılığıdır.

MAIDE
5:119

جَنَّاتٌ

cennātun

cennetler

Allah dedi ki "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur."

HADID
57:12

جَنَّاتٌ

cennātun

cennetlerdir

O gün, mü’min erkekler ile mü’min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte ’büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur.

HADID
57:21

وَجَنَّةٍ

ve cennetin

ve bir cennete

Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) ’çaba gösterip-yarışın,’ ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.

TEVBE
9:21

وَجَنَّاتٍ

ve cennātin

ve cennetlerle

Rableri onlara Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler.

TEVBE
9:72

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetler

Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetmiştir. Allah’tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

TEVBE
9:72

جَنَّاتِ

cennāti

cennetleri

Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetmiştir. Allah’tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

TEVBE
9:89

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetler

Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

TEVBE
9:100

جَنَّاتٍ

cennātin

cennetler

Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O’ndan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

TEVBE
9:111

الْجَنَّةَ

l-cennete

cennet

Hiç şüphesiz Allah, mü’minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da O’nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah’tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte ’büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur.