ق ب ل kökü Kur'an'da 294 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:30

فَأَقْبَلَ

feeḳbele

dönüp başladılar

Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar.

NECM
53:52

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Daha önce Nuh kavmini de. Çünkü onlar, daha zalim ve daha azgındılar.

KAF
50:12

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

onlardan önce

Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanladı.

KAF
50:36

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

bunlardan önce

Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?

KAF
50:39

قَبْلَ

ḳable

önce

Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.

KAF
50:39

وَقَبْلَ

ve ḳable

ve önce

Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.

KAMER
54:9

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

onlardan önce

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve "Delidir" dediler. O ’baskı altına alınıp engellenmişti.’

SAD
38:3

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

SAD
38:12

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

onlardan önce

Onlardan önce Nuh kavmi, Ad ve kazıklar sahibi Firavun da yalanlamıştı.

SAD
38:16

قَبْلَ

ḳable

önce

(Alaylı alaylı) Dediler ki "Rabbimiz, hesap gününden önce (azaptan bize vadettiğin) payımızı çabuklaştırıver."

A'RAF
7:27

وَقَبِيلُهُ

ve ḳabīluhu

ve kabilesi

Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.

A'RAF
7:38

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce

(Allah) diyecek "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek.

A'RAF
7:53

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki "Gerçekten Rabbimiz’in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.

A'RAF
7:101

قَبْلُ

ḳablu

önceden

İşte bu ülkeler, sana onların ’haberlerinden aktarmalar yapıyoruz.’ Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle iman eder olmadılar. İşte Allah, inkar edenlerin kalplerini böyle damgalar.

A'RAF
7:123

قَبْلَ

ḳable

önce

Firavun "Ben size izin vermeden önce O’na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı buradan sürüp-çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz."

A'RAF
7:129

قَبْلِ

ḳabli

önce-

Dediler ki "Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyete uğratıldık." (Musa) "Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek" dedi.

A'RAF
7:155

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı. Bunları da ’dayanılmaz bir sarsıntı’ tutuverince, dedi ki "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın."

A'RAF
7:173

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Ya da "Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir kuşağız; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin?" dememeniz için.

YASIN
36:31

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

kendilerinden önce

Görmüyorlar mı, kendilerinden önce nice nesilleri helak ettik? Onlar, bir daha kendilerine dönmemektedirler.

FURKAN
25:20

قَبْلَكَ

ḳableke

senden önce

Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir.

FATIR
35:4

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önceki

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki elçiler de yalanlandı. (En sonunda bütün) İşler Allah’a döndürülür.

FATIR
35:25

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

bunlardan önceki

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.

FATIR
35:44

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir.

MERYEM
19:7

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

(Allah buyurdu) "Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız."

MERYEM
19:9

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

(Ona gelen melek) "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki Bu Benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım."

MERYEM
19:23

قَبْلَ

ḳable

önce

Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim."

MERYEM
19:67

قَبْلُ

ḳablu

önceden

İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten Bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?

MERYEM
19:74

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

onlardan önce

Onlardan önce nice insan- nesillerini yıkıma uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve tefriş) bakımından da, gösteriş bakımından da daha güzeldiler.

MERYEM
19:98

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

onlardan önce

Biz, onlardan önce nice insan nesillerini yıkıma uğrattık; (şimdiyse) onlardan hiçbirini hissediyor veya onların fısıltılarını duyuyor musun?

TA-HA
20:71

قَبْلَ

ḳable

önce

(Firavun) Dedi ki "Ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi? Şüphesiz o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben de sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim ve sizi hurma dallarında sallandıracağım. Siz de elbette, hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız."

TA-HA
20:90

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Andolsun, Harun bundan önce onlara "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.

TA-HA
20:114

قَبْلِ

ḳabli

önce

Hak olan, biricik hükümdar olan Allah Yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur’an’ı (okumada) acele etme ve de ki "Rabbim, ilmimi arttır."

TA-HA
20:115

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Andolsun, Biz bundan önce Adem’e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.

TA-HA
20:128

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

kendilerinden önce

Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini yıkıma uğratmamız, onları doğruya yöneltmedi mi? (Oysa bugün kendileri) onların kaldıkları yerlerde (tarihi kalıntıları üzerinde) gezinip duruyorlar. Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için ayetler vardır.

TA-HA
20:130

قَبْلَ

ḳable

önce

Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.

TA-HA
20:130

وَقَبْلَ

ve ḳable

ve önce

Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.

TA-HA
20:134

قَبْلِهِ

ḳablihi

ondan önce

Eğer Biz onları bundan önceki bir azap ile yıkıma uğratmış olsaydık, şüphesiz diyeceklerdi ki "Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de, küçülmeden ve aşağılanmadan önce Senin ayetlerine tabi olsaydık."

TA-HA
20:134

قَبْلِ

ḳabli

önce

Eğer Biz onları bundan önceki bir azap ile yıkıma uğratmış olsaydık, şüphesiz diyeceklerdi ki "Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de, küçülmeden ve aşağılanmadan önce Senin ayetlerine tabi olsaydık."

VAKI'A
56:16

مُتَقَابِلِينَ

muteḳābilīne

karşılıklı

Karşılıklı yaslanmışlardır.

VAKI'A
56:45

قَبْلَ

ḳable

önce

Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.

ŞU'ARA
26:49

قَبْلَ

ḳable

önce

(Firavun) Dedi ki "Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım."

NEML
27:37

قِبَلَ

ḳibele

karşı koyamayacakları

"Sen onlara dön, Biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve Biz onları ordan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız."

NEML
27:38

قَبْلَ

ḳable

önce

(Elçinin gitmesinden sonra Süleyman) "Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (Müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?" dedi.

NEML
27:39

قَبْلَ

ḳable

önce

Cinlerden ifrit "Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim." dedi.

NEML
27:40

قَبْلَ

ḳable

önce

Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki "Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim." Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki "Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.

NEML
27:42

قَبْلِهَا

ḳablihā

daha önce

Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona "Senin tahtın böyle mi?" denildi. Dedi ki "Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslüman olmuştuk."

NEML
27:46

قَبْلَ

ḳable

önce

Dedi ki "Ey kavmim, neden iyilikten önce kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Allah’tan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz."

NEML
27:68

قَبْلُ

ḳablu

önceden

"Andolsun, bu (azap ve dirilme tehdidi), bize ve daha önce atalarımıza va’dolunmuştur. Bu, olsa olsa geçmişlerin uydurma masallarından başkası değildir."

KASAS
28:12

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?" dedi.

KASAS
28:31

أَقْبِلْ

eḳbil

dön

"Asanı bırak." (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin."

KASAS
28:46

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

(Musa’ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur’un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için (gönderildin). Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.

KASAS
28:48

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Fakat onlara Kendi Katımız’dan hak geldiği zaman "Musa’ya verilenlerin bir benzeri buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar, daha önce Musa’ya verilenleri inkar etmemişler miydi? "İki büyü birbirine arka çıktı" dediler. Ve "Gerçekten biz hepsini inkar edenleriz" dediler.

KASAS
28:52

قَبْلِهِ

ḳablihi

bundan önce

Bu (Kur’an)dan önce, kitap verdiklerimiz buna inanmaktadırlar.

KASAS
28:53

قَبْلِهِ

ḳablihi

ondan önce de

Onlara okunduğu zaman "Biz ona inandık, gerçekten o, Rabbimiz’den olan bir haktır, şüphesiz biz bundan önce de Müslümanlar idik" derler.

KASAS
28:78

قَبْلِهِ

ḳablihi

kendisinden önceki

Dedi ki "Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir." Bilmez mi, ki gerçekten Allah, kendisinden önceki nesillerden kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan-sayısı bakımından daha çok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suçlu-günahkarlardan kendi günahları sorulmaz.

İSRA
17:58

قَبْلَ

ḳable

önce

Hiçbir ülke (veya şehir) olmasın ki, kıyamet gününden önce Biz onu (ya) bir yıkıma uğratacağız veya onu şiddetli bir azapla azaplandıracağız; bu (muhakkak) o kitapta yazılıdır.

İSRA
17:77

قَبْلَكَ

ḳableke

senden önce

(Bu,) Senden önce gönderdiğimiz resullerimizin bir sünnetidir. Sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın.

İSRA
17:92

قَبِيلًا

ḳabīlen

karşımıza

"Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah’ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin."

İSRA
17:107

قَبْلِهِ

ḳablihi

daha önce

De ki "İster ona inanın, ister inanmayın O, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğu zaman, çenelerinin üstüne kapanarak secde ederler."

YUNUS
10:13

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce

Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.

YUNUS
10:16

قَبْلِهِ

ḳablihi

daha önce

De ki "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"

YUNUS
10:39

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki(ler)

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.

YUNUS
10:74

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.

YUNUS
10:87

قِبْلَةً

ḳibleten

ibadethane

Musa ve kardeşine (şöyle) vahyettik "Mısır’da kavminiz için evler hazırlayın, evlerinizi namaz kılınan (ve kıbleye dönük) yerler yapın ve namazı dosdoğru kılın. Mü’minleri de müjdele."

YUNUS
10:91

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın.

YUNUS
10:94

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, senden önce kitabı okuyanlara sor. Andolsun, Rabbinden sana gerçek gelmiştir, şu halde kuşkuya kapılanlardan olma.

YUNUS
10:102

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önce

Kendilerinden önce gelip geçmişlerin (başlarından geçen) günlerin bir benzerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki "Bekleyedurun. Şüphesiz ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim."

HUD
11:17

قَبْلِهِ

ḳablihi

ondan önce

Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan, onu yine ondan bir şahid izleyen ve ondan önce bir önder ve rahmet olarak Musa’nın kitabı (kendisini doğrulamakta) bulunan kimse, (artık onlar) gibi midir? İşte onlar, buna (Kur’an’a) inanırlar. Gruplardan biri onu inkar ederse, ateş ona vaadedilen yerdir. Öyleyse, bundan kuşkuda olma, çünkü o, Rabbinden olan bir haktır. Ancak insanların çoğunluğu inanmazlar.

HUD
11:49

قَبْلِ

ḳabli

önce

Bunlar Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.

HUD
11:62

قَبْلَ

ḳable

önce

Dediler ki "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."

HUD
11:78

قَبْلُ

ḳablu

ve daha önce

Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. "Ey kavmim" dedi. "İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah’tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?"

HUD
11:109

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.

HUD
11:116

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önceki

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı.

YUSUF
12:3

قَبْلِهِ

ḳablihi

ondan önce

Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz, oysa sen, daha önce, bundan haberi olmayanlardandın.

YUSUF
12:6

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

"Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

YUSUF
12:26

قُبُلٍ

ḳubulin

önden

(Yusuf) Dedi ki "Onun kendisi benden murad almak istedi." Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir.

YUSUF
12:37

قَبْلَ

ḳable

önceden

Dedi ki "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah’a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim."

YUSUF
12:64

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Dedi ki "Daha önce kardeşi konusunda size güvendiğimden başka (bir şekilde) onun hakkında size güvenir miyim? Allah en hayırlı koruyucudur ve O, esirgeyenlerin esirgeyicisidir."

YUSUF
12:71

وَأَقْبَلُوا

veeḳbelū

dönerek

Onlara doğru yönelerek "Neyi kaybettiniz?" dediler.

YUSUF
12:76

قَبْلَ

ḳable

önce

Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.

YUSUF
12:77

قَبْلُ

ḳablu

bundan önce

Dediler ki "Şayet çalmış bulunuyorsa, bundan önce onun kardeşi de çalmıştı." Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu onlara açıklamadı (ve içinden) "Siz daha kötü bir konumdasınız" dedi. "Sizin düzmekte olduklarınızı Allah daha iyi bilir."

YUSUF
12:80

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Ondan umutlarını kestikleri zaman, (durumu) kendi aralarında görüşmek üzere bir yana çekildiler. Onların büyükleri dedi ki "Babanızın size karşı Allah adına kesin bir söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda yaptığımız aşırılığı (işlediğimiz suçu) bilmiyor musunuz? Artık (bundan böyle) ben, ya babam bana izin verinceye veya Allah bana ilişkin hüküm verinceye kadar (bu) yerden kesin olarak ayrılamam. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır."

YUSUF
12:82

أَقْبَلْنَا

eḳbelnā

geldiğimiz

"İçinde (yaşamakta) olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz."

YUSUF
12:100

قَبْلُ

ḳablu

önceki

Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur."

YUSUF
12:109

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz kimseler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

YUSUF
12:109

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz kimseler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

HICR
15:10

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önceki

Andolsun, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik.

HICR
15:27

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Ve Cann’ı da daha önce ’nüfuz eden kavurucu’ ateşten yaratmıştık.

HICR
15:47

مُتَقَابِلِينَ

muteḳābilīne

karşı karşıya otururlar

Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar.

EN'ÂM
6:6

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önce

Kendilerinden önce nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık; gökten üzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama günahları nedeniyle Biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka nesiller (inşa edip) var ettik.

EN'ÂM
6:10

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce de

Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi.

EN'ÂM
6:28

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir.

EN'ÂM
6:34

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce de

Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah’ın sözlerini (va’dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi.

EN'ÂM
6:42

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce de

Andolsun, senden önceki ümmetlere (peygamberler) gönderdik de onları dayanılmaz zorluk (yoksulluk) ve sıkıntılarla çeviriverdik. Umulur ki yalvarırlar diye.

EN'ÂM
6:84

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Ve ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh’u ve onun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.

EN'ÂM
6:111

قُبُلًا

ḳubulen

karşılarına

Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık, -Allah’ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar.

EN'ÂM
6:148

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önce

Şirk koşanlar diyecekler ki "Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de, Bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak "zan ve tahminle yalan söylersiniz."

EN'ÂM
6:156

قَبْلِنَا

ḳablinā

bizden önceki

"Bizden önce kitap yalnız iki topluluğa indirildi, biz ise onların ders gördüklerinden habersizlerdik" dememeniz;

EN'ÂM
6:158

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki "Bekleyin, Biz de şüphesiz beklemekteyiz."

SAFFAT
37:27

وَأَقْبَلَ

ve eḳbele

ve döner

Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar

SAFFAT
37:44

مُتَقَابِلِينَ

muteḳābilīne

karşılıklı otururlar

Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (otururlar).

SAFFAT
37:50

فَأَقْبَلَ

fe eḳbele

dönmüş

Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar

SAFFAT
37:71

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

onlardan önce

Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.

SAFFAT
37:94

فَأَقْبَلُوا

feeḳbelū

hemen gittiler

Çok geçmeden (halkı) birbirine girmiş durumda kendisine yönelip geldiler.

SEBE
34:44

قَبْلَكَ

ḳableke

senden önce

Oysa Biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermemiştik.

SEBE
34:45

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki(ler)

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak Benim de (onları) inkarım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?

SEBE
34:53

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Oysa daha önce onu inkar etmişlerdi; onlar uzak bir yerden gayba atıp tutuyorlardı (dil uzatıyorlardı).

SEBE
34:54

قَبْلُ

ḳablu

bundan önce

(Şimdi) Kendileriyle istek duydukları şeyler arasında perde çekilmiştir; daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü onlar, kuşku verici bir tereddüt içinde idiler.

ZÜMER
39:8

قَبْلُ

ḳablu

önceden

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O’na dua ettiğini unutur ve O’nun yolundan saptırmak amacıyla Allah’a eşler koşmaya başlar. De ki "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."

ZÜMER
39:25

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan öncekiler

Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azap onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip-çattı.

ZÜMER
39:50

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan öncekiler

Bunu kendilerinden öncekiler de söylemişti; ama kazandıkları şeyler onlara hiçbir yarar sağlamadı.

ZÜMER
39:54

قَبْلِ

ḳabli

önce

Azap size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.

ZÜMER
39:55

قَبْلِ

ḳabli

önce

Rabbinizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç şuurunda değilken, azap apansız size gelip çatmadan evvel.

ZÜMER
39:65

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önceki

Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki) "Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.

MÜ'MIN
40:3

وَقَابِلِ

ve ḳābili

ve kabul edendir

Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası pek şiddetli olan ve lütuf sahibi (Allah’tan). O’ndan başka İlah yoktur. Dönüş O’nadır.

MÜ'MIN
40:5

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

onlardan önce

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (sayısı çok) fırkalar da. Her ümmet, kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldırmak için, ’batıla-dayanarak’ mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış?

MÜ'MIN
40:21

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Onlar, yeryüzünde gezip-dolaşmıyorlar mı ki, böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından kendilerinden daha üstün idiler. Fakat Allah, onları günahları dolayısıyla (azapla) yakalayıverdi. Onları Allah’tan koruyacak kimse olmadı.

MÜ'MIN
40:34

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

"Andolsun, daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki; "Allah, ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez." İşte Allah, ölçüyü taşıran, şüpheci kimseyi böyle saptırır."

MÜ'MIN
40:67

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

O’dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır).

MÜ'MIN
40:74

قَبْلُ

ḳablu

önceden

"Allah’ın dışında (taptıklarınız)." Dediler ki "Bizi bırakıp-kayboluverdiler. Hayır, biz önceleri (meğer) hiçbir şeye tapar değilmişiz." İşte Allah, kafirleri böyle şaşırtıp-saptırır.

MÜ'MIN
40:78

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce de

Andolsun, Biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktarıp-anlattık ve kimini anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah’ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah’ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada (hakkı) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uğramışlardır.

MÜ'MIN
40:82

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar, kendilerinden (sayıca) daha çoktu ve yeryüzünde kuvvet ve eserler bakımından daha üstündüler. Fakat kazandıkları şeyler, (azaba karşı) onlara hiçbir şey sağlayamadı.

FUSSILET
41:25

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önce

Biz onlara birtakım yakın-kimseleri ’kabuk gibi üzerlerine kaplattık,’ onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azap) sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uğrayan kimselerdi.

FUSSILET
41:43

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önceki

Sana söylenen şeyler, senden önceki elçilere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz, Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azap sahibidir.

FUSSILET
41:48

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Önceden kendilerine taptıkları (bugün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.

ŞURA
42:3

قَبْلِكَ

ḳablike

senden öncekilere

O, Aziz ve Hakim olan Allah, sana ve senden öncekilere böyle vahyetmektedir.

ŞURA
42:25

يَقْبَلُ

yeḳbelu

kabul eder

Kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O’dur.

ŞURA
42:47

قَبْلِ

ḳabli

önce

Allah’tan, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden evvel, Rabbinize icabet edin. O gün, sizin için ne sığınılacak bir yer var, ne sizin için inkar (etmeye bir imkan).

ZUHRUF
43:21

قَبْلِهِ

ḳablihi

bundan önce

Yoksa Biz, bundan önce kendilerine bir kitap verdik de şimdi ona mı tutunuyorlar?

ZUHRUF
43:23

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun ’refah içinde şımarıp azan önde gelenleri’ (şöyle) demişlerdir "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."

ZUHRUF
43:45

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor Biz, Rahman (olan Allah)ın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldık mı (hiç)?

DUHAN
44:17

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

onlardan önce

Andolsun, Biz kendilerinden önce, Firavun’un kavmini de denedik. Onlara kerim bir elçi gelmişti;

DUHAN
44:37

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan öncekiler (mi?)

Onlar mı hayırlı, yoksa Tübba’ kavmi ve onlardan öncekiler mi? Biz onları yıkıma uğrattık. Çünkü onlar, suçlu-günahkardı.

DUHAN
44:53

مُتَقَابِلِينَ

muteḳābilīne

karşılıklı otururlar

Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı (otururlar).

AHKAF
46:4

قَبْلِ

ḳabli

önce

De ki "Gördünüz mü haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin."

AHKAF
46:12

قَبْلِهِ

ḳablihi

ondan önce

Bundan önce de, bir rehber (imam) ve bir rahmet olarak Musa’nın kitabı var. Bu da, zulmedenleri uyarmak ve ihsanda bulunanlara bir müjde olmak üzere (kendinden önceki kitapları) doğrulayıcı ve Arapça bir dil ile olan bir Kitap’tır.

AHKAF
46:16

نَتَقَبَّلُ

neteḳabbelu

kabul ederiz

İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va’dolunan doğru bir vaaddir.

AHKAF
46:17

قَبْلِي

ḳablī

benden önce

O kimse ki, anne ve babasına "Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi (anne ve babası) ise Allah’a yakararak "Yazıklar sana, iman et, şüphesiz Allah’ın va’di haktır." (derler; fakat) O "Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir" der.

AHKAF
46:18

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önce

İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde (azap) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır.

AHKAF
46:24

مُسْتَقْبِلَ

musteḳbile

yönelerek geldiğini

Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azap vardır.

ZARIYAT
51:16

قَبْلَ

ḳable

önce

Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.

ZARIYAT
51:29

فَأَقْبَلَتِ

feeḳbeleti

sonra geldi

Böylece karısı çığlıklar kopararak geldi ve yüzüne vurarak "Kısır, yaşlı bir kadın (mı doğum yapacakmış)? dedi.

ZARIYAT
51:46

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Bundan önce Nuh kavmini de (yıkıma uğrattık). Çünkü onlar da fasık bir kavim idi.

ZARIYAT
51:52

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önce

İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir.

KEHF
18:55

قُبُلًا

ḳubulen

açıkça

Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesi(ni beklemeleri)dir.

KEHF
18:109

قَبْلَ

ḳable

önce

De ki "Rabbimin sözleri(ni yazmak) için deniz mürekkep olsa ve yardım için bir benzerini (bir o kadarını) dahi getirsek, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi.

NAHL
16:26

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki

Onlardan öncekiler, hileli-düzenler kurmuşlardı da, Allah(ın azap emri) onların kurdukları yapıların temellerine geldi, böylece üstlerindeki tavan tepelerine çöktü; azap onlara şuurunda olmadıkları yerden gelmişti.

NAHL
16:33

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki

(Küfre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

NAHL
16:35

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki(ler)

Şirk koşmakta olanlar dediler ki "Eğer Allah dileseydi, O’nun dışında hiçbir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; ve O’nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı?

NAHL
16:43

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka (peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.

NAHL
16:63

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önceki

Andolsun Allah’a, senden önceki ümmetlere de (elçiler) gönderdik, fakat şeytan onlara yapıp ettiklerini süslü göstermiştir; bugün de onların velisi odur ve onlar için acı bir azap vardır.

NAHL
16:118

قَبْلُ

ḳablu

bundan önce

Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

NUH
71:1

قَبْلِ

ḳabli

önce

Şüphesiz, Biz Nuh’u; "Kavmini, onlara acı bir azap gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.

İBRAHIM
14:9

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden öncekilerin

Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."

İBRAHIM
14:22

قَبْلُ

ḳablu

önceden

İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va’di va’detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır."

İBRAHIM
14:31

قَبْلِ

ḳabli

önce

İman etmiş kullarıma söyle "Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler."

İBRAHIM
14:40

وَتَقَبَّلْ

ve teḳabbel

kabul buyur

"Rabbim, beni namazı(nda) sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur."

İBRAHIM
14:44

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz?

ENBIYA
21:6

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

bunlardan önce

Kendilerinden evvel yıkıma uğrattığımız hiçbir ülke (halkı) iman etmemişti; şimdi bunlar mı iman edecek?

ENBIYA
21:7

قَبْلَكَ

ḳableke

senden önce

Biz senden önce de kendilerine vahyettiğimiz erkekler dışında elçi göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, o halde zikir ehline sorun.

ENBIYA
21:24

قَبْلِي

ḳablī

benden öncekilerin

Yoksa O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (kitabı) ve benden öncekilerin de zikri." Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar.

ENBIYA
21:25

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Senden önce hiçbir elçi göndermedik ki, ona şunu vahyetmiş olmayalım "Benden başka İlah yoktur, öyleyse Bana ibadet edin."

ENBIYA
21:34

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacaklar?

ENBIYA
21:41

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önceki

Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, fakat içlerinden küçük düşürenleri, o alaya aldıkları (azap) sarıp-kuşatıverdi.

ENBIYA
21:51

قَبْلُ

ḳablu

daha önceden

Andolsun, bundan önce İbrahim’e rüşdünü vermiştik ve Biz onu (doğruyu seçme yeteneğinde olduğunu) bilenlerdik.

ENBIYA
21:76

قَبْلُ

ḳablu

bunlardan önce

Nuh da; daha önce çağrıda bulunduğu zaman, Biz onun çağrısına cevap verdik, onu ve ailesini büyük bir üzüntüden kurtardık.

MÜ'MINUN
23:83

قَبْلُ

ḳablu

bizden önce

"Andolsun, bu tehdit, bize ve bizden önceki atalarımıza yapılmıştı; bu, geçmişlerin uydurma masallarından başka bir şey değildir."

SECDE
32:3

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Yoksa onlar "Bunu uydurdu" mu diyorlar? Hayır; o, Rabbinden olan bir haktır; senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş bir kavmi uyarman için (onu sana indirdik). Umulur ki hidayet bulurlar.

SECDE
32:26

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

daha önceki

Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri kendilerinden evvel yıkıma uğratmış olmamız, hala onları doğru yola iletip yöneltmedi mi? Elbette, bunda ayetler vardır; yine de işitmiyorlar mı?

TUR
52:25

وَأَقْبَلَ

ve eḳbele

ve dönmüş(ler)

Kimi kimine dönüp sorarlar;

TUR
52:26

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Dediler ki "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık."

TUR
52:28

قَبْلُ

ḳablu

bundan önce

"Şüphesiz, biz bundan önce O’na dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisi’dir."

MÜLK
67:18

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki

Andolsun, kendilerinden öncekiler de yalanladı. Fakat Beni inkar (etmelerine karşılık verdiğim azap) nasılmış?

HAKKA
69:9

قَبْلَهُ

ḳablehu

ondan önceki

Firavun (kavmi), ondan öncekiler ve yerle bir olan şehirler (halkı da hep) o hata ile (tarih sahnesine) geldiler.

ME'ARIC
70:36

قِبَلَكَ

ḳibeleke

sana doğru

Şimdi inkar edenlere ne oluyor ki, boyunlarını sana uzatıp koşuyorlar.

RUM
30:4

قَبْلُ

ḳablu

(bundan) önce

Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün mü’minler sevineceklerdir.

RUM
30:9

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

RUM
30:42

قَبْلُ

ḳablu

önceki

De ki "Yeryüzünde gezip dolaşın, böylece daha öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görün. Onların çoğu müşrik kimselerdi."

RUM
30:43

قَبْلِ

ḳabli

önce

Öyleyse sen, Allah’tan (bir takdir olarak) geri çevrilmesi mümkün olmayan gün gelmeden önce, yüzünü dimdik ayakta duran dine çevir. O gün parça parça bölünecekler.

RUM
30:47

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Andolsun, Biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece Biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır.

RUM
30:49

قَبْلِ

ḳabli

daha önce-

Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.

RUM
30:49

قَبْلِهِ

ḳablihi

önce

Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.

ANKEBUT
29:3

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan öncekiler-

Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir.

ANKEBUT
29:18

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önceki

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir."

ANKEBUT
29:48

قَبْلِهِ

ḳablihi

bundan önce

Bundan önce sen hiç kitap okuyan değildin ve onu sağ elinle de yazmıyordun. Böyle olsaydı, batılda olanlar kuşkuya kapılırlardı.

RA'D
13:6

قَبْلَ

ḳable

önce

Onlar, iyilikten önce kötülüğü çabuklaştırmak istiyorlar; oysa onlardan önce nice örnekler gelip-geçmiştir. Ve şüphesiz, senin Rabbin, zulümlerine karşılık insanlar için bağışlama sahibidir ve şüphesiz senin Rabbin, cezası çok şiddetli olandır.

RA'D
13:6

قَبْلِهِمُ

ḳablihimu

onlardan önce

Onlar, iyilikten önce kötülüğü çabuklaştırmak istiyorlar; oysa onlardan önce nice örnekler gelip-geçmiştir. Ve şüphesiz, senin Rabbin, zulümlerine karşılık insanlar için bağışlama sahibidir ve şüphesiz senin Rabbin, cezası çok şiddetli olandır.

RA'D
13:30

قَبْلِهَا

ḳablihā

kendilerinden önce

Böylece Biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye. Oysa onlar Rahman’a nankörlük ediyorlar. De ki "O, benim Rabbimdir, O’ndan başka İlah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve son dönüş O’nadır."

RA'D
13:32

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önceki

Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, bunun üzerine Ben de o inkara sapanlara bir süre tanıdım, sonra onları (kıskıvrak) yakalayıverdim. İşte nasıldı sonuçlandırma?

RA'D
13:38

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmaksızın (hiç)bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi. Her ecel (tespit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır.

RA'D
13:42

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki(ler)

Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuşlardı; fakat düzen kuruculuğun (tedbirlerin, karşılık vermelerin) tümü Allah’a aittir. Her bir nefsin ne kazandığını O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.

HAC
22:42

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

bunlardan önce

Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh, Ad, Semud kavmi de yalanlamıştı.

HAC
22:52

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

HAC
22:78

قَبْلُ

ḳablu

bundan önce

Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.

RAHMAN
55:56

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

bunlardan önce

Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

RAHMAN
55:74

قَبْلَهُمْ

ḳablehum

bunlardan önce

Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

BAKARA
2:4

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.

BAKARA
2:21

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden öncekileri

Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız.

BAKARA
2:25

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

BAKARA
2:48

يُقْبَلُ

yuḳbelu

kabul edilmez

Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.

BAKARA
2:89

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Allah Katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkar edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkar ettiler. Artık Allah’ın laneti kafirlerin üzerinedir.

BAKARA
2:91

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Onlara "Allah’ın indirdiklerine iman edin" denildiğinde "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan sonra olan (Kur’an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur’an), yanlarındakini (kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?"

BAKARA
2:108

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Yoksa daha önce Musa’nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkar ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur.

BAKARA
2:118

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki(ler de)

Bilgisizler, dediler ki "Allah bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?" Onlardan öncekiler de onların bu söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Biz, kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık gösterdik.

BAKARA
2:123

يُقْبَلُ

yuḳbelu

ve kabul edilmez

Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.

BAKARA
2:127

تَقَبَّلْ

teḳabbel

kabul buyur

İbrahim, İsmail’le birlikte Evin (Ka’be’nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti) "Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin";

BAKARA
2:142

قِبْلَتِهِمُ

ḳibletihimu

kıbleleri-

Birtakım beyinsiz insanlar "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki "Doğu da Allah’ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir."

BAKARA
2:143

الْقِبْلَةَ

l-ḳiblete

bir kıble

Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka’be’yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah’ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.

BAKARA
2:144

قِبْلَةً

ḳibleten

bir kıbleye

Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

BAKARA
2:145

قِبْلَتَكَ

ḳibleteke

senin kıblene

Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti (delili) getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine (bile) uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun.

BAKARA
2:145

قِبْلَتَهُمْ

ḳibletehum

onların kıblesine

Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti (delili) getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine (bile) uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun.

BAKARA
2:145

قِبْلَةَ

ḳiblete

kıblesine

Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti (delili) getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine (bile) uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun.

BAKARA
2:177

قِبَلَ

ḳibele

tarafına

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.

BAKARA
2:183

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önceki(ler)

Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.

BAKARA
2:198

قَبْلِهِ

ḳablihi

O’ndan önce

Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur. Arafat’tan hep birlikte indiğinizde Allah’ı Meş’ar-ı Haram’da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O’nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız.

BAKARA
2:214

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.

BAKARA
2:237

قَبْلِ

ḳabli

önce

Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

BAKARA
2:254

قَبْلِ

ḳabli

önce

Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir.

BAKARA
2:286

قَبْلِنَا

ḳablinā

bizden öncekilerin

Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et."

ENFAL
8:52

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan öncekilerin

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi Allah’ın ayetlerini inkar ettiler de, Allah da onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Şüphesiz, Allah, en büyük kuvvet sahibidir, sonuçlandırması pek şiddetlidir.

ENFAL
8:54

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan öncekilerin

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; Biz de günahları dolayısıyla onları helak ettik. Firavun ordusunu suda boğduk. Onların tümü zulmeden kimselerdi.

ENFAL
8:71

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Eğer sana ihanet etmek isterlerse, onlar daha önce Allah’a da ihanet etmişlerdi; böylece O da, "bozguna uğramaları (için) sana imkan vermişti.’ Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

ÂL-I İMRAN
3:4

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Bundan (Kur’an’dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler. Doğruyu yanlıştan ayıran (Furkan)ı da indirdi. Gerçek şu ki, Allah’ın ayetlerini inkar edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah güçlüdür, intikam alıcıdır.

ÂL-I İMRAN
3:11

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki

Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Ayetlerimizi yalanladılar, böylece Allah günahları nedeniyle onları yakalayıverdi. Allah, (cezayla) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ÂL-I İMRAN
3:35

فَتَقَبَّلْ

feteḳabbel

kabul buyur

Hani İmran’ın karısı "Rabbim, karnımda olanı, ’her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak’ Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti.

ÂL-I İMRAN
3:37

فَتَقَبَّلَهَا

feteḳabbelehā

kabul buyurdu onu

Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya’yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.

ÂL-I İMRAN
3:37

بِقَبُولٍ

biḳabūlin

kabulle (şekilde)

Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya’yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.

ÂL-I İMRAN
3:85

يُقْبَلَ

yuḳbele

(o din) kabul edilmeyecek

Kim İslam’dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.

ÂL-I İMRAN
3:90

تُقْبَلَ

tuḳbele

kabul edilmeyecektir

Doğrusu, imanlarından sonra inkar edenler, sonra inkarlarını arttıranlar; bunların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez. İşte bunlar, sapıkların ta kendileridir.

ÂL-I İMRAN
3:91

يُقْبَلَ

yuḳbele

kabul edilmeyecektir

Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiçbirisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır ve onların yardımcıları yoktur.

ÂL-I İMRAN
3:93

قَبْلِ

ḳabli

önce

Tevrat indirilmeden evvel, İsrail’in kendine haram kıldıklarından başka, İsrailoğulları’na bütün yiyecekler helal idi. De ki "Şu halde eğer doğruysanız, Tevrat’ı getirin de onu okuyun".

ÂL-I İMRAN
3:137

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce de

Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip-geçmiştir. Bundan dolayı yeryüzünde gezip-dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonuç nasıl oldu bir görün.

ÂL-I İMRAN
3:143

قَبْلِ

ḳabli

önce

Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.

ÂL-I İMRAN
3:144

قَبْلِهِ

ḳablihi

ondan önce de

Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi O ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah’a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir.

ÂL-I İMRAN
3:164

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Andolsun ki Allah, mü’minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.

ÂL-I İMRAN
3:183

قَبْلِي

ḳablī

benden önce

"Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"

ÂL-I İMRAN
3:184

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.

ÂL-I İMRAN
3:186

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce

Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.

HAŞR
59:9

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önce

Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ’cimri ve bencil tutkularından’ korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

HAŞR
59:15

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tadmışlardır. Onlara acı bir azap vardır.

CUM'A
62:2

قَبْلُ

ḳablu

önceden

O, ümmîler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.

AHZAB
33:15

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Oysa andolsun, daha önce ’arkalarını dönüp kaçmayacaklarına’ dair Allah’a söz vermişlerdi; Allah’a verilen söz (ahid) ise, (ağır bir) sorumluluktur.

AHZAB
33:38

قَبْلُ

ḳablu

sizden önce

Allah’ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah’ın bir sünnetidir. Allah’ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir.

AHZAB
33:49

قَبْلِ

ḳabli

önce

Ey iman edenler, mü’min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin.

AHZAB
33:62

قَبْلُ

ḳablu

önceden

(Bu,) Daha önceden gelip-geçenler hakkında (uygulanan) Allah’ın sünnetidir. Allah’ın sünnetinde kesin olarak bir değişiklik bulamazsın.

NISA
4:26

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önceki(lerin)

Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NISA
4:47

قَبْلِ

ḳabli

önce

Ey kendilerine kitap verilenler birtakım yüzleri silip de arkalarına çevirmeden ya da cumartesi adamlarını (o gün yasağı çiğneyenleri) lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden evvel, yanınızdakini (Tevrat ve İncil’i) doğrulayıcı olarak indirdiğimize (Kur’an’a) iman edin. Allah’ın emri yapılagelmiştir.

NISA
4:60

قَبْلِكَ

ḳablike

ve senden önce

Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağutun önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister.

NISA
4:94

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Ey iman edenler, Allah yolunda adım attığınız (savaşa çıktığınız) zaman gerekli araştırmayı yapın ve size (İslam geleneğine göre) selam verene, dünya hayatının geçiciliğine istekli çıkarak "Sen mü’min değilsin" demeyin. Asıl çok ganimet, Allah Katındadır, bundan önce siz de böyle idiniz; Allah size lütufta bulundu. Öyleyse iyice açıklık kazandırın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

NISA
4:131

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Andolsun, Biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere "Allah’tan korkup-sakının" diye tavsiye ettik. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık olandır.

NISA
4:136

قَبْلُ

ḳablu

daha öncekilere

Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.

NISA
4:159

قَبْلَ

ḳable

önce

Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahid olacaktır.

NISA
4:162

قَبْلِكَ

ḳablike

senden önce

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz.

NISA
4:164

قَبْلُ

ḳablu

daha önce

Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız elçilere (vahyettik). Allah, Musa ile de konuştu.

MUHAMMED
47:10

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Allah, onları yerle bir etti. O kafirler için de bunun bir benzeri vardır.

NUR
24:4

تَقْبَلُوا

teḳbelū

kabul etmeyin

Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır.

NUR
24:34

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce

Andolsun, size açıklayıcı ayetler, sizden önce gelip geçenlerden bir örnek ve takva sahipleri için bir öğüt indirdik.

NUR
24:55

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

onlardan önceki

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ’güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ’güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır.

NUR
24:58

قَبْلِ

ḳabli

önce

Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NUR
24:59

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Sizden olan çocuklar, erginlik çağına erdikleri zaman, kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi, bundan böyle izin istesinler. İşte Allah, ayetlerini size böyle açıklar. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

MUNAFIKUN
63:10

قَبْلِ

ḳabli

önce

Sizden birinize ölüm gelip de "Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.

MÜCADELE
58:3

قَبْلِ

ḳabli

önce

Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.

MÜCADELE
58:4

قَبْلِ

ḳabli

önce

Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah’a ve O’nun Resûlü’ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azap vardır.

MÜCADELE
58:5

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden önceki

Gerçekten Allah’a ve Resûlü’ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa Biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır.

HUCURAT
49:13

وَقَبَائِلَ

ve ḳabāile

ve kabilelere

Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.

TEĞABUN
64:5

قَبْلُ

ḳablu

daha önce-

Bundan önce inkar edenlerin haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini taddılar. Onlara acı bir azap vardır.

FETIH
48:15

قَبْلُ

ḳablu

önceden

(Savaştan) Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiğiniz zaman diyeceklerdir ki "Bizi bırakın da sizi izleyelim." Onlar, Allah’ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki "Siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel böyle buyurdu." Bunun üzerine "Hayır, bizi kıskanıyorsunuz" diyecekler. Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir.

FETIH
48:16

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Bedevilerden geride bırakılanlara de ki "Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) Müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acı bir azap ile azaplandırır."

FETIH
48:23

قَبْلُ

ḳablu

ötedenberi

(Bu,) Allah’ın öteden beri sürüp giden sünnetidir. Sen Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın.

MAIDE
5:5

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce

Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü’minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır.

MAIDE
5:27

فَتُقُبِّلَ

fe tuḳubbile

kabul edilmiş

Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder."

MAIDE
5:27

يُتَقَبَّلْ

yuteḳabbel

kabul edilmemişti

Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder."

MAIDE
5:27

يَتَقَبَّلُ

yeteḳabbelu

kabul eder

Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder."

MAIDE
5:34

قَبْلِ

ḳabli

önce

Ancak, sizin onlara güç yetirmenizden önce tevbe edenler başka. Bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

MAIDE
5:36

تُقُبِّلَ

tuḳubbile

kabul edilmez

Gerçek şu ki, inkar edenler, yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa, bununla da kıyamet gününün azabından (kurtulmak için) fidye vermeye kalkışsalar, yine onlardan kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır.

MAIDE
5:57

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce

Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah’tan korkup-sakının.

MAIDE
5:59

قَبْلُ

ḳablu

bizden önce

De ki "Ey Kitap Ehli, yalnızca Allah’a, bize indirilene ve önceden indirilene inanmamız ve sizin çoğunuzun fasıklar olmanız nedeniyle mi bizden hoşlanmıyorsunuz?"

MAIDE
5:75

قَبْلِهِ

ḳablihi

ondan önce de

Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? (Yine) bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar?

MAIDE
5:77

قَبْلُ

ḳablu

önceden

De ki "Ey Kitap Ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve dümdüz yoldan kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku)larına uymayın."

MAIDE
5:102

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden önce gelen

Sizden önce bir topluluk onu sormuştu da sonra kafirler olmuşlardı.

HADID
57:10

قَبْلِ

ḳabli

önce

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HADID
57:13

قِبَلِهِ

ḳibelihi

yönünde

O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azap vardır.

HADID
57:16

قَبْلُ

ḳablu

bundan önce

İman edenlerin, Allah’ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin ’saygı ve korku ile yumuşaması’ zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı.

HADID
57:22

قَبْلِ

ḳabli

önce

Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır.

TEVBE
9:30

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Yahudiler "Üzeyir Allah’ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da "Mesih Allah’ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?

TEVBE
9:48

قَبْلُ

ḳablu

önceden de

Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi. Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah’ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.

TEVBE
9:50

قَبْلُ

ḳablu

önce-

Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise "Biz önceden tedbirimizi almıştık" derler ve sevinç içinde dönüp giderler.

TEVBE
9:53

يُتَقَبَّلَ

yuteḳabbele

kabul edilmeyecektir

De ki "İsteyerek veya istemeyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz."

TEVBE
9:54

تُقْبَلَ

tuḳbele

kabul edilmesine

İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Allah’ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir.

TEVBE
9:69

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden öncekiler

Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

TEVBE
9:69

قَبْلِكُمْ

ḳablikum

sizden öncekilerin

Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

TEVBE
9:70

قَبْلِهِمْ

ḳablihim

kendilerinden öncekilerin

Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

TEVBE
9:104

يَقْبَلُ

yeḳbelu

kabul eden

Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah kullarından tevbeleri kabul edecek ve sadakaları alacak olan O’dur. Şüphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O’dur.

TEVBE
9:107

قَبْلُ

ḳablu

önceden

Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), mü’minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah’a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.